Bilindiği üzere Anayasa Mahkemesi 14/01/2010 günlü kararı ile " 2.7.1964 günlü, 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun;
1- 28. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinin “Karar ve İlâm Harcı ödenmedikçe ilgiliye ilâm verilmez.” biçimindeki ikinci tümcesinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE,
2- 32. maddesinin “Yargı işlemlerinden alınacak harclar ödenmedikçe mütaakıp işlemler yapılmaz.” biçimindeki birinci tümcesinin Anayasa’ya aykırı olmadığına ve itirazın REDDİNE, OYBİRLİĞİYLE," karar vermiştir.

Anayasa Mahkemesinin gerekçeli kararı henüz yayınlanmadığı için kararın gerekçesini bilmemekle birlikte, Bolu 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin başvurusu ile birleştirilen Mahkememiz müracaatında özetle " Yargı kararları ile ortaya çıkan hukuksal sonuca ulaşmanın Devlet alacağının tahsili ön şartına bağlanmasının hukuk devletine uygun olmadığı " yönünde görüş bildirmiştik.

Görüşlerini ifade eden değerli hukukçular 492 sayılı Harçlar Kanunun 32.maddesinin yürürlükte bulunması nedeniyle harç ödenmeden ilam alınsa dahi kararın icraya konulabilmesi veya temyiz edilebilmesi için bakiye karar ve ilam harcının ödenmesi (dolayısıyla 32.madde yürürlükte olduğu müddetçe 28.maddeye ilişkin iptalin mevcut hukuki durumu değiştirmediği ) gerektiğini ifade etmektedirler.

Öncelikle ifade etmek gerekirse “Harçları Ödeme Mükellefiyeti ile Harçtan Sorumluk Farklı Kavramlardır.”

Harçlar Kanunun 11, 27, 127.maddeleri ile HUMK.unun 413 ve 414.maddelerine göre kural olarak yargı harcını davayı açan veya işlemin yapılmasını isteyen kişi peşin ödemekle yükümlüdür.Harçlar Kanunu’nun 11.maddesinde “ Genel olarak yargı harçlarını davayı açan veya harca mevzu olan işlemin yapılmasını isteyen kişiler ödemekle mükelleftir.” hükmü yer almaktadır. Dava açılır iken veya harca mevzu işlem talep edilir iken henüz talebin haklı olup olmadığı belli değildir.Kişinin haklı olup olmadığı yapılacak değerlendirme sonucunda verilecek karar ile ortaya çıkacaktır.Bu nedenle bir yargı işlemine konu talebinin haklı olduğu hüküm altına alınana kadar yargı kurumlarından hukuki koruma talep eden kişi, gerekli masrafları ve harcı ödemekle de yükümlüdür.

Yargı harcından sorumluluk ise yargı işlemi sonucunda kurulacak hüküm ile belirlenir.Haksız davranışları nedeniyle aleyhine hukuki koruma talep edilen kişi yargı işlemi neticesinde haksız çıkar ise davanın açılmasından doğan harçtan da sorumlu olur.

Yukarıda ifade edildiği üzere bakiye karar ve ilam harcını ödeme yükü “sorumluluk” kavramı kapsamında ele alınmalı, Anaya Mahkemesi iptal kararı ve yargı kararları ile ortaya çıkan hukuksal sonuca ulaşmanın Devlet alacağının tahsili ön şartına bağlanmasının hukuk devletine uygun olmadığı göz önünde tutulmalı ve böylece Harçlar Kanunun 32.maddesinin iptal kararına rağmen mevcut durumun devamına neden olup olmadığı öyle düşünülmelidir.

Bu bilgiler ışığında sorunu ele almak gerekirse Harçlar Kanunun 32.maddesine göre "Yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemler yapılmaz. Ancak ilgilisi tarafından ödenmeyen harçları diğer taraf öderse işleme devam olunmakla beraber bu para muhakeme neticesinde ayrıca bir isteğe hacet kalmaksızın hükümde nazara alınır." Harçlar Kanunun 32.maddesinde yer alan bu kural Kanunun 27 ve 28.maddelerinde yer alan maktu ve nispi harcın ödenme zamanını düzenleyen hükümler ve Kanunun 127 ve 130.maddeleri ile birlikte değerlendirilmelidir.

HUMK.unun 413 ve 414.maddeleri ile Harçlar Kanunun 27.maddesi gereğince “kural olarak herkes yargı kurumlarınca dinlenmesini talep ettiği hususların masraflarını (harç dahil) peşin ödemekle yükümlüdür.” Maktu Harçlara ilişkin Harçlar Kanunun 27.maddesine göre “1 sayılı tarifede yazılı maktu harçlar ilgili bulunduğu işlemin yapılmasından önce peşin olarak ödenir.Mahiyetleri icabı işin sonunda hesap edilip alınması gerekenler, harç alacağının doğması tarihinden itibaren 15 gün içinde ödenir.Harç peşin veya süresinde ödenmemiş ise, müteakip muamelelere ancak harç ödendikten sonra devam olunur.”Harçlar Kanunun 127.maddesine göre “ Bu kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, harçların tamamı peşin olarak ödenmeden harca mevzu olan işlem yapılmaz.” Bu hükümlerin anlamı şudur; yargı işleminin dinlenebilmesi için harç alınması gereken hallerde harç ödenmemiş ise bir sonraki aşamaya geçilmez.Harç; yargı işleminin dinlenebilmesi için ön koşul değilse, sorumluluk kavramı çerçevesinde ilgilisinden usulüne uygun bir şekilde tahsili yoluna gidilmelidir.
SONUÇ OLARAK :
Kural olarak bir hususun yargı kurumu önünde dile getirilebilmesi için harç ödenmesi önkoşul iken harç yatırılmaz ise müteakip işlemlere devam edilmemesi Kanunun 27/son maddesinde yer alan “Harç peşin veya süresinde ödenmemiş ise, müteakip muamelelere ancak harç ödendikten sonra devam olunur” kuralının gereği ise de bakiye karar ve ilam harcı herhangi bir hususun yargı kuruluşlarında dile getirilmesinin veya yargılamaya devam olunmasının ön koşulu olmadığından burada 32.madde uygulanamayacağı gibi yasada harcın ödenmemesi halinde yapılacak olan işlemi düzenleyen 28/a-1 maddesinde yer alan “Karar ve İlam Harcı ödenmedikçe ilgiliye ilam verilmez.” Hükmü de Anayasa Mahkemesince iptal edildiğinden ilam harcı ödenmeden alınan ilamın temyiz harç ve masrafları ödenmesi halinde temyizi, icra harçları ödenmesi halinde icraya konulmasının önünde yasal engel olmadığı,

Bakiye karar ve ilam harcını davada haksız çıkan taraf ödemekle yükümlü olduğuna ve bu hususta kanundan kaynaklanan bir sorumluluk olduğuna göre Harçlar Kanunun 130.maddesinde yer alan “Bu kanunda ödenmeleri için belli bir süre tesbit edilmiş olan harçlar süresi içinde ödenmemiş ise, ilgili makam ve daireler tarafından, sürenin sonundan itibaren 15 gün içinde bir müzekkere ile o yerin ilgili vergi dairesine bildirilir. Müzekkerede harcın nevi ve mahiyeti, miktarı, mükellefin adı ve soyadı ve en son ikametgah adresi açıkça gösterilir.” hükmü gereğince bakiye karar ve ilam harcının davada haksız çıkan taraftan tahsilinin bu madde çerçevesinde yapılarak Vergi Dairesine müzekkere yazılması ile yetinilmesi, davada haklı çıkan tarafın karar ile karşı tarafa yüklenen harcı hiçbir şekilde ödemek zorunda olmadığı, bu yöndeki yasa hükmünün de zaten Anayasa Mahkemesinin 14/01/2010 günlü kararı ile iptal edildiği, karar sonucunda harç ödemekle yükümlü olan kişi harcı kendi rızası ile ödemez ise 6183 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanması gerektiği ve bu işlemin sonucunun da hiçbir şekilde davada haklı çıkan tarafı bağlamayacağı,

Aksi halde yargı kararları ile ortaya çıkan hukuksal sonuca ulaşmanın Devlet alacağının tahsili ön şartına bağlanması yönündeki hukuk devleti ilkesi ile bağdaşmayan uygulamanın devamı sonucunu doğuracağı,

Kanaatimi saygı ile sunarım…
Malkara Asliye Hukuk Hakimi Sayın Sezai Öztürk Harçlar Kanunun 28. maddesinin 1. fıkrasının (a)bendinin iptali istemiyle Anayasa Mahkemesine müracaatta bulunmuştur vebu konudaki görüşlerini adalet.org sitesinde paylaşmıştır. Davada müvekkil dava lehimize neticelenmesine rağmen harcı yatıramadığından,kararı alamadığımızdan, karara erişim hakkımızın engellendiği Harçlar Kanunun 28. maddesinin Anayasaya aykırılığını iddia etmiştik.