Avukatlık Kanunu Tasarısı ile ilgili madde teklifleri

[Aslı Güngör]

Arkadaşlar

Avukatlık Kanunu Tasarısı ile ilgili olarak, TBB tarafından ciddiye alınmasını istediğim birkaç madde teklifi aklıma geldi. Sizinde bu konuda eklemek istediğiniz maddeler olabilir. Belki sesimizi duyan ve bizi ciddiye alan birileri çıkabilir.:rolleyes:

1-Dünyanın sayılı ve gelir düzeyi yüksek ülkelerinde (Kanada gibi ) avukatların belgeleri onaylama ve onayladıkları belgelerden noterler gibi ücret alma hakları var. Bu uygulamaya Türkiye'de de geçilsin..(Gerçi, tonla para kazanan noterler bu kanun maddesinin çıkmaması için ellerinden geleni yapacaklardır bir umut işte:D Avukatların asgari ücretle bile çalışmaya razı olduğu günümüz şartlarında geçinebilmemiz için acilen çıkarılması gereken bir madde bence. Belge onaylama için tecrübe veya sertifika şartı getirilebilir )

2-YÖK'le ortak hareket edilsin ve Hukuk fakültelerine girmek için en azından bir üniversite okuma şartı getirilsin. Hukuk fakültelerine girebilmek için üniversite mezunu olma şartı getirilsin. Özel fakülteler mantar gibi hukuk fakültesi açmaktan vazgeçirilsin.Hukuk eğitimi kazanç kapısı haline getirilmesin ve eğitim devlet tekelinde olsun. Ayrıca fakülteler 6 yıla çıkarılsın ve 5.ve 6. yıllar meslek seçimine, uzmanlaşmaya ve uygulamaya yönelik olsun. Böylece mesleğe başlandığında nerelerde ne koşullarda çalışacağımızı öğrenelim, görelim ve sudan çıkmış balık misali acemilikler yapmayalım. (Herkes ben fakültede bi dolu şey öğrendim ama hiçbirini kullanmıyorum uygulama çok farklı diyor ya bu vesileyle bu zorluk aşılabilir)

3-Hukukçuların Şirketleşmesine izin verilsin. (Amerika örneğinde olduğu gibi )

4-Danışma ücreti konusunda ciddi düzenlemeler yapılsın. (Madem sadece bilgimizle para kazanıyoruz o takdirde aldığımız eğitim boşa gitmesin)

5-Staj süresi 2 yıl olsun ve staj sonunda staja yönelik sınavlar yapılsın.

6-Stajer avukatların ücretleri stajer hakimlerin ücretlerine endekslensin. Hem mahkeme hemde avukat yanında stajerlere ücret ödensin.

7-Stajerlere mesleğe yönelik kişisel gelişim kurslarıda verilsin (güzel konuşma, etkili iletişim, telefonda konuşma, büro yönetimi vs)

Şimdilik aklıma gelenler bunlar..Gerçi bu madde tekliflerinin çoğundan ben yararlanamayacağım ama bu şartlarla en azından bu mesleğe biraz kalite katılabileceğine ve mesleğimizin toplumdaki imajının bir parça düzelebileceğine inanıyorum.

[deniz02]

Ne guzel bir forum, hemen abone olayimda forumu takip etme sansimi kaybetmemekle basliyayim o halde..

Bende hobi halini alan hukuk sevgisi ilerde 2. madde ile meslek halini alma sansim dogmus olur , neden olmasin ki..
Artik 50 yasimda mi olurum, 60 im da mi bilinmez ancak bu vesile ile bir cok insan hukuku daha yakindan tanima firsati bulmus olur, en azindan..

Bu arastirma ve girisimci paylasimi icin , Sayin Av. Hanife Ebru Ozturk u kutluyor ve tesekkur ediyorum.

[Aslı Güngör]

Sevgili deniz02,

Yerinizde olsam hukuk konusunu hobi (!) olarak devam ettirir, meslek olarak seçme konusunu ise uzun uzun düşünürdüm.. İşin içine girdiğinizde yaşayacaklarınız benim 2. madde konusunda ne kadar haklı olduğumu size daha iyi anlatacaktır emin olun. Şöyle ki; Günümüzdeki yetersiz (!) hukuk eğitimi yüzünden;

1- Kanunlar mevcut toplum düzenine tamamen aykırı olarak çıkmakta, yürürlüğe girdiğinde bizzat hukukçuların kendisi tarafından bile anlaşılamamakta, anlaşılamayan yanlış hukuk kuralları bizzat hakimler tarafından yanlış uygulanmakta,yanlış uygulanan bu kurallar yüzünden Yargıtayın iş yükü artmakta, artan işyükü nedeniyle davalar yıllarca sürmekte, yıllarca süren davalar nedeni ile toplum HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜNE OLAN İNANCINI yitirmekte, tek bir kanun maddesi sebebiyle herkesin kafası karışmakta, olmadı yanlış anlaşılan kanun maddesi zırt pırt düzeltilmeye çalışılarak, kafası zaten karışık olan hukukçunun kafası çok daha fazla karışmaktadır. Eğer bununla ilgili örnek istiyorsanız ve madem hukukta sizin hobinizse size yeni TCK'yı ve yeni İcra Kanununu yürürlüğe girdiği tarihten itibaren okumanızı kaç kere değiştiğini oturup hesaplamanızı, CMUK konusunda yapılan tartışmaları araştırmanızı tavsiye ederim. "Siz okudunuz mu avukat hanım ?" diye soracak olursanız eğer " Hayır! okulu bitirdiğimden beri yayınlanmış ve değiştirilmiş kanun maddelerinin çoğuna ne yazıkki vakıf değilim, bu hızla değiştirilmeye ve kişiye özel çıkarılmaya devam edilirse de asla vakıf olamayacağım."

2-Eğer hukuk eğitimi insanın kişiliğinin oturduğu bir yaştan sonra verilirse, bizim gibi yaşam tecrübesi az olan insanların hata yapma olasılıkları azalır. Kaldı ki ben mesleğe ilk başladığımda yaptığım hataları oturup yazsam her birinden birer adet komedi dizisi senaryosu çıkar. Kaldı ki bu sadece benim için değil çevremde gözlemlediğim pek çok insan içinde böyleydi. Eğer yaşınız küçükse ve stajerseniz insanlar sizi daha az ciddiye alıp daha çok çalıştırmak istiyorlar. Haklarınızı savunamıyorsunuz. Savunduğunuzda suçlu duruma düşüyorsunuz. Açıkçası zaten içinde bulunduğunuz çevreyi tam olarakta kavrayamıyorsunuz..

3-Eğer hukuk eğitimi ciddiye alınırsa o zaman temel hukuk kurallarının farkında olan ve ZATEN MESLEĞİN İÇİNDE OLUP KANUN TASARISI HAZIRLAMA GÖREVİ VERİLEN MESLEKTAŞLARIMIZ, DİĞER MESLEKTAŞLARINININ SORUNLARINI GÖRMEZDEN GELİP İYİCE İŞİN İÇİNDEN ÇIKILMAZ HALE GETİRMEK YERİNE, daha mantıklı düşünüp kanun tasarılarını mantık çerçevesinde ve hayatın olağan akışına uygun olarak çıkarırlar (hala işçi avukat tanımını da anlayabilmiş değilim..)

4-Madem bu mesleğe bu kadar meraklısınız bence oturup diğer ülkelerde bu meslek nasıl icra ediliyor bir araştırın o zaman benim bu tekliflerimin hiçbirininde İMKANSIZ OLMADIĞINI aksine zaten uygulanan maddeler olduğunu görürsünüz.

5-Öte yandan mesleğin içinde olsaydınız, aksaklıkları, saçmalıkları, yapılan yanlışları daha kolay anlayabilirdiniz. Ama insanlara uzaktan davulun sesi hoş geliyor.

6-Diğer taraftan eğer bu kanun maddeleri yakın bir zamanda uygulamaya girmezse ve sizde bir gün bizim mesleğimize başlayacak olursanız biliniz ki belkide aldığınız ASGARİ ÜCRETE şükreder konumda olacaksınız. Çünkü binlerce hukukçu olmasına karşın o kadar iş olmadığını ve çoğu genç meslektaşımızın zor durumda olduğunu söylememe belki gerek yoktur. Belki 60 yaşında öğrenci olup prestijli bir meslek sahibi olmak, 25 yaşında asgari ücretle çalışan bir avukat olmaktan daha iyidir ne dersiniz !

[Av.Tevfik Aşlama]

Yakınmalar çok...
Özellikle de yeni meslektaşlarımızın bilgi yetersizliğinden dem vurulur çok kez... Sanki eskimiş meslektaşlarımız çok yeterliymiş gibi düşünülür...

Yakın zaman içerisinde medeni yasamız, ceza ve ceza usul yasamız değişti.
Önceden mesleğe yeni başlamış arkadaşlarımıza batınlarını kaşıyarak "çömez" gözü ile bakan ağır abilerin önemli ekseriyeti belirttiğim yasa değişiklikleri ile birlikte "yahu ihtiyarladık.. işler de yoğun.. büroyo şöyle genç bir ortak bulsam..." derdine düştüler ya da "Eh artık.. emekli olmanın zamanı geldi.." deyip ofislerini kapattılar.

Sadece avukatlık mesleğinde gerçekleşmedi bu durum. Koltuğuna yapışmış durumdaki bir çok hakim ve savcılarımız, icra müdürleri emekliliğini istedi yasa değişiklikleri ile.

Nedeni açık; kendini yenilemedeki yetersizlik!
-

Öneriler çok;
Hukuk eğitimi veren okullar bilmem kaç yıl olsun...
Mantar gibi biten hukuk fakültelerinin önü kapansın, yeni fakülte açılmasın...
Staj süreleri uzatılsın.. Stajlar sınavlara bağlansın...
Hatta avukat sayısına tahdit konulsun...
Sıralamakla bitmez hasılı...

Öteki kürsüdeki taleplerimize bakıldığında hakim-savcı sayısındaki yetersizlikten, zorunlu müdafiilik kurumundan dem vururuz.
Kısacası önerilerimizle taleplerimiz aslında çelişir birbiri ile...
-

Bu tartışma sadece hukuk alanında değil. Diplomaya bağlanmış "serbest meslek" sözünün bulunduğu hemen her alanra benzer tartışmalar var. Hekimlerden mühendislere benzer tartışmalar... Öneriler ve talepler hemen her alanda çelişiyor.
-

İki tekerlekli bir motosiklet ya da dört tekerlekli bir otomobil düşünün;
mali mesuliyet sigortası olmadan trafiğe çıkabilir mi?
Çıkamaz! Yakalanır ise trafik şubesinin otoparkına çekilir!
Çünkü tehlikeliliği (riski) sigorta ettirilmemiştir ve bu nedenle trafikten men edilir.
-

Peki soruyorum;
Kasabı arattıran bir cerrah,...
Parmak hesabı yaparak proje oluşturan bir mühendis,...
Şov yapma yetisini hukuk bilgisin önüne geçiren bir avukat,...
...
saymakla bitmez..
Peki bunlar iki tekerlekli bir motosiklet ya da dört tekerlekli bir otomobilden daha mı az tehlikelidir, daha mı az risk oluşturur?

Bana göre daha tehlikeli ama mesleki risk sigortası olmadan faaliyetini sürdürmesine hiç bir engel yok.

Mesleki risk sigortasını tartışalım bence...
Mesleki risk sigortasını yaptırmayan faaliyet gösteremesin.
Zorunlu olsun mesleki risk sigortasını yaptırmak..
...
Sokaktaki mehmet efendi açsın fakültelerini...
İstediği kadar açsın. Mantar kadar, hatta mantardan da hızlı çoğalsın fakülteler..
Bakalım kaç avukat, kaç hekim, kaç mühendis kalır piyasada...


Saygılarımla...

[Aslı Güngör]

Sayın Meslektaşım Tevfik Bey,

Tamam sizin dediğiniz gibi mesleki risk sigortası yaptırdık diyelim.Sizce hangimiz fakültelerden mezun olurken bu sigortayı yaptıracak kadar donanıma, mesleki bilgiye sahip oluyoruz, stajlarımız ne kadar verimli geçiyor yada meslek hayatımızda yeteri kadar deneyim yaşıyoruz?? Yani müvekkile "sana sıfır hatayla iş yapacağım" vaadinde bulunmak çok büyük bir sorumluluktur. Olması gerekende budur aslında. Ancak bunun için neredeyse her hukuk kitabını, her kanunu her kararı eksiksiz bilmek gerekmektedir..

Şu an söylediğiniz gibi bir sigorta şartı getirilse evet insanlar kazandıkları tüm parayı tazminat olarak vermek yerine bu meslekten çekilmeyi daha doğru bir seçenek olduğu için kabul edecektir.

Eğer temelden tüm hukukçular ileride yapacakları mesleklere göre uzmanlaşmak üzere yetiştirilirse, hukuk fakültesinde herkes işini seçip ona göre uzmanlaşırsa, stajını mesleğini bilerek yaparsa zaten meslek hayatına başladığında bu güven kendi içinde oturmuş olacaktır. Hakimler mümkün olduğu kadar az yanlışla karar çıkaracak, yargıtayın iş yükü azalacak ve bu sayede insanlar kaliteli bir hukuk hizmeti almış olacaktır.

Kaldı ki bizim mesleğimizde olması gereken ve etik olan da avukatın müvekkile zarar vermeden onun menfaatleri doğrultusunda davayı sonuçlandırmaktır. Ancak günümüzde çıkan kanunların ve kararların hızına yetişemiyorken (bu sadece avukatlar için değil tüm toplum için ciddi bir sorundur ) bunu başarmak zor olsa gerek. Bizim hukuk sistemimiz temelden daha eğitim verilirken yanlış olduğu için bunun düzeltilmesi de yine temelden yani eğitimden olacaktır kanaatindeyim..Böylece kanunlar yayınlanıp yürürlüğe girdikten sonra her üç ayda bir tadilat yapılmaz ve bizde o kanunların son halleri konusunda müvekkile bilgi verirken tereddüte düşmeyiz değil mi?

Öte yandan taleplerimizin birbiriyle çeliştiğini ifade etmişsiniz halbuki tüm bu sorunların temeline indiğimizde asıl sorunun yine "eğitim eksikliğinden kaynaklandığını" açıkça görebiliriz. Bu konu hakkında size daha somut örnekler vermek için insanların ve kanunların adını yazmam gerektiğinden ve yaptığım yorumlarında eleştiri sınırını aşacağını bildiğimden yazamıyorum ama siz bir meslektaş olarak ne demek istediğimi yaşadığınız tecrübelerden de anlayabilirsiniz :rolleyes:

[Aslı Güngör]

Sayın Meslektaşım Tevfik Bey,

Tamam sizin dediğiniz gibi mesleki risk sigortası yaptırdık diyelim.Sizce hangimiz fakültelerden mezun olurken bu sigortayı yaptıracak kadar donanıma, mesleki bilgiye sahip oluyoruz, stajlarımız ne kadar verimli geçiyor yada meslek hayatımızda yeteri kadar deneyim yaşıyoruz?? Yani müvekkile "sana sıfır hatayla iş yapacağım" vaadinde bulunmak çok büyük bir sorumluluktur. Olması gerekende budur aslında. Ancak bunun için neredeyse her hukuk kitabını, her kanunu her kararı eksiksiz bilmek gerekmektedir..

Şu an söylediğiniz gibi bir sigorta şartı getirilse evet insanlar kazandıkları tüm parayı tazminat olarak vermek yerine bu meslekten çekilmeyi daha doğru bir seçenek olduğu için kabul edecektir.

Eğer temelden tüm hukukçular ileride yapacakları mesleklere göre uzmanlaşmak üzere yetiştirilirse, hukuk fakültesinde herkes işini seçip ona göre uzmanlaşırsa, stajını mesleğini bilerek yaparsa zaten meslek hayatına başladığında bu güven kendi içinde oturmuş olacaktır. Hakimler mümkün olduğu kadar az yanlışla karar çıkaracak, yargıtayın iş yükü azalacak ve bu sayede insanlar kaliteli bir hukuk hizmeti almış olacaktır.

Kaldı ki bizim mesleğimizde olması gereken ve etik olan da avukatın müvekkile zarar vermeden onun menfaatleri doğrultusunda davayı sonuçlandırmaktır. Ancak günümüzde çıkan kanunların ve kararların hızına yetişemiyorken (bu sadece avukatlar için değil tüm toplum için ciddi bir sorundur ) bunu başarmak zor olsa gerek. Bizim hukuk sistemimiz temelden daha eğitim verilirken yanlış olduğu için bunun düzeltilmesi de yine temelden yani eğitimden olacaktır kanaatindeyim..Böylece kanunlar yayınlanıp yürürlüğe girdikten sonra her üç ayda bir tadilat yapılmaz ve bizde o kanunların son halleri konusunda müvekkile bilgi verirken tereddüte düşmeyiz değil mi?

Öte yandan taleplerimizin birbiriyle çeliştiğini ifade etmişsiniz halbuki tüm bu sorunların temeline indiğimizde asıl sorunun yine "eğitim eksikliğinden kaynaklandığını" açıkça görebiliriz. Bu konu hakkında size daha somut örnekler vermek için insanların ve kanunların adını yazmam gerektiğinden ve yaptığım yorumlarında eleştiri sınırını aşacağını bildiğimden yazamıyorum ama siz bir meslektaş olarak ne demek istediğimi yaşadığınız tecrübelerden de anlayabilirsiniz ..:rolleyes: