Değerli Hukukçu arkadaşlar, aşağıda yazdığım konu ile ilgili olarak bazı sorularım olacak, cevaplarsanız çok memnun kalırım. Zira benim avukatımdan aldığım bilgilerden pek fayda göremedim. Çok fazla hukuki terimler ile kafamı karıştırdı doğrusu.

Hakkımda açılan 213 sayılı kanuna muhalefet suçundan dolayı mahkeme hapis cezasına karar verdi. Bu kararı aynen aşağıya yazıyorum.
(Davanın içeriği:
Sigortalı olarak çalıştığım şirketin sahiplerinin ben ve eşim adına şirket kurup kendi firmalarına taşeronluk yaptırmaları ve bu süre zarfında KDV giderlerinin bu üzerime kurulmuş firma üzerinde bırakılmasıdır. Sonrasında ise sahte fatura kullandıkları ortaya çıkmış ancak şirket müdürü olarak ben yargılanmış bulunmaktayım. O şirkette sigortalı olarak işçi pozisyonunda çalışmam ve bunu ispat etmemde bu dava üzerinde bir etki yaratmamıştır. Sahibi akrabam olan şirket sahibide bu konudaki ifadesinde işlemlerin hiçbirinden haberinin olmadığını bu tür işlemleri benim yaptığını söylemiştir. Ayrıca taşeronluk işlemlerinden dolayı benim adıma olan şirketin ana firmaya kestiği faturaların karşılığında hiç bir ödeme yasal yollardan yapılmamıştır. Bu durumuda mahkemede dile getirmemize rağmen hakim bu kararı vermiştir. Bu ödemeler ile ilgili olarak Yargıtaya bilgi verilebilirmi? yada ana firma hakkında alacak davası açılabilirmi?)

Hüküm:
1- Sanığın sübut bulunan 2003 yılına ait sahte fatura kullanmak suçundan eylemine uyan 217 sayılı VUK .nun 359/b-1 mad. gereğince suçun işleniş biçimi ve özellikleri göz önüne alınarak takdiren 18 AY HAPSİ İLE CEZALANDIRILMASINA,
Sanığın cezasından TCK. nun 80. maddesi gereğince takdiren 1/6 oranında artış yapılarak 21 AY HAPİS CEZASI İLE CEZALANDIRILMASINA, Sanığın cezasından başkaca indirime ve arttırıma kanunen yer olmadığına,
Sanığın kişiliği, sabıkalı oluşu, suçun işlenmesindeki özellikler ile ileride bir daha suç işlemekten çekineceğine dair mahkememize olumlu kanaat gelmemesi nedenleriyle hakkında 647 sayılı Yasanın 6 ve 5728 sayılı Yasa ile değişik CMK nun 231/5 nci maddelerinin tatbikine yer olmadığına,
Katılan kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden 575 tl vekalet ücretinin sanıktan alınıp katılana verilmesine,
Sanıkların sarfına neden oldukları 5 çağrı kağıdı tutarı 22,5 tl yazışma gideri 1.65 tl ve bilirkişi ücreti 100 tl olmak üzere 124,15 tl yargılama giderinin sanıktan tahsiline,
Sanık müdafiinin yüzüne karşı, katılan vekilinin yokluğunda, C.Savcısının huzuru ile talebe uygun olarak 7 gün içinde temyiz yolu açık olmak üzere temyiz edildiğinde Yargıtay ilgili Ceza Dairesine gönderilmek üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.


Şeklindedir.

1- Şimdi bu karara göre avukatım bana cezanın en alt limitten verildiğini söylemektedir, bu doğrumu bilemiyorum açıkcası,

2- Ayrıca dosyayı temyiz ettiğini ve uzun bir süre yargıtayda kalabileceğini ve büyük ihtimal ile bozma kararının çıkabileceğini söylemektedir. Bu anlamda sizlerin görüşlerini almak isterim.

3- Temyiz edilen bu tür bir kararın zaman aşımı sürelerinin ne kadar olduğunu bilmiyorum, sizlerden bu konuda da bilgi talep etmekteyim. (Suçun işleniş tarihi 2003 yılı vergi dönemi, davanın ilk açılış tarihi 2008 mart ayıdır) (karar tarihi ise 2009/nisan ayıdır)
4- Bu konuda duyduğuma göre çok emsal karar varmış, (yakın akrabalarının üzerine şirket kurma vs gibi işlemler) ancak Yargıtayın web sitesini çok araştırdım maalesef Hukukçu olmadığımdan bulamadım. Bu tür emsal karar biliyormusunuz?
5- Maalesef yaşamımdaki ilk mahkeme deneyiminden böyle bir ceza almış bulunmaktayım, bu durum aile birliğimede ciddi zararlar vermiş, eşimle beni boşanma aşamasına getirmiştir.

Sizden ricam bu konuda bildiklerinizi benimle paylaşmanızdır.
Şimdiden çok teşekkür eder , saygılar sunarım.
Engin