Eşya müsaderesi
Madde 54- (1) İyiniyetli üçüncü kişilere ait olmamak koşuluyla, kasıtlı bir suçun işlenmesinde kullanılan veya suçun işlenmesine tahsis edilen ya da suçtan meydana gelen eşyanın müsaderesine hükmolunur. Suçun işlenmesinde kullanılmak üzere hazırlanan eşya, kamu güvenliği, kamu sağlığı veya genel ahlak açısından tehlikeli olması durumunda müsadere edilir.
(2) Birinci fıkra kapsamına giren eşyanın, ortadan kaldırılması, elden çıkarılması, tüketilmesi veya müsaderesinin başka bir surette imkansız kılınması halinde; bu eşyanın değeri kadar para tutarının müsaderesine karar verilir.
(3) Suçta kullanılan eşyanın müsadere edilmesinin işlenen suça nazaran daha ağır sonuçlar doğuracağı ve bu nedenle hakkaniyete aykırı olacağı anlaşıldığında, müsaderesine hükmedilmeyebilir.
(4) Üretimi, bulundurulması, kullanılması, taşınması, alım ve satımı suç oluşturan eşya, müsadere edilir.
(5) Bir şeyin sadece bazı kısımlarının müsaderesi gerektiğinde, tümüne zarar verilmeksizin bu kısmı ayırmak olanaklı ise, sadece bu kısmın müsaderesine karar verilir.
(6) Birden fazla kişinin paydaş olduğu eşya ile ilgili olarak, sadece suça iştirak eden kişinin payının müsaderesine hükmolunur.
Kazanç müsaderesi
Madde 55- (1) Suçun işlenmesi ile elde edilen veya suçun konusunu oluşturan ya da suçun işlenmesi için sağlanan maddi menfaatler ile bunların değerlendirilmesi veya dönüştürülmesi sonucu ortaya çıkan ekonomik kazançların müsaderesine karar verilir. Bu fıkra hükmüne göre müsadere kararı verilebilmesi için maddi menfaatin suçun mağduruna iade edilememesi gerekir.
(2) Müsadere konusu eşya veya maddi menfaatlere elkonulamadığı veya bunların merciine teslim edilmediği hallerde, bunların karşılığını oluşturan değerlerin müsaderesine hükmedilir.



* * *

5237 sayılı Türk Ceza Yasa’sında müsadere bir güvenlik tedbiri olarak düzenlenmiştir. Yeni TCK.nun 5. maddesinde, “Bu Kanunun genel hükümleri, özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanır” denmek suretiyle müsaderenin artık sadece genel hükümlere göre yapılacağı ortaya konulmuştur. Artık müsadere işlemi, özel ceza yasalarından bile kaynaklansa bu maddelere göre yapılacaktır.

Yine yeni yasamızla değerin müsaderesi de olanaklı hale gelmiştir.

5237 Sayılı TCK’nun 75. maddesinin 5. fıkrası, TCK’nun 119/8. maddesine paralel şekilde, “Bu madde gereğince kamu davasının açılmaması veya ortadan kaldırılması, kişisel hakkın istenmesine, malın geri alınmasına ve müsadereye ilişkin hükümleri etkilemez” şeklinde düzenlenemiştir. Buna göre, önödeme nedeniyle kamu davasının açılmaması, takipsizlik kararı verilmesi veyahut açılan kamu dava*sının önödeme nedeniyle ortadan kaldırılması hallerinde müsadere kararı verilebilmesi olanaklı hale gelmiştir. Yine 74. madde*, “Genel af, özel af ve şikâyetten vazgeçme, müsadere olunan şeylerin veya ödenen adlî para cezasının geri alınmasını gerektirmeyeceğini” hüküm al*tına alarak bu halde de müsaderenin geçerli olacağını anlatmak istemiştir.

Ceza kararnamesi kaldırıldığı için müsadere usulü yeniden düzenlenmiştir. Buna göre;

Müsadere kararı verilmesi gereken hallerde kararı davayı gören mahkeme verir. Eğer olayla ilgili olarak kamu davası açılmamış ise veya açılmış olmakla birlikte müsadere konusunda bir karar verilmemiş ise; karar verilmesi için C. Savcısı veya katılan davayı görmeye yetkili mahkemeye başvurabilir. Eğer müsaderesi istenen eşya suç konusu olmayıp bizatihi müsadereye tabi bulunan bir eşya ise o takdirde başvuru sulh ceza mahkemesine yapılır.

Yine kamu davası açılmış olup ta iadesi gereken eşya ile ilgili bir karar verilmemiş olması durumunda mahkemece resen veya ilgililerin istemi üzerine bu eşyanın iadesine karar verilir. Burada soruşturmanın dava açmama ile sonuçlanması durumunda iade kararına ilişkin bir düzenleme yoktur. Zira, kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiğinde emanette bulunan ve iadesi gereken eşyanın C. Savcılığı tarafından ilgilisine iadesi gereklidir. Bu konuda mahkemece verilecek bir karar yoktur.

Mahkeme bu başvuru üzerine işi duruşmalı olarak görür. Müsadereye veya iadeye konu olan eşyanın üzerinde hakkı olan kişiler hak sahibi sıfatı ile duruşmaya çağırılacaklardır. Bu kişiler sanığın sahip olduğu hakları kullanabileceklerdir. Eğer çağrıya uyulmaz ise sonraki işlemlere devam edilir. Zaten CMK nun 195. maddesine göre sadece müsadereyi gerektiren davalarda kişiye gelmemesi halinde davanın yokluğunda görüleceği ihtarını taşıyan tebligat yapıldığında kişi gelmese de dava yokluğunda bitirilebilecektir.

Müsadere kararına karşı İSTİNAF YOLU açıktır.