Ayrıntılı ve bilgilendirici yazınıza çok teşekkür ederim. Tehlikenin Farkındayız ve olmalıyız. Peki mesleğimizi kuşatan bu tehditten nasıl sıyrılabiliriz...? Göstere göstere gelen tehlikeyi onu kabullenmeyerek görmezden gelerek, işe yaramayacağı iddia ederek mi savuşturabiliriz. Yoksa o tehlikeyi özü itibariyle uyuştuğu mesleğimizin içinde eriterek onu öğrenerek uygulayarak mı? Daha yolun başındayız arkadaşlar. Bir takım çevreler uyanmadan bizim bu alanı kaptırmamamız gerekiyor. Ankarada Baromuzun desteğiyle mediasyon eğitimi verdiğimizden bahsetmiştim. Halen de eğitimler devam etmekte. Biz bu alanda belirli bir sayıya ve örgütlenmeye ulaşabilirsek, sonradan bu işe soyunanların ne kadar şansı olabilecek diye harekete geçmiş durumdayız. Ankarada bu sene başından bu yana 70 ten fazla Avukat eğitim aldı. Serbet mesleğin zorlukları içinde forum sitesi kurarak mediasyonun web de sahibi olmayı hedefledik ve yayına başladık. Bilgi güçtür arkadaşlar. Hergün en az yarım saatimizi ayırarak gelişen dünyaya yetişmeye çalışmalıyız. Size mediasyonun gidişatı hakkında kısa bir olay anlatarak yazımı bitireceğim.
Bir gün Philip Morris firmasının Ceo su şirketin çalıştığı hukuk firmalarına bir parti davetiyesi yollar. İşin ilginç tarafı bu partiye rakip tütün şirketlerinin yöneticileri ve onların çalıştığı hukıuk firmalarının sahipleri de davetlidir. Partinin sonlarına kadar kimse neden davet edildiğini hala anlayamamış bir şekilde zengin menüden yararlanmaktadır. Tam o sırada Philip Morris firmasının Ceo su ayağa kalkarak: Hepiniz hoşgeldiniz...., sizi patronlarımızın bile şimdi haberdar olacağı bir kararımı açıklamak üzere davet ettim. Avukatlarımıza sesleniyorum. Bundan sonraki sorun çözme yöntemimiz davalaşmak değil mediasyon olacaktır. Mediasyonu öğrenin. Bu gizlilik, hız, verimlilik, ilişkilerimizin devamı ve maliyet açısından tercih ettiğimiz bir yoldur. Bunu yapamayacak avukatlarımızla ilişiğimizi keseceğiz. Ben size artık daha az ücret ödeyeceğim demiyorum. Vereceğiniz mediasyon hizmeti karşılığında bizim edeceğimiz kar, sizin ücretlerinize de zam olarak yansıyacaktır....
Bu açıklamadan sonra firma avukatları, rakip firmalar ve onların çalıştıkları avukatlar mediasyonu benimser ve hukuk firmaları kısa zamanda mediationa adapte olurlar.
ABD de yargıçların gerine gerine günlerce duruşma yapabilmesini, adliye binalarının neden sakin ve nezih olduğunu anlamaya çalışırdım. İstistiklere bakıldığında son veriler ABD de uyuşmazlıkların %96 ila %98 inin mediasyon başta olmak üzere ADR yollarıyla çözümlendiğini göstermektedir. Biz bu istatistiklere epeyce bir zaman sonra ulaşabiliriz belki ama potansiyelimizi küçümsememeli ve avukatlar olarak geride kalmamalıyız.
Sevgiler - Saygılar
Hukuki NET Güncel Haber
Konu Şamil Demir tarafından (11-05-2007 Saat 22:35:26 ) de değiştirilmiştir.
Biz hala "önleyici hukuk" nedir bilmezken mediasyon biraz fazla gelir bize.
Meslektaşıma katılıyorum.
Ama kafama takılan ayrı bir detay var. Sayın Şamil Demir'in sitesinin reklamını yapmak amacı ile açtığı bu konudan huzursuz olmadım desem yalan olmaz. Zaten neyin ne olacağı kesinleşmemişken. Çeşitli blog siteleri açıp, dilekçeler yayınlayarak, üstte yazdığı sitenin reklamını yapan meslektaşımın blogta gerçek kimliğini neden kullanmadığını sorarım. Reklam sıkıntısını ayrı bir forum konusunda dile getiriyor, fakat zaten çok güzel reklam yapıyor zaten. Gerçek amacının mediatorluk olmayıp sırf açtığı sitenin duyurusunu yapmak olduğu kanaatindeyim. Çünkü barodan aldığım bilgilere göre hala mediatorlük konusunda kesin adımlar atılmamış.
Meslektaşıma katılıyorum.
Ama kafama takılan ayrı bir detay var. Sayın Şamil Demir'in sitesinin reklamını yapmak amacı ile açtığı bu konudan huzursuz olmadım desem yalan olmaz. Zaten neyin ne olacağı kesinleşmemişken. Çeşitli blog siteleri açıp, dilekçeler yayınlayarak, üstte yazdığı sitenin reklamını yapan meslektaşımın blogta gerçek kimliğini neden kullanmadığını sorarım. Reklam sıkıntısını ayrı bir forum konusunda dile getiriyor, fakat zaten çok güzel reklam yapıyor zaten. Gerçek amacının mediatorluk olmayıp sırf açtığı sitenin duyurusunu yapmak olduğu kanaatindeyim. Çünkü barodan aldığım bilgilere göre hala mediatorlük konusunda kesin adımlar atılmamış.
Sayın melektaşımız Av.Şamil Demir tarafından eklenen linke ve sitesine sonuna kadar sahip çıkacağız. Farkındaysanız "SİTESİNİN" reklamını yapmaktan bahsediyorsunuz ve biz de buna seve seve müsaade ediyoruz. Sahibini tanımasak da konu bir hukuk sitesiyse sonuna kadar da destek oluruz.
Şu reklam ile tanıtımı bir ayırabilsek... (Uzatmak ve konuyu asıl amacından uzaklaştırmamak için özet yazdım. Umarım anlatabilmişimdir)
Saygılarımla.
Ülkemizde hukuksal temelde her kesimin yoğun bir biçimde katıldığı bir Anayasa tartışması sürmekte iken, Hükümet önerisi olarak getirilen bir tasarı, hak ettiği düzeyde tartışılmamaktadır.
“Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Tasarısı” içinde bulunduğumuz ay tartışmaya açıldı.
Baro olarak, tasarı ile ilgili oluşturduğumuz Komisyon vasıtasıyla, gerekli etkinlikleri sergilemek üzere bir dizi girişimde bulunduk. Bu arada bir katılım örneği de göstererek Genç Avukatlar Birliği ile işbirliği içinde olduk. Bu bağlamda Tasarıyı hazırlayan Komisyonun Başkanı Prof. Dr. Hakan Pekcanıtez’i de Baromuza davet ederek bilgi aldık. Bu toplantılar sonucunda İstanbul Barosunu adına bir arkadaşımızın da bu Komisyonda temsil edilmesini sağladık.
Bütün bu girişimler sonucunda oluşturduğumuz görüşlerimiz ekte sunulmaktadır.
İstanbul Barosu olarak, tasarının geri çekilmesini savunmakla birlikte, Tasarı Komisyonunda temsil edilecek olmamız nedeniyle orada ileri süreceğimiz itirazlarımız da ayrıca saptanmıştır.
Yaptığımız gözlemler, meslektaşlarımız arasında konu ile ilgili yetersiz bir bilgilenme bulunduğu yönündedir. Mesleğimizi çok yakından ilgilendiren konu ile ilgili olarak, Baro Dergimizde de ayrıca ayrıntılı yayınlar yapılacaktır.
Konuya duyarlılık gösterilmesini rica ederim.
Saygılarımla.
Av.Kazım Kolcuoğlu
İstanbul Barosu Başkanı
İSTANBUL BAROSU BAŞKANLIĞI
HUKUK UYUŞMAZLIKLARINDA ARABULUCULUK KANUNU TASARISI
GÖRÜŞ VE ÖNERİLER
60. Cumhuriyet Hükümetinin TBMM’ye sunulan programında yer alan ve kamuoyunda tartışılmak üzere ilan edilen “Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Tasarısı” konusunda, İstanbul Barosu tarafında yapılan çalışmalar sonucunda, tespit edilen hususlar iki başlık altında değerlendirilmektedir:
Tasarı, bu düzenlemeye egemen olan normatif esaslar itibariyle ciddi sorunlar doğuracağından geri çekilmelidir.
Tasarının Hükümet Programı ile “taahhüt” edilmiş olması nedeniyle, geri çekilmesinin olası bulunmadığı kanısı egemen ise, mutlaka önerilen değişikliklerin yapılması sağlanmalıdır.
Tasarı, bu düzenlemeye egemen olan normatif esaslar itibariyle ciddi sorunlar doğuracağından geri çekilmelidir.
1.a. Tasarı, bu şekli itibariyle 1136 Sayılı Avukatlık Yasasının 35. maddesinde yapılan düzenlemeyi esas almakta ve aynı mantıkla “yeni bir kurum” ihdas etmektedir. Gerçekten de; UZLAŞMA SAĞLAMA başlıklı 35. madde aynen şöyledir;
“Avukatlar dava açılmadan veya dava açılmış olup da henüz duruşma başlamadan önce kendilerine intikal eden iş ve davalarda, tarafların kendi iradeleriyle istem sonucu elde edebilecekleri konulara inhisar etmek kaydıyla, müvekkilleriyle birlikte karşı tarafı uzlaşmaya davet edebilirler. Karşı taraf bu davete icabet eder ve uzlaşma sağlanırsa, uzlaşma konusunu, yerini, tarihini, karşılıklı yerine getirmeleri gereken hususları içeren tutanak, avukatlar ile müvekkilleri tarafından birlikte imza altına alınır. Bu tutanaklar 09/06/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 38 inci maddesi anlamında ilam niteliğindedir.”
Tasarı ile getirilen Arabuluculuk müessesesi ile bu madde arasında farklılıklar bulunmakta ise de, esasen mevcut bulunan bir müessesenin yeniden düzenlenmesi ihtiyacının bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu ihtiyacın doğumunu izah eden tasarı gerekçesinde, 1136 Sayılı Yasanın 35. maddesine atıfta bulunulmamış olması, gerekçeyi yetersiz kılmaktadır. Bu yönüyle, esasen Avukatlık mesleğinin “görev tanımı” içinde bulunan bir alanın düzenlenmekte olduğu kuşkusuzdur.
Bu düzenleme, Avukatlık mesleği içinde değerlendirilmesi gereken bir alanı, diğer mesleklere de açmaktadır. Tasarının 21. maddesine göre, dört yıllık lisans eğitimini tamamlayanlar, belirtilen eğitimi aldıkları takdirde, Arabuluculuk sıfatına hak kazanmak üzere sınava alınabilecektir. Hukuk lisans diplomasına sahip bulunmayanlar için 21. maddenin 2. fıkrasında getirilen (getirilmek ihtiyacı duyulan) hüküm ise, bunların yüz saat “hukuk eğitimi” almalarını zorunlu kılmaktadır.
Bu nokta üzerinde dikkatli bir değerlendirmeye ihtiyaç vardır.
Tasarı gerekçesine göre; kanun “hukuk uyuşmazlıklarında” uygulanacaktır. (Gerekçe 1. paragraf son cümle) Ayrıca yargı yükünün azaltılması, yavaş işleyişin önlenmesi gibi gerekçede yer alan tespitler de nazara alındığında, yapılan işin esas itibariyle “yargısal faaliyetin bir parçası” olduğunu algılamak zor değildir.
Diğer yandan, hukuki niteliği itibariyle aşağıda tartışılacak olan “ilam hükmündeki belge” üretmekte oluşu da, yukarıdaki tespitimizi doğrulayan diğer bir husustur.
Keza, gerekçede böyle bir yasal düzenlemenin yapılmasında Anayasamızın 36. maddesi ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesine gönderme yapılarak “Adalete Erişim” kavramının öneminin vurgulanması, taslakta önerilen faaliyetin niteliğini yeterince izah etmektedir.
Bütün bu “hukuki” niteliğine rağmen, anılan sistemin diğer lisans eğitimlerine açık hale getirilmiş olması, hukuki bir faaliyetin sair meslek mensupları tarafından yapılmasına yol açacaktır. Bu durum, çok ciddi sonuçlar doğuracaktır.
En açık deyişle, hukuka aykırı olan ve ilam hükmünü haiz bulunan belgelerin “infaz” edilmek üzere, istihsal edilmesi kaçınılmazdır.
Doğacak sonuçların, 100 saatlik bir hukuk eğitimi ile telafi edilmesi beklenemez.
Özetle, hukuk formasyonuna sahip bulunmayan ve “sertifika programı” niteliği taşıyan eğitim ile “hukuki uyuşmazlık” alanında faaliyet gösteren ve ürettiği belge “ilam hükmünde” bulunan bir müessesenin, yargının yükünü hafifletmesi, yavaş işleyişi hızlandırması sözkonusu olamayacak, olsa bile bunun ağır bedelleri olacaktır.
1.b. Tasarı ile “yeni bir meslek” ihdas edilmektedir. Sicili olan, ücret tarifesi bulunan, ünvanının kullanılması zorunlu olan bu yeni meslek, avukatların sahip bulundukları kısıtlamalara da tabi olmayacaktır. Örneğin, avukatların reklam yasağına tabi olmalarına karşın, bu yeni meslek mensuplarının öyle bir yasakla sınırlı olmaları öngörülmediğinden reklam yapabilmeleri mümkün olabilecek ve her iki meslek arasında “haksız rekabet” doğacaktır.
Diğer taraftan, Marka ve Patent Vekilliği uygulaması ile bu haksız rekabet tarafımızca şikayet konusu yapılmaktaydı.Bir süre önce CMK’da yapılan değişiklik ile bu değişiklik doğrultusunda çıkarılan yönetmelikte de, bizatihi avukatlar tarafından yerine getirilmekte olan “uzlaştırmacı”nın, artık siyasal bilgiler, idari bilimler, iktisat ve maliye mezunları arasından da seçilmesinin öngörülmüş olması, yeni bir alanın daha işgal edilmekte olduğunun göstergesi konumundadır. TBMM Gündeminde bulunan ve Noterlerin yetki alanlarına sari kılınacak dava konusu uygulamalar da yeni bir işgal olarak yerini alması beklenmektedir.
Yasa tasarısı, bu anlamda avukatlık mesleğinin icra alanlarını daha bir daraltan yeni bir uygulamayı ifade etmektedir.
Bu gerekçelerle, yasa tasarısının geri çekilmesi gerekmektedir.
2. Tasarının Hükümet Programı ile “taahhüt” edilmiş olması nedeniyle, geri çekilmesinin olası bulunmadığı kanısı egemen ise, mutlaka önerilen değişikliklerin yapılması sağlanmalıdır.
2.a. Tasarının geri çekilmesi yolundaki önerimizin kabul edilmemesi halinde, yapılacak değişiklik ile behemehal, arabuluculuk sıfatının kazanılmasının dört yıllık hukuk fakültelerinden birisini bitirmiş olmak koşuluna bağlanması ve diğer meslek mensuplarından gerektiğinde “bilirkişi” olarak yararlanılması esası getirilmelidir.
Arabulucu olarak görevlendirilecek hukukçular için, deneyim ve profesyonellik sağlanması bağlamında belli bir kriter ( çalışma yılı ve/veya unvan vb.) öngörülmelidir.
2.b. Tasarının 1. maddesinde yer alan “üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri işlerden” ibaresine açıklık getirilmelidir.
Tasarı gerekçesinde, böyle bir düzenlemenin özel hukuk uyuşmazlıklarının giderilmesindeki bir yöntem olarak düşünüldüğü belirtilmektedir. (Gerekçe, paragraf 4) Oysa özel hukuk alanındaki uyuşmazlıklar içinde de “kamu yararı” açısından değerlendirilmesi gereken alanlar mevcut olabilmektedir. Örneğin, Medeni Hukuk niteliği itibariyle bir özel hukuk alanı iken, boşanma, velayet vb. uyuşmazlıkların “kamu düzeni” ile ilintisi mutlaktır.
Tasarı gerekçesinde, özel hukuk alanındaki tüm uyuşmazlıkların ayrıca düzenlenmiş olması üzerinde durulmak suretiyle, bu alandaki tüm uyuşmazlıkların arabuluculuk yoluyla çözümlenebileceğinin belirtilmesi, hangi uyuşmazlıkların, üzerinde serbestçe tasarruf edilebilecek türden olduğu konusunda istifham yaratmaktadır.
Ayrıca Tasarı Gerekçesinde, 2004 Yılında Avrupa Parlamentosu ve Konseyin, Hukuk ve Ticari Uyuşmazlıklarda, Arabuluculuğun Belirli Yönlerine İlişkin Direktif Tasarısında, medeni ve ticari konularda, arabuluculuğa ilişkin hükümler bulunduğu bildirilmektedir. (Gerekçe paragraf 3) Anılan direktifin mukayeseli hukuk bakımından tasarıya esin kaynağı olduğu da ayrıca belirtilmiştir. (Gerekçe paragraf 7)
Bütün bu ifadeler, tasarının 1. maddesindeki ibareye rağmen, Medeni Hukuk alanındaki tüm uyuşmazlıkların tasarı kapsamında olduğu izlenimi vermekte ve herhangi bir kısıtlama da öngörmemektedir. Bu nedenle, “kamu yararı” ve/veya “kamu düzeninin korunması” ibarelerinin “kısıtlayıcı” ibareler olarak getirilmesi gerekir. Aksi taktirde, infaz kabiliyeti bulunan ilam hükmündeki belgenin, uygulandığı hukuk itibariyle de çok ciddi sorunlar doğurması kaçınılmaz olacaktır. Bu haliyle yapılacak bir uygulama, ülkemizde, “çifte hukukun” egemen olması sonucunu doğuracaktır.
İ.İ.K.’nun 38. maddesi ilam hükmündeki belgeleri saymıştır. Genel olarak özel yasalar ile de düzenlenen ve niteliği itibariyle ilam hükmü taşıyan belgelerin oluşmasının her aşamasında bir “hukukçu” (yargıç, noter,avukat) müdahalesinin bulunduğu tartışmasızdır. Bu sonuç, son derece doğaldır.
İlam hükmü taşıyan belgenin aynı zamanda “infaz kabiliyeti” içermekte olması, bu belgenin öneminin vurgulanması bakımından olağanüstü önem taşımaktadır. Daha açık deyişle, yeni bir yargısal tartışmanın konusu olmaksızın doğrudan uygulama alanı içine dahil olacak bir belgeden söz edilmektedir.
Tasarıda, herhangi bir hukuk formasyonu taşımayan ve 250 saatlik (100 saati hukuk) eğitimden geçerek arabulucu sıfatını kazanan kişilerin, bu nitelikleri haiz bir belge üretmelerinin doğuracağı sonuçların gözetilmediği anlaşılmaktadır.
Yapılan değerlendirmelerde, arabulucunun uzlaşma iradesini gösteren kişiler arasında, “sözleşme serbestisi” içinde mütalaa edilmesi gereken bir uygulama yapacağı belirtilmekte ise de, sözleşmenin düzenlenmesinden sonra her zaman yargısal faaliyetin ve/veya tartışmanın konusunu teşkil edebileceği, oysa arabulucu tarafından düzenlenen ve tarafların imzasını havi “uzlaşma belgesinin” artık yeni bir yargılamanın konusunu oluşturamayacağı dikkatle değerlendirilmelidir.
Özetle, bu nitelikteki bir belgenin hiçbir hukuki katkı olmaksızın düzenlenmesi ihtimalinin düşünülmesi dahi vahim bir gelişme olacaktır. Bu nedenle, arabulucunun hukukçu kimliği ile birlikte tarafların kendilerini de avukat vasıtasıyla temsil etmeleri mutlaka sağlanmalıdır.
2.d. Tasarının 14.2. maddesinde arabuluculuk usulünün tespiti tarafların serbest iradelerine bırakılmış iken, 21. maddede “müzakere ve uyuşmazlık çözüm yolları” ile ilgili eğitim alınacağı belirtilmektedir.
İhtilafın sulhen halledilmesinden sözedilse dahi, bu müzakerenin usulünün saptanması olağanüstü önemlidir. Usulünün belli olmadığı bir uyuşmazlığın çözümü, hukuki temellere inhisar edemez.
Yukarıda belirttiğimiz, çifte hukuka dair kaygılarımızı bu alanda da dile getirmek olasıdır. Gerçekten de, arabulucu seçim usulü ile uyuşmazlığın çözüm usulünde “serbest irade” ile yönlendirmenin hukukla izah edilemeyecek sonuçları olabilecektir.
Tasarının bu şekli itibariyle, İlahiyat Mezunu bir arabulucunun, bu mezuniyetin verdiği nufuz kullanımı suretiyle, taraflar üzerindeki etkinliğinin ve içeriğini dini esaslarların oluşturduğu bir “uzlaşma belgesi” düzenlemesinin önünde hiçbir engel yoktur. Keza, feodal yapıların egemen olduğu yerlerde, feodalitenin temsilcisi konumundan bulunanlar için de geçerli bir söylem olduğu iddiaları abartı değildir.
2.e. Taslağın 12. maddesinde, arabulucuya başvurunun “Mahkeme tarafından teşviki” hususu da düzenlenmiştir. Bu davetin taraflarca kabul edilmesi halinde zamanaşımının duracağı da 15. madde hükmüdür.
Bu gelişmeye karşın, bu aşamada Mahkemenin ne yönde bir karar vereceği (bekletici mesele sayılması, müracaata bırakılması vb.), düzenlenmediği gibi, verilecek kararın hangi hukuki sonuçları doğuracağı da düzenlenmemiştir. Kaldı ki, davetin kabulüne karşın, uzlaşmanın gerçekleşmemesi halinde, davanın hangi koşullarla devam edeceği hususu da belli değildir.
Bu niteliği itibariyle, yargının hızlandırılmasını amaçlayan sistemin suiistimali suretiyle, uzlaşma talebinin kabulü ile yargılamanın geciktirilmesinin sağlanması kaçınılmaz olacaktır. Bu nedenle, arabulucuya başvurunun yargılama aşamasına geçildikten sonra “teşvik edilmesi” yasa metninden çıkarılmalıdır.
2.f.Yasa tasarısında arabuluculuk eğitimi ile ilgili olarak getirilen düzenlemeler yetersizdir. Eğitim kurumları için hangi kriterlerin arandığı belirtilmediği gibi, verilecek izne esas olmak üzere, “gerekçeli bilgi” vermesi istenmektedir. Bu bilginin hangi başlıkları içereceği belli olmakla birlikte, yeterlilik için aranan koşullar belli değildir.
Bu durum, açıkça “keyfi” bir izin müessesesinin doğumuna neden olacaktır.
Yukarıda belirttiğimiz üzere, arabulucuların hukukçulardan oluşması önerisi kabul edilmek suretiyle anılan eğitim izinlerinin alınabilmesi için konulacak “yeterlilik koşullarının” Barolar tarafından denetlenmesi ve tespitlerine ilişkin olumlu raporları takiben izin verilmesi esası getirilmelidir.
Diğer yandan niteliği itibariyle, sistemin yürütme içinde değil, yargı içinde örgütlenmesinin sağlanması benimsenmelidir.
Ülkemizde Avukatlık kanunu her ne kadar ve her nedense kanundan sayılmasa da uzlaşma müessesesi ve uzlaştırıcı (arabuluculuk) zaten Avukatlık kanununda var. İstanbul barosu ve Genç Hukukçular birliğinin eleştirilerine katılıyorum. Olmasa da olur kabilinden bir düzenleme...
Ancak; Teknolojik konularda bir avukatın içinden çıkamayacağı, bilmemesinin doğal olduğu sorunlar mevcut. Bu yasa illa çıkacaksa mediatör AVUKATIN teknik ve özel ihtisas gerektiren konularda bilirkişi incelemesi yaptırma hakkı ve yetkisi de muhakkak olmalıdır. Tüm üniversite mezunlarına bu hakkı tanımak yerine, x fakültesi mezunları avukatın (uzlaştırıcı) yanında zaten tali olarak yer alacaklardır.
Arkadaşlar endişelerinizde haklı olabilirdiniz. Ancak bizim vatandaşımızı tanıyorsunuz. Hukuk fakültesinden mezun olduğunu bildiği, büyük oranda tavsiye üzerine vekalet verdiği avukatına güvenmeyen vatandaş mı arabulucuya güvenecek? Bu yasa atıl bir yasa olur. İnanın anlaşmalı boşanma için bile kimse gidip beş kuruş parada vermez. Şu an nasıl çözüyorsa problemini öyle devam eder.
Hukuk fakültesi mezunu yada psikolog. Hiç kimse vatandaşımı arabulucuya gitmeye ikna edemez.
Arkadaşlar endişelerinizde haklı olabilirdiniz. Ancak bizim vatandaşımızı tanıyorsunuz. Hukuk fakültesinden mezun olduğunu bildiği, büyük oranda tavsiye üzerine vekalet verdiği avukatına güvenmeyen vatandaş mı arabulucuya güvenecek? Bu yasa atıl bir yasa olur. İnanın anlaşmalı boşanma için bile kimse gidip beş kuruş parada vermez. Şu an nasıl çözüyorsa problemini öyle devam eder.
Hukuk fakültesi mezunu yada psikolog. Hiç kimse vatandaşımı arabulucuya gitmeye ikna edemez.
Siz öyle sanın. Bir mahalle bakkalı veya oto tamircisinin hukuki görüşleri ve özellikle tecrübeleri, avukatın görüşünden çok daha kıymetli ve itibarlıdır ülkemizde.
Malesef doğru söylüyorsunuz sayın Milo. Edindiğimiz tecrübelerden, müvekkilin bizlere gelmeden "büyüklerinden" hukuki akıl aldığı yolunda. Ve malesef hukukçu olmayanların tavsiyelerinin çoğu da yanlış veya olaya uygulanamayacak seviyede.
Malum bir söz: "Yarım doktor candan, yarım avukat maldan edermiş..."
Ancak toplumumuzun bir kesimi hala bilim, bilimselleşmek, profesyonellik, profesyonel meslekler kavramlarını kabul edebilmiş değil. Örneğin boşanma davalarında psikolog görüşü alınmakta. Peki vatandaşımız boşanırken psikoloğa gideceğine, geçimsizlik zuhur ettiğinde neden psikoloğa gitmez? Daha pratik ve belki de evlilik kurumunun çökmesini önleyebilinirdi belki...
Mediatörlük, mentorluk vs. meslekler türeterek alternatif üretme çabalarına gerek yok. İlahiyat fakültesi mezunu imamı da mediatör yapmaya gerek yok. Olacaksa da bu meslek zaten Avukatlık Kanununda vücut bulmuş haliyle avukatlara münhasır olmalı.
Mediatörlük bir kenara, Avukatlık Kanunu md. 35/A'yı kullanan var mı?
UZLAŞMA SAĞLAMA
Madde 35/A- (Ek: 4667 - 2.5.2001 / m.23) Avukatlar dava açılmadan veya dava açılmış olup da henüz duruşma başlamadan önce kendilerine intikal eden iş ve davalarda, tarafların kendi iradeleriyle istem sonucu elde edebilecekleri konulara inhisar etmek kaydıyla, müvekkilleriyle birlikte karşı tarafı uzlaşmaya davet edebilirler. Karşı taraf bu davete icabet eder ve uzlaşma sağlanırsa, uzlaşma konusunu, yerini, tarihini, karşılıklı yerine getirmeleri gereken hususları içeren tutanak, avukatlar ile müvekkilleri tarafından birlikte imza altına alınır. Bu tutanaklar 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 38 inci maddesi anlamında ilam niteliğindedir.
Merhabalar, TMK 7/2 (Terör Örgütü Propagandası) suçundan hüküm giyip infazı tamamladıktan sonra gerekli şartları yerine getirip Memnu Hakların İadesi...
™ Hukuki NET 2002-2022 - Ulusal ve uluslararası Hukuk Sitesi ⚖️ olma özelliği ile gerek avukat, gerek diğer hukukçu arkadaş ve gerekse vatandaşlara ev sahipliği yapan, eğitim ve bilimsel alışveriş yapma amaçlı bir "Hukuk Rehberi" dir.
Davalar
Hukuki Net; sürekli yenilenen faydalı güncel içeriği ile zamanın hukuk dallarına göre kategorize edilmiş çeşitli mevzuat (Ceza kanunu, İş kanunu, Borçlar yasası gibi), emsal mahkeme kararları, yargıtay kararları, emsal danıştay ve anayasa mahkemesi kararları ile hukuksal makale, kanun, hukuki forum, hukuk sözlüğü, hukuk programları, meslektaş ilanları, avukatlar için kolay hesaplama araçları, Anayasa Mahkemesi, Danıştay, benzer Yargıtay kararı ve Mahkemeler tarafından örnek davalar ile ilgili gerekçeli kararlar, * davası dilekçe örnekleri yasal haberler ve hukuk siteleri dizini 🕸 bulunan bir hukuk bilgi bankası sistemidir.
Avukatlar
Yararı nedir?
📝 Hukukçular için mesleki danışma (Üstad ve meslektaşlar arası paylaşım), dayanışma ve bakalorya fonksiyonu olan site; "Önleyici hukuk" veya "Dava hukuku" nedeni ile doğan veya yeni doğacak anlaşmazlıklar ile içtihat hukuku kaynağı olan Yargı ve Yargılamayı tartışmak, davalar ve ihtilaflar için yararlı çözüm yolları üretmek ve hukuksal konularda özellikle nerede, nasıl, neden soruları üzerinde soru cevap yorumlar, tartışma paylaşma yorumlama yöntemi ile sebep sonuç ilişkisi kurarak 💬, Mahkemelerin dava yükünü hafifletmeyi de amaçlayan suigeneris (kendine özgü) hukuk laboratuarı özellikleri bulunan bir hukuki kalkınma hedefli bilgi dağarcığıdır.
® Hukuki Net internette ve Türk hukukunda bir marka olmakla birlikte ticaret veya iş amaçlı bir site olmayıp, herhangi bir ticari kurum, kuruluş, bilgisayar programı firması, banka vb. kişi veya herhangi politik veyahut siyasi bir kuruluş tarafından desteklenmemekte, finans kaynağı reklam ve ekseriyetle site yönetimi olan Adalet sistemine adanmış bir servistir.
🆓 Hukuki.net halk için ücretsiz ve açık kaynak nitelikli bir hukuk sitesi olup, gayri resmi vatandaş bilgilendirme portalı işlevi görmektedir. Genel muhteviyat olarak kanun, yönetmelik, Emsal Anayasa mahkemesi, Danıştay ve Yargıtay kararı gibi hukuki mevzuat içermekle birlikte avukat ve uzman kişilere özel yorumlar da içeren sitenin tüm hakları saklı olup, 🕲 telif hakkı içeren içeriği izinsiz yayınlanamaz, kopyalanamaz. (Herhangi bir hususu sitene alıntı kuralları çerçevesinde kopyalamak için sitene ekle için izin bağlantısı.)
™ Marka tescili, Patent ve Fikri mülkiyet hakları nasıl korunuyor?
Hukuki.Net’in Telif Hakları ve 2014-2022 yılları arası Marka Tescil Koruması Levent Patent tarafından sağlanmaktadır.
♾️ Makine donanım yapı ve yazılım özellikleri nedir?
Hukuki.Net olarak dedicated hosting serveri bilfiil yoğun trafiği yönetebilen CubeCDN, vmware esx server, hyperv, virtual server (sanal sunucu), Sql express ve cloud hosting teknolojisi kullanmaktadır. Web yazılımı yönünden ise content management (içerik yönetimi) büyük kısmı itibari ile vb olup, wordress ve benzeri çeşitli kodlarla oluşturulan bölümleri de vardır.
Hangi Diller kullanılıyor?
Anadil: 🇹🇷 Türkçe. 🌐 Yabancı dil tercüme: Masaüstü sürümünde geçerli olmak üzere; İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Hintçe, Rusça ve Arapça. (Bu yabancı dil çeviri seçenekleri ileride artırılacak olup, bazı internet çeviri yazılımları ile otomatik olarak temin edilmektedir.
Sitenin Webmaster, Hostmaster, Güvenlik Uzmanı, PHP devoloper ve SEO uzmanı kimdir?
👨💻 Feyz Pazarbaşı & Istemihan Mehmet Pazarbasi[İstanbul] vd.
® Reklam Alanları ve reklam kodu yerleşimi nasıl yapılıyor?
Yayınlanan lansman ve reklamlar genel olarak Google Adsense gibi internet reklamcılığı konusunda en iyi, en güvenilir kaynaklar ve ajanslar tarafından otomatik olarak (Re'sen) yerleştirilmektedir. Bunların kaynağı Türkiye, Amerika, Ingiltere, Almanya ve çeşitli Avrupa Birliği kökenli kaynak kod ürünleridir. Bunlar içerik olarak günlük döviz ve borsa, forex para kazanma, exim kredileri, internet bankacılığı, banka ve kredi kartı tanıtımları gibi yatırım araçları ve internetten para kazanma teknikleri, hazır ofis kiralama, Sigorta, yabancı dil okulları gibi eğitim tanıtımları, satılık veya kiralık taşınmaz eşyalar ve araç kiralama, ikinci el taşınır mallar, ücretli veya ücretsiz eleman ilanları ile ilgili bilimum bedelli veya bedava reklamlar, rejim, diyet ve özel sağlık sigortası gibi insan sağlığı, tatil ve otel reklamları gibi öğeler içerebilir. Reklam yayıncıları: ads.txt dosyası.
‼️ İtirazi kayıt (çekince) hususları nelerdir?
Bahse konu reklamlar üzerinde hiçbir kontrolümüz bulunmamaktadır. Bu sebep ile özellikle avukat reklamları gibi Avukatlık kanunu vs. mesleki mevzuat tarafından kısıtlanmış, belirli kurallara tabi tutulmuş veya yasaklanmış tanıtımlardan yasal olarak sorumlu değiliz.
📧 İletişim ve reklam başvuru sayfası nerede, muhatap kimdir?
☏ Sitenin 2022 yılı yatırım danışmanı ile irtibat ve reklam pazarlaması için iletişim kurmanız rica olunur.
Beraat sonrası yurtdışı çıkış...
16-04-2024, 20:18:55 in Ceza İnfaz Hukuku