1- Disiplin suçuna ve ceza yargılamasına konu eylemlerin aynı olduğu hallerde disiplin soruşturmasıyla ilgili uyuşmazlıklara bakan idari mahkemelerin fiili sübutuyla ilgili olarak ceza mahkemesinin ulaştığı kanaate saygı göstermesi ve bunu sorgulayacak ifadeler kullanmamasının beklendiği, aksi durumda kişinin ceza mahkemesinde beraat etmiş olmasının bir anlamının olmayacağı,
2- Ceza yargılaması sonucunda delil yetersizliği gerekçesiyle beraat eden başvurucunun kendisine suçlu muamelesi yapılmadan, disiplin kurallarına aykırı eylemi usule uygun şekilde tespit edildiği takdirde idari yaptırıma tutulmasının mümkün olduğu,
3- Gerek Yüksek Disiplin Kurulunun ihraç kararında gerekse Yargı sürecinde işlemin hukuka uygun olduğu sonucuna ulaşılırken, ceza soruşturması sürecinde yapılan bazı tespitlere, başvurucunun savunmasına yer verildiğini, bu nedenle ceza mahkemesi kararında ulaşılan sonucun tartıştırmaya açılarak ilgilinin üzerine atılı suçu işlediği izlenimi verilmek suretiyle beraat kararının anlamsız hale gelerek, başvurucunun masumiyetine gölge düşürüldüğü,Gerekçeleriyle başvurucu hakkında Anayasa’nın 36 ve 38 nci maddelerinde güvence altına alınan masumiyet karinelerinin ihlaline karar verilmiştir. Anayasa Mahkemesinin üç üyesi bu karara katılmadı.
ÖĞRENCİSİNİ DÖVEN ÖĞRETMEN KARARI
İdari soruşturmada ise öğretmen tarafından öğrenciye tokat atma ve bağırma eyleminin sabit olduğu gerekçesiyle 657 sayılı Kanunun 125/C-ı alt bendinde yer alan “Hizmet içinde Devlet Memurunun itibar ve güven duygusunu sarsacak nitelikte davranışlarda bulunmak” eyleminin karşılığı olan Aylıktan Kesme cezası ile cezalandırılmıştır. Başvurucunun Disiplin Kuruluna itirazı sonucunda, disiplin kurulu tarafından yapılan değerlendirme sonucunda ceza Kınama’ya dönüşmüştür.
Ayrıca, soruşturma raporunda yer alan teklif neticesinde ilgili aynı il içerisinde başka bir okula naklen atanmıştır.
Başvurucunun disiplin cezasına karşı açtığı davada; ilk derece mahkemesinin işlemin iptaline yönelik verdiği karar, Bölge İdare Mahkemesi nezdinde hukuka aykırı görülmemiştir. İlave olarak, ilgilinin il emrinde başka bir okula atamasına yönelik açtığı davada benzer gerekçelerden ötürü aleyhine sonuçlanmıştır.
Konu hakkında Anayasa Mahkemesine yapılan bireysel başvuru neticesinde özetle;
1-Ceza soruşturmasında yargılama konusunun “tokat atmak”tan ibaret olduğu, masumiyet karinesinin aynı olay kapsamında bile olsa ceza soruşturmasına konu suçun kurucu unsurunu oluşturmayan fiillerle ilgili olarak idari makamların değerlendirme yapmasını engellemediği,
2-Disiplin hukukundaki bir haksızlık ile ceza hukuku alanındaki haksızlığın kurucu unsurlarının aynı olduğu hallerde idarenin kurucu unsurları ceza hukukununkiyle aynı olmayan başka bir haksızlık temelinde disiplin cezası uygulanmasına herhangi bir mani bulunmadığı,
3-Somut olayda, ceza soruşturmasında “tokat atma” eyleminden başvurucunun beraat ettiği, ancak Bölge İdare Mahkemesi kararında bu eylemden ilgilinin beraat etmesine rağmen ilgili eylemin yeniden tartışıldığı, bu bağlamda ilgili Mahkemenin ceza mahkemesi kararında ulaşılan sonucu tartışmaya açarak kararı okuyanlarda öğretmenin nitelikli yaralama suçunu işlediği izlenimi oluşmasına sebebiyet verildiği, beraat kararının anlamsız hale getirilerek, başvurucunun masumiyetine gölge düşürüldüğü,Gerekçeleriyle başvurucu hakkında Anayasa’nın 36 ve 38 nci maddelerinde güvence altına alınan masumiyet karinelerinin ihlaline karar verilmiştir. Anayasa Mahkemesinin üç üyesi bu karara katılmadı.