'Avukatların karşılaştıkları engeller standartlara aykırı'
BM raporunun avukatlarla ilgili bölümünü paylaşıyoruz...



Sıkça duyduğum bir başka kaygı ise avukatların işlerini gündelik olarak yaparken kendilerine yargıçlar ve savcılar gibi davranılmamasıdır. Bunun sembolik bir örneği, mahkeme salonunda hem yargıçlar hem de savcılar podyumda yerlerini alırken, avukatlar daha aşağı bir düzeyde, sanıkların ve izleyicilerin yakınında bulunmaktadır. Hukuk mesleğinde, avukatlara, yargıçlar ve savcıların eşdeğeri hukukçular olarak davranılmalıdır. İşlerini gerektiği gibi yapmalarında avukatların karşılaştıkları bir diğer güçlük örneği de, az önce değinilen sınırlamalar nedeniyle mesleki görevlerini yaparken karşılaştıkları engellerdir.

Bunların arasında, dava dosyalarına erişime getirilen sınırlamalar, kanıtların açıklanmaması, savundukları kişilerle görüşmelerinin geciktirilmesi ve görevlerini yerine getirirken savundukları kişiler ve onların davalarıyla yersiz biçimde özdeşleştirilmeleri yer almaktadır.

Bütün bunlar, 1990 tarihli BM Avukatların Rolleriyle ilgili Temel İlkeler dahil olmak üzere uluslararası standartlara uymamaktadır. Hukuk mesleğinin icrası ve Baroya kabul açısından, bir Hukuk fakültesinden mezun olunduktan sonra ayrıca bir sınavdan geçmek gibi bir koşul yoktur. Ziyaretin sırasında temas ettiğim barolardan duyduğum kadarıyla baro üyeliği için bir sınav ihdası uygun görülmektedir ve ben de bu fikri destekliyorum.

Kapasite geliştirme
Sözlerimi tamamlarken, hukukta insan hakları eğitiminin yargı süreçlerinde yer alan tüm kesimler için taşıdığı önemin altını çizmek isterim. Bu, benim için çok değerli, ayrıca İnsan Hakları Konseyine Haziran 2010’da sunduğum ilk tematik raporun da odağındaki konudur.

2003 yılında Türkiye Adalet Akademisi’nin kurulması olumlu bir gelişmedir. Akademi’nin yargıda profesyonelliği geliştirme açısından önemini ve katkılarını belirtmeliyim. Eğitimin ve kapasite geliştirmenin amaçları arasında yargının tarafsızlığının güçlendirilmesi de yer almalıdır ki yargıçlar ve savcılar gerek kurumlarına gerekse daha geniş anlamda topluma 5 daha iyi hizmet verebilsinler. Bu bakımdan, üniversiteler ve barolar dâhil diğer kurumlarla işbirliği güçlendirilmelidir. Kapasite geliştirme, yargıçları ve savcıları insan hakları, çocuk adaleti ve özellikle suç mağdurlarının kadın olduğu durumlarda toplumsal cinsiyet gibi konularda sürekli olarak eğitecek biçimde düzenlenmelidir.

gençbaro