+ Konuyu Yanıtla
1 den 9´e kadar toplam 9 ileti bulundu.

Konu: İki tarafın da kusurlu olduğu boşanma davası

İki tarafın da kusurlu olduğu boşanma davası Hızlandırılmış Mobil Sayfa Sürümü (AMP)
  1. #1
    Kayıt Tarihi
    Jul 2009
    Nerede
    istanbul-antalya
    İletiler
    301
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı İki tarafın da kusurlu olduğu boşanma davası

    Teorik bir soru soracağım; eğer çekişmeli bir boşanma davasında; davayı açan eş de karşı taraf da kusurlu bulunursa ne olur? Örneğin; davayı açan eş; karşı tarafın evle ilgilenmediğini, eşinin ailesiyle görüşmediğini, eşinden para kaçırdığını, eşiyle aynı yatağı paylaşmak istemediğini dava dilekçesine yazarsa;
    diğer taraf; eşinin eve gelmediğin, geceyi dışarda geçirdiğini, çocuğuyla ve karısıyla ilgilenmediğini,evin geçimi için gereken parayı vermediğini, eşinin ailesine hakaret ettiğini, psikolojik ve fiziksel şiddet uyguladığını iddia ederse ne olur?

    Bunlarla ilgili sadece şahitler dinlenirse hakim nasıl bir yol izler?

    Teşekkür ederim.



    Hukuki NET Güncel Haber

    İki tarafın da kusurlu olduğu boşanma davası konulu yargıtay kararı ara
    İki tarafın da kusurlu olduğu boşanma davası konulu hukuk haber

  2. # Nedir?
    Tavsiye Soru Cevap
    Kayıt Tarihi
    Bugün
    Nerede
    Avukat Dünyası
    İletiler
    Ne kadar?
     
  3. #2
    Kayıt Tarihi
    Jan 2010
    Nerede
    kocaeli
    İletiler
    195
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: İki tarafın da kusurlu olduğu boşanma davası

    Alıntı akcurali rumuzlu üyeden alıntı İletiyi Göster
    Teorik bir soru soracağım; eğer çekişmeli bir boşanma davasında; davayı açan eş de karşı taraf da kusurlu bulunursa ne olur? Örneğin; davayı açan eş; karşı tarafın evle ilgilenmediğini, eşinin ailesiyle görüşmediğini, eşinden para kaçırdığını, eşiyle aynı yatağı paylaşmak istemediğini dava dilekçesine yazarsa;
    diğer taraf; eşinin eve gelmediğin, geceyi dışarda geçirdiğini, çocuğuyla ve karısıyla ilgilenmediğini,evin geçimi için gereken parayı vermediğini, eşinin ailesine hakaret ettiğini, psikolojik ve fiziksel şiddet uyguladığını iddia ederse ne olur?

    Bunlarla ilgili sadece şahitler dinlenirse hakim nasıl bir yol izler?

    Teşekkür ederim.
    benimde ayın 18 de duruşmama vardı hakim eşimden birebir iddialara şahit tanık istedi sizdende onu ister her halde

  4. #3
    Kayıt Tarihi
    Jul 2009
    Nerede
    istanbul-antalya
    İletiler
    301
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: İki tarafın da kusurlu olduğu boşanma davası

    Alıntı dürüstce rumuzlu üyeden alıntı İletiyi Göster
    benimde ayın 18 de duruşmama vardı hakim eşimden birebir iddialara şahit tanık istedi sizdende onu ister her halde
    Tamam orada bir sorun olmaz ki; iki taraf da doğru ya da yalancı şahit çıkartabilir. Hakim maddi bir delil yoksa ve iki taraf da ağır olabilecek ithamlarda bulunuyorsa ne olacak; hakim boşanın kurtulun der, iki tarafa da tazminat vermez mi yoksa bir tarafa mı verir?

  5. #4
    Kayıt Tarihi
    Nov 2008
    İletiler
    2.586
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: İki tarafın da kusurlu olduğu boşanma davası

    Alıntı akcurali rumuzlu üyeden alıntı İletiyi Göster
    Teorik bir soru soracağım; eğer çekişmeli bir boşanma davasında; davayı açan eş de karşı taraf da kusurlu bulunursa ne olur? Örneğin; davayı açan eş; karşı tarafın evle ilgilenmediğini, eşinin ailesiyle görüşmediğini, eşinden para kaçırdığını, eşiyle aynı yatağı paylaşmak istemediğini dava dilekçesine yazarsa;
    diğer taraf; eşinin eve gelmediğin, geceyi dışarda geçirdiğini, çocuğuyla ve karısıyla ilgilenmediğini,evin geçimi için gereken parayı vermediğini, eşinin ailesine hakaret ettiğini, psikolojik ve fiziksel şiddet uyguladığını iddia ederse ne olur?

    Bunlarla ilgili sadece şahitler dinlenirse hakim nasıl bir yol izler?

    Teşekkür ederim.
    Sayın akcurali, boşanma davaları iddialara göre değil, iddiaların ispatına göre karar verilir. Kim ne iddia ediyorsa iddialarını ispat etmelidir. Hakim ancak şahitlerin söyledikleri ile karara varır. Şahit harici maddi deliller varsa onlarda etkili olur tabiki.

    Yani her iki tarafın şahitlerinin söylediklerini hakim dinler. Ona göre karar verir. İddialara göre değil.Boşanma davalarında ispat unsuru işler. İddia unsuru değil.

    Eğer her iki taraf da iddialarını ispat edemezse boşanma olmaz. Boşanma davası rededilir.

  6. #5
    Kayıt Tarihi
    Jan 2010
    Nerede
    İSTANBUL
    İletiler
    233
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: İki tarafın da kusurlu olduğu boşanma davası

    Sayın denizblk mahkemede diyelim ki şahitler dinlendi ama maddi bir delil yok ise, şahitlerin beyanı haricinde iddialarla ilgili somut bir delil yok ise karar verilebilir mi?

  7. #6
    Kayıt Tarihi
    Nov 2007
    İletiler
    492
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: İki tarafın da kusurlu olduğu boşanma davası

    Alıntı akcurali rumuzlu üyeden alıntı İletiyi Göster
    Teorik bir soru soracağım; eğer çekişmeli bir boşanma davasında; davayı açan eş de karşı taraf da kusurlu bulunursa ne olur? Örneğin; davayı açan eş; karşı tarafın evle ilgilenmediğini, eşinin ailesiyle görüşmediğini, eşinden para kaçırdığını, eşiyle aynı yatağı paylaşmak istemediğini dava dilekçesine yazarsa;
    diğer taraf; eşinin eve gelmediğin, geceyi dışarda geçirdiğini, çocuğuyla ve karısıyla ilgilenmediğini,evin geçimi için gereken parayı vermediğini, eşinin ailesine hakaret ettiğini, psikolojik ve fiziksel şiddet uyguladığını iddia ederse ne olur?

    Bunlarla ilgili sadece şahitler dinlenirse hakim nasıl bir yol izler?

    Teşekkür ederim.
    Böyle bir davada iki taraftan biri yalan söylüyordur. Hakimin doğru olan tarafı tespit edip kusurlu, kusursuz, eşit kusurlu yada ağır kusurlu tarafı ortaya koyarak talepleri doğrultusunda karar vermesi gerekir diye düşünüyorum. Benim davamdan örnek verecek olursam ki çok saçma bir karar var ortada, ağır kusurlu olarak tespit edilen karşı tarafın davasını da, benim davamıda kabul etti hakim. Hakimlerin nasıl bir yol izleyeceğini kimse tahmin edemez. Hala hazmetmeye çalışıyorum bakalım Yargıtay ne diyecek.

    Aşağıda eklediğim 2 ayrı karar fikir edinmeye yarar sanıyorum.

    -----

    YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ
    Esas No :2007/6426
    Karar No:2008/3994
    Tarih :24.03.2008
    .BOŞANMA NEDENİYLE MANEVİ TAZMİNAT
    .BOŞANMAYA KARAR VERİLEBİLMESİ İÇİN KUSUR ŞARTI
    Evlilik birliğinin, devamı eşlerden beklenmeyecek derecede, temelinden sarsıldığı kuşkusuzdur. Ne var ki bi sonuca ulaşılması tamamen davacının tutum ve davaranışlarından kaynaklanmış olup, davalıya atfı mümkün hiçbir kusur gerçekleşmemiştir. Bu durumda açıklanan nedenle isteğin reddi gerekirken yasa hükümlerinin yorumunda yanılgıya düşülerek boşanmaya karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır.
    Taraflar arasındaki yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm kusur,tazminatlar yönünden temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
    1-Davacı tanığı Mehmet’in beyanında geçen olaylardan sonra evlilik birliği devam etmiştir. Toplanan delillerden tarafların ayrılmalarından önceki son olayda davacının eşini kovduğu, eşine hakaret ve tehtid ettiği, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda davacı-davalı kocanın tamamen kusurlu bulunduğu anlaşılmaktadır.
    Türk Medeni Kanununun 166.maddesi hükmünü tamamen kusurlu eşin de dava açabileceği ve yararına boşanma hükmü elde edebileceği biçiminde yorumlamamak ve değerlendirmemek gerekmektedir. Çünkü böyle bir düşünce, kimsenin kendi eylemine ve tamamen kendi kusuruna dayanarak bir hak elde edemeyeceği yönündeki temel hukuk ilkesine aykırı düşer. Diğer taraftan gene böyle bir düşünce tek taraflı irade ile sistemimize aykırı bir boşanma olgusunu ortaya çıkarır. Boşanmayı elde etmek isteyen kişi karşı tarafın hiçbir eylem ve davranışı söz konusu olmadan, evlilik birliğini, devamı beklenmeyecek derecede temelinden sarsar, sonrada madem ki birlik artık sarsılmış diyerekten boşanma doğrultusunda hüküm kurulmasını talep edebilir.
    Öyle ise Türk Medeni Kanununun 166.maddesineğ göre boşanmayı isteyebilmek için tamamen kusursuz yada az kusurlu olmaya gerek olmayıp daha fazla kusurlu bulunan tafın dahi dava hakkı bulunmakla beraber, boşanmaya karar verilebilmesi için davalının az da olsa kusurunun varlığı ve bunun belirlenmesi kaçınılmazdır.(MK.md.166/2)
    Mevcut olaylara göre evlilik birliğinin, devamı eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığı kuşkusuzdur. Ne var ki bu sonuca ulaşılması tamamen davacının tutum ve davranışlarından kaynaklanmış olup, davalıya atfı mümkün hiçbir kusur gerçekleşmemiştir. Bu durumda açıklanan nedenle isteğin reddi gerekirken yasa hükümlerinin yorumunda yanılgıya düşülerek boşanmaya karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır. Ancak bu yön temyiz edilmediğinden bozma sebebi yapılmamış yanlışlığa değinilmekle yetinilmiştir.
    1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmesesine göre davacı-davalı kocanın temyiz itirazları yersizdir.
    2-Davalı-davacı kadının temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
    A-Türk Medeni Kanununun 174/1.maddesi mevcut veya beklenen bir menfaati boşanma yüzünden haleldar olan kusursuz yada daha az kusurlu tarafın, kusurlu taraftan uygun bir maddi tazminat isteyebileceğini, 186.maddesi, evi birlikte seçeceklerini, birliğin giderlerine güçleri oranlarında emek ve mal varlıkları ile katılacaklarını öngörmüştür. Toplanan delillerden boşanmaya sebep olan olaylarda maddi tazminat isteyen eşin diğerinden daha ziyade kusurlu olmadığı anlaşılmaktadır. Boşanma sonucu bu eş, en azından diğerinin maddi desteğini yitirmiştir. O halde mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile kusurları ve hakkaniyet ilkesi (MK.Md,4 Bk.md.42ve44) dikkate alınarak kadın yararına uygun miktarda maddi tazminat verilmelidir. Bu yönün dikkate alınmaması doğru görülmemiştir.

    B-Türk Medeni kanununun 174/2 maddesi, boşanmaya sebebiyet vermiş olan olaylar yüzünden kişilik hakları saldırıya uğrayan tarafın, kusurlu olandan manevi tazminat isteyebileceğini öngörmüştür. Toplanan delillerden evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep lan olaylarda tazminat isteyen kadının ağır yada eşit kusurlu olmadığı, bu olayların kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği anlaşılmaktadır. O halde mahkemece, tarfların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları (MK.4 BK.42,43,44,49) dikkate alınarak kadın yararına uygun miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerekir. Bu yönün dikkate alınmaması doğru görülmemiştir.

    SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda 3/A-B bentlerde gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan bölümlerin yukarıda 2. Bentte gösterilen nedenle ONANMASINA, aşağıda yazılı harcın Yakup’a yükletilmesine, peşin harcın mahsubuna, temyiz peşin harcının yatıran Gülseren’e geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde kara düzeltme yolu açık olmak üzere, oybirliğiyle kara verildi.24.03.2008

    ---------------

    T.C.
    YARGITAY
    HUKUK GENEL KURULU
    E. 2006/2-521
    K. 2006/517
    T. 12.7.2006
    • MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT ( Boşanma - İlgisizlik ve Sadakatsizliğe Tepki İle Saldırı Teşkil Eden Sözler Söyleyen Eşi Eşit Kusurlu Saymak Mümkün Olmadığı )
    • EŞİT KUSUR ( İlgisizlik ve Sadakatsizliğe Tepki İle Saldırı Teşkil Eden Sözler Söyleyen Eşi Eşit Kusurlu Saymak Mümkün Olmadığı - Maddi ve Manevi Tazminat )
    • BOŞANMA ( İlgisizlik ve Sadakatsizliğe Tepki İle Saldırı Teşkil Eden Sözler Söyleyen Eşi Eşit Kusurlu Saymak Mümkün Olmadığı - Maddi ve Manevi Tazminat )
    • KİŞİLİK HAKLARINA SALDIRI ( Boşanma İle Eşinin de Desteğini Yitirecek Olan Davalı Kadın Yararına Uygun Miktarda Maddi ve Manevi Tazminata Hükmedilmesi Gereği )
    4721/m.174
    ÖZET : Dava; boşanma, maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Uyuşmazlık, boşanmaya sebep olan olaylarda davalı kadının eşit kusurlu olup olmadığı, bu bağlamda maddi ve manevi tazminata hak kazanıp kazanamadığı noktalarında toplanmaktadır. Dosya kapsamından davacı erkeğin evlilik birliği içinde sadakatsiz davranışlar sergilediği, iyi bir geliri olmasına rağmen özürlü çocuğu ve evin ihtiyaçları ile ilgilenmediği; davalı kadının da davacıya kişilik haklarına saldırı teşkil edecek sözler sarf ettiği anlaşılmaktadır. Yaşamını özürlü çocuğuna adayan bir kadının eşinden ilgi beklemesi çok doğaldır. İlgisizlik ve sadakatsizliğe karşı tepki ile saldırı teşkil eden sözler söyleyen kadının eşit kusurlu sayılmasına olanak yoktur.

    Davacının kusurlu hareketleri, davalının kişilik haklarına ağır saldırı teşkil etmektedir. Boşanma ile eşinin de desteğini yitirecek olan davalı kadın yararına uygun miktarda maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi gerekir.

    DAVA : Taraflar arasındaki "boşanma" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Kartal 3. Asliye Mahkemesi'nce boşanma davasının kabulüne, davalının maddi ve manevi tazminat talebinin reddine dair verilen 06.10.2004 gün ve 2003/26 - 2004/898 E.-K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'nin 15.03.2005 gün ve 515-4018 sayılı ilamı ile,

    ( ...1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle boşanmaya neden olan olaylarda başka kadınla yaşayan kocanın daha ziyade kusurlu bulunmasına göre davalı kadının aşağıdaki bentler kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.

    2- Türk Medeni Kanunu'nun 174/1. maddesi mevcut veya beklenen bir menfaati boşanma yüzünden haleldar olan kusursuz ya da daha az kusurlu tarafın, kusurlu taraftan uygun bir maddi tazminat isteyebileceğini, 186. maddesi, evi birlikte seçeceklerini, birliğin giderlerine güçleri oranlarında emek ve mal varlıkları ile katılacaklarını öngörmüştür. Toplanan delillerden boşanmaya sebep olan olaylarda maddi tazminat isteyen eşin diğerinden daha ziyade kusurlu olmadığı anlaşılmaktadır. Boşanma sonucu bu eş, en azından diğerinin maddi desteğini yitirmiştir. O halde mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile kusurları ve hakkaniyet ilkesi ( MK. md. 4, BK. md. 42 ve 44 ) dikkate alınarak kadın yararına uygun miktarda maddi tazminat verilmelidir. Bu yönün dikkate alınmaması doğru görülmemiştir.

    3- Türk Medeni Kanunu'nun 174/2. maddesi, boşanmaya sebebiyet vermiş olan olaylar yüzünden kişilik hakları saldırıya uğrayan tarafın, kusurlu olandan manevi tazminat isteyebileceğini öngörmüştür. Toplanan delillerden evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda tazminat isteyen kadının ağır ya da eşit kusurlu olmadığı, bu olayların kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği anlaşılmaktadır. O halde mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları ( TMK. 4 BK. 42, 43, 44, 49 ) dikkate alınarak kadın yararına uygun miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerekir. Bu yönün dikkate alınmaması doğru görülmemiştir... ),

    Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

    Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

    KARAR : Dava; boşanma, maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.

    Davacı C.; davalı ile on yıllık evliliklerinden bir tane müşterek çocukları bulunduğunu, evliliğin son üç yılında davalının kendisine karşı olan güvensizliği, hakaretleri ve küçük düşürücü sözleri ile müşterek hayatı çekilmez hale getirdiğini ve tüm bunların, özürlü olan müşterek çocuğu olumsuz etkilediğini ileri sürerek, davalı ile boşanmalarına ve müşterek çocuğun velayetinin davalı anneye verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

    Davalı H. vekili; müvekkilinin, evliliğin ilk günlerinden beri evlilik birliğinin yüklediği tüm sorumlulukları yerine getirdiğini, müşterek çocuğun özürlü olması nedeniyle işinden ayrılarak eşi ve çocuğu na fevkalade ilgi ve bakım göstermek zorunda kaldığını, buna karşın davacının son zamanlarda evini ihmal ederek müvekkilini başka bir kadınla aldattığını, nihayet hiçbir gerekçe göstermeden annesinin yanına taşındığını, dolayısıyla kusurlu bulunan davacının dava açmaya hakkı olmadığını savunarak, öncelikle davanın reddine; boşanmaya hükmedildiği takdirde müşterek çocuğun velayetinin davacıya verilmesine, 20.000.000.000.-TL maddi ve 10.000.000.000.TL manevi tazminat ile tedbir ve yoksulluk nafakasına hükmedilmesini cevaben bildirmiş; birleşen davada ise, davacının müvekkilinden aldığı para ile satın aldığı araba bedeli 7.575.806.000.TL'nin davacıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

    Mahkemenin, "davalının, davacı kocaya hakaret teşkil eden ağır sözler sarf ettiği, davacının da başka kadınlarla birlikte olduğunun tanık beyanlarından anlaşıldığı, bu itibarla evlilik birliğinin temelinden sarsılmasındaki hadiselerde tarafların eşit kusurlu sayılması gerektiği" gerekçesiyle "tarafların boşanmalarına, müşterek çocuğun velayetinin davalı anneye verilmesine, davalı ve müşterek çocuk yararına nafaka takdirine, davalının tazminat taleplerinin reddine, birleşen davada sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak istemi yönünden mahkemenin görevsizliğine" dair verdiği karar, özel dairece yukarıda yazılı gerekçeyle bozulmuş; yerel mahkemece "davalı kadının kendisini aldatan davacı kocasına, tartışmalar sırasında, "p ..., İ ..., g ..., pe ... " sözleriyle hakaret ettiği, davacının sadakatsiz olmasının, kadına saldın teşkil eden sözler sarf etme hakkını vermediği, bu nedenle de olayda taraflar eşit kusurlu kabul edilmekle davalı yararına maddi ve manevi tazminat koşullarının oluşmadığının anlaşıldığı" gerekçesiyle, davalının maddi ve manevi tazminat talebinin reddine dair önceki kararda direnilmiştir.

    Özel daire ile yerel mahkeme arasındaki uyuşmazlık; boşanmaya sebep olan olaylarda davalı kadının eşit kusurlu olup olmadığı, bu bağlamda davalı kadın yararına maddi ve manevi tazminat takdirinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.

    Dosyadaki bilgi ve belgelere göre davacının, evlilik birliği içerisinde başka kadınlarla birlikte olduğu, sadakatsiz davranışlar içerisinde bulunduğu, düzenli ve iyi bir gelire sahip olmasına karşın, özürlü müşterek çocuk ve evin ihtiyaçları ile ilgilenmediği anlaşılmaktadır.

    Her ne kadar davacı tanıklarından Ü., davalının davacıya sinirlendiğinde "p ... , l ..." sözleriyle hakaret ettiğini; tanık Z. ise davalı kadının, kayınvalidesine tartışma sırasında "oğlun k ... , pe ... " sözlerini sarf ettiğini ifade etmiş iseler de; tanık beyanlarının yer ve zaman mefhumlarını içermemesi; tanıklardan Z'nin, tartışma sırasında davalı kadını görmediği ve hiç tanımadığını beyan etmiş olması karşısında, bu beyanların inandırıcı olmaktan uzak izah ve açıklamalardan ibaret bulunduğu sonucuna varılmıştır.

    Türk Medeni Kanunu' nun 174. maddesinin 1. fıkrasında, mevcut veya beklenen bir menfaati boşanma yüzünden haleldar olan kusursuz ya da daha az kusurlu tarafın, kusurlu taraftan uygun bir maddi tazminat isteyebileceği belirtilmiş; 2. fıkrasında ise, boşanmaya sebebiyet vermiş olan olaylar yüzünden kişilik hakları saldırıya uğrayan tarafın, kusurlu olan taraftan manevi tazminat isteyebileceği öngörülmüştür.

    Az yukarıda açıklanan sebeplerle ve olayına özgü nedenlerle; bütün gününü özürlü çocuğuna ayıran, yaşamını ona adayan bir annenin, eşinden ilgi beklemesi ve kendisine yardım etmesini düşünmesi kadar doğal bir gereksinim olamaz. Fakat davalı kadın bu ilgiyi göremediği gibi, bir de eşinin ihaneti ile karşılaşmış, bu nedenle bunalımlı bir zamanında şahidin söylediği sözleri de söylemiş olabilir. Tepki ile söylenen sözler nedeniyle kadını eşit kusurlu saymak mümkün değildir. Boşanmayla davalı kadın, on yıllık evlilikten sonra özürlü müşterek çocukla yalnız kalmış, davacı eşinin desteğini yitirmiştir. O halde mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile kusurları ve hakkaniyet ilkesi dikkate alınarak davacı yararına uygun bir miktarda maddi tazminata hükmedilmesi gerektiği kuşkusuzdur.

    Diğer taraftan, davacının kusurlu hareketleri sonucu, davalının kişilik haklarına ağır bir saldırıda bulunulduğu duraksamadan uzaktır. Bu itibarla mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralı dikkate alınarak davalı yararına uygun miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerekir.

    Hal böyle olunca; yerel mahkemece, aynı yöne işaret eden ve Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen özel daire bozma kararına uyularak, davalı kadın yararına uygun miktarda maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçeyle önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Direnme kararı bu nedenle bozulmalıdır.

    SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda ve özel daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK'nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine 12.07.2006 gününde oybirliği ile karar verildi.

  8. #7
    Kayıt Tarihi
    Jan 2010
    Nerede
    İSTANBUL
    İletiler
    233
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: İki tarafın da kusurlu olduğu boşanma davası

    Sayın Swan benim davamda da çok saçma bir karar vermişti hakim, ama Allah'tan yargıtay diye bir kurum var. Yargıtay'a gerçekten güvenim arttı son dönemlerde. Anladığım kadarıyla kusurlu veya daha fazla kusurlu tarafın açtığı davanın reddedilmesi gerekir. Öyle anladım yanlışım varsa düzeltin.

  9. #8
    Kayıt Tarihi
    Jul 2009
    Nerede
    istanbul-antalya
    İletiler
    301
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: İki tarafın da kusurlu olduğu boşanma davası

    Alıntı denizblk rumuzlu üyeden alıntı İletiyi Göster
    Sayın akcurali, boşanma davaları iddialara göre değil, iddiaların ispatına göre karar verilir. Kim ne iddia ediyorsa iddialarını ispat etmelidir. Hakim ancak şahitlerin söyledikleri ile karara varır. Şahit harici maddi deliller varsa onlarda etkili olur tabiki.

    Yani her iki tarafın şahitlerinin söylediklerini hakim dinler. Ona göre karar verir. İddialara göre değil.Boşanma davalarında ispat unsuru işler. İddia unsuru değil.

    Eğer her iki taraf da iddialarını ispat edemezse boşanma olmaz. Boşanma davası rededilir.
    Teşekkür ederim Deniz Hanım, benim davamda olan bazı garabetler çok sık görülüyormuş, bugün onu öğrendim avukatımdan. İddiaların ispati olmalı elbette ama bazı önemli noktaların ispati olamaz ki; örneğin kadın eşinin onunla zorla cinsel ilişkiye girdiğini söylüyorsa bunda ispat nasıl olacak; şahitler istediği gibi konuşabilir, karşı tarafın şahiti de yok cinsel hayatları çok iyiydi, ben şahitim diyemez ki?
    İKi taraf da boşanmak istiyorsa; karşısındakini suçluyorsa boşanma gerçekleşmez mi?
    Teşekkür ederim.

  10. #9
    Kayıt Tarihi
    Jul 2009
    Nerede
    istanbul-antalya
    İletiler
    301
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: İki tarafın da kusurlu olduğu boşanma davası

    Alıntı swan rumuzlu üyeden alıntı İletiyi Göster
    Böyle bir davada iki taraftan biri yalan söylüyordur. Hakimin doğru olan tarafı tespit edip kusurlu, kusursuz, eşit kusurlu yada ağır kusurlu tarafı ortaya koyarak talepleri doğrultusunda karar vermesi gerekir diye düşünüyorum. Benim davamdan örnek verecek olursam ki çok saçma bir karar var ortada, ağır kusurlu olarak tespit edilen karşı tarafın davasını da, benim davamıda kabul etti hakim. Hakimlerin nasıl bir yol izleyeceğini kimse tahmin edemez. Hala hazmetmeye çalışıyorum bakalım Yargıtay ne diyecek.

    Aşağıda eklediğim 2 ayrı karar fikir edinmeye yarar sanıyorum.

    -----

    YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ
    Esas No :2007/6426
    Karar No:2008/3994
    Tarih :24.03.2008
    .BOŞANMA NEDENİYLE MANEVİ TAZMİNAT
    .BOŞANMAYA KARAR VERİLEBİLMESİ İÇİN KUSUR ŞARTI
    Evlilik birliğinin, devamı eşlerden beklenmeyecek derecede, temelinden sarsıldığı kuşkusuzdur. Ne var ki bi sonuca ulaşılması tamamen davacının tutum ve davaranışlarından kaynaklanmış olup, davalıya atfı mümkün hiçbir kusur gerçekleşmemiştir. Bu durumda açıklanan nedenle isteğin reddi gerekirken yasa hükümlerinin yorumunda yanılgıya düşülerek boşanmaya karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır.
    Taraflar arasındaki yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm kusur,tazminatlar yönünden temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
    1-Davacı tanığı Mehmet’in beyanında geçen olaylardan sonra evlilik birliği devam etmiştir. Toplanan delillerden tarafların ayrılmalarından önceki son olayda davacının eşini kovduğu, eşine hakaret ve tehtid ettiği, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda davacı-davalı kocanın tamamen kusurlu bulunduğu anlaşılmaktadır.
    Türk Medeni Kanununun 166.maddesi hükmünü tamamen kusurlu eşin de dava açabileceği ve yararına boşanma hükmü elde edebileceği biçiminde yorumlamamak ve değerlendirmemek gerekmektedir. Çünkü böyle bir düşünce, kimsenin kendi eylemine ve tamamen kendi kusuruna dayanarak bir hak elde edemeyeceği yönündeki temel hukuk ilkesine aykırı düşer. Diğer taraftan gene böyle bir düşünce tek taraflı irade ile sistemimize aykırı bir boşanma olgusunu ortaya çıkarır. Boşanmayı elde etmek isteyen kişi karşı tarafın hiçbir eylem ve davranışı söz konusu olmadan, evlilik birliğini, devamı beklenmeyecek derecede temelinden sarsar, sonrada madem ki birlik artık sarsılmış diyerekten boşanma doğrultusunda hüküm kurulmasını talep edebilir.
    Öyle ise Türk Medeni Kanununun 166.maddesineğ göre boşanmayı isteyebilmek için tamamen kusursuz yada az kusurlu olmaya gerek olmayıp daha fazla kusurlu bulunan tafın dahi dava hakkı bulunmakla beraber, boşanmaya karar verilebilmesi için davalının az da olsa kusurunun varlığı ve bunun belirlenmesi kaçınılmazdır.(MK.md.166/2)
    Mevcut olaylara göre evlilik birliğinin, devamı eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığı kuşkusuzdur. Ne var ki bu sonuca ulaşılması tamamen davacının tutum ve davranışlarından kaynaklanmış olup, davalıya atfı mümkün hiçbir kusur gerçekleşmemiştir. Bu durumda açıklanan nedenle isteğin reddi gerekirken yasa hükümlerinin yorumunda yanılgıya düşülerek boşanmaya karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır. Ancak bu yön temyiz edilmediğinden bozma sebebi yapılmamış yanlışlığa değinilmekle yetinilmiştir.
    1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmesesine göre davacı-davalı kocanın temyiz itirazları yersizdir.
    2-Davalı-davacı kadının temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
    A-Türk Medeni Kanununun 174/1.maddesi mevcut veya beklenen bir menfaati boşanma yüzünden haleldar olan kusursuz yada daha az kusurlu tarafın, kusurlu taraftan uygun bir maddi tazminat isteyebileceğini, 186.maddesi, evi birlikte seçeceklerini, birliğin giderlerine güçleri oranlarında emek ve mal varlıkları ile katılacaklarını öngörmüştür. Toplanan delillerden boşanmaya sebep olan olaylarda maddi tazminat isteyen eşin diğerinden daha ziyade kusurlu olmadığı anlaşılmaktadır. Boşanma sonucu bu eş, en azından diğerinin maddi desteğini yitirmiştir. O halde mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile kusurları ve hakkaniyet ilkesi (MK.Md,4 Bk.md.42ve44) dikkate alınarak kadın yararına uygun miktarda maddi tazminat verilmelidir. Bu yönün dikkate alınmaması doğru görülmemiştir.

    B-Türk Medeni kanununun 174/2 maddesi, boşanmaya sebebiyet vermiş olan olaylar yüzünden kişilik hakları saldırıya uğrayan tarafın, kusurlu olandan manevi tazminat isteyebileceğini öngörmüştür. Toplanan delillerden evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep lan olaylarda tazminat isteyen kadının ağır yada eşit kusurlu olmadığı, bu olayların kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği anlaşılmaktadır. O halde mahkemece, tarfların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları (MK.4 BK.42,43,44,49) dikkate alınarak kadın yararına uygun miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerekir. Bu yönün dikkate alınmaması doğru görülmemiştir.

    SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda 3/A-B bentlerde gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan bölümlerin yukarıda 2. Bentte gösterilen nedenle ONANMASINA, aşağıda yazılı harcın Yakup’a yükletilmesine, peşin harcın mahsubuna, temyiz peşin harcının yatıran Gülseren’e geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde kara düzeltme yolu açık olmak üzere, oybirliğiyle kara verildi.24.03.2008

    ---------------

    T.C.
    YARGITAY
    HUKUK GENEL KURULU
    E. 2006/2-521
    K. 2006/517
    T. 12.7.2006
    • MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT ( Boşanma - İlgisizlik ve Sadakatsizliğe Tepki İle Saldırı Teşkil Eden Sözler Söyleyen Eşi Eşit Kusurlu Saymak Mümkün Olmadığı )
    • EŞİT KUSUR ( İlgisizlik ve Sadakatsizliğe Tepki İle Saldırı Teşkil Eden Sözler Söyleyen Eşi Eşit Kusurlu Saymak Mümkün Olmadığı - Maddi ve Manevi Tazminat )
    • BOŞANMA ( İlgisizlik ve Sadakatsizliğe Tepki İle Saldırı Teşkil Eden Sözler Söyleyen Eşi Eşit Kusurlu Saymak Mümkün Olmadığı - Maddi ve Manevi Tazminat )
    • KİŞİLİK HAKLARINA SALDIRI ( Boşanma İle Eşinin de Desteğini Yitirecek Olan Davalı Kadın Yararına Uygun Miktarda Maddi ve Manevi Tazminata Hükmedilmesi Gereği )
    4721/m.174
    ÖZET : Dava; boşanma, maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Uyuşmazlık, boşanmaya sebep olan olaylarda davalı kadının eşit kusurlu olup olmadığı, bu bağlamda maddi ve manevi tazminata hak kazanıp kazanamadığı noktalarında toplanmaktadır. Dosya kapsamından davacı erkeğin evlilik birliği içinde sadakatsiz davranışlar sergilediği, iyi bir geliri olmasına rağmen özürlü çocuğu ve evin ihtiyaçları ile ilgilenmediği; davalı kadının da davacıya kişilik haklarına saldırı teşkil edecek sözler sarf ettiği anlaşılmaktadır. Yaşamını özürlü çocuğuna adayan bir kadının eşinden ilgi beklemesi çok doğaldır. İlgisizlik ve sadakatsizliğe karşı tepki ile saldırı teşkil eden sözler söyleyen kadının eşit kusurlu sayılmasına olanak yoktur.

    Davacının kusurlu hareketleri, davalının kişilik haklarına ağır saldırı teşkil etmektedir. Boşanma ile eşinin de desteğini yitirecek olan davalı kadın yararına uygun miktarda maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi gerekir.

    DAVA : Taraflar arasındaki "boşanma" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Kartal 3. Asliye Mahkemesi'nce boşanma davasının kabulüne, davalının maddi ve manevi tazminat talebinin reddine dair verilen 06.10.2004 gün ve 2003/26 - 2004/898 E.-K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'nin 15.03.2005 gün ve 515-4018 sayılı ilamı ile,

    ( ...1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle boşanmaya neden olan olaylarda başka kadınla yaşayan kocanın daha ziyade kusurlu bulunmasına göre davalı kadının aşağıdaki bentler kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.

    2- Türk Medeni Kanunu'nun 174/1. maddesi mevcut veya beklenen bir menfaati boşanma yüzünden haleldar olan kusursuz ya da daha az kusurlu tarafın, kusurlu taraftan uygun bir maddi tazminat isteyebileceğini, 186. maddesi, evi birlikte seçeceklerini, birliğin giderlerine güçleri oranlarında emek ve mal varlıkları ile katılacaklarını öngörmüştür. Toplanan delillerden boşanmaya sebep olan olaylarda maddi tazminat isteyen eşin diğerinden daha ziyade kusurlu olmadığı anlaşılmaktadır. Boşanma sonucu bu eş, en azından diğerinin maddi desteğini yitirmiştir. O halde mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile kusurları ve hakkaniyet ilkesi ( MK. md. 4, BK. md. 42 ve 44 ) dikkate alınarak kadın yararına uygun miktarda maddi tazminat verilmelidir. Bu yönün dikkate alınmaması doğru görülmemiştir.

    3- Türk Medeni Kanunu'nun 174/2. maddesi, boşanmaya sebebiyet vermiş olan olaylar yüzünden kişilik hakları saldırıya uğrayan tarafın, kusurlu olandan manevi tazminat isteyebileceğini öngörmüştür. Toplanan delillerden evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda tazminat isteyen kadının ağır ya da eşit kusurlu olmadığı, bu olayların kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği anlaşılmaktadır. O halde mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları ( TMK. 4 BK. 42, 43, 44, 49 ) dikkate alınarak kadın yararına uygun miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerekir. Bu yönün dikkate alınmaması doğru görülmemiştir... ),

    Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

    Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

    KARAR : Dava; boşanma, maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.

    Davacı C.; davalı ile on yıllık evliliklerinden bir tane müşterek çocukları bulunduğunu, evliliğin son üç yılında davalının kendisine karşı olan güvensizliği, hakaretleri ve küçük düşürücü sözleri ile müşterek hayatı çekilmez hale getirdiğini ve tüm bunların, özürlü olan müşterek çocuğu olumsuz etkilediğini ileri sürerek, davalı ile boşanmalarına ve müşterek çocuğun velayetinin davalı anneye verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

    Davalı H. vekili; müvekkilinin, evliliğin ilk günlerinden beri evlilik birliğinin yüklediği tüm sorumlulukları yerine getirdiğini, müşterek çocuğun özürlü olması nedeniyle işinden ayrılarak eşi ve çocuğu na fevkalade ilgi ve bakım göstermek zorunda kaldığını, buna karşın davacının son zamanlarda evini ihmal ederek müvekkilini başka bir kadınla aldattığını, nihayet hiçbir gerekçe göstermeden annesinin yanına taşındığını, dolayısıyla kusurlu bulunan davacının dava açmaya hakkı olmadığını savunarak, öncelikle davanın reddine; boşanmaya hükmedildiği takdirde müşterek çocuğun velayetinin davacıya verilmesine, 20.000.000.000.-TL maddi ve 10.000.000.000.TL manevi tazminat ile tedbir ve yoksulluk nafakasına hükmedilmesini cevaben bildirmiş; birleşen davada ise, davacının müvekkilinden aldığı para ile satın aldığı araba bedeli 7.575.806.000.TL'nin davacıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

    Mahkemenin, "davalının, davacı kocaya hakaret teşkil eden ağır sözler sarf ettiği, davacının da başka kadınlarla birlikte olduğunun tanık beyanlarından anlaşıldığı, bu itibarla evlilik birliğinin temelinden sarsılmasındaki hadiselerde tarafların eşit kusurlu sayılması gerektiği" gerekçesiyle "tarafların boşanmalarına, müşterek çocuğun velayetinin davalı anneye verilmesine, davalı ve müşterek çocuk yararına nafaka takdirine, davalının tazminat taleplerinin reddine, birleşen davada sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak istemi yönünden mahkemenin görevsizliğine" dair verdiği karar, özel dairece yukarıda yazılı gerekçeyle bozulmuş; yerel mahkemece "davalı kadının kendisini aldatan davacı kocasına, tartışmalar sırasında, "p ..., İ ..., g ..., pe ... " sözleriyle hakaret ettiği, davacının sadakatsiz olmasının, kadına saldın teşkil eden sözler sarf etme hakkını vermediği, bu nedenle de olayda taraflar eşit kusurlu kabul edilmekle davalı yararına maddi ve manevi tazminat koşullarının oluşmadığının anlaşıldığı" gerekçesiyle, davalının maddi ve manevi tazminat talebinin reddine dair önceki kararda direnilmiştir.

    Özel daire ile yerel mahkeme arasındaki uyuşmazlık; boşanmaya sebep olan olaylarda davalı kadının eşit kusurlu olup olmadığı, bu bağlamda davalı kadın yararına maddi ve manevi tazminat takdirinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.

    Dosyadaki bilgi ve belgelere göre davacının, evlilik birliği içerisinde başka kadınlarla birlikte olduğu, sadakatsiz davranışlar içerisinde bulunduğu, düzenli ve iyi bir gelire sahip olmasına karşın, özürlü müşterek çocuk ve evin ihtiyaçları ile ilgilenmediği anlaşılmaktadır.

    Her ne kadar davacı tanıklarından Ü., davalının davacıya sinirlendiğinde "p ... , l ..." sözleriyle hakaret ettiğini; tanık Z. ise davalı kadının, kayınvalidesine tartışma sırasında "oğlun k ... , pe ... " sözlerini sarf ettiğini ifade etmiş iseler de; tanık beyanlarının yer ve zaman mefhumlarını içermemesi; tanıklardan Z'nin, tartışma sırasında davalı kadını görmediği ve hiç tanımadığını beyan etmiş olması karşısında, bu beyanların inandırıcı olmaktan uzak izah ve açıklamalardan ibaret bulunduğu sonucuna varılmıştır.

    Türk Medeni Kanunu' nun 174. maddesinin 1. fıkrasında, mevcut veya beklenen bir menfaati boşanma yüzünden haleldar olan kusursuz ya da daha az kusurlu tarafın, kusurlu taraftan uygun bir maddi tazminat isteyebileceği belirtilmiş; 2. fıkrasında ise, boşanmaya sebebiyet vermiş olan olaylar yüzünden kişilik hakları saldırıya uğrayan tarafın, kusurlu olan taraftan manevi tazminat isteyebileceği öngörülmüştür.

    Az yukarıda açıklanan sebeplerle ve olayına özgü nedenlerle; bütün gününü özürlü çocuğuna ayıran, yaşamını ona adayan bir annenin, eşinden ilgi beklemesi ve kendisine yardım etmesini düşünmesi kadar doğal bir gereksinim olamaz. Fakat davalı kadın bu ilgiyi göremediği gibi, bir de eşinin ihaneti ile karşılaşmış, bu nedenle bunalımlı bir zamanında şahidin söylediği sözleri de söylemiş olabilir. Tepki ile söylenen sözler nedeniyle kadını eşit kusurlu saymak mümkün değildir. Boşanmayla davalı kadın, on yıllık evlilikten sonra özürlü müşterek çocukla yalnız kalmış, davacı eşinin desteğini yitirmiştir. O halde mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile kusurları ve hakkaniyet ilkesi dikkate alınarak davacı yararına uygun bir miktarda maddi tazminata hükmedilmesi gerektiği kuşkusuzdur.

    Diğer taraftan, davacının kusurlu hareketleri sonucu, davalının kişilik haklarına ağır bir saldırıda bulunulduğu duraksamadan uzaktır. Bu itibarla mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralı dikkate alınarak davalı yararına uygun miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerekir.

    Hal böyle olunca; yerel mahkemece, aynı yöne işaret eden ve Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen özel daire bozma kararına uyularak, davalı kadın yararına uygun miktarda maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçeyle önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Direnme kararı bu nedenle bozulmalıdır.

    SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda ve özel daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK'nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine 12.07.2006 gününde oybirliği ile karar verildi.
    Evet ben de bugün çeşitli şeyler okudum, ne kadar entresan ama; sonuçta içinde insan olan hiçbirşey genellenmemelidir. Bizim davamız tam olarak teoride sorduğum gibi değil ama çok yakın; ancak ortada şu anda hiçbir maddi delil yok, önümüzdeki günlerde eşim kan ve doku örneği verecek uyuşturucu iddiasıyla ilgili. Onun dışında ne smsler, ne telefon kayıtları, ne internet görüşmeleri hiçbir şeyi delil olarak kullanamıyoruz.
    Benimle ilgili iddialarıyla da ilgili herhangi bir kanıtları yok, sadece şahitler.
    Umarım herşey sizin için iyi olur; çok teşekkür ederim.

+ Konuyu Yanıtla

Bu sayfada bulunan kavramlar:

boşanmada kusur tespiti

boşanma davasında ağır kusur

boşanma davalarında kusur

bosanmada agir kusurlar

eşit kusurlu boşanma

cekismeli bosanmada kusur nasil bulunur

http:www.hukuki.netshowthread.php68567-iki-tarafin-da-kusurlu-oldugu-bosanma-davasi

bosanmada iki tarafta esit kusurluysa bosanma gerceklesirmi

boşanmada kusurlu taraf

bosanma davalarinda istenilen tazminat kaybedilirse nolurt

bosanma larda esin kusurlu sayilmasindaki nedenler

boşanmada kusur nasıl belirlenir

bosanmada kusurlu hareketler

kusurlu tarafın boşanma davası açması

bosanma davalarinda esit kusur olursa ne olur

çekişmeli boşanma davası hukuki net www.hukuki.net

bosanmada kusurlar

esit kusur

bosanmada kusur etkisi

kusurlu bosanma

bosanma davasi tazminat musterek kusur

boşanma davasında şahitlerin önemi www.hukuki.net

boşanma davasında şahitler dinlendi site:www.hukuki.net

bosanma davasinda iki tarafta kusurlu olursa ne olur

bosanmada aldat kusurlu taraf tesniti

Forum

Benzer Konular :

  1. Karşı tarafın açtığı boşanma davası red oldu
    Karşı tarafın 2013 aralik ayinda actigi dava red oldu. Açtıklari davada pek onur kıricı davranıs şiddetli geçimsizlik diye açmışlardi boşanma davasi...
    Yazan: ysf82 Forum: Aile Hukuku
    Yanıt: 2
    Son İleti: 20-04-2015, 00:52:08
  2. Yeni Hukuki Kaynak: "Boşanma davası - Nafaka ve tazminat istemi - Az kusurlu tarafın kusurlu taraftan uygun bir maddi tazminat isteyebilmesi gereği "
    Hukuk Makaleleri ve Mevzuat Kısmına yeni bir hukuki kaynak eklendi, üzerinde tartışmak ister misiniz : İlgili veri linki : Boşanma davası -...
    Yazan: admin Forum: Mevzuata İlişkin Bilgi ve Yorumlar
    Yanıt: 15
    Son İleti: 22-05-2010, 02:36:53
  3. Yeni Hukuki Kaynak: Boşanma davası - Boşanma sebebiyle maddi ve manevi tazminat istemi - Kusursuz ya da az kusurlu tarafın maddi tazminat isteyebileceği
    Hukuk Makaleleri ve Mevzuat Kısmına yeni bir hukuki kaynak eklendi, üzerinde tartışmak ister misiniz : Boşanma davası - Boşanma sebebiyle...
    Yazan: admin Forum: Mevzuata İlişkin Bilgi ve Yorumlar
    Yanıt: 4
    Son İleti: 05-02-2010, 05:00:30
  4. Yeni Hukuki Kaynak: Boşanma davası - Boşanma sebebiyle maddi tazminat davası - Yoksılluk nafakası istemi - Eşine hakaret eden kadına ağır kusurlu olması sebebiyle tazminat ve nafakaya hüküm verilemeyeceği
    Hukuk Makaleleri ve Mevzuat Kısmına yeni bir hukuki kaynak eklendi, üzerinde tartışmak ister misiniz : Boşanma davası - Boşanma sebebiyle...
    Yazan: admin Forum: Mevzuata İlişkin Bilgi ve Yorumlar
    Yanıt: 5
    Son İleti: 22-09-2009, 18:58:02
  5. İki Tarafın Aynı Anda Boşanma Davası Açması?
    Merhabalar Eşim 3 gün önce boşanma davası açmış.Bende dava açmayı düşünüyordum.Sormak istediğim: aynı anda iki taraf birbirlerine karşı boşanma...
    Yazan: boşan Forum: Aile Hukuku
    Yanıt: 3
    Son İleti: 02-02-2009, 22:44:56

Yetkileriniz

  • Yeni konu açma yetkiniz yok
  • Konuya cevap verme yetkiniz yok
  • Dosya ekleme yetkisi yok
  • İleti düzenleme yetkisi yok
  •  


2022 tarihli Hukuk Blog |  Arabulucu |  Hukuk Kitapları |  Alman Hukuku |  Özel Güvenlik AŞ. |  İş İlanları |  Ankahukuk |  Psikolog |  Site Ekleme |  Sihirli Kadın |  Sağlık |  Satılık Düşecek Domainler |  Bayefendi |  Afternic Alanadı satış (Domain alımı) | 

™ Marka tescili, Patent ve Fikri mülkiyet hakları nasıl korunuyor?
Hukuki.Net’in Telif Hakları ve 2014-2022 yılları arası Marka Tescil Koruması Levent Patent tarafından sağlanmaktadır.
♾️ Makine donanım yapı ve yazılım özellikleri nedir?
Hukuki.Net olarak dedicated hosting serveri bilfiil yoğun trafiği yönetebilen CubeCDN, vmware esx server, hyperv, virtual server (sanal sunucu), Sql express ve cloud hosting teknolojisi kullanmaktadır. Web yazılımı yönünden ise content management (içerik yönetimi) büyük kısmı itibari ile vb olup, wordress ve benzeri çeşitli kodlarla oluşturulan bölümleri de vardır.
Hangi Diller kullanılıyor?
Anadil: 🇹🇷 Türkçe. 🌐 Yabancı dil tercüme: Masaüstü sürümünde geçerli olmak üzere; İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Hintçe, Rusça ve Arapça. (Bu yabancı dil çeviri seçenekleri ileride artırılacak olup, bazı internet çeviri yazılımları ile otomatik olarak temin edilmektedir.
Sitenin Webmaster, Hostmaster, Güvenlik Uzmanı, PHP devoloper ve SEO uzmanı kimdir?
👨‍💻 Feyz Pazarbaşı & Istemihan Mehmet Pazarbasi[İstanbul] vd.
® Reklam Alanları ve reklam kodu yerleşimi nasıl yapılıyor?
Yayınlanan lansman ve reklamlar genel olarak Google Adsense gibi internet reklamcılığı konusunda en iyi, en güvenilir kaynaklar ve ajanslar tarafından otomatik olarak (Re'sen) yerleştirilmektedir. Bunların kaynağı Türkiye, Amerika, Ingiltere, Almanya ve çeşitli Avrupa Birliği kökenli kaynak kod ürünleridir. Bunlar içerik olarak günlük döviz ve borsa, forex para kazanma, exim kredileri, internet bankacılığı, banka ve kredi kartı tanıtımları gibi yatırım araçları ve internetten para kazanma teknikleri, hazır ofis kiralama, Sigorta, yabancı dil okulları gibi eğitim tanıtımları, satılık veya kiralık taşınmaz eşyalar ve araç kiralama, ikinci el taşınır mallar, ücretli veya ücretsiz eleman ilanları ile ilgili bilimum bedelli veya bedava reklamlar, rejim, diyet ve özel sağlık sigortası gibi insan sağlığı, tatil ve otel reklamları gibi öğeler içerebilir. Reklam yayıncıları: ads.txt dosyası.
‼️ İtirazi kayıt (çekince) hususları nelerdir?
Bahse konu reklamlar üzerinde hiçbir kontrolümüz bulunmamaktadır. Bu sebep ile özellikle avukat reklamları gibi Avukatlık kanunu vs. mesleki mevzuat tarafından kısıtlanmış, belirli kurallara tabi tutulmuş veya yasaklanmış tanıtımlardan yasal olarak sorumlu değiliz.
📧 İletişim ve reklam başvuru sayfası nerede, muhatap kimdir?
☏ Sitenin 2022 yılı yatırım danışmanı ile irtibat ve reklam pazarlaması için iletişim kurmanız rica olunur.
Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution 4.0 International License.