+ Konuyu Yanıtla
1 den 5´e kadar toplam 5 ileti bulundu.

Konu: Yeni Anayasa Hakkında?

Yeni Anayasa Hakkında? Hızlandırılmış Mobil Sayfa Sürümü (AMP)
  1. #1
    Kayıt Tarihi
    Jun 2011
    Nerede
    Şanlıurfa
    İletiler
    8
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Exclamation Yeni Anayasa Hakkında?

    Arkadaslar bilindiği üzere yeni Anayasa çalişmaları başladı vermiş oldugum linkte görüşeleriniz komsyon üyelerine ulaşim numaraları ve mail adresleri hepsi mevcuttur..!! Lütfen gerekli desteği gösterelim...!!!

    http://web.tbmm.gov.tr/yenianayasa/default.aspx



    Hukuki NET Güncel Haber

    Yeni Anayasa Hakkında? konulu yargıtay kararı ara
    Yeni Anayasa Hakkında? konulu hukuk haber

  2. # Nedir?
    Tavsiye Soru Cevap
    Kayıt Tarihi
    Bugün
    Nerede
    Avukat Dünyası
    İletiler
    Ne kadar?
     
  3. #2
    Kayıt Tarihi
    Sep 2009
    Nerede
    İstanbul
    İletiler
    95
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: Yeni Anayasa Lütfen Sizlerde Katkıkıda Bulunun...!!

    Alıntı ybcan rumuzlu üyeden alıntı İletiyi Göster
    Arkadaslar bilindiği üzere yeni Anayasa çalişmaları başladı vermiş oldugum linkte görüşeleriniz komsyon üyelerine ulaşim numaraları ve mail adresleri hepsi mevcuttur..!! Lütfen gerekli desteği gösterelim...!!!

    http://web.tbmm.gov.tr/yenianayasa/default.aspx
    Ben hazırladığım bir metni verdiğin adrese gönderdim hatta teşekkürler teklifleriniz incelenecek diyede cevap geldi umarım işe yarar, metin şöyle;
    1. Yeni anayasada gerektiğinde ile başlayıp herkeze verilen bir haktan belli bir kesimi mahrum bırakan maddeler olmasın. Yani şeffaf ve herkeze eşit olsun.

    2. Anlaşılır olsun, farklı yorumlara sebep olmasın, A şahıslar için iyi ama B şahısları için kötü yoruma izin vermesin.

    3. Halka karşı devleti koruyan değil devlete karşı halkı koruyan bir anayasa olsun.

    4. Evrensel insan hakları beyannamelerine riayet eden bir anayas olsun. Dünyada medeni ülkelerin halkına verdikleri haklardan bize uymaz diyerek kendi halkını mahrum bırakmasın.

    5. Asker şahıslar sivil şahıslardan ayrı tutulmasın. Yani sivillere verilen bir hak ya da özgürlükten asker şahıslar mahrum bırakılmasın. Bir haktan terör suçluları ve asker şahıslar yararlanamaz denilerek birbirinden tamamen farklı iki kesim aynı kefeye konulmasın.

    6. Mevcut anayasanın 18. maddesindeki zorla çalıştırma yasağından mecburi hizmet hariç tutulmasın. Her sözleşme (sözleşmeyi yapan ve yaptıran tarafından) **tazminat karşılığında bozulabilir ilkesine bağlansın.

  4. #3
    Kayıt Tarihi
    Jun 2009
    Nerede
    Kocaeli
    İletiler
    8.997
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: Yeni Anayasa Lütfen Sizlerde Katkıkıda Bulunun...!!

    Benim de çok şikayetçi olduğum bir husus vardı kanunların uygulanması ile ilgili; onu yazdım.
    Kaale almaları ihtimali yok bence ama ben sorumluluğumu yerine getirdim.

    Sayın ybcan'a bilgi verdiği için teşekkür ederim.

  5. #4
    Kayıt Tarihi
    Oct 2011
    Nerede
    Ankara
    İletiler
    125
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: Yeni Anayasa Lütfen Sizlerde Katkıkıda Bulunun...!!

    Alıntı senoleker rumuzlu üyeden alıntı İletiyi Göster
    Benim de çok şikayetçi olduğum bir husus vardı kanunların uygulanması ile ilgili; onu yazdım.
    Kaale almaları ihtimali yok bence ama ben sorumluluğumu yerine getirdim.

    Sayın ybcan'a bilgi verdiği için teşekkür ederim.
    Bence de cok onemli bir konu bu.

    Yazili kanuna ve ruhuna bakiyorsunuz, inanilmaz guzel, ama uygulama ya yok, ya da 8 sene sonra tecelli ediyor.

    Benim dikkatimi ceken bir diger onemli husus, AYIM ile ilgili..

    AYIM Kanunun 21.Maddesi, yerindelik denetimi yapamaz diyor, yani komutan ne derse o.

    Bir diger konu, yargilama yapan 5 kisiden, ikisi Kur.Alb. ucu hukukcu.

    En hakli davanizi bile 3-2 oyla kaybediyorsunuz.

    Idare,Yargiya Acik konudur diye sizi AYIM'e muracaata mecbur tutuyor.Baska yol yok. ( 6191 Sayili yasa ile ilgili GIZLI YAS Kararlarindan soz ediyorum )

    Bu mahkemenin, gercekte bir mahkeme olmadigini, idare'nin hukuksuz uygulamasini, yargilama yapar gibi yaptigini hemen tum hukukcular biliyor ama elden gelen bir sey yok.

    Yeni anayasa, Evrensel hukuk normlari diyecek gececek, adI Askeri Yuksek Idare Mahkemesi olan kurum oldugu gibi kalacak ve sozum ona yargilama yapacak.

    Bu arada bizlerde vergilerimizden yuz milyonlari AIHM'in tazminat kararlari dogrultusunda odemeye devam edecegiz.

    Aslinda yuksek mahkemeler, kararlarindan sorumlu tutulmali, AIHM'nin verdigi her tazminati bu usulsuz kararlarindan dolayi, yargilayan uyeler odemeli.

    Olurmu oyle sey diyenlere bir ornek vermek isterim. Yurtdisinda yasadigim donemde Financial Advisor olarak calistim. Musterilerimden herhangi birinin zarara ugramasi durumunda, mahkemenin verecegi tazminati, ben bizzat odemekle mukelleftim ve sirket bu konuda 1 Milyon Dolar sigortayi mecbur tutup, primlerini bana odetiyordu.

    Eger amacimiz evrensel hukuk normlarina dayali bir hukuk sistemi insa etmekse, bunun ornekleri var.

    Tabiki anayasayi yapar gibi yapmayan milletler icin.

  6. #5
    Kayıt Tarihi
    Oct 2011
    Nerede
    Ankara
    İletiler
    125
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: Yeni Anayasa Hakkında?

    Yukarida yazdiklarimla ilgili bir gazete haberini alintiladim. Gazetedir duy da inanma diyebilirsiniz ama yine de bir okuyun derim..
    -----------------------------------------------------

    'Türk devletinin avukatlığını yaptığım için pişmanım'

    26/07/2011 19:22


    Yıllar boyu Strasbourg Mahkemeleri'nde Türkiye lehine davalara bakan eski anayasa hukukçusu Prof. Dr. Bakır Çağlar dün yaşama veda etti. Çağlar'ın anısına, 19 Temmuz 1999'da Neşe Düzel'in kendisi ile yaptığı röportajı yayınlıyoruz.

    Sizin ilginç bir göreviniz vardı. Siz, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde Türk devletinin avukatlığını yapıyordunuz.

    Türk devletinin avukatlığını yapmadım ben. Türkiyelilerin avukatlığını yaptım. 'Türkiye'nin hükümeti insan haklarını ihlal etmez' gibi bir saplantım olmadı benim. Strasbourg'da görev yaptığım süre içinde insan hakları ihlalleri olduğuna inandığımda her zaman dostça bir çözüme gittim.

    Bu göreve nasıl başlamıştınız? Kim size iş teklif etmişti?

    "Strasbourg'da Türkiye aleyhine açılan davaları savunur musun" diye beni Dışişleri Bakanlığı'ndan aradılar. Yedi sene önceydi, iki nedenden ötürü görevi kabul ettim. Birincisi adaydı. Gireceğim ilk davalar Kıbrıs davalarıydı çünkü. İkincisi ise Strasbourg'da Güneydoğu'yla ilgili görülen davalarla, "Türkiye'nin iç hukukunu Strasbourg hukukuyla uyumlu hale sokmasını sağlayabilirim ve bu Türkiyeliler için insan hakları açısından bir kazanım olur" diye düşünmüştüm. Ama şimdi görüyorsunuz ki, bütün bunlar Öcalan davasının ertesinde zamansız bir şekilde yavaş yavaş gündeme geldi. İki yıl önce Strasbourg'da görülen İncal davasına ben girmiştim. Bu davada DGM'ler yargılanmış ve mahkûm olmuştu. Bu mahkemelerin yapısını o zaman değiştirmek gerekirdi. Ben bunun için çok uğraştım. Ama Öcalan davasına gelinceye dek bu yapılmadı. Çünkü Öcalan endeksli düşünülüyor burada. Ama DGM'lerde şu anda yargılanan ve geçmişte yargılanmış olan insanlar ne olacak düşünülmüyor.

    Strasbourg'da DGM'lerle ilgili dörtyüz kadar dava var. Türkiye bunların hepsini kaybedecek. Son dakikada DGM'nin yapısını değiştirmek orada mahkûm olmayı engellemez. Onlar çok önce başvurmuşlardı.

    Ayrıca şu anda DGM'lerde görülmekte olan on bin civarında davayla da ilgili bir sorun var. Çünkü davanın görüldüğü bir sırada, siz askeri yargıcı çekip yerine sivil yargıç sokuyorsunuz. Bunu, Öcalan davası da dahil, Strasbourg'un kabul etmesi mümkün değil. Bu değişiklik işin başında yapılmalıydı. Bu kozmetik bir tedavi, işe yaramaz.

    Türkiye kaybedeceği davalar için ne kadar tazminat ödeyecek sizce? Eski bir adalet bakanı trilyondan söz etmişti.

    Kimse tespit edemez bunu. Çünkü Strasbourg Mahkemesi, benim çalıştığım dönemde bu tip tazminatları gerçekten bir mağdurun mağduriyetini gidermek için belli, makul bir miktarda tespit ederdi. Şimdi bu değişti. Tazminatı artık bir daha o ülkede insan hakları ihlali olmasın diye caydırıcı bir unsur olarak kullanıyor.


    Türkiye tahmininden çok daha fazla tazminat ödeyecek anlamına mı geliyor bu?

    Yüzlerle, binlerle çarpın. Türkiye bunu kaldıramaz. Strasbourg Mahkemesi eskiden yaşlı Avrupa'nın yaşlı yargıçlarından kurulu bir mahkemeydi. Onları tanıdım, 80-90 yaşlarındaydılar, belli bir hukuk kültürleri vardı. Geçmişleri gereği bir kavgaları yoktu. Sonra merkezi ve Doğu Avrupa'nın genç yeni dervişleri geldi. Şimdi 41 yargıç var orada ve çoğu çok genç.

    Kıta Avrupası hukukuna çok yabancılar. Duvar yıkılmadan önce devlet marksizmiyle bir şekilde işbirliği yapmış insanlar bunlar. Şimdi günah çıkartmak için oradalar. Onun için bu davalar nasıl gelişecek diye önceden düşünmek mümkün değil.

    Peki size gelirsek, sizin daha önce devletle ilişkiniz var mıydı?

    Hayır devletle hiç ilişkim olmadı.

    Ne kadar süre yaptınız bu işi?

    Beş buçuk, altı yıl.


    Türkiye adına kaç davaya girdiniz?

    200 civarında davanın hepsine ben girdim. Ama bazıları toplu davalardı. Şimdi bana kaç tanesini kaybettiniz diyeceksiniz değil mi?

    Evet.

    Bazı arkadaşlarım "O kadar çok dava kaybetmeye başladın ki, çekilmek zorundaydın" diyorlar. Size kesin rakam vereyim mi? Ben dava kaybetmedim.

    Türkiye bugüne kadar mağdurlara yüklü bir tazminat ödedi.

    Davayı kim kaybetti sizce?

    Benim önerimle dostça bir çözüme gidildi.

    Dostça çözüm Türkiye'nin davayı kaybettiği manasına gelmiyor mu gene de?

    Evet ama dosya kapanır ve karar verilmez. Türkiye mahkûm olmaz.

    Türkiye dava sonucunda mahkûm olmayacağını düşünseydi dostça çözüme gider miydi, tazminat öder miydi?

    Mahkûm olacağınız bir davada dostça çözüme gidersiniz ve dosyayı rafa kaldırırsınız. Dostça çözümden başka çözüm var mı ki Tabii ki o insanların mağduriyetinin giderilmesi gerekir. Onun için "Ben devleti hiç savunmadım" diyorum size, o insanları savundum. Mağdurdular o insanlar.

    O insanları savunan kendi avukatları vardı. Bu siz değildiniz.

    Anlamakta güçlük çekeceğiniz bir şey söyleyeyim size. O insanların avukatlarının hepsi daha sonra benim dostum oldular.

    Siz, bu görevi kabul ederken, Türk devletinin haklı olduğunu mu düşünüyordunuz?

    Bu görevi ben Kıbrıs davalarına girmek için kabul ettim. "Strasbourg'da Türkiye aleyhine açılan Kıbrıs davalarına Türkiye girsin mi, girmesin mi?' tartışması beni tahrik etti. Türkiye'nin görüşü, G. Kıbrıs'ı tanımadığı için bu davalara katılmamak yönündeydi. Ben katılması gerektiği düşüncesindeydim.

    İnsan Hakları Mahkemesi'nde Kıbrıs'ı temsil eden bir Rum yargıç var. Diğer davalarda o mahkemede yargılamayı kabul ediyorsunuz ama Kıbrıs olunca çekiliyorsunuz. Bu hukuk mantığına aykırı. İki tane Kıbrıs davası kazandım ben orada. Ama Türkiye'nin Kıbrıs'ta haklı olduğunu da hiçbir zaman savunmadım. Kıbrıs'ta çok yanlış yapıldı. Benim babam Kıbrıslı. İlkokuldan beri Kıbrıs'a giderim. Lawrence Durrell'in adada tanık olduklarına ben de tanık oldum. Bir romanında Durrell 'catsiapis' der. 'Otur ve paylaş' demektir bu.

    Zeytini, üzümü ve tekneyi paylaşmaktır. Benim yaşadığım dünyada orada bir catsiapis vardı. Sonra farklı bir politikayla, Helenizm ve Türkizm diye iki akım orada canlandırıldı. Helenizm de, Türkizm de benim adama yabancıdır. Ben Rum Türk ayırımı yapmıyorum. Ben bir 'Kıbrıs kimliği'nin olduğunu düşünüyorum.

    Strasbourg Mahkemesi'ne Kıbrıs'tan sonra Güneydoğu davalarının peşi sıra geleceğini biliyordunuz. Devletin uygulamalarının ya da masumiyetinin savunulmusı için Strasbourg'da değil miydiniz siz?

    Devleti savunma diye bir işim yok benim. Beni ilgilendiren insanlardı ve o insanlar mağdurdular.

    Hem bakın, bu iş görüldüğü kadar basit değil. Şırnak'ta bir davaya gittim. Sabahın üçü, bir panzer devriye geziyor. Bir yer mayınına basıyor panzer. Orada görevlendirilmiş üç tane polisten iki tanesi gidiyor. Üçüncüsü yaralı. Tepkisi ne oluyor biliyor musunuz? Yukarıya çıkıyor, makinalıyı kullanıyor tabii. O olayda bir sürü insan öldü.

    Bir başka olayda bir yarbayı dinliyoruz. Güneydoğu'da görev yapmış, sonra Batı'da görevlendirilmiş. Güneydoğu'dayken kızı ufakmış. PKK, saldırı başlattığında önce santralı devre dışı bırakıp,elektrikleri kesermiş. Yarbay'ın küçük kızı da yatağın altına saklanırmış. Şimdi büyümüş, on sekiz yaşında. Batı'da elektrik kesildiği zaman gene yatağın altına giriyor. Bu durumda devlet, insan ayırımı yapabilir misiniz?

    Biz insancıl bir devleti, hukuk devletini yaratamadık. Bir türlü devlet 'biz' olamadık.

    Bu olayların sorumlusu hepimiziz. Benim duygusallığımı ve düşünce sistemimi en çok zorlayan davalar Güneydoğu davalarıydı.

    Nasıl zorladı bunlar sizi?

    Güneydoğu davaları, köy boşaltma, köy yakma, insanlık dışı aşağılatıcı muamele, yargısız infaz gibi davalardı. Ben uzun süre Fransa'da eğitim yapmış, İstanbul'da oturan, Kıbrıs'ı seven ve Strasbourg'u yadırgamayan biriyim. Ama günün birinde tanık dinlemek için Strasbourglu yargıçlarla birlikte Güneydoğu'ya gittim. Ankara'nın ötesine geçmemiş biri olarak büyük bir kültür şoku yaşadım. Şırnak'a gittim ve hayatım ikiye bölündü benim. Amerikalıların bir 'Vietnam sendromu' var ya, bir insanın hayatının öncesi ve sonrası diye ikiye bölünmesi demektir bu, o sendromu ben de yaşıyorum ve hâlâ kurtulamadım. Ruhsal olarak sakatlandım. Şırnak'tan döndüğümde ben artık aynı insan değildim.


    Ne gördünüz orada?

    Gerçeği gördüm. Türkiye'nin dörtte birinde farklı bir hayatın yaşandığını gördüm. Orada insanlıklarının dahi farkına varamayan insanlar var. Bugün orada 20 yaşına gelmiş gençlerin hiçbiri 'olağan hali' henüz yaşamadı. Hepsi doğduğundan beri 'o hali' yaşıyor. Böyle bir ortamdan yurttaş yaratabilir misiniz? Sakatlanmış insanlar onlar.

    Ben Güneydoğu'ya gittiğimde bir spagetti western mekânında yaşadığımı anladım. Oysa o güne dek John Ford'un westernlerinde yaşayan biriydim. Bilirsiniz, western filmlerinde iki farklı ekol vardır. Birincisi klasik western, yani John Ford ekolü.

    İkincisi spagetti western, Sergio Leone ekolü. John Ford'un filmlerinde kovboy barın hemen üst katındaki odasından aşağıya iner ve çarpan kapıdan çıkıp dışarı bakar. Gün doğmaya başlamıştır, "Ne güzel bir hava" der. Sergio Leone'nin kovboyu da odadan alt kata bara iner, çarpan kapıyı açar ve dışarı çıkar. Ve, beyninin ortasına bir kurşun yer. Ben de kafası delik dolaşan bir insanım artık.


    Peki görevinizden nasıl istifa ettiniz? İ

    Iki nedeni var. Birincisi, salt profesyonel bir hukukçu kaygısı. Hiçbir profesyonel hukukçu dava kaybetmekten hoşlanmaz. Ben Strasbourg'a dava kaybetme sanatını öğrenmek için gitmedim. Silahların eşitliği denen bir şey vardır. Benim önümde silah eşitliğini sağlayacak hiçbir şey yoktu. Türk iç mevzuatı Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi uygulamasına uymuyordu.


    Muhatabınız kimdi devletin içinde, kiminle görüşüyordunuz?

    Benim muhatabım anayasal ve yasal muhataplarımdır. Dışişleri, Adalet ve İçişleri bakanlığıdır bunlar.


    Peki şikâyetleriniz neydi?

    Duyarsızlıktı. Ben Türkiye'nin insan hakları konusunda bir kazanım sağlamasını istedim. Hiçbir kazanım sağlanamadı. Demokratikleşme paketleri çıktı, çıkacak, hiçbir şey çıkmadı. Türkiye'nin politikası, sorunları erteleme politikasıdır.

    Bakın ben Kıbrıs davalarında da ters düştüm Denktaş'la. Herkes iki davayı nasıl kazandığıma çok şaşmıştı. Biliyorsunuz, Rumların bu kayıp kişilerle ilgili bugüne kadar süren bir açıklama talepleri var. Ama en kritik safhada Denktaş, üstelik bir Rum televizyonuna, kayıp kişilerle ilgili bir açıklama yaptı. "Kıbrıs'ta kayıp kişiler yoktur, mücahitler onların hepsini öldürdü o günün koşullarında" dedi. Yani "O günün duygusallığını anlamak lazım. Biz onların hepsini yok ettik" dedi. Komisyonda kazandığım davayı, bu açıklamadan üç gün sonra mahkemede kaybettim.

    Çözümsüzlük politikası yapan insanlar var. Buna Başbakan Ecevit de dahil.


    Peki istifayı ilk ne zaman düşündünüz?

    Strasbourg'da bir olaya tanık oldum. PKK'lı militanların olay çıkartmalarından çekinildiği için, 600 metre ötedeki mahkemeye gitmek için zırhlı araca binmem gerekiyordu. Zırhlı araca binmedim. Yürüdüm. Baktım, Almanya'dan protesto etmeye gelmiş Kürt kökenli Türkler bir duvarın dibine çömelmişler. Ellerinde domates ekmek, onu yiyorlardı. Domates ekmek. İşte o zaman yanlış yaptığımı anladım. Domates ekmek yiyen insanların bizim insanımız olması gerekirdi. Ben onlara nasıl karşı çıkardım?

    Türk devletinin avukatlığını yaparken nasıl bir değişimden geçtiniz?

    Değişmeyen hiçbir şey kalmadı. Üstelik bu bir değişim değil, travma bu. Değişim yumuşaktır, benimki radikal oldu, ben bir dönüşümden geçtim.
    Özellikle işkenceyle ilgili davalar sırasında devletin avukatlığını yaparken ne hissediyordunuz?


    Bu iş duygularınızı da etkiledi mi?

    Her şeyi değiştirdi. Artık oturup paylaşmanın, 'catsiapis'in mümkün olmadığını düşünüyorum Türkiye'de. 'Catsiapis' bir uzlaşma, birlikte yaşama demektir. Burada ise bir kavga başladığı kesin.

    Yükselen bir radikal milliyetçilik ve dinselcilik var. Bunlarla 'catsiapis' olmaz. Tabii ben de artık tarafım. Milliyetçi ve dinsel kimliği üzerine kapanmayan evrenselci bir fert adına çalışıyorum ve hâlâ imkânsızı istiyorum. 68'de Paris'te doktora yapıyordum.
    Olaylar çıktı. Sorbonne'un duvarlarına bir yazı yazıldı. 'Gerçekçi ol, imkansızı iste.' Ben de gerçekçi oldum ve imkânsızı istedim.

    Türkiye'de insan haklarının biraz daha iyileştirilmesine katkıda bulunmak istedim ama olmadı. Türkiye'nin kirli denizlerinden ben oltama balık geleceğini sanmıştım. Birkaç plastik parça geldi.

    Sizi birçok açık oturumda seyrediyoruz. Genellikle Türk devletinin uygulamalarını eleştiriyorsunuz. Türk devletinin avukatlığından eleştirmenliğine uzun bir yol katettiniz.


    Size devletten tepkiler geliyor mu?

    Geliyor tabii. Çok fazla konuştuğum söyleniyor. Suskun kalmam isteniyor. Ama niye susayım? Benim tek silahım konuşmak. Ben bir insan, bir fert olarak yaşamak istiyorum burada.

    Halktan tepkiler geliyor mu peki?
    Herkes gelip teşekkür ediyor bana. Elinizi sıkabilir miyiz diye soruyorlar.

    Türk devletinin avukatlığını yaptığınız için pişman mısınız?

    Bu çok zor bir soru. Evet, pişmanım.

    Eğer hayatınızı bir daha yaşamanız mümkün olsaydı, yeniden Türk devletinin avukatlığı görevini üstlenir miydiniz?

    Kesinlikle hayır. Ben basit, ufak, ahşap bir teknede balıkçı olurdum. Bir dahaki seçimlerde Kıbrıs'ta siyasete gireceğim ve bağımsız aday olacağım ve adada balık da tutacağım.


    Bakır Çağlar KİMDİR ?

    Saint Joseph ve İstanbul Hukuk'un ardından Fransa'da Sorbonne'da iki doktora yapan Prof. Bakır Çağlar, Türkiye'nin en iyi hukukçularından. Bir ara Anayasa Mahkemesi'nin hukuk danışmanı olan Prof. Çağlar, altı yıl da Strasbourg'da Türk devleti aleyhine açılan davaların avukatlığını yürüttü. Bu görevinden kavgalı bir şekilde ayrılan
    Prof. Çağlar, bugün devleti hukuki açıdan en keskin eleştirenlerden. Prof. Çağlar İstanbul Siyasal'da anayasa ve insan hakları dersleri veriyor.


    NEDEN? Türkiye, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde geçenlerde birçok davada yeniden mahkûm oldu. Her davayı kaybetmesi, Türkiye'deki hukukun yapısı konusunda ciddi kuşkular yaratıyor ve 'Neden Türkiye'nin hukuku evrensel hukukla bu kadar çatışıyor' sorusunun sorulmasına yol açıyor. Strasbourg'da altı yıl Türk devletinin avukatlığını yapan Prof. Bakır Çağlar'la Türk devletini dünyada savunmaya çalışmanın zorluklarını ve bir insana nelere mal olabileceğini konuştuk.

    Bakır Çağlar'ın cenazesi 28 Temmuz Perşembe günü öğle namazından sonra Karacaahmet Şakirin Camii’nden kaldırılacak.

+ Konuyu Yanıtla

Bu sayfada bulunan kavramlar:

Benzer Konular :

  1. Yeni Anayasa Yeni Mutabakat [Kitap Fiyat bilgisi]
    Anayasanın Güncel Sorunları ve Çözüm Önerileri - Faruk Bilir - Adalet - 2012 Ağustos - 19,90 TL Yeni Anayasa Yeni Mutabakat hakkındaki işbu...
    Yazan: Hukuk Kitapçısı Forum: Hukuk Kitapları Tanıtımı
    Yanıt: 0
    Son İleti: 16-09-2012, 10:30:09
  2. Yeni Anayasa Yeni Mutabakat [Kitap Fiyat bilgisi]
    Faruk Bilir; Adalet; 2012; 19,90 TL Yeni Anayasa Yeni Mutabakat hakkındaki işbu hukuki kitap Hukuk Market tarafından satılmakta olup, ilgili...
    Yazan: Hukuk Kitapçısı Forum: Hukuk Kitapları Tanıtımı
    Yanıt: 0
    Son İleti: 13-09-2012, 03:20:46
  3. Yeni Mevzuat: 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun
    Hukuk Makaleleri ve Mevzuat Kısmına yeni bir hukuki kaynak eklendi, üzerinde tartışmak ister misiniz : İlgili veri linki - Konu: 6216 sayılı...
    Yazan: admin Forum: Mevzuata İlişkin Bilgi ve Yorumlar
    Yanıt: 0
    Son İleti: 02-04-2011, 23:49:12
  4. Yeni Anayasa Taslağı
    arkadaşlar yeni anayasa taslağını güncel bölümüne ekledim Yorumlarınızı bekliyorum.. benim dikkatinizi çekmek istediğim noktalar şunlar HSYK da...
    Yazan: j.n.c Forum: Anayasa Hukuku
    Yanıt: 2
    Son İleti: 13-09-2007, 20:54:50
  5. Yeni emeklilik tasarısı Anayasa'ya aykırı mı?
    2005 yılında çıkan emeklilik yasası geregi 60 yaşında emekli olacam ancak benim merak ettiğim 1999-2004 arası işe girenlerede bu yasanın uygulanması...
    Yazan: ajanburger Forum: Anayasa Hukuku
    Yanıt: 1
    Son İleti: 06-09-2006, 15:38:13

Yetkileriniz

  • Yeni konu açma yetkiniz yok
  • Konuya cevap verme yetkiniz yok
  • Dosya ekleme yetkisi yok
  • İleti düzenleme yetkisi yok
  •  


2022 tarihli Hukuk Blog |  Arabulucu |  Hukuk Kitapları |  Alman Hukuku |  Özel Güvenlik AŞ. |  İş İlanları |  Ankahukuk |  Psikolog |  Site Ekleme |  Sihirli Kadın |  Sağlık |  Satılık Düşecek Domainler |  Bayefendi |  Afternic Alanadı satış (Domain alımı) | 

™ Marka tescili, Patent ve Fikri mülkiyet hakları nasıl korunuyor?
Hukuki.Net’in Telif Hakları ve 2014-2022 yılları arası Marka Tescil Koruması Levent Patent tarafından sağlanmaktadır.
♾️ Makine donanım yapı ve yazılım özellikleri nedir?
Hukuki.Net olarak dedicated hosting serveri bilfiil yoğun trafiği yönetebilen CubeCDN, vmware esx server, hyperv, virtual server (sanal sunucu), Sql express ve cloud hosting teknolojisi kullanmaktadır. Web yazılımı yönünden ise content management (içerik yönetimi) büyük kısmı itibari ile vb olup, wordress ve benzeri çeşitli kodlarla oluşturulan bölümleri de vardır.
Hangi Diller kullanılıyor?
Anadil: 🇹🇷 Türkçe. 🌐 Yabancı dil tercüme: Masaüstü sürümünde geçerli olmak üzere; İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Hintçe, Rusça ve Arapça. (Bu yabancı dil çeviri seçenekleri ileride artırılacak olup, bazı internet çeviri yazılımları ile otomatik olarak temin edilmektedir.
Sitenin Webmaster, Hostmaster, Güvenlik Uzmanı, PHP devoloper ve SEO uzmanı kimdir?
👨‍💻 Feyz Pazarbaşı & Istemihan Mehmet Pazarbasi[İstanbul] vd.
® Reklam Alanları ve reklam kodu yerleşimi nasıl yapılıyor?
Yayınlanan lansman ve reklamlar genel olarak Google Adsense gibi internet reklamcılığı konusunda en iyi, en güvenilir kaynaklar ve ajanslar tarafından otomatik olarak (Re'sen) yerleştirilmektedir. Bunların kaynağı Türkiye, Amerika, Ingiltere, Almanya ve çeşitli Avrupa Birliği kökenli kaynak kod ürünleridir. Bunlar içerik olarak günlük döviz ve borsa, forex para kazanma, exim kredileri, internet bankacılığı, banka ve kredi kartı tanıtımları gibi yatırım araçları ve internetten para kazanma teknikleri, hazır ofis kiralama, Sigorta, yabancı dil okulları gibi eğitim tanıtımları, satılık veya kiralık taşınmaz eşyalar ve araç kiralama, ikinci el taşınır mallar, ücretli veya ücretsiz eleman ilanları ile ilgili bilimum bedelli veya bedava reklamlar, rejim, diyet ve özel sağlık sigortası gibi insan sağlığı, tatil ve otel reklamları gibi öğeler içerebilir. Reklam yayıncıları: ads.txt dosyası.
‼️ İtirazi kayıt (çekince) hususları nelerdir?
Bahse konu reklamlar üzerinde hiçbir kontrolümüz bulunmamaktadır. Bu sebep ile özellikle avukat reklamları gibi Avukatlık kanunu vs. mesleki mevzuat tarafından kısıtlanmış, belirli kurallara tabi tutulmuş veya yasaklanmış tanıtımlardan yasal olarak sorumlu değiliz.
📧 İletişim ve reklam başvuru sayfası nerede, muhatap kimdir?
☏ Sitenin 2022 yılı yatırım danışmanı ile irtibat ve reklam pazarlaması için iletişim kurmanız rica olunur.
Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution 4.0 International License.