Hukuki.NET


29/03/2024  Eski forum arşivi bölümü

Hukuksal Tartışmalar




 


Forum:
görüşlerinizi bekliyorum
ayfer150184

dışardan duyduğum bir konu hahkında bilgisi olanlar varsa sevinirim. olay şu : ali bey evli ve bir çoçuğu var. daha sonra bunlar boşanıyor ve ali bey yeni birisiyle evleniyor. yeni eşiyle dünya turuna çıkmaya karar veriyorlar ve uzun süre çoçuk yapmayı düşünmüyorlar. ancak bu gezi sırasında eğer kendisine bir şey olursa yeni eşinden çoçuğu olsun istiyor.bunun içinde perm baskasına gidiyorlar ve spermlerini donduruyorlar. bu isteğini noterde tasdik ettiyorlar. bir kaç ay sonra ali bey ölüyor ve eşin spermleri kullanarak hamile kalıyor. eski eşi bunun sonucunda yeni çocuğun mirasçı olamayacağı gerekçesiyle dava açmış. olayımız bundan ibaret. bizim yaslarımıza göre bu mümkün mü
Av.Dilek Kuzulu Yüksel Kaan Bey, Verdiginiz bilgiler için çok tesekkür ederim. Açikçasi bu yönetmelikten haberim yoktu. Bu durumda, yapilan islem bastan sona yönetmelige aykiri oldugu için dogan çocuk miraçi olamayacak. Sevgiyle kalin...
Av.Ahmet Kezer Doğan çocuk mirasçı olur.Yasalarımızda önemli olan mirasçılar arasında kan bağı(alt üst soy bağı)'nın olmasıdır. Çocuğun doğum şeklinin hiçbir önemi yoktur. Çocuk ister tabi bir şekilde doğsun, ister tüp bebek şeklinde doğsun,isterse sizin verdiğiniz örnekteki gibi doğsun,doğan çocuk mirasçı olur. Mahkemenin yapacağı tek şey, çocuk ile baba arasında soy bağının/kan bağının olup olmadığının tespitidir. Doğan çocuk doğum şeklini kendisi seçmemiştir...Kendisi dışında gelişen bir gelişme sebebiyle niçin mirastan mahrum olsun. Kaldı ki medeni yasada mirastan mahrum olma sebepleri/mirastan çıkarma açıkça belirtilmiştir. Sonuç olarak doğan çocuk mirasçı olarak doğmuştur ve miratan çıkarılamaz... saygılarımla [:)]
nihilist okuldaki pratik çalışmalarda da hayali 'A' ve 'B' lerin sonsuz maceraları vardı.- ve akabinde sonsuz doktriner tartışmalar... e zor kurtulduk böyle şeylerden. bırakın bunları bir kahve için, bir çocuğu sevin...
Başak Şahin O zaman dielim ki,bu sperm bankasına herkes gidip istediği kişinin sperminden hamile kalabiliyor[:D],bir kişi gitti bu ölen adamın başka spermleri varsa onlarla hamile kaldı,o kadının çocuğudamı mirastan pay istiyebilecek?[:0] Bence de bu konuda düzenlemeler getirilmeli...
Av.Dilek Kuzulu Yüksel Merhaba Arkadaslar, Ben bu konuda pek de emin degilim. Mevzuatimizda konu ile ilgili net bir hüküm yok. Baba hayatta iken çocuk anne karnina düsmüs olsa idi, çocuk tam ve sag dogmak kosulu ile anne karnina düstügü andan itibaren miras haklarini kazanirdi. Yalniz burada babanin öldügü tarihte henüz çocuk anne karnina düsmemis. Bu açidan yaklasarak görüslerinizi bekliyorum. Benim görüsüm baba ile kanbagi ispatlandiginda mirasçi olabilecegi yönünde, ancak mevzuatimizda hüküm olmadigi için dayanagim yok. Farkli görüsleri olan varsa paylasmalarini rica ediyorum. (Biraz beyin jimnastigi yapalim :)
taus715 yapay döllenme de karı kocanın her ikisininde rızası söz konusu ise doğaçak çocuğun soybağı ile ilgili bir sorun çıkmaz. ancak cocuk ölüm tarihinden üçyüz gün sonra doğmuş ise ana evlilik sırasında doğduğunu ispatlamak durumundadır.
taus715 medeni kanunun 285 maddesi hükmü bu konuya karinedir.
Av.Dilek Kuzulu Yüksel Peki, diyelim ki çocuk 300 günden sonra dogdu. Çocugun evlilik içinde anne karnina düstügü dogal olarak ispatlanamayacak. Bu durumda ne olabilir? Kanun maddesine göre bu durumda çocugun babasi olarak kabul edilmeyecek, babalik karinesi geçerli olmayacak. Miras meselesi nasil çözülmeli?
Av.Ahmet Kezer Medeni Kanun 1,2,3,4,309,509,577,578,579,580,582,583 maddeleri bir bütün olarak incelendiğinde,doğan ve kanbağı bulunan bir çocuk mirasçıdır. Şekil esasa feda edilemez.Medeni kanun m. 285 olayımızdaki çocuğun doğumu için aleyhe kullanılacak madde değil,bilakis lehe kullanılacak bir madde... Doğum şekli önemli değil, doğanın babası/annesi (murisleri) önemlidir. Şekli kanuna göre doğum gerçekleşmedi diğe;yaşayan birini murisin özbe öz çocuğunu mirastan mahrum etmek,hukukun temel ilkelerine aykırı olduğu gibi, basit mantık kurallarına da aykırıdır...saygılarımla... [:)]
Av.Dilek Kuzulu Yüksel Sayin Ahmet Kezer, ben de sizinle hemfikirim. Okul yillarin özlemiyle pratik yapmak istedim sadece [:)] Bu konu ile ilgili hükümlere yer verilmeli diye düsünüyorum, her ne kadar bizim ahlak ve degerlerimize aykiri bulundugu ileri sürülse de yakin bi zamanda bu tip konularla oldukça s1k kars1lasacag1m1z1 düsünüyorum. Saygilar...
Av.Dilek Kuzulu Yüksel [:D] Bu da olayin baska bir boyutu. Bu durum, hakkin kötüye kullanilmasi olarak degerlendirilip kisitlama getirilebilir. Örnegin, tartistigimiz olaydaki gibi evlilik ilsikisi, ya da babayi tanima, bilme kosulu aranabilir.
Kaan V. Üremeye Yardımcı Tedavi (Üyte) Merkezleri Yönetmeliği Tarihi:31.03.2001 Sayısı:24359 ............ Yasaklar MADDE 17- (19 Kasım 1996 yayım tarihli Yönetmelik ile değişik) Bu yönetmelik ile gösterilen vasıf ve şartlarda olmayarak izin belgesi veya ruhsatname alınmadan hekimler ve diğer şahıslar tarafından ÜYTE uygulamak için özel yerler açılması veya oturdukları yerlerin bir bölümünün bu uygulamaya tahsis edilmesi; kendilerine ÜYTE uygulanacak adaylardan alınan yumurta ve spermler ile elde edilen embriyoların bir başka maksatla veya başka adaylarda, aday olmayanlardan alınanların da adaylarda kullanılması ve uygulanması ve bu yönetmelikte belirtilenlerin dışında her ne maksatla olursa olsun bulundurulması, kullanılması, nakledilmesi, satılması yasaktır. Bu yasağa ve bu yönetmelik hükümlerine uymadığı tesbit edilenlerin faaliyetleri Bakanlıkça durdurulur. Adaylardan fazla embriyo alınması durumunda eşlerden her ikisinin rızası alınarak embriyolar dondurulmak suretiyle saklanabilir. Üç yılı geçmemek şartıyla, merkez tarafından tespit edilecek süre içinde her iki eşin rızası alınarak aynı adayda kullanılabilir. Bu süre sonunda veya eşlerden birinin ölümü veya eşlerin birlikte talebi veya boşanmanın hükmen sabit olması halinde, bu süreden önce saklanan embriyolar derhal imha edilir. Saklama, kullanma ve imha bilgileri Komisyon tarafından belirlenen sürelerde Bakanlığa bildirilir. Saklama ve imha işlemlerinin yapılmasında Ek 3’deki Embriyo Saklama Bilgi Fişi ve Embriyo İmha Bilgi Fişi ile ÜYTE Uygulanacak Çiftlere Ait İzin Belgesi doldurulur. .............. MADDE 19 f. 1 - (11 Ocak 1998 yayım tarihli Yönetmelik ile değişik) Üremeye yardımcı tedavi metodu uygulaması yaptırmak üzere başvuran evli çiftlerin EK-2’de belirtilen nitelikleri haiz olması şarttır. ............... EK: 2 HASTA SEÇİM KRİTERLERİ ÜYTE uygulanacak olanların; 1- Evli çift olması, 2- Sadece kendilerine ait üreme hücrelerinin kullanılması, 3- Evli çiftlerin bu Yönetmelik’te öngörülen tedavi yöntemleri dışındaki mevcut tedavi yöntemleri ile çocuk sahibi olamadıklarının belgelenmiş bulunması. Yukarıda ilgili maddelerini yazmış olduğum yönetmelik incelendiğinde, 1. ÜYTE uygulanması için başka yolla çocuk sahibi olunamaması ve bunun belgelenememesi gerekmektedir.Yani her isteyen ÜYTE'den faydalanamamaktadır gibi bir sonuç çıkıyor yönetmelikten.Ancak ayfer150184ün anlattığı olayda EK/3. şart mevcut değil.Peki nasıl oluyorda ilgili merkez bu talebi kabul ediyor? 2. Yinede işlemin gerçekleştirildiğini varsayarak ali beyin ölümünden sonra embriyonun(sperm densede embriyodur o) imha edilmesi gerekmiyormu hernekadar noter tasdikli irade beyanıda olsa yönetmeliğin ilgili hükmü emredicidir:"eşlerden birinin ölümü..... halinde bu süreden önce saklanan embriyolar derhal imha edilir[/b]."Ancak kadın kocası öldükten sonra operasyonla hamile kalıyor.Eğer dediğim dogruysa burada işlemi yapan ÜYTE Merkezi yönetmeliğe aykırı davranmış olmuyor mu? Mevzuatımızda yapay döllenmeye ilişkin varolan yönetmelik bir tanedir o da sadece budur.Eğer bu yönetmelik olayda uygulama alanı bulmaz diyorsanız yönetmeliğin başta "Kapsam"(madde 2) olmak üzere diğer maddelerinide incelerseniz sanırım hak verirsiniz. Yönetmeliğin tamamını okumak için tıklayınız: https://www.saglik.gov.tr/codes/mevzuat/mevzuat_goster.php?mid=381
Engin Tarhan Merhaba, Meraklı bir kişi olarak bu konuda son yanıtlardan sonra doğan bir soruyu sormak isterim. Sn Ahmet Kezer, haklı olarak, çocuğun kendisinden kaynaklanmayan bir hata neticesinde hakkından mahrum bırakılamayacağını söylemişti. Ne son sözü edilen yönetmelik, ne de annenin (ve tedavi merkezinin) bu yönetmeliğe aykırı davranışları, çocuğun cezalandırılması ile sonuçlanmamalı diye düşünüyorum. Bu karmaşık durumu hukuk nasıl çözer? İyi dileklerimle, Engin Tarhan
Av.Ahmet Kezer Yayınlanan yönetmenlik söz konusu alanda yapılması ve yapılmaması gerekenleri disiplin ve düzen altına alan bir yönetmenlik. Olması gereken açıklanmış ilgili yönetmenlikte...Söz konusu yönetmenliğe rağmen ben hala çocuğun mirasçı olacağı/sayılacağı kanaatindeyim... Yönetmenlik kanuna,kanunlar anayasaya,biraz zorlarsak anayasa taraf olduğumuz uluslararası sözleşmelere ve tabi hukuka aykırı olamaz... Devlet söz konusu yönetmenlik çerçevesinde yapılan doğumlara izin veri;fakat bir şekilde doğanı da yok etmez(öldürmez). Doğanı da kişi kabul eder ve normal kişilerden ayırmaz...saygılarımla
Av.Zekayi ÜNAL yönetmelikteki düzenlemeler karıkocadan birisinin ölmesi halinde saklanan embriyolar imha edilir diyor.ama imha edilmemiş ve çocuk doğmuşsa miras konusunda bu yönetmelik gerekçe gösterilebilir mi?
Av.Ragıp Atay Medeni Kanunda, bu konuda çelişkili hükümler var. MADDE 28.- Kişilik, çocuğun sağ olarak tamamıyla doğduğu anda başlar ve ölümle sona erer. Çocuk hak ehliyetini, sağ doğmak koşuluyla, ana rahmine düştüğü andan başlayarak elde eder. Buna göre, ana rahmine düşme için zaman ve biçim koşulu aranmamaktadır. Kişilik hakları açısından baktığımızda, ana rahmine ne zaman düşerse düşsün, çocuk hak sahibi, ve doğal olarak mirasçı olabilmelidir. Ancak: MADDE 582.- Cenin, sağ doğmak koşuluyla mirasçı olur. bu hüküm, ölüm anında, yalnızca cenini mirasçı kabul etmektedir. Yani muris öldüğünde eğer ana rahmine düşmememişse mirasçı olamayacaktır. Elbette ki, olması gereken ile olan arasında fark vardır. İnsan hakları açısından 582. madde hükmünün uygulanması daha adil ve hukukidir. Ancak hukuki olmak ile yasal olak arasında fark vardır. MADDE 495.- Mirasbırakanın birinci derece mirasçıları, onun altsoyudur. Çocuklar eşit olarak mirasçıdırlar. görüldüğü gibi, 495. madde de çocukların eşit olarak mirasçı olacağını hükme bağlamıştır. Bu nedenle yasanın zorlanarak 582. madde hükmüne rağmen mirasçı olabileceği kabul edilmelidir. Ancak bu sefer başka bir sıkıntı doğacaktır. Kötü niyetli bir kadın, zengin bir adamı kandırıp spermlerini saklarsa, daha sonra hamile kalırsa, bu arada miras paylaşılmışsa ne olacak?
ilker4871 Çocuğun mirasçı olabilmesi için anne karnına düşmesi yeterlidir.Çocugun doğumunun nasıl olduğu önem arzetmez.Çünkü doğacak olan cocuk babanın spermlerinden olup onun mirasçısı olabilir.
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • Site yönetiminde olağan genel kurulda yeni yönetim seçilemedi 
  • 29.03.2024 08:45
  • İcra Hukuk Mahkemesi Görevsizlik Kararı Talebi 
  • 28.03.2024 23:57
  • TMK'nın 1007. maddesi uyarınca tazminat zamanaşımı ve anayasa mahkemesi 
  • 28.03.2024 19:53
  • ihalenin feshi davasının kabulu kesinleşmeden icra takibine konu edilebilir mi? 
  • 28.03.2024 19:42
  • [Sözleşmeler hukuku] İhtarname 
  • 23.03.2024 05:49


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük + Arşiv +
    Bugünün tarihi: 29/03/2024 13:29:25