+ Konuyu Yanıtla
1 / 2 Sayfa 12 SonSon
1 den 10´e kadar toplam 15 ileti bulundu.

Konu: Bir Ergenekon Savunması

Bir Ergenekon Savunması Hızlandırılmış Mobil Sayfa Sürümü (AMP)
  1. #1
    Kayıt Tarihi
    Mar 2004
    Nerede
    istanbul, kadiköy, Türkiye.
    İletiler
    5.539
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Bir Ergenekon Savunması

    Mehmet Ali Çelebi askeri liseyi birincilikle, Kr.H.O da dördüncülükle bitirmiş. 15 aydır Ergenekon’un tutuklu sanığı. Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nda, Kara Pilot Teğmen. 24 yaşında. 2. Ergenekon davasının 24 Kasım günkü 20. duruşmasında konuştu.
    Kara Pilot Teğmen Mehmet Ali Çelebi, söz isteyerek yaptığı konuşmaya,
    “Sayın Başkan, mahkemenizin yargılama şekli TSK’ya hayasızca saldıranlara cesaret vermektedir” diyerek başladı.
    Gazetelerin TSK ve Genelkurmay Başkanlığı aleyhinde,hakarete varan yazı ve yorumlardan alıntılar yapan genç Teğmen,
    “Bizler neden hedefiz” dedi ve Mustafa Kemal’in Afyonkarahisar Kolordu Dairesi’nde subaylara yaptığı konuşmadan bir bölümle yanıtladı:
    “Kuvvet ordudur! Düşmanlar milletimizi bağımsızlıktan mahrum etmek için evvela onu ordudan mahrum etmek çarelerine giriştiler, kumandanlarımı za ve subaylarımıza tecavüz etmeye başladılar. Ordumuzu tamamen lağvederek, milleti bağımsızlığını muhafaza için muhtaç olduğu dayanak noktasından mahrum etmeye teşebbüs ettiler. Herhalde ordu, düşmanlarımızın birinci taarruz hedefi oldu. Orduyu imha etmek için mutlaka subayları mahvetmek ve aşağılamak lazımdır. Bundan sonra milleti koyun sürüsü gibi boğazlamakta engeller ve müşkülat kalmaz.”
    Kara Pilot Teğmen Mehmet Ali Çelebi, konuşmasını şöyle sürdürdü:
    “Unutmayalım; ordu milletin namusudur. Bizler önce şeref, sonra hayat anlayışıyla yetiştirildik. Er veya geç aklandığımızda savcılar kendilerine Mustafa
    Kemal’in sözünde yer beğensinler!”
    14 yaşında girdiği askeri lise diplomasını Org. Hurşit Tolon’dan aldığını belirten Teğmen Çelebi, “Kendisinden almam benim için şereftir. Gurur ve onur duyuyorum” dedi.
    “Yalnız bu husus savcılarımızın gözünden kaçmıştır. Hukuksuzca ek klasör göndermeye devam edeceklerse askeri lise diploma töreni CD’sini kendilerine verebilirim. Ne de olsa hazır bir örgütsel irtibat!”
    “BEN TERÖRİST, ONLAR DEMOKRATİK GERİLLA!”
    Teğmen Çelebi konuşmasında özetle şunları söyledi:
    “Ben tanık olmak istemediğim için tutuklanıyorum.Vatan hainleri, biz şerefli Türk subaylarını karalamak için savcıların teşvikiyle tanık olabiliyorlar. Ben ifade vereceğim yeri, Türk milletinin şerefli kürsüsü olarak görüyorum.Onlar ise, garez ve intikamlarına tatmin kürsüsü…
    Ama ben terörist onlar demokratik gerilla… Benim evime rejimin teminatı polis, bir orduyla kapıyı kırarız tehdidiyle giriyor, sahte evrak tanzim ediliyor.
    Tutuklandıktan sonra ailem sürekli rahatsız ediliyor. Babamın işyeri gasp ediliyor. Diğer taraftan bebek katillerinin ayaklarına savcılar gidiyor, bir kırmızı halı serilmediği kalıyor. Neden? Çünkü ben terörist,onlar barış elçisi…
    Türk milleti adına karar verdiğini söyleyen yüce heyet, acaba, Türk milletinin, teröristi subayına yeğlediğini mi düşünüyor? Türk yargısı, teröristi aklama, subayı aşağılama kurumu mudur? Bakınız, Devrem Eren Teğmen dağda terörist kovalarken terör örgütü üyesi olmak şüphesiyle 6 ay tutuklu kalmıştır. Müteakiben tutuksuz yargılanmak üzere görev yeri Yüksekova’ya dönmüştür. Eren Teğmen, Atilla Albayımın savunmasında bahsettiği gibi Savcı Zekeriya Öz’ün ‘Şırnak’tan paketledim de getirttim’ dediği teğmen ..."
    Silivri'deki Ergenekon duruşmalarında savunmalar devam ediyor. Fakat acıklı olan, iddianameleri çarşaf çarşaf yayınlayanları n bu savunmaları görmemezlikten gelmeleridir. Ne yazık ki medya iyi bir sınav vermiyor..


    Ee her şeyi alethte yazan medyaya karşı bari biz bir savunmayı yazalım dedim... Kızdırdıklarım kusuruma bakmasın... Ama durum budur...



    Hukuki NET Güncel Haber

    Bir Ergenekon Savunması konulu yargıtay kararı ara
    Bir Ergenekon Savunması konulu hukuk haber

  2. # Nedir?
    Tavsiye Soru Cevap
    Kayıt Tarihi
    Bugün
    Nerede
    Avukat Dünyası
    İletiler
    Ne kadar?
     
  3. #2
    Kayıt Tarihi
    Jul 2008
    Nerede
    izmir
    İletiler
    391
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: Bir Ergenekon Savunması

    ÖCALAN HEP BENİM KİM OLDUĞUMU ÖĞRENMEK İSTEDİ

    BİR ERGENEKON SAVUNMASI DAHA

    İşte emekli Albay Atilla Uğur'un ifadesi;

    - 1999 yılının şubat ayında terörist başının sorgulanması görevini devletim bana ve arkadaşlarıma verdi. Elbette bu büyük bir onurdu...
    İmralı'daki görevimi de başarıyla tamamladım. Daha sonra terörist başının, avukatlarına defalarca 'Beni sorgulayan kim, adını öğrenin' şeklinde talimatlar verdiği bilgisini aldım.
    Devletim ve şahsım bu konuyu yaklaşık 10 yıl gizli tutmayı başardık. Taa ki bu dava ile gözaltına alınıncaya kadar b u konu gizli kalabildi.
    Ciddi devlet anlayışının da gereği zaten buydu.
    Ancak bu gözaltından sonra tamamen deşifre oldum.
    Bu husus sorgu sırasında heyetinizde yer alan savcı S. S. H'na da şahsım ve avukatım tarafından söylendi.
    Deşifre olmama müteakip eşim ve çocuklarım defalarca tehdit aldılar, hâlâ da sıkıntı içerisindeler...

    - Emniyet amiri M. K, bana 'Albayım, sen 25 sene ben 15 sene hizmet etmişiz. Bak seni kullanmışlar, bunu söylemekten çekinmiyorum, bir dönem ben de kullanıldım. Bu çok doğaldır.
    Seni de kullanmışlar, s en bize Şener (Eruygur) ve Hurşit (Tolon) ile ilgili şeyler söyle, mesleki taassubu bırak. Savcı Zekeriya Öz biz ne dersek onu yapar, seni bıraktıralım.
    Bak göreceksin, Şener ve Hurşit kesinlikle tutuklanacaklar' dedi.
    Sayın Başkan, emniyet amiri bana bunları söylediğinde Şener ve Hurşit paşaların henüz sorguları yapılmamış ve mahkemeye de sevk
    edilmemişlerdi.
    Bir emniyet amiri, onların tutuklanacaklarını nereden biliyordu ve nasıl böyle emin konuşabiliyordu, takdiri size bırakıyorum."

    - "Savcı Z. Ö, emniyette bana, 'Biz seni geçen sene alacaktık , baktım yeni emekli olmuşsun, bırakalım biraz emekliliğini yaşasın, dedim. Bu Şener ve Hurşit'le ilgili bir şeyler anlat hakkında iyi düşünelim, seni yarın bırakalım.' dedi."

    - "01 Temmuz 2008 günü gözaltına alındım. Emniyette 6 metrekarelik bir hücreye konuldum.
    İçeri leş gibiydi ve kokuyordu, gözüme vuran ışık ve ortam, zaman mefhumunun kaybettirilmesini amaçlamıştı.
    Tabiri caizse uyku uyunmaması için tüm şartlar mevcuttu.
    Ben askeri ve komando eğitimi almış bir insan olarak, bunlara dayanabilirdim, ama hiç böyle yerleri görmemiş bazı insanlar için bu resmen bir çökertme harekâtı idi.
    Nitekim yanımdaki hücrelerde bulunan bazı insanlar rahatsızlandılar ve bağırış çağırış ile doktora sevk edildiler.
    Ben yıllarca terörle mücadele etmiş bir jandarma subayı olarak bölücü teröristlere ve hatta sorgulamam nasip olan terörist başına bile bu eziyeti yapmadım."

    NOT: Emekli Albay Uğur'un mahkemede isimlerini açıkça verdiği emniyet görevlisi ve savcıların adlarını yasa gereği baş harfleriyle verdik.

    Odatv.com

  4. #3
    Kayıt Tarihi
    Dec 2009
    Nerede
    ANKARA
    İletiler
    20
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: Bir Ergenekon Savunması

    Arkadaşlar ergonekom diye birşey yok bunu iyi bilin
    niyemi

    bu akp nin oyunudur kendine karşı olanları bir çukura atıyor işte
    akp yandaşlarıda buna destek vermek ister tabi kim olsa aynı şeyi
    yapar uyanık olalım

  5. #4
    Kayıt Tarihi
    Jul 2008
    Nerede
    izmir
    İletiler
    391
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: Bir Ergenekon Savunması

    “TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ MAHKEME SALONLARINA SIĞMAZ”

    Mehmet Ali Çelebi…
    Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nda Kara Pilot Teğmen.
    Ergenekon Davası’nın 20 aydır tutuklu sanığı.
    Şu an Hasdal Askeri Cezaevi’nde.
    Teğmen Çelebi’nin Ergenekon Davası’nın duruşmasında yaptığı son savunmayı yorumsuz yayınlıyoruz. İşte tarihe geçecek o savunma…

    “13.Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığı’na

    Sayın Başkan, Saygıdeğer Heyet;

    Atatürk ten, yarattığı devrimlerden koparılmak istenen koşullarda yaşıyoruz, yaşatılıyoruz.
    Mustafa Kemal düşüncesi en tehlikeli biçimde sorgulanıp zehirlenmektedir. İnsanlık tarihinde olağanüstü bir uygarlık devrimi gerçekleştirmiş kişiyi yıkmak isteyenlerin amacına hizmet edilmektedir.

    Telefon tapelerimde; tarihi yaşayan, yaratan ve yazan ebedi önderimizin eseri TC Kuruluş Destanı, Nutuk, daha uygar bir geleceği güvenceye almak için Atanın Afet İnan’a yazdırdığı Medeni bilgiler, ülkemizin tapusu Lozan’ı konu edinen ve ülkenin birliğini amaç güden cümleler suç unsuru olarak görülerek kalın ve büyük puntolarla işaretlenmiştir.

    Nutuk'u ancak, Mustafa Kemal’in ışığından ruhları kamaşan yarasalar,
    Medeni bilgileri ancak medeniyet düşmanı ahlak tarantulalaları,
    Lozan'ı ancak garip ihtirasların bulandırdığı karışık beyinler suç unsuru olarak görebilir.

    BUNU YAPANLAR TÜRK MİLLETİNİN KUTSALLARINI,
    ÜZERİNDEN DESTURSUZ GEÇİLEBİLECEK BİR KÖPRÜ MÜ SANDILAR???

    Mustafa Kemal bu gibileri şöyle tarif ediyor:
    AKLI EREN, MEMLEKETİNİ SEVEN, HAKİKATİ GÖREN KİMSELERDEN DÜŞMAN ÇIKMAZ. İÇİMİZDEN BÖYLELERİ ÇIKARSA ONLAR YA AKLI ERMEYEN CAHİLLER YA MEMLEKETİNİ SEVMEYEN KÖTÜLER YA DA HAKİKATİ GÖRMEYEN KÖRLERDİR!

    Vatanın bütün ümit ve istiklalini bağladığı gençliğin neyi görmesini istemiyorlar. Orada terör yok. "Ya istiklal, ya ölüm var "
    "TEMEL İLKE TÜRK ULUSUNUN HAYSİYETLİ VE ONURLU BİR ULUS OLARAK YAŞAMASIDIR. BU TEMEL ANCAK TAM BAĞIMSIZLIĞA SAHİP OLMAKLA ELDE EDİLEBİLİR. NE DENLİ ZENGİN VE GÖNENÇLİ OLURSA OLSUN, BAĞIMSIZLIKTARN YOKSUN BİR ULUS, UYGARLIK KARŞISINDA UŞAK OLMAK MEVKİİNDEN YÜKSEK BİR İŞLEME LAYIK OLAMAZ "

    Orada terör yok. Türk Bağımsızlık Savaşı’nın hangi koşullar ve çetin güçlükler içinde kazanıldığı ve eseri gençliğe emaneti var. Gençliği en elverişsiz koşullarda dahi eyleme çağıran yüreklendirme kamçısı Gençliğe hitabe var.
    O Gençliğe Hitabe ki onda uygarlık bağımsızlık ve özgürlük uğruna sonsuza dek sürecek uğraşların ve savaşların şu tükenmez buyruğu var.

    "BUGÜN ULAŞTIĞIMIZ SONUÇ, YÜZYILLARDAN BERİ ÇEKİLEN ULUSAL YIKIMLARIN YARATTIĞI UYANIKLIĞIN VE BU SEVGİLİ YURDUN HER KÖŞESİNİ SULAYAN KANLARIN KARŞLIĞIDIR.BU NETİCEYİ TÜRK GENÇLİĞİNE EMANET EDİYORUM.
    EY TÜRK GENÇLİĞİ,
    BİRİNCİ VAZİFEN TÜRK İSTİKLALİNİ, TÜRK CUMHURİYETİNİ İLALEBET MUHAFAZA VE MÜDAFA ETMEKTİR, MEVCUDİYETİNİN VE İSTİKBALİNİN YEGANE TEMELİ BUDUR."


    Nutuk’ta Darbe yok! Kültür devrimi, bağımsızlaşma, çağdaşlaşma, demokratikleşme var.

    Sayın Başkan, Saygıdeğer Heyet,

    Mustafa Kemal sevgimiz, çizgimiz bize zehir edilmeye çalışılıyor.
    Çok net ifade ediyorum.
    Bunları buraya suç unsuru olarak koyanların görevleri beni bununla suçlayıp hapis yatırmaksa, benim görevim hapis yatmaktır.
    Onların görevi beni öldürmekse o zaman benim ki de bu uğurda ölmektir. Hem de gözümü bile kırpmadan.
    Bu düşüncede olanlar sürgüne gönderiliyorsa, benim görevim umutsuzluğa kapılmadan yola çıkmaktır.
    Nutuk, Medeni bilgiler, Lozan, Hasdal'da serbestse ben orada olacağım.
    Vicdanımızı yastık yapar yatarız ama yastığımızın altına da Nutuk koyarız.

    Mustafa Kemal’in asil devletinde bunları suç kabul eden herkese sesleniyorum:

    Zincire vursanız ellerimi ve ayaklarımı tehdit edebilirsiniz.
    Boynunu vurduracağım derseniz boynumu tehdit edersiniz.
    Avukatını tutuklarım derseniz savunmamı tehdit edersiniz.
    Hapiste çürüyeceksin derseniz tehdit ettiğiniz şu zavallı bedenimdir.
    20 ay yattım 120 bin ay yatsam ne olur? Ömrüm zindanda bitse ne olur?
    Adam olan yeminine sadık kalır. Ben askerlik yeminime sadık olarak bu dünyadan göçeceğim.
    Beni, benliğimi, ruhumu hiçbir şekilde tehdit edemezsiniz.
    Bunlardan biri için bile korkuya kapılacak olursam işte o zaman tehdit edilen gerçekten ben olurum.

    Sayın Başkan, Saygıdeğer Heyet,

    Vatanını, ulusunu sevmiş olmanın bedelini ödeyen insanların ne ilkiyiz ne de sonuncusu.
    Ancak unutulmasın ki biz burada olduğumuz için Türk Silahlı Kuvvetleri, Türkiye Cumhuriyeti Devleti büyüklüğünden bir şey kaybetmez. Vatan sağ oldukça elbet bu mevkilere, makamlara gelip bu görevleri ifa edecek vatan evlatları bulunur.
    Üç tane alırsınız, her sene Harbiye den bin tanesi mezun olur.
    Türk Silahlı Kuvvetleri mahkeme salonlarına sığmaz!

    Ben adı TÜRK olan milletin askeriyim.
    Biz Türk askerleri karşımızda ölüm, elimiz vicdanımızda,
    torunlarımızın yarın inceleyeceği tarihe ait mesuliyetler gözümüzün önünde,
    yolumuzu Mustafa Kemal’in Türkiye Cumhuriyeti için yaşam nöbeti tutan sözleri ve direktifleri çerçevesinde çiziyoruz.
    Herkes bilsin ki, bizler burada nöbetteyiz.
    Mustafa Kemal Atatürk için her koşulda, her zamanda ve mekanda siper olacağız. O yükseklerdedir ama bacakları halen duyarlıdır. Yere değdirmese de bizim gibi şerefli Türk Subaylarının, şerefli Türk aydınlarının başlarına bas basa, omuzlarına basa basa ileri atacak adımlarını, yürüyecek! O bu topraklarda hiç kaybetmedi, yine kazanacak!

    Sayın Başkan, Saygıdeğer Heyet,
    Türk Milleti adına karar veren heyetinizden Nutuk'u suç sayan bu iddianameyi tarihin çöplüğüne atmanızı talep ediyorum.

    Mehmet Ali Çelebi
    Tutuklu Kr. Plt. Teğmen.”
    Odatv.com

  6. #5
    Kayıt Tarihi
    Jul 2008
    Nerede
    izmir
    İletiler
    391
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: Bir Ergenekon Savunması

    BENİ REFERANS GÖSTEREN KİŞİ ŞİMDİ MİT’İN BAŞINDA



    İkinci Ergenekon Davası’nın 61. celsesinde tutuklu yargılanan Tuncay Özkan söz alarak bir konuşma yaptı. Salonda alkışlara neden olan işte o konuşma:

    ARTIK İÇ SAVAŞ VAR

    Sayın Başkan Değerli Heyet, kıymetli hazirun, Değerli dostlar, Sevgili Mustafa Balbay’ın yaptığı konuşmaya canı yürekten katıldığımı ve kendisini kutladığımı söyleyerek başlamak istiyorum sözlerime. İki Sayın yargıçtan artık bazı kelimeleri kullanırken sizden çekinmek istemediğimi Türkiye’nin o yasak kelimelerle bir yere geldiğini söyleyerek sözlerime başlamak istiyorum. Artık iç savaş var, ben söylemiyorum güçler savaşı var ülke bir savaş yaşıyor. Yani iddianameyi tekrar yazmayacaklarına göre bu kelimeleri kullanırken siyaset bilimi anlamında lütfen altında başka bir şey aramayın bununla ilgili değerlendirmeleri dünkü gazetelerden değerlendirmeleri de bu ülkede bir iç savaşın bu ülkede bir iç savaşın, kansız bir iç savaşın. Bu ülkede bir mücadelenin, kavganın yaşandığını artık bu salonda yasaklasanız da dışarıda bunun varlığının kabul gördüğünü ve buranın o iç savaşın uzantısı olduğunu siyaset bilim anlamında kabul etmeniz gerektiğini söyleyerek sözlerime başlıyorum ve bu gazeteyi bu anlamdaki değerlendirmeler için takdirlerinize sunuyorum.

    BURASI AUSCHWİTZ GİBİ

    İkincisi Türkiye’de düşünce Ergenekon davaları nedeniyle burada sergilenen tutum nedeniyle savcılığın ortaya koyduğu korkutma sindirme baskı yıldırma tutumu nedeniyle bilim adamlarını bilim dünyasını bilim kadınlarının bilim insanlarını ayağa kaldırmıştır. İnsanlar özgür düşüncenin Silivri de öldürülmek istendiği özgür düşüncenin prangalara vurularak Silivri de yok edilmek istendiği kanısındadırlar. Boğaziçi üniversitesi yirmi dört 29.4.2010 günü saat 16:10’da bir bildiriyle yetmiş seksen kadar bilim insanının altına imza attığı bir bildiriyle yaratılmak istenen korku toplumunun ve burada sürmekte olan davanın hukuki boyutunun dehşetengiz buradan okuyorum. Dehşetengiz görüntüsünün kendilerini korkutmakta olduğunu ifade etmektedirler. Bu insanlar Boğaziçi Üniversitesi’nin profesörleri doçentleri doktorları bilim insanları bunu da size sunuyorum. Bu korkuya ben yol açmadım. Ben mağdurum, ben sanığım, bu kampın girişinde Silivri kampusu yazıyor. Kampus bilimin düşüncenin yada bir emek ürününün ortaya konduğu şekillendirildiği yer demektir. Nereden almışlar bunu biliyor musunuz hangi kafa. Ben gittim bende Auschwitz’i gezdim orda Hitler kapıya yazdırmış çalışmak özgürleştirir diye. Bir cezaevi yerleşkesini kampus diye adlandırmak o kafanın yani tek dil, tek devlet, tek millet; tek toprak yani 1944 Hitler seçim kampanyasının sloganlarını Türkiye de kullanılan kafanın ürünüdür. Ben değilim o.

    KUTSAL DEVLETE İNANMIYORUM

    Örneğin burada siz yoktunuz ama mutlaka tutanakları okumuşsunuzdur. Çok ilginç tartışmalar yaşandı. Tartışmalardan bir tanesi şu, hani biz Mehmet Ali (Savcı Mehmet Ali Pekgüzel’i kastediyor) beyle yaşadık ya burada bir tartışma ben insan sevgisi dedim “biz sizden de daha çok seviyoruz insanı” diyor. Savcılık makamı mesela devlet deniyor burada birisi devleti çok seviyor sanıklardan birisi kalkıp “ya bunlar devleti az seviyor” dedi mi ki savcılık ordan bağırıyor. Ben senden daha çok seviyorum. Türk Silahlı Kuvvetlerini daha çok hayır ben senden daha çok seviyorum. Yargı makamında da oluyor aynı şey. Biz Türk Silahlı Kuvvetlerini senden daha çok seviyoruz. E buradaki sanıkların hepsi çok seviyor. E bunların yarısı asker yarısı polis hepsi devlet memuru ben değilim Mustafa değil birkaç arkadaş daha var. Mesela ben kutsal devlete inanmam. Ama belki buradaki duygular düşünceler örtüşüyor kutsal devlet anlayışı burada egemen ben hizmetkar devlete inanırım. Devlet hizmetkardır. Kutsal olan halktır orada oturan insanlardır. Ve yenilirse yenilirse o memurlar yenilir ordu yenilir millet yenilmez. Hani burada Sayın Haşıloğlu bir aile büyüğünden bahsetti kurtuluş savaşı sırasında. Mecliste kalkıp ordunun yenilmesi bir şey değil yeni ordu kurarız millet yenilmesin demiş. İşte o anlayışa inanırım ben. Kutsal devlete inanmıyorum. Ama burada pek çok insan kutsal devlete inanıyor. E savcılar da inanıyor yargıçlar da inanıyor. Sen mi daha çok seviyorsun ben mi daha çok seviyorum.

    SİLİVRİ DOLUM TESİSLERİ

    En çok seven hangimiziz? Valla karar verin aranızda. Karar verirseniz bizde kurtuluruz. Savcıların kafasında iki tip devlet memuru var. İki tip insan var. Onlar gibi düşünen onlar gibi yaşayan ve egemen ideolojinin yani Ankara da şu an kiracı olan milletin kendisine verdiği yetkiyle kiracı olan ideolojinin tapınanları elitist bir bakış açısı. O bakış açısı buraya yansıyor ve buradaki savcılık makamı o bakış açısının buraya yansımasını gösteriyor. Ama sanıklarda farklı düşünmüyorlar ki. Bu çelişki nereden kaynaklanıyor. Çelişki Türkiye’nin değişim sancısı. İnsanların bir kısmının savaş, bir kısmının iç çatışma diye adlandırdığı değişim sancısı. Peki siz bunun neresinde yer alıyorsunuz? Yani siz buradaki sanıklara yada avukatlara yanıt verirken sanık kutsal devletten bahsettiğinde devlet daha kutsal derken devleti seviyorum ben daha çok seviyorum derken Türk Silahlı Kuvvetlerini hayır en çok ben seviyorum derken siz bu tartışmanın neresinde yer alıyorsunuz. Hangi duygu ve düşünceyle bu karşılığı veriyorsunuz. Soğuk savaş bitti diyoruz. Çalışmak özgürleştirir. Silivri dolum tesislerinde doluyoruz neyle doluyoruz çalışıyoruz. Ne için çalışıyoruz ben burada çalışmak özgürlük kendimize bir meşgale olsun diye yoksa çürüyeceğiz. Niye ne yapmaya çalışıyoruz. Üretmeye çalışıyoruz. Peki, üretirken nasıl üreteceğiz kelepçeli üreteceğiz, prangalı üreteceğiz. Savcı beyin istediği gibi üreteceğiz.

    SAKIN GÜLMEYİN

    Mehmet Ali beyi seviyorum Mehmet Ali beyle çıkıp buradan konuşacağız diyorum ama biraz daha insanlık sev ben en çok insanlık sevgisi bende var diyor. Devlet sevgisi en çok bende var, millet sevgisi en çok bende var, ordu en çok ben seviyorum. Tamam, bütün enler sizde. Peki, bize bir şey ne kalıyor bize. Bize Silivri kampında çalışmak özgürleştirir tabelası kalıyor. Neye çalışacağız, beyefendilerin iddianameleri hatmettik bu bilgiyi nereden aldınız dedi. İddianameden aldım dedim. Ha öyle mi dedi. Böyle. Bak gülmeyin ha. Gülmeyin karışmam. Burası çok ciddi bir kamp. Gülerseniz karışmam. Sadece sevgilerimizi yarıştırabiliriz burada. Ama post modern bir yargılama heyeti oluşturabiliyoruz. Ne demek o, örneğin avukatım kalkıyor bir düşünceyi dile getiriyor. Sayın Haşıloğlu ona yanıt veriyor. Sayın başkan da ona yanıt veriyor. Ve burada gözümün önünde bir anglo sakson post modern mahkemesi izliyorum. Diyalektik olarak bu bizim hukuk anlayışımızın dışında. Sen olsaydın zaten o gün duruşma bitmezdi. Bu bizim hukuk anlayışımızın dışında. Bizim hukuk bilimimizin öğretisinin de dışında. Ben çok memnunum ben bu ikili diyaloglardan çoklu diyaloglardan çok memnunum. Hani başbakan diyor ya halka gidelim, memnuniyetle. Yan yana çıkalım televizyonlar yanıtlasın ikimiz yan yana duralım konuşalım halk karar versin ben bundan çok memnunum. Ama çok ilginç bir şey oluyor orda. Orda görüşler ortaya çıkıyor. Düşünceler ortaya çıkıyor duygular ön plana çıkıyor. Sonra ben diyorum ki ya aslında Ahmet sizin gibi düşünüyor. Siz Ahmet’i yanlış anladınız. O da sizin demek istediğinizi söylüyor. Sonra anlıyorum ki, çeşitli konuşmalardan etkileşimler var ve o etkileşimlerin ortaya çıkarttığı bir insani refleks var. Ama hani biz mahkemelerde bu tür reflekslerimizi gömerek davranıyorduk. Öyle değil. Dışarıdaki çatışma içeride bizi yönlendiriyor. Bizi yönlendiren bu çatışma Türkiye’yi yeni bir siyasi yapıya doğru ittiriyor.

    SESSİZ TİYATRO

    Burada ne yapıyoruz o zaman yani biz burada hukuk biliminin gereğini mi yerine getiriyoruz asla. CMK’ya uygunluk, usul hukukuna uygunluk, iddianamenin oluşturulmasındaki yasal olguya uygunluk, geçen gün dinliyorum şok oldum. Beyefendi anlatır herhalde yada anlatmaz bilmiyorum. Naip hakim hani benim dosyalarımı incelerken ordan yapıyor ya, hiç duygularını falan belli etmeden ihsası rey oluşturmadan. Ve benim avukatım ayağa kalktığında 16 Aralık dediğinde hemen Sayın başkanın yanına gelip ben bilmiyorum ne gösterdiğini. İçeride bir sessiz oyun var, sessiz tiyatro oynanıyor ve ben şekillerden çıkartmaya çalışıyorum eyvah beni birazdan asacaklar galiba. Yok canım seni biraz daha bekletirler. Yok yok Hasan Hüseyin bey öyle yapmaz. Benim hiçbir şeyden haberim yok çünkü.

    Beyefendi soruyor, burada ayağa kalktı dedi ki, efendim 51 numaralı DVD’nin inceleme raporu falan işte adli emanetten geldi kırık çıkmış incelenememiş ben onu bir yerden buldum diyor. Beyefendi ısrarla soruyor nereden buldunuz efendim diyor. Vay ya bir yerde bi yedeği varmış aldım baktım diyor. O yedek nerdeymiş. Yedek nereden bulunmuş. Naip hakim adli emanette kırık olarak gelen ve incelemesi yapılmadığına dair buraya rapor gönderilen bir CD’nin bir DVD’nin incelemesini nasıl gerçekleştirmiş. Soru işaretleri. Siz yanıt aldınız ben yanıt verdiğini duymadım. Şimdi soru işaretleriyle bir bak. Peki, burada hukuk bilimi var mı asla yok. Hukuk bilimi bir delille ilgili değerlendirme nedeniyle elinizdeki objeyle ilgili gerçeği aramak demek savcılarla beraber suçlu çıkartmak çalışması demek değildir ki, hukuk bilimi savcıyla yargıcın arasına koyduğu bu mesafeyi dava ile ilgili görüşmeler konusunda özel hayatta da ayırır. Yapamazsınız anlattım savunmamda eski savcılar, eski yargıçlar. Ama burada böyle bir şey yok.

    SAVCILARIN YASALARI ÇİĞNEME ÖZGÜRLÜĞÜ VAR

    Örneğin Emcet Olcaytu bir Rus adı Nihat Bey sordu galiba Emcet beyde burada ne yapacaksınız dedi. Suçla alakası ne dedi. Bana açık ben açıklayım dedi. Ordan yanıt gelmeyince Emcet beyde bakkalın çırağı dedi geçti. Bir üyemiz tekrar sordu soruyu ve o soruyu şöyle yanıt Emcet abi orda yanıt verdi. Üyemiz şöyle dedi demin sorduk yanıtlamamıştınız ama ama soruyu soran savcıydı. Hukuk bilimi diyor ki, savcılık makamıyla yargılayan makam birbirinden ayrılır. Ama burada öyle bir şey yok. Burada savcılığın suçlarıyla ilgili herhangi bir değerlendirme bile yok. Suç işleme özgürlükleri var. Yasayı çiğneme özgürlükleri var. Bile bile yaptıkları uygulamalarını yasaya aykırılıklarını bile bile bunu yapma özgürlükleri var. Şimdi bu özgürlüğü suç işleme özgürlüğünü verdiğiniz insanlara siz objektif iddianame hazırlayacaksınız diyebilir misiniz? Peki, onların suçlamalarını görmezden gelen yargı heyetine burada objektif yargılama yapıyorsunuz bunlar da bu yargılamada işte sanıklar diyebilir misiniz? Mümkün değil. Mümkün değildir. Peki, hukuk biliminin ilkeleri geçerli değilse biz burada ne yapıyoruz. Yani Silivri yargılama kampı dolum tesisi prangalı insanların durağı peki biz burada ne yapıyoruz. Yukarıdan tarih yazıyoruz. Yukarıdan tarih yazmak demek bir yukardan tarih anlayışını savunmak demek elitistlerin iktidar sahiplerinin arzusuna göre tutanak memurluğu yapmak demektir. Aşağıdan gelen dalgayı yani halkın istek ve görüşlerini dikkate almadan alkışlamayacaksınız. Yuhalamayacaksınız, tepkinizi göstermeyeceksiniz, izleyeceksiniz. Halka bu düzende sadece izlemek düşer. Katılmak isterseniz omzunuzu atıp kendinize yer açmak isterseniz aşağıdan bir tarih yazım anlayışı gerçekleştirmek isterseniz oradan alırız buraya koyarız. Aykırılık sırası diye bir şey vardır Sayın başkanım bilirsiniz burayı da meclis iç tüzüğünün bir yansıması olarak yönetiyorsunuz. Meclis iç tüzüğünde avukatlardan diyelim ki iki kişiye konuşma üç kişiye konuşma hakkı vereceksiniz. Konuşma yapacakların yapmak istedikleri konuşmanın içeriğindeki aykırılığına göre öncelik sırası vereceksiniz. En aykırı olanla en yakın gelene konuşma hakkı tanıyacaksınız. Çünkü meclis iç tüzüğü o. Ben parlamento muhabirliği yaptım meclis iç tüzüğü onu gerektirir.

    AVUKATKEN SANIK OLDU

    Görüşlerine katılmıyorum dörtte üçüne üslubuna da katılmıyorum ama burada bir avukat tanıdım Yusuf Erikel diye bir avukat. Adam en aykırı savunmayı yaptı, en aykırı savunma. Katılmıyorum burada avukatları da kınıyorum. Savunma hakkının kutsallığı konusunda bir ikisi dışında kılları kıpırdamıyor baronun kılı kıpırdamıyor. Öyle seyrediyorlar. Korkuyorlar. Neden korkmasınlar. Adam orda aykırı savunmayı yaptı. Biz sabah duyduk ki adamı Ergenekon’dan içeri almışlar. Orda savunma yaparken burada sanık oldu. Adamı geçen gün avukat görüşmesi sırasında yüzünü gördüm bembeyaz camdan bana bakıyor. Aman dedim kendine 2B’ye sahip ol. Bedenine ve beynine. Aman sağlığını koru rengin bembeyaz. Ve biz burada sorduk. Beyefendi Sayın Dizdar da kalktı dedi ki, işte şunu sordular bunu sordular.

    Bugün ortaya ne çıktı. Neden alınmış savcılık makamı kendilerini o avukatı finans kaynaklarından birisi olarak almış serbest mi kalmış itiraz etmiş tutuklatmış. Peki, beyefendi burada ne söyledi: “Adalet bakanı benim abimdir. Bülent Arınç benim abimdir AKP iktidarı iyidir. Deniz Baykal kötüdür. Buranın baş savcısı başbakan iyi savcıdır. Buranın avukatı Deniz Baykal kötü avukattır.” Ve meclis ve başbakanlık Hazreti Yusuf’tan bir örnek verdi. Gömlek önden mi yırtılmış arkadan mı yırtılmış onu da firavun diye verdi örnek de yanlış firavun değil maliye nazırı e şimdi sordu buradan dedi ki ya başbakanın gömleği önden mi yırtılmış arkadan mı yırtılmış. Başbakanın değil senin gömleğin yırtılmış canım dediler. Ama biz adamın gömleğinin önden mi arkadan mı yırtıldığını anlayamadık. Şimdi ek iddianame düzenlenecek herhalde. Buraya dahil edilecek.

    HAKAN FİDAN BENİ REFERANS GÖSTERDİ

    Şimdi böyle bir yerde hukuk var demek, böyle bir yerde avukatlar kalkıp konuşacaklar özgür ifade edecekler kendilerini savunma görevini yerine getirecekler Celal bey bana çipil çipil bakacak ya ben seni 22 aydır nasılda çıkaramadım herkesi çıkartıyorum diyecek. Ahmet ben senin dostunum kahroluyorum kardeşim intihar ediyorum diyecek. Dizdar da ordan “eee ben bu davaları çok gördüm” diyecek. E şimdi bütün bununla birlikte buradaki şeyin adı hukuksa o zaman yanlış biliyoruz. Burası çalışma kampı toplama kampı hukuk kampı burada çalıştığınız sürece özgürleşirsiniz. Üç tane kitap yazdım. Burada çalışma kampında. Soruların bir kısmı kitaplardan geldi. Yazmayabilirdim. Ama amaç Türkiye’ye katkı. Peki Türkiye’deki bu iç savaşın buradaki yansıması konusunda ne oluyor. Sayın Özese, Sayın Haşıloğlu soruyor çok önemli bir soru, burada Sayın başkanın sorduğu soru Mehmet Ali beyin verdiği yanıt, darbeyi mi yargılıyoruz evet , bu da darbenin özü. Ve Sayın Haşıloğlu soruyor NATO bursu aldınız mı? Amerikan bursu aldınız mı? NATO da hizmet gördünüz mü? Ben bu Gladio mladio hikayelerini Türkiye de ilk yazan gazeteciyim. Milli istihbarat teşkilatı üzerine ilk kitabı ben yazdım. Milli istihbarat teşkilatı üzerine ikinci kitabı da ben yazdım. Benim yazdığım kitabı kaynak gösterip doktora tezi hazırlayan kişi bir ay sonra MİT müsteşarı olacak.

    Ben o kitaplar nedeniyle buradayım. O kişi MİT müsteşarı oluyor. Genelkurmay başkanı NATO bursu aldı. Kuvvet komutanlarının tamamı NATO bursu aldı. Ayrıca soğuk savaş döneminde Türkiye de komünizmle mücadele için kurulan komünizmle mücadele derneğinin kurucusu Turgut Özal’dı. Başbakan ve Cumhurbaşkanı oldu. Korkut Özal’dı, Recep Tayyip Erdoğan komünizmle mücadele derneğinin üyesiydi. Abdullah Gül komünizmle mücadele derneğinin üyesi idi. Bunlar NATO burslu kuruluşlardır. Kime karşı örgütlenmişlerdi. Teritöryal savunma kapsamında komünizme karşı örgütlenmişlerdi. Fethullah Gülen altı kurucudan biriydi. Peki darbe yargılaması yapıyoruz ya, hani darbeleri yargılayacağız 27 Mayıs darbesini darbe midir değil midir? E darbe. Kim yaptı Cemal Gürsel yaptı, Cemal Gürsel yaptıktan dört gün sonra komünizme karşı mücadele derneğindeki görevinden istifa ettiğini açıkladı dört gün sonra. Dedi ki, ben hem başbakan hem devlet başkanıyım komünizme karşı mücadele derneğindeki görevimden istifa ediyorum. 71 de ordunun içindeki Amerikancılar ordunun içindeki ulusalcıları temizlediler. Aynı zamanda Demirel’i devirdiler. Demirel’in adı neydi? Morison Demirel, nerede yetmiş yetişmişti, Rockfeller kursuyla yetişmişti. Amerika da yetişmişti.

    İNÖNÜ’YÜ AMERİKA DEVİRDİ

    Kim devirdi? Amerikancı askerler devirdiler. Peki yerine kim geldi bir başka Amerikacı geldi. Peki sonra ne oldu İsmet paşa hani sizi ben bile kurtaramam diyen İsmet paşa, İsmet paşa Johnson’la yani yeni bir dünya kurulur Türkiye de orda yerini alır diye kendisine mektup yazdığı Johnson’la görüşmek için başbakan sıfatıyla Amerika’ya uçtu koalisyon ortağı da Süleyman Demirel. O havadayken Demirel hükümetten çekildi Amerikan devlet başkanıyla görüşmeye giden Türkiye Cumhuriyeti başbakanının başbakanlık sıfatı düştü. Uçaktan aşağı indiğinde artık başbakan olmadığı kendisine söylendi. Yaşı da 78’di. Johnson kendisini oraya kadar geldiği ve tarihi bir kişilik olduğu için kabul etti hatta çok güzel bir fotoğraf vardır. Böyle beyaz sarayın bahçesinde elinden tutar çocuk gezdirir gibi gezdirir. O günden sonra bir daha başbakan olamadı İsmet Paşa. Deviren kimdi Amerikancı Demirel’di. Devrilen kimdi Johnson’un teselli ettiği İsmet paşaydı. Peki 80’de buralara da gelelim. Bugünkü tarihlere gelelim 12 Eylülü kim yaptı. Kime karşı yaptı. Amerikancı Demirel gitti Amerikancı Kenan Evren geldi. Amerikancı Kenan Evren’in darbeyi yaparkenki görüşü neydi. Türkiye’yi eyaletlere bölmek. Kim karşı çıktı Türkiye’nin eyaletlere bölünmesine Turgut Özal kimdi Amerikancıydı. Hem de amerikancının şahı diye anılıyordu.

    BEN TARİHİ SİZDEN İYİ YAZARIM

    Şimdi böyle bakarsak olaylara siyaseti kendi dinamiklerinden ülke yönetiminden koparırsak siyasi parti kuran, siyasi parti kurduğunu iki gün sonra açıklayacak olan adamı alırsınız buraya darbeci diye koyarsınız. Gazetecilik faaliyetlerini darbecilik diye adlandırırsınız ama o gazetecilik faaliyetlerinden çıkan kitabı kendisine kaynak yapan doktora tezi olarak sunan kişi MİT’e müsteşar olur. Peki, buradaki olayın adı ne olur. Tarih yazıcılığı olur. Hukuk olmaz. Peki, sen ne istiyorsun Tuncay Özkan, ben hukuk istiyorum. Ben tarihi sizden iyi yazarım. Yazılmış kitaplarım var bu konuda başarım var, ben tarihi sizden iyi yazarım. Savcılar da benim elime su dökemez çok özür dilerim. Sizde benim tarih yazıcılığıma yaklaşamazsınız. Ben daha iyi yazarım. Ama siz hukuku herkesten iyi yaparsınız, benden de iyi yaparsınız. Ben de sizin elinize su dökemem o yüzden buraya hukuku getirin. Burayı kamp olmaktan çıkartın. Burayı duruşma salonu haline getirin. Bu insanlara avukatlık kisvesini geri verin. Korkmasınlar, savcılara dur deyin. Her şeyin en iyisini onlar yapmıyorlar. Yanlış da yapıyorlar. Tartışalım konuşalım bizim üstümüze ne görev düşüyorsa onu yerine getirelim. Ama buraya hukuk getirelim. Burada hukuk olsun. Hukuk yoksa bu yukarıdan aşağı tarih yazıcılığına halk müdahale eder. O zaman ben derim ki, burada faşizm var. Ankara’daki o toprakların, o toprak devlet yöneticilerinin, kutsal devlet yöneticilerinin ben burada bağlı danası olmam. O zaman sizi dinlemem. O zaman seçim de seçim derim. Adaylığımı koyarım buradan milletvekili olur çıkar giderim. Türk milleti de beni buradan çıkartır. Çıkartmaz mısınız beni? Çıkarım buradan iki tane kampanyaya bakar. İki tane kampanyaya bakar. Ama ben burada hukuk arıyorum gerçeğin peşindeyim ben. Ben Nazlıcan’ın babasının bana inanan insanların suçsuzluğuma inanarak buradan çıkmasını istiyorum. Beni burada eğer Levent Ersöz nedeniyle tutuyorsanız lütfen parasını ben vereceğim neyse üstleniyorum lütfen çıkartın burada ifade versin. Yada gidin ifadesini alın.

    DENİZ BAYKAL’IN ODASI DİNLENDİ

    16 Aralık diye bir şey yoktur. Yoktur. Yoktur. Yoktur ve yoktur. Konuşmaların bir kısmı Deniz Baykal’ın odasının dinlenmesinden elde edilmiştir. Bir kısmı Önder Sav’ın odasının dinlenmesinden elde edilmiştir. Bir kısmı da gazetelere verdiğim röportajlardan elde edilmiştir. Deniz Baykal’ın dinlendiği bugünkü skandalla ortaya çıkmıştır. Alçakça bir saldırıdır. İnsanlıktan nasibini alamamış insanların saldırısıdır kendisine karşı girişilen. Belden aşağı kime karşı olursa olsun. Eğer biz Türkiye’deki bu güçler mücadelesini iç savaşı bu hayasızlık düzeyinde kabul edeceksek ben bunu kabul etmiyorum. Ben Ankara’daki beyefendilerin siyaset yapıcıların yada yurtdışındaki siyaset yapıcıların buradaki bağlı danası olmam. Burada tepeden aşağıya tarih yazıcılığı reddederim. Ben halkın benimsemediği, halkın kabul etmediği hiçbir şeyi kabul etmem. Hiçbir şeyi, benim tarih anlayışım aşağıdan yukarıyadır. Ben bir matbaa işçisinin oğluyum. Ordan buraya kendime yer açarak geldim. Yaşım 44 Konfüçyüs’ün dediği şeyi hiç aklımdan çıkartmıyorum. Eğer uzun yaşarsam bütün düşmanlarımın cenazesinin bir gün önümden geçeceğini biliyorum. Ama kimseye karşı düşmanlığım da yok kin duygumda yok. Size yeminle söylüyorum bu da yok. En çok size kızmam lazım. Çoğu zaman acıyorum. Yeminle söylüyorum acıyorum. Yüreğimde kin ve nefrete yer bırakmıyorum. En çok bu iki arkadaşa kızmam lazım. En çok Zekeriya beyle Nihat beye kızmam lazım kızmıyorum. Asla kızmıyorum. Çünkü kavganın onların üstünde devam ettiğini bu savaşın Türkiye’deki değişimle beraber normalleşmesi gerektiğini biliyorum. Bu kavga da benim aradığım şey sizin hukukçu kimliğinizdir. Siz gerçeği arayacaksınız. Önümüzdeki hafta naip hakim bey buraya geldiğinde kendisinin reddi hakimliğini talep edeceğim. Böyle naip hakimlik olur mu? Yapamazsınız böyle. Bir heyecan içerisinde defterime yazdığım şeyleri getirip beyefendiye gösteriyor. Beyefendi sakinleştiriyor çoğu zaman, böyle inceleme olur mu? Size gösterdiği şey nedir Allah aşkına. Ben bilmiyorum bana vermediniz. Bana göstermiyorsunuz. Ama ordan bir sessiz film oynanıyor. Bende burada bi adamım. O size gösterdiği şey benim kellem mi kolum mu bacağım mı tahliye tarihim mi, idam kararım mı, nedir o? Böyle yargılama olur mu? Nasıl yargılayacaksınız beni böyle? Tarih yazıcılığı görevini reddetmenizi talep ediyorum. Yukarıdan tarih yazıcılığı işini reddetmenizi talep ediyorum. Hukukçu kimliğinizle boynum kıldan incedir. Bakın burada siyaseti aşan bir duruş var. Bir gün Sayın Haşıloğlu burada dedi ki, adalet bakanı kim oluyor be. Adalet bakanı kim oluyor. Sayın başkan diyemiyor. Müfettişler gelmiş gazeteciler sormuşlar Sayın başkana Sayın başkan boynum kıldan ince demiş. Adalet bakanı kim oluyor dediğiniz adam hakimler savcılar yüksek kurulunun başkanı. Sizin sicil amiriniz. Mahkeme salonu tutanaklara geçti. Şimdi bende soruyorum. Bu tarih yazma işi böyle devam ederse burada biraz önce diğer beyefendinin söylediği Durmuş Ali Özoğlu’nun sözü ve beni çok son bölümü çok duygulandırdı beni inanılmaz bir şey yani hakikatten şey böyle bir gel git yaşadım duygusal olarak da bir insan kendi savunmasından onurum zedeleniyor diyerek vazgeçemez. Bakın sanıklar buraya gelirken gelmek istemiyorlar. Burada aileler olmasın sevenler gelmesin buraya sanıkları buraya getiremezsiniz. Böyle yargılama olmaz. Ben yıllarca polis adliye muhabirliği yaptım insanlar koşarak gelir duruşmaya. Görüşlerini söyleyecekler kendilerini savunacaklar anlatacaklar. Bu inançsızlığı yıkın. Bu inançsızlığı yıkın ki, o inançsızlığın yerini siz alabilin, hukuk alabilsin. Eğer bu olmazsa burada yürümez size çok teşekkür ediyorum beni dinlediğiniz için ve tekrar talebimi söyleyip buradan ayrılıyorum. Talebim şudur ben bu duruşma salonuna hukuku rica ediyorum.”

    Odatv.com

  7. #6
    Kayıt Tarihi
    Nov 2006
    Nerede
    izmir
    İletiler
    2.371
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Question Cevap: Bir Ergenekon Savunması

    Alıntı commodore1tr rumuzlu üyeden alıntı İletiyi Göster
    Mehmet Ali Çelebi askeri liseyi birincilikle, Kr.H.O da dördüncülükle bitirmiş. 15 aydır Ergenekon’un tutuklu sanığı. Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nda, Kara Pilot Teğmen. 24 yaşında. 2. Ergenekon davasının 24 Kasım günkü 20. duruşmasında konuştu.

    Kara Pilot Teğmen Mehmet Ali Çelebi,
    söz isteyerek yaptığı konuşmaya,
    “Sayın Başkan, mahkemenizin yargılama şekli TSK’ya hayasızca saldıranlara cesaret vermektedir” diyerek başladı.
    Gazetelerin TSK ve Genelkurmay Başkanlığı aleyhinde,hakarete varan yazı ve yorumlardan alıntılar yapan genç Teğmen,
    “Bizler neden hedefiz” dedi ve Mustafa Kemal’in Afyonkarahisar Kolordu Dairesi’nde subaylara yaptığı konuşmadan bir bölümle yanıtladı:
    “Kuvvet ordudur! Düşmanlar milletimizi bağımsızlıktan mahrum etmek için evvela onu ordudan mahrum etmek çarelerine giriştiler, kumandanlarımı za ve subaylarımıza tecavüz etmeye başladılar. Ordumuzu tamamen lağvederek, milleti bağımsızlığını muhafaza için muhtaç olduğu dayanak noktasından mahrum etmeye teşebbüs ettiler. Herhalde ordu, düşmanlarımızın birinci taarruz hedefi oldu.
    Orduyu imha etmek için mutlaka subayları mahvetmek ve aşağılamak lazımdır. Bundan sonra milleti koyun sürüsü gibi boğazlamakta engeller ve müşkülat kalmaz.”

    Kara Pilot Teğmen Mehmet Ali Çelebi, konuşmasını şöyle sürdürdü:
    “Unutmayalım; ordu milletin namusudur. Bizler önce şeref, sonra hayat anlayışıyla yetiştirildik. Er veya geç aklandığımızda savcılar kendilerine Mustafa
    Kemal’in sözünde yer beğensinler!”
    14 yaşında girdiği askeri lise diplomasını Org. Hurşit Tolon’dan aldığını belirten Teğmen Çelebi, “Kendisinden almam benim için şereftir. Gurur ve onur duyuyorum” dedi.
    “Yalnız bu husus savcılarımızın gözünden kaçmıştır. Hukuksuzca ek klasör göndermeye devam edeceklerse askeri lise diploma töreni CD’sini kendilerine verebilirim. Ne de olsa hazır bir örgütsel irtibat!”

    “BEN TERÖRİST, ONLAR DEMOKRATİK GERİLLA!”
    Teğmen Çelebi konuşmasında özetle şunları söyledi:
    “Ben tanık olmak istemediğim için tutuklanıyorum.Vatan hainleri, biz şerefli Türk subaylarını karalamak için savcıların teşvikiyle tanık olabiliyorlar. Ben ifade vereceğim yeri, Türk milletinin şerefli kürsüsü olarak görüyorum.Onlar ise, garez ve intikamlarına tatmin kürsüsü…
    Ama ben terörist onlar demokratik gerilla… Benim evime rejimin teminatı polis, bir orduyla kapıyı kırarız tehdidiyle giriyor, sahte evrak tanzim ediliyor.
    Tutuklandıktan sonra ailem sürekli rahatsız ediliyor. Babamın işyeri gasp ediliyor. Diğer taraftan bebek katillerinin ayaklarına savcılar gidiyor, bir kırmızı halı serilmediği kalıyor. Neden? Çünkü ben terörist,onlar barış elçisi…

    Türk milleti adına karar verdiğini söyleyen yüce heyet, acaba, Türk milletinin, teröristi subayına yeğlediğini mi düşünüyor? Türk yargısı, teröristi aklama, subayı aşağılama kurumu mudur? Bakınız, Devrem Eren Teğmen dağda terörist kovalarken terör örgütü üyesi olmak şüphesiyle 6 ay tutuklu kalmıştır. Müteakiben tutuksuz yargılanmak üzere görev yeri Yüksekova’ya dönmüştür. Eren Teğmen, Atilla Albayımın savunmasında bahsettiği gibi Savcı Zekeriya Öz’ün ‘Şırnak’tan paketledim de getirttim’ dediği teğmen ..."
    Silivri'deki Ergenekon duruşmalarında savunmalar devam ediyor. [B]Fakat acıklı olan, iddianameleri çarşaf çarşaf yayınlayanları n bu savunmaları görmemezlikten [/B]gelmeleridir. Ne yazık ki medya iyi bir sınav vermiyor..


    Ee her şeyi alethte yazan medyaya karşı bari biz bir savunmayı yazalım dedim... Kızdırdıklarım kusuruma bakmasın... Ama durum budur...
    Tutuklu Teğmen Mehmet Ali Çelebi: “Dünyaya haykırıyorum: Islah olmadım.”
    Salı, 17 Ağustos 2010
    İkinci Ergenekon davasında tutuklu yargılanan Teğmen Mehmet Ali Çelebi, 16 Ağustos 2010'da, 74. duruşmada, izleyenlere derinden etkileyen bir klonuşma daha yaptı. Çelebi, “Atatürk'ün iradesini, şehit ruhlarının dileklerini ve Türk milletinin vicdanını kendi sesimde toplayarak bütün dünyaya haykırıyorum: Ben ıslah olmadım” dedi. İşte Mehmet Ali Çelebi'nin duruşmada yaptığı konuşmanın tam metni...

    Mehmet Ali Çelebi’nin önceki savunmasından pasajlar.

    Sayın başkan, saygıdeğer heyet,Mustafa Kemal'den, onun devrimlerinden millet olarak şahsi çıkarlarımız adına ödün vere vere Hasdal, Silivri zindanlarına çekildik. Bizi ihanete uğrayan Atatürk devrimleri buralara attı. Hakikatin ağırlığını yüklenemeyen geçim kapısı vatanseverliği de burada tutuyor.

    İki sene evvel TSK'nin namuslu ellerinden, birliğimden terörist olma şüphesiyle alındım. Kuvvetli suç şüphemi oluşturan delil klasörü incelendiğinde (252 nolu klasör) Kemalizmin terörist ideoloji ilan edildiğini göreceksiniz. Bilinmelidir ki Atatürk Devrimlerinin nasibi terör iddianamelerine oyuncak olmak değildir. Bunlar Mustafa Kemal'i anlayacak kıratta olmayan hastalıklı kafaların, sefil ruhların ürünüdür. Kurduğu devlette onun sağladığı nimetlerden yararlananlar onu yargılamaya çalışıyor! Bina mimarı, resim ressamı yargılayabilir mi? Şaşırmıyorum, çünkü diğer suç unsurum Nutuk'tan bu mikroplara karşı bağışıklıyım:

    “Gelecek kuşakların Türkiye'de Cumhuriyet'in ilan edildiği gün, ona insafsızca saldıranların başında cumhuriyetçiyim diyenlerin yer aldığını görerek asla şaşıracaklarını sanmayınız. Aksine Türkiye'nin aydın ve cumhuriyetçi çocukları böyle cumhuriyetçi geçinmiş olanların gerçek düşüncelerini tahlil ve tespitte hiç de karamsarlığa düşmeyeceklerdir.”

    Mustafa Kemal'e ait düşüncelerle suçlanıyorum. Ne güzel benim suçum. Ne güzel benim davam. Zulmün hançerlerini üzerime çekecek kadar ona bağlı isem ne mutlu bana! Dilerim kuvveli şüphem katlanarak artar. O zaman hayatım daha da anlam kazanacaktır.
    Kürsüye ulaşabilmem 2 senemi çaldı. Yüreğimdeki yurt sevgisi, askerlik gurur ve şerefimle bir de 26 yaşımla oraya yürüyecek ve savunma vereceğim.

    Kanun gücüyle askere diz çöktürmeye çalışanlara,

    Bu devlet, bu millet için peşinen ölüm tercihi yapmış Türk subayını iki senede iki büklüm yapabileceğini zanneden sığ zihniyetlilere,

    Tarihin şanlı sayfalarına layık Mustafa Kemal adını terör sayfalarında lekelemek isteyenlere söyleyeceklerim var!

    ISLAH OLMADIM

    Bu toplantıya başkanlık eden, gözleri altında olduğumuz Ebedi Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün iradesini, titremeksizin bedenlerinden vazgeçen ve şimdi kabirlerinden başlarını kaldırarak bizleri izleyen şehit ruhlarının dileklerini, Türk milletinin vicdanını kendi sesimde toplayarak bütün dünyaya haykırıyorum: BEN ISLAH OLMADIM!

    Hiçbir güç benim vatana olan sevgim ve onun azametini ıslah edemez.

    Beni hıyanetin dostu, karanlığın yoldaşı olmama suçundan ıslah edemezsiniz!

    Utanmayanların yüzkarası olmaya devam edeceğim.

    Uçurumlar arasından, ölüm yollarından, topların tüfeklerin namlusundan geçerek zihnimize, yüreğimize intikal eden Cumhuriyetin, Mustafa Kemal devrimlerinin en kıskanç neferlerinden olma suçundan ıslah edemezsiniz!

    Ne sandılar Türk subayını? Ben insanlık tarihi boyunca evladı olduğu Türk milletinin boynuna esaret zinciri geçirtmeyen Türk Ordusu'nun subayıyım. Bunları suç kabul edenlerin müebbet okları karşısında ürküp çekilmiyorum. Esaret zincirini gururla bedenime sarıyorum. Görevimi şevk ve ümitle yüklenip onları istekle karşıma alıyorum.
    İnancım odur ki Mustafa Kemal düşüncesinin takipçisi olmak, Türk milletinin ortak suçudur, hiç değilse namuslu kalan omurgasız olmayanların ortak suçudur bu. Türk milletinin her bireyi potansiyel suçludur.

    Suç sayılan eyleme katılmam tam bir inanç ve bilinçledir. Bu uğurda taşıyacağım prangalardan, mahkûm edileceğim en ağır cezalardan şeref duyarım. Ama zindandan çıkacağımız gün bizi yeniden mahkûm etmeniz gerekecektir. Çünkü biz o gün de bugün olduğumuz kadar suçlu olacağız.

    Savunma verdiğimde birtakım ülser kuyusu, ısmarlama basının pis nefesinde lekelenmiş önyargılı hafızalar; Adaletin sarsılmaz takipçileri, Mustafa Kemal'e dost vicdanlar; İki sene rehin alınmış bir muvazzaf subayın, KUVVETLİ SUÇ ŞÜPHESİ'ni görmek üzere,

    En azından böyle bir kara lekeye inanırlarsa yüzüme tükürmek üzere burada olmalılar.

    Şairin dediği gibi:

    Bir şey varsa

    Bir şey vardır

    Bir şey yoksa

    Çok şey vardır

    Özdemir ASAF

    Vatanıma ihanetten yargılanıyorum. Bir şüphe kırıntısı dahi akıllarda yer ederse eğer, milletimden talebimdir:

    Çıkarın o şanlı üniformamı üzerimden.

    Yeter olsun! Mübarek vatan havasını ciğerlerime sokmayın.

    Lekelenmişse eğer topraklara sürtün alnımı.

    Daha fazla değdirmeyin vatan topraklarına ayaklarımı.

    Dağ doruklarına bırakın bu bedeni; kuşlar etimi çeke çeke parçalasınlar beni. Bütün varlığımı ovalara saçsınlar ki ibret olsun âleme...

    Aklın almayacağı iftira ve isnatlarla bu tezgâhı kuranlar beni iki sene zindanda tutmakla başarılı olmuşlardır. Ancak ben onların bu küçük zaferine izin verecek kadar güçlüyüm. Bugün beni burada tutarak başları göğe erenler, yarın adaletin saf ışığı karşısında başlarını yerden kaldıramayacaklar olacaktır.

    Zaman ve hadiseler her türlü hakikati ispat eder, fakat bazen böyle helak eden darbeler indirerek. Aldatmacaların son bulacağı ve kötülüklerin yenileceği gün gelecektir. Varsın o gün benim zindanımın üzerine doğsun, ne önemi var? O mutlu gün 2 yıldır bulunduğum, zulmün tesis ettiği sabit ikametgâhım! Hasdal'da beni bulacaktır.

    O zaman zulüm adaletin buyruğuna girecek, tarih hakikati yine göndere çekecek, o sancak yine dalgalanacak ve dosta düşmana o ulvi düşünceyi haykıracaktır:

    “HARBİYELİ ALDANMAZ!”

    Yolları kapattılar, açacağız.

    Ufku kararttılar, ağartacağız.

    Yurdumuz virandır, şenleteceğiz.

    Yüce Heyeti Saygıyla Selamlarım!

    Mehmet Ali Çelebi

    Tutuklu Kr. Plt. Tğm.
    http://www.haberiniz.com/index.php?o...lye&Itemid=176

  8. #7
    Kayıt Tarihi
    Apr 2010
    Nerede
    istanbul
    İletiler
    451
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: Bir Ergenekon Savunması

    Bir askeri personelin çok üstün görevlerde bulunması,suç işlemeyeceği anlamına gelmez.Yanlış anlamayın suçlu demiyorum dava hala sürüyor.Ama dava bitmeden hemen hükmü vermişsiniz.Masumlar.Katıldığım tek konu tutuklanma süreleri çok uzun sürdü.Yıllar süreceği belli olan bir dava da bu kadar tutuklu kalmaları rahatsızlık verici.Ergenekon un olup olmadığına inanır ya da inanmazsınız.Ben var olduğuna inanıyorum.Bu dava kapsamıda tutuklu bulunan paşalarımızın da anti amerikancı ya da anti AB ci oldukları da külli yalan.Biraz ağır bir tabir olacak ama dava kapsamındaki bütün paşalar amerikan yalakası.Kanıtım da Özden ÖRNEK günlükleridir.Bakınız günlüklerden alıntı da ne diyor.22Kasm 2004 orduevinin bahçesinde Şener ERUYGUR Paşa ile başbaşa konuşur Özden Paşa.Şener paşa 10 Mart 2004 de bu işi bitirelim der.Özden paşa ise 1980 deki durumla bugünkü durum bir değil der.Halkı kontrol altında tutamayız şimdi darbe yaparsak.Ondan daha önemlisi ABD li dostlarımız 1980 de olduğu gibi yanımızda değil.Amerikalı dostlarımızı yanımıza çekmemiz darbeye inandırmamız şart.Onların istemediği bir darbeyi nasıl yaparız der.Haklısın cevabını alır.Hani paşalarımız anti amerikancıydı.Resmen ABD yalakalığı bu.

  9. #8
    Kayıt Tarihi
    Nov 2006
    Nerede
    izmir
    İletiler
    2.371
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: Bir Ergenekon Savunması


    'Ergenekon'da polisten şaşırtan itiraf! Ergenekon sanığı teğmenin telefonuna rehber ekledik

    Kenan BUTAKIN/VATAN
    İstanbul Emniyeti, Ergenekon sanığı Teğmen Mehmet Ali Çelebi’nin gözaltında bulunduğu sırada el konulan cep telefonuna, bir Hizb-ut Tahrir üyesinin rehberini eklediklerini itiraf etti. Mahkemenin isteği üzerine hazırlanan tutanakta, “Rehber yanlışlıkla Çelebi’nin telefonu- na eklenmiş” ifadesi yer aldı


    Kaynak:http://haber.gazetevatan.com/sasirta...55222/1/Gundem


    http://www.odatv.com/n.php?n=hizbut-...klu-2901111200

  10. #9
    Kayıt Tarihi
    Jun 2008
    İletiler
    139
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: Bir Ergenekon Savunması

    Aynen öyle,Sayın Diaz.Bu ülkede vatandaşların zihinleri öylesine yıkanmış ki,TSK mensupları sanki uzaydan gelmiş,suç işleyemez,yalan söyleyemez,hata yapamaz.

    Darbeyle suçsuz insanlara işkenceler yaparak asan TSK hangi TSK peki,o başka bir kurum mu?

    Komplo teorileri üreterek her şeyi kendine yontma konusunda bir yarışma yapılsa,bizim millet birinci olur kuşkusuz...Kardeşim,akıllanın biraz,düşünme kabiliyetiniz var,kullanın bunu...Onlar da bir anadan doğan insan evlatları,suç da işlerler,her şeyi de yapabilirler,bakınız 12 Eylül...Çıkıp iki duygu sömürüsü yapan her subay kahraman olacaksa bu ülkenin çok işi var...O zamanın kahramanları o zaman yaşadı,şu andakiler onlar değil,bunun ayrımına varamadınız gitti...

  11. #10
    Kayıt Tarihi
    Feb 2010
    Nerede
    kktc
    İletiler
    672
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: Bir Ergenekon Savunması

    M. Balbay 700 gündür içeride.... Bu sadece 1 örnek.... Siz neden bahsediyorsunuz?...

+ Konuyu Yanıtla
1 / 2 Sayfa 12 SonSon

Bu sayfada bulunan kavramlar:

teğmen mehmet ali çelebi savunması

baroya bas vursan ucretsiz avukat icin kac gunde beli olur

BENADI MORISON

Forum

Benzer Konular :

  1. [Ticaret kanunu] SMS Şikayeti Savunması
    Merhabalar, 28.09.2018 tarihinde emlak firmam üzerinden bir numaraya reklam amaçlı SMS göndermiştim. Bu kişi şikayet etmiş, bugün ticaret...
    Yazan: hasanduman Forum: Ticaret Hukuku
    Yanıt: 1
    Son İleti: 27-05-2019, 13:19:10
  2. İşe gecikme savunması
    Kamuda belediyede daimi işçiyim. İşe 4/5 dakika geç geldiğimiz için disipline gönderip savunmamizi istiyorlar. Mesai saatlerimiz 8/12 13/17 Yeri...
    Yazan: Byksee Forum: Kamu Hukuku
    Yanıt: 3
    Son İleti: 20-07-2018, 13:20:25
  3. Davalı İdare Savunması
    Öncelikle ilginize teşekkür ederim.İdare mahkemesine açtığım davada mahkeme davalı idarenin savunmasını gönderdi.Gelen savunmaya karşılık yapmam...
    Yazan: yrdkilinc Forum: İdare Hukuku
    Yanıt: 2
    Son İleti: 05-05-2010, 15:52:27
  4. Avukat savunması ile ilgili
    selamlar, iki sene kadar önce tarafımıza haksızca açılan ticari davayı kaybetmiş bulunuyoruz ve gerekçeli karar iki gün önce çıktı. buna istinaden...
    Yazan: ssbeaver Forum: Hukuki Görüş ve Yorum
    Yanıt: 2
    Son İleti: 01-08-2009, 13:25:38
  5. Perinçek in savunması
    8 Mart 2007 Sayın Başkan, YANLIŞ SALON Burada iki gündür yapılan iş, yargılamaya benzemiyor; akademik bir...
    Yazan: commodore1tr Forum: Diğer Hukuki Sorular
    Yanıt: 2
    Son İleti: 17-03-2007, 18:19:00

Yetkileriniz

  • Yeni konu açma yetkiniz yok
  • Konuya cevap verme yetkiniz yok
  • Dosya ekleme yetkisi yok
  • İleti düzenleme yetkisi yok
  •  


2022 tarihli Hukuk Blog |  Arabulucu |  Hukuk Kitapları |  Alman Hukuku |  Özel Güvenlik AŞ. |  İş İlanları |  Ankahukuk |  Psikolog |  Site Ekleme |  Sihirli Kadın |  Sağlık |  Satılık Düşecek Domainler |  Bayefendi |  Afternic Alanadı satış (Domain alımı) | 

™ Marka tescili, Patent ve Fikri mülkiyet hakları nasıl korunuyor?
Hukuki.Net’in Telif Hakları ve 2014-2022 yılları arası Marka Tescil Koruması Levent Patent tarafından sağlanmaktadır.
♾️ Makine donanım yapı ve yazılım özellikleri nedir?
Hukuki.Net olarak dedicated hosting serveri bilfiil yoğun trafiği yönetebilen CubeCDN, vmware esx server, hyperv, virtual server (sanal sunucu), Sql express ve cloud hosting teknolojisi kullanmaktadır. Web yazılımı yönünden ise content management (içerik yönetimi) büyük kısmı itibari ile vb olup, wordress ve benzeri çeşitli kodlarla oluşturulan bölümleri de vardır.
Hangi Diller kullanılıyor?
Anadil: 🇹🇷 Türkçe. 🌐 Yabancı dil tercüme: Masaüstü sürümünde geçerli olmak üzere; İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Hintçe, Rusça ve Arapça. (Bu yabancı dil çeviri seçenekleri ileride artırılacak olup, bazı internet çeviri yazılımları ile otomatik olarak temin edilmektedir.
Sitenin Webmaster, Hostmaster, Güvenlik Uzmanı, PHP devoloper ve SEO uzmanı kimdir?
👨‍💻 Feyz Pazarbaşı & Istemihan Mehmet Pazarbasi[İstanbul] vd.
® Reklam Alanları ve reklam kodu yerleşimi nasıl yapılıyor?
Yayınlanan lansman ve reklamlar genel olarak Google Adsense gibi internet reklamcılığı konusunda en iyi, en güvenilir kaynaklar ve ajanslar tarafından otomatik olarak (Re'sen) yerleştirilmektedir. Bunların kaynağı Türkiye, Amerika, Ingiltere, Almanya ve çeşitli Avrupa Birliği kökenli kaynak kod ürünleridir. Bunlar içerik olarak günlük döviz ve borsa, forex para kazanma, exim kredileri, internet bankacılığı, banka ve kredi kartı tanıtımları gibi yatırım araçları ve internetten para kazanma teknikleri, hazır ofis kiralama, Sigorta, yabancı dil okulları gibi eğitim tanıtımları, satılık veya kiralık taşınmaz eşyalar ve araç kiralama, ikinci el taşınır mallar, ücretli veya ücretsiz eleman ilanları ile ilgili bilimum bedelli veya bedava reklamlar, rejim, diyet ve özel sağlık sigortası gibi insan sağlığı, tatil ve otel reklamları gibi öğeler içerebilir. Reklam yayıncıları: ads.txt dosyası.
‼️ İtirazi kayıt (çekince) hususları nelerdir?
Bahse konu reklamlar üzerinde hiçbir kontrolümüz bulunmamaktadır. Bu sebep ile özellikle avukat reklamları gibi Avukatlık kanunu vs. mesleki mevzuat tarafından kısıtlanmış, belirli kurallara tabi tutulmuş veya yasaklanmış tanıtımlardan yasal olarak sorumlu değiliz.
📧 İletişim ve reklam başvuru sayfası nerede, muhatap kimdir?
☏ Sitenin 2022 yılı yatırım danışmanı ile irtibat ve reklam pazarlaması için iletişim kurmanız rica olunur.
Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution 4.0 International License.