Yunanistan ile en önemli krizimizi 1974 yılında yaşamıştık. Kendilerini adanın tek sahibi olarak gören Rum Kesimi, hain, gaddar, vahşi EOKA eliyle adadaki soydaşlarımızı katletmeye başladıktan sonra uzun uzun masada krizi çözmeye çalışmıştık. Diplomatik kanalları tıkayan ve deyim yerindeyse merkebi yokuşa süren Rum Kesimi’nin tepesine biniverince Yunan ağabeyleri ne olduklarını şaşırmışlardı. Cennetmekân Milli Görüş Lideri Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın Amerika donanmasını bile hizaya getiren taktik dehası ve Kıbrıs’a yaptığımız iki çıkarmayla ada iki devlet oldu.
Aslında o gün hain Rumları adanın tamamından süpürecek gücümüz vardı. Ama müesses nizamın kurulduğu masada küresel güçler elimizi tuttu. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’miz kuruldu kurulmasına ama o tarihlerden beri küresel güçler ellerinden ne geliyorsa yapıyorlar ambargolar koyuyorlar, devletimizi tanımıyorlar. Kıbrıs’ta diplomatik arenada çözümsüzlük sürüp gidiyor. Küresel güçler tanısalar da tanımasalar da Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kanatları altındadır.
Maalesef bugün Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin başındaki isim bile adanın nasıl kazanıldığını, verdiğimiz şehitleri, yaşanılan vahşetleri unutmuş görünüyor ve abuk subuk konuşmalar yaparak sinirlerimizi zıplatıyor. (Bu durum başka bir yazı konusu.) Bugünlerde Akdeniz’in doğusunda Yunanistan ile sıcak mı sıcak bir kriz daha yaşamaktayız. Yunanistan’ı bize karşı kışkırtan ise Fransa’nın Cumhurbaşkanı Macron adındaki kifayetsiz muhteris. Yunanistan’ı bize karşı dolduruyor, taa oralardan gaz verip bizim mavi vatanımızda yaptığımız sismik araştırmalarımıza karşı çıkıyor. Ekonomisi berbat ötesi olan Yunanistan’a silah ve uçak satabilmek için krizi kaşıyor, derinleştiriyor, AB’yi devreye sokarak bize sopa gösteriyor, hizaya getirmeye çalışıyor. Bir oturup bir kalkıp masadan kaçan, diplomatik kanalları tıkayan, AB tarafından sırtı sıvazlanmaya alışmış Miçotakis’i dolduruşa getiriyor. Sömürgeci Napolyon’un günümüz versiyonluğuna soyunan Macron! Türkiye ile derdin ne? Biz senin Müslümanlara olan arızalı bakışını biliyoruz. Ülkende yayınlanan paçavra mizah dergisinde İslam’ın muazzez Peygamberi Hz. Muhammed (s.a.v.) Efendimize yapılan hakaretlere, “Basın hürriyeti, karışamam, editoryal bağımsızlık” diyerek ses çıkarmadın. Bu çirkinliğe, hadsizliğe, edepsizliğe ve şeref yoksunluğuna sahip çıktın. “Bu durum basın özgürlüğü değil, hakarettir” diyerek soruşturma açtırmadın. Parlamentonuzda başörtülü bir sendikacıya bile tahammül gösterilmedi.
Derdin ne açık açık söyle? Biz senin cemaziyel evvelini biliriz… Cezayir’de, Ruanda’da, Libya’da katlettiğiniz milyonları unutmadık… Sömürgecisiniz… Geçmişinde kan, vahşet, gözyaşından başka bir şey bulunmayan, emperyalist, refahınızı sömürge imparatorluğuyla kurmuş bir devletsininiz. Ülkenizde insanların barış içinde yaşamasına imkân vermeyen, zehirli dilleriyle insanların arasına kin, nifak tohumları atanlara kol kanat geren, İslamofobi’yi körüklemek için çabalayanları koruyup kollayan, azılı Müslüman düşmanısınız. “Benim derdim Erdoğan” dediniz ama bu söylediğinize kargalar bile güldü. Zira ülkenizde Müslümanlara yapılanlar ve arızalı bakışınız herkesle derdiniz olduğunu gösteriyor. Sizden cesaret alan, kışkırttığınız Yunanistan’daki bir gazete paçavrası da Cumhurbaşkanımıza küfürler savurdu, provakatif, çirkin, hadsiz ve edepsiz bir manşet attı. Bırakın artık şu Miçotakis’i kışkırtmayı. Siz gaz vermeseniz onlar, bir asır önce arkalarına bile bakmadan kaçtıkları, şimdi tek başlarına cirit atmaya çalıştıkları Akdeniz’de yönlerini bile bulamazlar. Bilek güreşi yapmak istiyorsanız siz masaya gelin. Kalibreniz küçük… Sütçü İmam’ın torunları size beş gömlek fazla gelir, bilesiniz!
Orijinal haber kaynağı için; Son Dakika Haber – Milli Gazete – Milli Gazete