Kategoriler: İnternet Medyası

Haksız tahrik | Diriliş Postası

Haksız Tahrik, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 29. maddesinde düzenlenmiştir. Türk Ceza Kanunu’nda Haksız Tahrik; “haksız bir fiilin meydana getirdiği hiddet veya şiddetli elemin etkisi altında suç işleyen kimse” şeklinde tanımlanmıştır. Bir kişinin suçu Haksız tahrik etkisi altında işlemesi halinde kusur yeteneğinin azaldığı kabul edilir ve ceza sorumluluğu azalacaktır.

Haksız tahrik ceza indiriminin uygulanabilmesi için haksız fiilin bir hiddet veya şiddetli bir elem etkisi olabilecek bir ağırlıkta olması gerekmektedir. Yargıtay Ceza Genel Kurulu haksız tahriki şu şekilde tanımlamıştır; “tahrik, ceza hukuku bakımından bir kimseyi suç işlemeye yöneltme, teşvik etme ve bu kişinin iradesi üzerinde yapılan etki sonucu bu kişinin suç işleme doğrultusunda harekete geçirilmesidir.

Failin haksız bir fiilin doğurduğu öfke veya elemin etkisi altında hareket ederek bir suç işlemesidir. Bu halde fail, suç işleme yönünde önceden bir karar vermeksizin dışarıdan gelen etkinin, psikolojik durumunda meydana getirdiği karışıklığın sonucu olarak suçu işlemeye yöneltmektedir.1 Şeklinde tanımlanmıştır.

Haksız tahrik şartları nelerdir? Kişi bir suç işlediği zaman, TCK 29’da bulunan haksız tahrik ceza indirimi uygulanabilmesi için şu şartların varlığı aranmaktadır. Haksız tahrik teşkil eden bir fiil bulunmalıdır.

Haksız tahrike neden olan suç fiili, haksız bir fiil olmalıdır. Haksız tahrik teşkil eden fiil faile yönelik olmalıdır. Fail, öfke veya şiddetli elem ve üzüntünün etkisi altında suç işlemelidir.

İşlenen suç, öfke ve elemin oluşturduğu psikolojik durumun sonucu olmalıdır ve haksız fiil sonucunda failde hiddet veya şiddetli elem ortaya çıkmış olmalıdır. Yargıtay 1. Ceza Dairesi’nin 2020/744 E. , 2020/1440 K. Karar Sayılı İlamında; “kasten öldürme suçunda… maktulün hırsızlık amacıyla komşularının evine girmeye ç alıştığı esnada olay yerinden arkadaşı ile geç en sanığın “hırsız var” diyerek bağırması ü zerine, maktulün elinde bulunan tornavida ve cam parçasıyla ü zerlerine doğru koştuğu, sanığın geri çekilmesi sonucu sanığın arkadaşı tanık… ‘a yöneldiği, elindeki cam parçası ile tanığa doğru hamle yaptığı, tanık…’ın maktulü n kollarını tutularak etkisiz hale getirdiği esnada sanığın yanında bulunan av tüfeği ile maktule bir el ateş ederek ölümüne sebebiyet verdiği olayda, TCK.nin 29. maddesinin uygulanması sırasında, maktulden sanığa ve yanında bulunan arkadaşı tanık…’a yönelen eylemlerin niteliği ve haksız tahrikin ulaştığı boyut nazara alındığında, cezada azami düzeyde indirim yapılması gerektiği gözetilmeksizin yazılı şekilde indirim yapılarak fazla ceza tayini, Bozmayı gerektirmiştir 2…” Şeklinde karar vermiştir.

Yargıtay 3. Ceza Dairesi 2016/13000 E., 2017/10146 Kararında; “Olayın tek tanığ3 konumundaki katılanın arkadaşı …’ın, olayın hemen ardından sıcağı sıcağına verdiği soruşturma aşamasındaki beyanında, sanık ve katılanın sebebini bilmediği bir şekilde tartışmaya başladıklarını, tartışma esnasında aralarında küfürleşme olduğunu ve tartışmanın etkisi ile sanığın katılanı bıçakladığını beyan etmesi karşısında, ilk haksız hareketi yapanın tespit edilemediği olayda, şüphe sanık lehine değerlendirilerek, alt sınırdan TCK’nin 29. maddesi gereğince haksız tahrik indirimi uygulanmasında bir isabetsizlik görülmediğinden, tebliğnamedeki bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir3.”

HAKSIZ TAHRİKİN MEŞRU SAVUNMADAN FARKI

Haksız tahrik ile meşru müdafaa birbirine karıştırılmamalıdır. Meşru müdafaa mevcut bir saldırı karşısında, korunma ihtimali olmayan hallerde kişinin, savunma amacıyla karşılık vermesine denir. Haksız tahrik ise yukarıda da açıkladığımız üzere “sona ermiş ya da henüz devam etmekte olan haksız bir eyleme zorunlu olmamakla birlikte mukabele edilmesidir.4” Haksız tahrik etkisi altında suç işleyen bir kişiye cezada indirim yoluna gidilirken; meşru müdafaa da kişiye ceza verilmemektedir. Bir kişiye karşı işlenen bir suçta öncelikle meşru müdafaa hükümlerinin şartlarının oluşup oluşmadığına bakılmalıdır. Kişinin ceza alması gerekip gerekmediğinde meşru müdafaa hükümleri etkili olacaktır. Kişinin suç işlediği ve meşru müdafaanın şartlarının oluşmadığı ve kişinin meşru müdafaa hükümlerinden yararlanamayacağı anlaşıldığı takdirde haksız tahrik şartlarının oluşup oluşmadığına bakılacaktır.

“Suç ile tahrik fiili arasında nedensellik bağının mevcudiyeti bir oranın bulunmasını gerektirir. Bu bakımdan eğer işlenen suç, tahrik fiilinden açık bir şekilde ağır ise, sanık haksız tahrik indiriminden yararlanamaz. Tepkinin, tahrikin bir sonucu olduğu söylenemez. Tahrik böyle bir suçun işlenmesinde ancak bir vesile olmuştur”.5

1-Artuk, Emine-Gökcen, Ahmet-Yenidünya, Caner, Ceza Hukuku Genel Hükümler,8. Baskı, Ankara 2014, Adalaet Yayınevi s.471
2-https://karararama.yargitay.gov.tr/YargitayBilgiBankasiIstemciWeb/pf/sorgula.xhtml Erişim Tarihi: 20.10.2020
3-https://karararama.yargitay.gov.tr/ YargitayBilgiBankasiIstemciWeb/pf/sorgula.xhtml Erişim Tarihi: 19.10.2020
4 Kşz. Demirbaş, Özel Haksız Tahrik Halleri, s.47;Tutumlu, s.68
5 Artuk, Emine-Gökcen,Ahmet-Yenidünya,Caner, Ceza Hukuku Genel Hükümler,8. Baskı, Ankara 2014, Adalaet Yayınevi s.492

Haberin Tam Metni

Orijinal haber kaynağı için; İçtihat Haberleri – – Güncel Hukuk Haberleri

Benzer haberler:

    yok