Kafes içinde yaşar gibiyiz. Kafesin kapıları açık oysa. Ama biz çıkmaya korkuyoruz. Bize söylenenleri kabullenmişiz. Hayallerimizi bile bize öğretilenlere göre düzenlemişiz. Cezaevinde olmakla, dışarıda olmak arasındaki en önemli fark sadece hayat koşullarının fiziki olarak daha iyi olmasından kaynaklanan bir fark. Yoksa beyniniz, hayalleriniz tutukluysa,hayallerinizi kaybetmişseniz arada çok önemli bir fark yok. Olan fark bize öğretilenlerden, fiziki ihtiyaçlarımızdan,vazgeçmek istemediğimiz ihtiyaçlarımızdan kaynaklanan ,bizim tutsak edilmemize yol açan zafiyetlerimiz.
ALGI OPERASYONLARI
Böylesine bir öğretilmiş çaresizlik ve tutsaklık içinde olan insanımız ve ülkemiz,önüne konan bariyerleri bir türlü aşamamakta, ihtiyaç duyduğu özgür ve bağımsız yaşama gereken adımı atmakta zorlanmaktadır. Kendisini yönetenlerin hırsları, ki bu onların zaaflarını oluşturmaktadır, insanımızın ve ülkemizin emperyalizme peşkeş çekilmesine yol açmaktadır. İnsanlarımız lüks araçlar, evler, lüks yaşam, hayat standardının yükseltilmesi adı altında kendisine,çevresine ve doğasına yabancı hale getirilmektedir. Bütün bunları temin etmek için borçlandırılmakta, algı operasyonlarıyla yönlendirilmekte ve adeta köleye dönüşmektedir. Girdiği bu döngüden çıkamayan ya da çıkmak istemeyen insanımız önüne konan her çözüme evet demek durumunda kalmaktadır.
Türkiye ve bölgemiz bu koşulların hüküm sürdüğü yerlerden biridir. Toplumların bu kısır döngüden çıkmasına imkan vermeyen bir eğitim, düşünce ve yönetim sistemi hakimdir. Atatürk devrimleriyle -bu devrimler 200 yıllık bir birikimin sonucudur- bu sarmaldan çıkmayı hedefleyen Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucularının çabaları ve attığı temeller, emperyalizmin ve onların yerli işbirlikçilerinin yılardır yürüttüğü karşı devrimler sonucu sonuçlandırılamamıştır. 12 yıllık iktidar döneminde yapılanlar ve önümüzdeki dönemde yapılması planlananlarla bu çabaların ve atılan temellerin mühürlenmesi amaçlanmaktadır.Bunlar yapılabilir mi ya da ileriye gidiş durdurulabilir mi? Sanmıyorum.
ÖNÜMÜZ AYDINLIK
Türkiye ve Türk Milleti örülen duvarları yıkacak birikime,hayal gücüne ve mücadele azmine sahiptir. Hep birlikte bu duvarların yıkılışına şahit olacağız yeniden. Nasıl mı? Çünkü süreç bu yönde işliyor. Sanmayın ki 2015 genel seçimleri ile her şey bitecektir. AKP iktidarı ve Cumhurbaşkanı’nın döneminin sonuna gelinmiştir.Bunun fiilen 2015 de mi yoksa 2018 de mi sona ereceği sadece teferruattır. Mevcut konjonktürün Türkiye’nin önüne çıkardığı / çıkaracağı fırsatlar,Türkiye’de ve bölgede laik,demokratik rejimlerin ve yönetimlerin önünü açacaktır. Krizler olmayacak mıdır. Tabii ki olacaktır. Ama Türk Milleti bu krizleri başarıyla atlatacaktır. Krizler kullanıcı kılavuzlarıyla beraber gelmezler. Ancak Türk Milleti’nin ve onu yönetmeye talip olanların kutup yıldızı, Atatürk Devrimleri ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu felsefesi olduğu sürece başka bir kılavuza da ihtiyaçları olmayacaktır. Önümüz aydınlıktır.
Aydınlık
İsmail Hakkı Pekin: Duvarları yıkmak – İlk Kurşun Gazetesi.
Orijinal haber kaynağı için; İlk Kurşun Gazetesi – İlk Kurşun Gazetesi