Öncelikle iş hukukuna olan katkılarından dolayı burada fikir belirten herkese teşekkürü bir borç bilerek başlamak istiyorum.
Benim sizinle paylaşmak istediğim husus, bir yakınımın yaşadığı bir sorunla ilgili.

yakınım Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu bünyesinde 2 yıl boyunca kadrosuz usta öğretici olarak görevlendirme olurlarıyla çalışmada bulundu. hatta bu arada doğum iznine ayrılıp izin bitiminde tekrar işe başlaması da oldu. ama doğum izninden sonra görevlendirmesi iptal edilmiştir gerekçesiyle bir tutanak imzalatarak (tutanak sadece görevlendirmenin iptaline dair yazıyı içeriyor) iş ilişkisini sonlandırdılar. Yakınımın söylemesiyle herhangi bir sözleşme imzalamaksızın görevlendirme yapılması suretiyle 2 yıl boyunca çalışmış. bir sözleşme örneği de halihazırda yok. söylenene göre de zaten herhangi bir sözleşmeye de imza atmamış. primleri gittiği ve verdiği ek ders ücreti karşılığı saat usulune göre gün esasından SGK'ya yatırılmış.

Sorun şu ki, statüsü bu şekilde olanlar İş hukuku bünyesinde mi yoksa statü hukuku bünyesinde mi haklarını kullanabilecek? Halk eğitim merkezlerindeki usta öğreticilerin statü hukukuna tabi olduğuna dair Yargıtay kararı mevcut. Bölge Çalışma ile görüşmelerimden ve sosyal güvenlik üstatlarından Resul Kurt'a göre de iş hukuku kapsamındaki sosyal haklarına ve 5510'a göre 4/1-a kapsamında işçi statüsüne haiz.
meselenin özü bu kişilerin primleri ödenirken memur statüsünde mi yoksa işçi statüsünde mi oldukları. İş yasası kapsamına girerse işe iade (şartları oluşursa)dahil kıdem ve ihbar tazminatları da söz konusu olacak. Aksi bir düşüncede idarenin onayın iptaline yönelik işleminin iptalini sağlamak gerekecek ki bu durumda statü hukukuna yönelik olarak bu kişilerin sosyal hakları sadece çalışmış olmuş olmakla mı sınırlı kalacak?

biraz ayrıntılı bir soru belki ama doktrin ve içtihat açısından da tereddütlü bir konu olduğu için bu konuda bir deneyiminiz varsa paylaşabilir misiniz diye gündeme alıyorum.
Şimdiden teşekkürler
Av. Sabri Şahin Gönen