Hangi Atatürk?
Kimininki kalpaklı kiminki fraklı, kimi sert kimi güler yüzlü... Herkes kendine göre bir Atatürk portresi çiziyor. Peki bunların hangisi gerçek Atatürk?
Ben gözümle görmedim, anlattılar: Atatürk, Anadolu'nun direniş ruhunun nasıl örgütlendiğinden söz ederken 'küçük kıvılcımlardan büyük yangınlar doğabileceğini' söylemiş.
Sonra bu söz "Küçük kıvılcımlar, büyük yangınlar doğurur" diye pankart olup asılmış.
Nereye biliyor musunuz?
İtfaiyenin girişine...
Erbakan'dan Çelik'e kadar
Ne demek istediğimizi anlatmak için Atatürkçüler listesine şöyle bir göz atmak yeterli:
Adnan Hoca da Atatürkçü, Doğu Perinçek de...
Popçu Çelik de Atatürkçü, 'ordu göreve' pankartı açan gençler de...
Erbakan Başbakanken "En büyük Atatürkçü biziz" demişti; tabii onu hapseden Kenan Evren de...
Eski Genelkurmay Başkanı Doğan Güreş, partisinin başkanı Tansu Çiller'in yarımyüz fotoğrafını Atatürk'ünkiyle eşleştirecek kadar Atatürkçüydü...
Bu kadar farklı eğilimden insan, aynı liderden "Bizim önderimiz" diye söz ediyorsa bu işte bir yanlışlık olmalı.
O zaman da sormak gerekiyor:
Kaç farklı Atatürk var?
Ve hangisi gerçek Atatürk?
Bir liderden kaç farklı kimlik çıkar?
Devrimci Atatürk
Aslında 'Kuvvacı Atatürk' demek daha doğru...
Kuvvacılarınki, post bıyıklı, kalpaklı, antiemperyalist bir lider.
Daha 1960'larda Deniz Gezmiş, anti-Amerikan gençlik mücadelesine başlarken babasına şöyle yazıyordu:
"Sana müteşekkirim, çünkü Kemalist düşünceyle yetiştirdin beni... Küçüklüğümden beri evde Kurtuluş savaşı anılarıyla büyüdüm. O zamandan beri yabancılardan nefret ettim. Biz Türkiye'nin ikinci kurtuluş savaşçılarıyız." Bu antiemperyalist ve sivil direnişçi ruh, bugün de siyasal alanda pekçoklarına ilham veriyor.
"Ordu göreve" diyen Türk Solu dergisi, kalpaklı Mustafa Kemal kapağıyla çıkıyor.
Kemal Paşa'nın 1920'de bir komünist partisinin kurucusu olması, Lenin'e 'ezilen milletleri emperyalizmin hegemonyasından kurtarmak için' mektup yazması 'Solcu Atatürk'çülerin dayanakları...
Onun Anadolu halkına hitaben yayınladığı bir beyanname elden ele geziyor:
"Müslüman kardeşlerim, komünist arkadaşlar...!
Büyük devletler yeni bir Müslüman kurbanını boğazlıyorlar. Onu yok etmek azmindedirler. Fakat biz, elde silahımız, anavatan topraklarını savunarak ve haklarımızı haykırarak ölmesini bilenlerdeniz. Köylülerimiz topraklarını, yurtlarını ve köylerini istilacıya karşı müdafaa ederken, şehit düşerken emin olabilirler ki, yakın bir zamanda bütün İslamiyet, komünizmle birlik olarak onların intikamını alacaktır."
Ülkücü Atatürk
Ata'nın sağlığında yazılan tek biyografisinde H. C. Amstrong, ona 'Bozkurt Atatürk' ismini takmıştı.
Nazım Hikmet'in tabiriyle 'sarışın bir kurda' benziyordu.
MHP Kongresi'nde asılan bir afişte o Atatürk'ü, bıyıkları fırça darbeleriyle sarkıtılmış, sert bakışlı bir asker olarak tanımıştık.
Ülkücülerinki, "Komünizm gördüğü yerde ezilmelidir" dediği önesürülen, daha 1933'te Sovyetler'in ilerde dağılabileceğini görüp "Oralardaki dili bir, inancı bir, özü bir kardeşlerimize sahip çıkmalıyız" diyen bir 'başbuğ'...
Atatürk, 1927'de piyasaya çıkarılan 5 ve 10 liralık banknotların üzerine bozkurt resmi koydurmuştu.
1930'da tarihçilere 'Türk tarihinin ana hatları'nı yazdırmaya başladığında, İslam'ın Türk tarihinin sadece bir bölümünü oluşturduğunu, oysa ondan önce de Türklere ait şanlı bir mazi bulunduğunu anlatmıştı. Alfabede, giyside, müzikte Osmanlı'yı çağrıştıran ne varsa silmeye çalışıyordu.
Yıllar önce Celal Bayar'ın damadı Ahmet İhsan Gürsoy'dan dinlediğim bir anıyı burada nakletmekte yarar var. Gürsoy'un anlattığına göre Atatürk, 30'lu yıllarda Türk bayrağını da değiştirmeyi düşünmüş. Çünkü ayyıldız simgesinin Osmanlı'yı ve Arap dünyasını çağrıştırdığına inanıyormuş. Türklere yeni bir ulusal kimlik kazandırmaya çalışırken, ona İslamiyet öncesi köklerini hatırlatan bir bayrağın yakışacağını hesaplamış ve Göktürk'lerin bayrağını düşünmüş.
O proje gerçek olsaydı, bugün Türk bayrağında ne olacaktı biliyor musunuz:
Mavi fon üzerinde yeşil bir kurt profili...
Kürtlerin Atatürk'ü
Mustafa Kemal, Anadolu'ya geçtikten sonra Amasya'dan Kâzım (Karabekir) Paşa'ya çektiği telgrafta şöyle diyordu:
"Ben Kürtleri ve hatta bir özkardeş olarak tekmil milleti bir nokta etrafında birleştirmek ve bunu cihana göstermek karar ve azmindeyim."
Bu kararla, Amasya protokolünde 'Türklerin ve Kürtlerin oturdukları yerler' diye adlandırılan ülke için milli mücadele başladı ve BMM kuruldu.
Meclis'teki ilk tartışmalardan biri Kastamonu Mebusu Yusuf Kemal Bey'in, "Türklerin sağlığı korunmalıdır" demesiyle patlamış, Sivas Mebusu Emir Paşa, bu vatanda sadece Türklerin yaşamadığını hatırlatmıştı. O aşamada, Mustafa Kemal Paşa devreye girmiş ve 'Meclis'in sadece Türklerden değil, Çerkezlerden, Kürtlerden, Lazlardan oluştuğunu ve bunların çıkarlarının ortak olduğunu' vurgulamıştı.
Kurtuluş Savaşı başlarken Kemal Paşa, Kürtlere özerklik verilmesinden bile söz etmişti.
Kürt sorunu yeniden gündeme geldiğinde, şahinler, Dersim isyanını sertlikle bastıran Atatürk'ü örnek alırken, güvercinler Mustafa Kemal'in 1920'lerdeki sözlerini arşivden çıkardılar.
Dindar Atatürk
Bitmek bilmez bir tartışma da Atatürk ve din meselesidir.
Timur Selçuk, Yaşar Nuri Öztürk gibi Atatürkçü müminler Kur'an'la Nutuk'u bir arada saklar kütüphanelerinde... Başuçlarında Ata'nın Meclis açılışında ellerini kaldırmış dua ettiği fotoğrafı asılıdır. Fotoğrafın altında da Ocak 1923'teki konuşması vardır.
"Bizim dinimiz en makul ve en tabii dindir. Ve ancak bundan dolayıdır ki, son din olmuştur. Bir dinin tabii olması için akla, fenne, ilme ve mantığa tetabuk etmesi lazımdır. Bizim dinimiz bunlara tamamen mutabıktır."
Onlara göre 'Atatürk dinin özüne değil, din olarak kabul edilen geleneğe ve eskimiş kurumlara karşı tavır almış'tır ve vahiy ile akıl arasında uzlaşmazlık görmemiştir.
Ateistler, buna bir başka Atatürk metniyle karşı çıkar.
Onların elindeki metin, 1 Kasım 1937 tarihli Meclis açış konuşmasıdır: "Dünyaca bilinmektedir ki, bizim devlet idaresindeki ana programımız, Cumhuriyet Halk Partisi programıdır. Bunun kapsadığı siyasetler, idarede ve siyasette bizi aydınlatıcı ana hatlardır. Fakat bu prensipler gökten indirildiği sanılan kitapların dogmalarıyla asla bir tutulmamalıdır. Biz, ilhamlarımızı gökten ve gaipten değil, doğrudan doğruya hayattan almış bulunuyoruz."
Demokrat Atatürk
Ve nihayet liberal-demokrat Atatürk...
Özellikle Cumhuriyet'le yaşıt İktisat Kongresi'nde uygulamaya konan ekonomi politikası ve Celal Bayar'ın Başbakanlığı döneminde hayata geçirilen uygulamalar, Atatürk'ü, İş Bankası'nın kuruluşuna imza atmış bir 'liberal devlet adamı' yönüyle öne çıkarır.
Hele İsmet Paşa'nın Başbakanlığında iki kez direkten dönen çok partili rejim arayışları onu 'demokrat' sıfatıyla bir arada değerlendirenlerin en inandırıcı kanıtıdır.
Her ne kadar Cumhuriyet tarihi boyunca demokrasiyi askıya alan tüm askeri müdahaleler, Atatürkçülük adına yapılsa da, Cumhuriyet'in asıl hedefinin demokrasi olduğuna inananlar, 'muhtaç oldukları kanıt'ı, onun Afet İnan'a verdiği el yazısı notlarında bulabilirler:
"Artık bugün demokrasi fikri daima yükselen bir denizi andırmaktadır. Yirminci asır, birçok müstebit hükümetlerin bu denizde boğulduğunu göstermiştir."
Neden bu kargaşa?
Baştaki soruya dönelim: Hangisi doğru bunların? Her biri gerçek belgelere, tanıklıklara, konuşmalara dayandırılan bu politik kimliklerin hangisi gerçek Atatürk?
Bir insan aynı anda hem devrimci hem ülkücü, hem 'Kürtler'in özerkliğinden yana', hem Türkçü, hem dindar hem pozitivist, hem otoriter hem demokrat olamayacağına göre bu iddia sahiplerinden biri yalan söylüyor olmalı...
Hangisi?
Sanıyorum, bu zor sorunun yanıtını bulabilmek için 1920'lerin koşullarını ve Kurtuluş Savaşı ile Cumhuriyet'in hangi şartlar altında gerçekleştirildiğini iyi bilmek gerek.
Kurtuluş Savaşı verilirken, Anadolu ahalisinin kahir çoğunluğu, nihai amacın Saltanat ve Hilafet'i korumak olduğunu düşünüyordu.
Kürtler'in bazısı özerklik peşindeydi.
Komünistler, Sovyet devrimine özeniyordu.
Bütün bu farklı eğilimlerden, ortak bir mücadele azmi yaratabilmenin yolu, hepsine yönelik sıcak mesajlar vermekten geçiyordu.
O yüzdendir ki, Meclis'in açılışında eller açıldı, dualar edildi, Kürtler'e özerklik vaat edildi, muvazaalı bir resmi komünist parti kurulup Sovyet etkisindeki komünist hareket yok edildi.
Ulus olma sürecinde din yerine tutkal olarak Türklük ruhu gerekiyordu; bozkurtlu bayrak düşünüldü.
Ancak bunlar 1920'lere özgü geçici tedbirlerdi; hiçbiri bugün Atatürkçülük adına savunulamayacak kimliklerdi.
O yüzden zaman zaman birbiriyle çelişen bu sözler, tavırlar, tutumlar kargaşasını, Atatürk'ün olgunluk dönemine ait notlarının, konuşmalarının, eylemlerinin süzgecinden geçirmek şart...
Bu yapılmayıp da 1920'lerin kargaşasından rastgele bir fotoğraf çekince Atatürk, herkesin kullanımına açık "Binbir surat"lı bir lidere dönüşüyor ve 'bunca yalancı' içinde kimin doğruyu söylediğini bulmak, hepten güçleşiyor.
Bugün gerçek dindarlar Atatürk'e sevgi besliyor, niye?
İşgal altında olmayan bir ülkede, kıldıkları namazın geçerli olmasını ona borçlular...
Milliyetçiler ona sevgi besliyor, niye?
Türk ulusunu var etti. Esir, onursuz bir ulus olmaktan kurtardı...
Solcular ona sevgi besliyor, niye?
Emperyalizme karşı başarılı ilk Kurtuluş Savaşı'nı verdi...
Aklı başında Kürtler ona sevgi besliyor, niye?
Irkçılık yapmadı, Türk ulusu adı altında Türkleri de, Kürtleri de, diğer etnik kökenlileri de eşit vatandaş yaptı...
Demokratlar ona sevgi besliyor, niye?
Sanırım yanıt vermeye gerek yok, Cumhuriyet'e bakmanız yeterli...
Atatürk, bir siyasi görüşün, bir zümrenin, bir ırkın, tek bir dine mensupların Atatürk'ü değil, hepimizin, Türk Ulusu'nun ATA'sı...
Şu yaşadıklarımıza bakınca bugün değerini daha iyi anlıyoruz...
Sn. tarihe meraklı; Atatürk sapasağlam burada, görüşleri ile, düşünceleri ile ve hedefleri ile... O kadar büyük ki, o saydığınız zavallı isimler onun gölgesine sığınmak gereği duyuyorlar. Bazı meraklılar da da kuyruk acısı ve hasedinden bunu anlamamazlığa geliyor, O'nu birilerinin Atatürk'ü yapmaya çalışıyor. Bunlar Atatürk'ü alçaltmaz, aksine gönlümüzdeki değerini kat be kat artırır.
Bir Can Yücel yazısını kendi fikriniz gibi yazmanızdan dolayı sizi kınıyorum bayım yapmayın burası hukuk sitesi telif hakkı var değil mi alıntıda değil tamamı milliyetten kopyala yapıştır.....
Tamam beğenmiş olabilirsiniz ama altına Can Yücel yazın değil mi ?
evet doğru bu bir can yücel yazısı fakat bu neyi değiştirir ki önemli olan anlatılanlar yani böyle boş işlerle uğraşıp yazının önemi üzerine yoğunlaşmamış olmanız dikkate değer sizi yazının içeriği hakkında yorumlar yazmaya davet ediyorum
Tarihe meraklı ;
'evet doğru bu bir can yücel yazısı fakat bu neyi değiştirir ki önemli olan anlatılanlar yani böyle boş işlerle uğraşıp yazının önemi üzerine yoğunlaşmamış olmanız dikkate değer sizi yazının içeriği hakkında yorumlar yazmaya davet ediyorum ..' demişsiniz...
Yazının Can Yücel e ait olması şunu değiştirir. Bu yazının SİZE AİT OLMADIĞI sizin kimden aldığınızı belirtme nezaketine bile sahip olmadan kendi yazınızmış gibi yazdığınızı ve böylece Telif hakkı bir yana emeğe saygısızlık yaptığınızı gösterir. Yazıyı Can Yücel in yazmış olması fikir bazında yorumumu değiştirmez... Ama size duyduğum saygıyı köreltir....
Can Yücel in yazısı dikkatlice okunduğunda aslında İRONİK bir yaklaşım sergilediği görülüyor. Özellikle son satırları iyice dikkatli okunduğunda günümüzde bazı ATATÜRK düşmanlarının o zamanın şartlarına göre olan bir tavrın fotoğrafıyla ATATÜRK ü kendi çarpık amaçlarıyla kullanmaya çalıştıkları ifade ediliyor.
Unutmayalım ki Atatürk yoktan bir devlet ümmetten vatandaş reaya dab birey yarattı... Ve bu birey bazen kürttü... bazen devrimci bazen ülkücü bazen dindar bazen devletçi bazen demokrat bazen asker... Çünkü bunların tamamı BİRAY özellikleridir. Ve bu toplum ATATÜRK sayesinde birey olmuştur...
Eğer Atatürk resmi ve söylemleri çarpıtılmak amacıyla kullanılıyor ve ADnan hoca gibi bazı tipler dahi bundan rant sağlamaya çalışıyorsa Bu Atatürk ün değil Atatürk ü bilmeyen onun düşünce yapısını anlayamayanların suçudur. Bunu anlamak için Can Yücel i okumayada gerek yoktur....
Japonya kıyılarında batan Ertuğrul Fırkateyni'nin kaptanı Ali Bey'in torunu, Cumhuriyet tarihinin en başarılı eğitimcilerinden biri, en başarılı Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel'in oğlu, şair ve yazardır. Babasının yolunda olduğunu kendi ağzından, kendi şiirinden "Hayatta ben en çok babamı sevdim" ile görürsünüz.
Can Yücel'in o yazısı başka yorumlanır, o yazı gerçekte sizin yazınız olsaydı bambaşka yorumlanır. Bunda da bir gariplik yoktur. Ne de olsa sorun maya sorunu...
Site Yönetimi'ne Not: Şu yetkiyi kaldırın, sayenizde rahat yazamıyorum.
Öncelikle şunu belirteyim ki, bir başkasının yazısını kendi yazısıymış gibi kaynak göstermeden yayınlamak, emeğe ve üretime saygısızlıktır. Kaldı ki bu durumun ahlaki olmadığı da açıktır. Can Yücel'in yazısı, Atatürk'ün değişik zamanlarda ve değişik koşullarda yaptığı konuşmaların kendi koşulları içinde değerlendirilmesi gerektiğini vurgulamaktadır.
Bu arada sevgili Commodore 1tr'yi kutluyorum. Çünkü bu yazının Can Yücel'e ait olduğunu ondan öğrendik. Ama sayın "tarihe meraklı" hala pişkinlik örneği göstererek bu yazının kime ait olduğunun değil içeriğinin önemli olduğunu söylüyor. İçerik tabi çok önemli ve ben şahsen içeriğe tamamen katılıyorum. Ama bu yazının gereçek sahibini belirtmeden yayınlamanızın hırsızlıktan farkı nedir?
sayın bilgili
atatürk ün bursa nutku konusu ile ilgili yazmış plduğunuz yazıların hangisinde kaynak ismi verdiniz? "pişkinliği" ve "hırsızlığı" siz yapmış olmuyor musunuz? herhalde o sözü söylerken karşınıza ayna alarak söylediniz. lütfen yorumculara hakaret etmeyi bırakınız. ben bu yazılarınızla sizin tam bir çelişki içerisinde olduğunuzu görmekteyim. yazılan yazıyı çarpıtmanız ve olayı başka yerlere çekmeniz münasebetiyle pişkin ve hırsız olan sizsiniz.
Yani artık pes diyorum ;
Bu ne aymazlıktır bu ne vurdumduymazlık bu ne saldırma hırsıdır. İnsan birisine laf edeceği zaman döner bir bakar ben ne diyorum diye... Birisi elbet bakar ben rezil olurum demez mi insan yahu ? Böyle salla yolla çamur at izi kalsın ı size nerede öğretiyorlar bayım? Ayıptır yazıktır günahtır..... Yazdığınız her satır birilerine saldırı hakaret bari biraz da doğru olsa ...... Bak ben sana aynayı göstereyim iyi bak aynaya
Buyuruyorsun ki.... '' sayın bilgili
atatürk ün bursa nutku konusu ile ilgili yazmış plduğunuz yazıların hangisinde kaynak ismi verdiniz? "pişkinliği" ve "hırsızlığı" siz yapmış olmuyor musunuz? herhalde o sözü söylerken karşınıza ayna alarak söylediniz. lütfen yorumculara hakaret etmeyi bırakınız. ben bu yazılarınızla sizin tam bir çelişki içerisinde olduğunuzu görmekteyim. yazılan yazıyı çarpıtmanız ve olayı başka yerlere çekmeniz münasebetiyle pişkin ve hırsız olan sizsiniz. '''' Bu sizin müthiş dürüst hakaret içermeyen aklıbaşında mantıklı araştırma sonucu olan yazınız... Yani bunu okuyan '' Vay Abbas bey kendisi yazıyor başkası yazınca laf ediyor diyecek...''' Yemezler bayım... Al sana ayna....
Abbas Beyin M.K.ATATÜRK- BURSA NUTKU formunda ki ilk iletisi ... ''Atatürk'ün Bursa Nutku konusunda iki adet köşe yazısını sunuyorum. Sanıyorum bu metin tartışmalı bir metin. Konuya ilişkin farklı görüşleri de içeren bu yazıların ilgi çekeceğini tahmin ediyorum. Saygılar.
http://www.milliyet.com/2005/11/10/yazar/akyol.html '' bir değil iki belge iki kaynak..... Sizin gibi kopyalayıp kendi yazmış gibi yapmamış yazara ve gazeteye saygı duyup merak eden okusun demiş... Devam...
İkinci yazısı kendi düşünce ve çalışmasından bahsedip ''Bu konudaki iki adet köşe yazısının linkini vermiştim, çünkü bu yazılar (özellikle Taha Akyol'un yazısı) ciddi bir Atatürkçü bilim adamı olan Prof. Dr. Sina Akşin'in araştırmasına dayanıyordu. (Bak: Prof. Dr. Sina Akşin; Çağdaş Türk Diplomasisi, Sempozyum, Türk tarih Kurumu, sh. 277). Atatürkçü bilim adamı Prof. Sina Akşin'e göre Atatürk'ün Bursa Nutku gerçek değil, uydurmadır...'' diyor Bu ne tarihe meraklı bey ? Fikrin kime ait olduğunu eserine sayfasına kadar yazmış... Utan ya... Devam...
Üçüncü iletisinde de kendi fikrini yazdıktan sonra ... 'Şimdi de cumhuriye tarihimizle ilgili önemli eserlere imza atmış bir başka araştırmacı yazar olan Mahmut Goloğlu'nun bir eserinden bahsedeceğim. Aslında bu yazarın "Atatürk İlkeleri ve Bursa Nutku" isimli bir eserinin olduğunu literatürde gördüm ama bulamadım. Fakat "Tek Partili Cumhuriyet (1931-1938)" isimli eserinde de konuya değinliyor ve diğer eserinden alınıt yapıyor.
Bu kitaptaki bilgiye göre;....''' diye devam edip kitaptan alıntılar yapıyor... Sanra ki iletisinde Gazete ismini vererek Radikal yazıyı alıyor... ve bir dahada bu konuya dönmüyor...
Şimdi Tarihe meraklı insanlara yalan yere suçlamaya meraklı bey... Nerede alıntının yeri belli değil ? Nerede kaynak yok ? Neye sahip çıkmış bana söylermisiniz ?
Ben sizin anlamadığınız iki yeri çok net anladım bayım...
Birincisi herkesi kendiniz gibi kopyala yapıştırla yapıyor hiç düşüncesi yok sanıyorsunuz ki yanılıyorsunuz. Özellikle Abbas bey kendisini size kanıtlama ihtiyacı duymayacak kadar kendisini kanıtlamış saygın bir kişiliktir. İşin ilginci bir çok olaya yaklaşımımız ve siyasi görüşlerimiz neredeyse taban tabana zıttır. Ama adam gibi adamdır... Keşke karşımdakiler hep böyle olsa ortak nokta bulunur örneğin AYDIN BİR TÜRKİYE ÇAĞDAŞ BİR TÜRKİYE HURAFELERDEN GERİ KAFALILARDAN UZAK BİR TÜRKİYE FİKİR VE YAZI HIRSIZLARINDAN UZAK BİR TÜRKİYE GİBİ....
İkinci husussa siz tüm Abbas beyin yazılarında şuraya takıldınız ( Adım gibi eminim gerisi hikaye geldi size bunları görmediniz bile ...) Abbas bey demiş ki ''' Öncelikle Hz. Muhammet konusunu açtığınız için oradan başlamak istiyorum. Veda Hutbesi islam tarihinde pek de tartışılan bir metin olmamakla birlikte, hadis (Hz. Muhammet'in söz ve davranışları) konusu oldukça tartışmalıdır. Bugün yüzlerce hadisin uydurma olduğunu din uzmanları da kabul ediyorlar. En iyi hadis kitabı olarak bilinen Buhari'nin derlediği Sahih-i Buhari isimli kitaptaki hadislerin dahi bir çoğunun uydurma olduğu artık biliniyor. Bu uydurma hadisler insanları gerçeğe değil, yanlışa yönlendiriyor. Bir kaç gün önce gazelerde okuduğumuz bir haberede, kadınları aşağılayan hadislerin uydurma olduğu ve bunların Diyanet tarafından ayıklamaya tabi tutulacağı yazılıyordu. ..''' işte siz burada koptunuz Buhari gibi bir islam aliminin derlediği hadislerin bile bazılarının uydurma olduğunu yazması sizi hoplattı... Gazetelerde yazdı bende okudum siz de okursanız göreceksiniz... Hatta diyanet sitesine girin orada da bu husus yazıyor... Amma uyduruk kaydırık yalan yanlış bir sürü düzmeceyi 'hadis' diye bize yutturulduğu gerçeği canınızı sıkıyor çünkü siz o uydurukluğu nedense pek seviyorsunuz....
Birilerine saldırmayın hakaret etmeyin laf söylemeyin size ait olan hakaret dışında bir fikriniz varsa onu yazın.... Sayenizde Abbas bey gözümde büyüktü daha da büyüdü bir çok kişininde ...
Son bir kez yazıyorum. BU SİTE ATATÜRK E MEYDAN OKUMA SİTESİ DEĞİLDİR. BU SİTE LAİK DEMOKRATİK SOSYAL BİR HUKUK DEVLETİ OLAN TÜRKİYE CUMHURİYETİNİN SAVUNULDUĞU BİR HUKUK SİTESİDİR. YALAN YANLIŞ İÇİ BOŞ KONULARIN YERİ DEĞİLDİR. hELE HELE LAİKLİĞİ VE ATATÜRK Ü KÜÇÜK DÜŞÜRÜCÜ KONUŞMA VE YAPILAŞMALARA İZİN VERİLEMEZ. DİREK KOPYALAYARAK EMEK VE FİKİR HIRSIZLIĞI YAPTIĞINIZ YAZIDA DA SİZİN ANLAMAK İSTEDİĞİNİZ ANLATILMAMAKTADIR. ATATÜRK İLKE VE İNKİLAPLARINA ÇAĞDAŞLIĞA GİDEN YOLDA GÖSTERDİĞİ HEDEFLERE KARŞI OLANLARIN YERİ BURASI DEĞİLDİR......
™ Hukuki NET 2002-2022 - Ulusal ve uluslararası Hukuk Sitesi ⚖️ olma özelliği ile gerek avukat, gerek diğer hukukçu arkadaş ve gerekse vatandaşlara ev sahipliği yapan, eğitim ve bilimsel alışveriş yapma amaçlı bir "Hukuk Rehberi" dir.
Davalar
Hukuki Net; sürekli yenilenen faydalı güncel içeriği ile zamanın hukuk dallarına göre kategorize edilmiş çeşitli mevzuat (Ceza kanunu, İş kanunu, Borçlar yasası gibi), emsal mahkeme kararları, yargıtay kararları, emsal danıştay ve anayasa mahkemesi kararları ile hukuksal makale, kanun, hukuki forum, hukuk sözlüğü, hukuk programları, meslektaş ilanları, avukatlar için kolay hesaplama araçları, Anayasa Mahkemesi, Danıştay, benzer Yargıtay kararı ve Mahkemeler tarafından örnek davalar ile ilgili gerekçeli kararlar, * davası dilekçe örnekleri yasal haberler ve hukuk siteleri dizini 🕸 bulunan bir hukuk bilgi bankası sistemidir.
Avukatlar
Yararı nedir?
📝 Hukukçular için mesleki danışma (Üstad ve meslektaşlar arası paylaşım), dayanışma ve bakalorya fonksiyonu olan site; "Önleyici hukuk" veya "Dava hukuku" nedeni ile doğan veya yeni doğacak anlaşmazlıklar ile içtihat hukuku kaynağı olan Yargı ve Yargılamayı tartışmak, davalar ve ihtilaflar için yararlı çözüm yolları üretmek ve hukuksal konularda özellikle nerede, nasıl, neden soruları üzerinde soru cevap yorumlar, tartışma paylaşma yorumlama yöntemi ile sebep sonuç ilişkisi kurarak 💬, Mahkemelerin dava yükünü hafifletmeyi de amaçlayan suigeneris (kendine özgü) hukuk laboratuarı özellikleri bulunan bir hukuki kalkınma hedefli bilgi dağarcığıdır.
® Hukuki Net internette ve Türk hukukunda bir marka olmakla birlikte ticaret veya iş amaçlı bir site olmayıp, herhangi bir ticari kurum, kuruluş, bilgisayar programı firması, banka vb. kişi veya herhangi politik veyahut siyasi bir kuruluş tarafından desteklenmemekte, finans kaynağı reklam ve ekseriyetle site yönetimi olan Adalet sistemine adanmış bir servistir.
🆓 Hukuki.net halk için ücretsiz ve açık kaynak nitelikli bir hukuk sitesi olup, gayri resmi vatandaş bilgilendirme portalı işlevi görmektedir. Genel muhteviyat olarak kanun, yönetmelik, Emsal Anayasa mahkemesi, Danıştay ve Yargıtay kararı gibi hukuki mevzuat içermekle birlikte avukat ve uzman kişilere özel yorumlar da içeren sitenin tüm hakları saklı olup, 🕲 telif hakkı içeren içeriği izinsiz yayınlanamaz, kopyalanamaz. (Herhangi bir hususu sitene alıntı kuralları çerçevesinde kopyalamak için sitene ekle için izin bağlantısı.)
™ Marka tescili, Patent ve Fikri mülkiyet hakları nasıl korunuyor?
Hukuki.Net’in Telif Hakları ve 2014-2022 yılları arası Marka Tescil Koruması Levent Patent tarafından sağlanmaktadır.
♾️ Makine donanım yapı ve yazılım özellikleri nedir?
Hukuki.Net olarak dedicated hosting serveri bilfiil yoğun trafiği yönetebilen CubeCDN, vmware esx server, hyperv, virtual server (sanal sunucu), Sql express ve cloud hosting teknolojisi kullanmaktadır. Web yazılımı yönünden ise content management (içerik yönetimi) büyük kısmı itibari ile vb olup, wordress ve benzeri çeşitli kodlarla oluşturulan bölümleri de vardır.
Hangi Diller kullanılıyor?
Anadil: 🇹🇷 Türkçe. 🌐 Yabancı dil tercüme: Masaüstü sürümünde geçerli olmak üzere; İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Hintçe, Rusça ve Arapça. (Bu yabancı dil çeviri seçenekleri ileride artırılacak olup, bazı internet çeviri yazılımları ile otomatik olarak temin edilmektedir.
Sitenin Webmaster, Hostmaster, Güvenlik Uzmanı, PHP devoloper ve SEO uzmanı kimdir?
👨💻 Feyz Pazarbaşı & Istemihan Mehmet Pazarbasi[İstanbul] vd.
® Reklam Alanları ve reklam kodu yerleşimi nasıl yapılıyor?
Yayınlanan lansman ve reklamlar genel olarak Google Adsense gibi internet reklamcılığı konusunda en iyi, en güvenilir kaynaklar ve ajanslar tarafından otomatik olarak (Re'sen) yerleştirilmektedir. Bunların kaynağı Türkiye, Amerika, Ingiltere, Almanya ve çeşitli Avrupa Birliği kökenli kaynak kod ürünleridir. Bunlar içerik olarak günlük döviz ve borsa, forex para kazanma, exim kredileri, internet bankacılığı, banka ve kredi kartı tanıtımları gibi yatırım araçları ve internetten para kazanma teknikleri, hazır ofis kiralama, Sigorta, yabancı dil okulları gibi eğitim tanıtımları, satılık veya kiralık taşınmaz eşyalar ve araç kiralama, ikinci el taşınır mallar, ücretli veya ücretsiz eleman ilanları ile ilgili bilimum bedelli veya bedava reklamlar, rejim, diyet ve özel sağlık sigortası gibi insan sağlığı, tatil ve otel reklamları gibi öğeler içerebilir. Reklam yayıncıları: ads.txt dosyası.
‼️ İtirazi kayıt (çekince) hususları nelerdir?
Bahse konu reklamlar üzerinde hiçbir kontrolümüz bulunmamaktadır. Bu sebep ile özellikle avukat reklamları gibi Avukatlık kanunu vs. mesleki mevzuat tarafından kısıtlanmış, belirli kurallara tabi tutulmuş veya yasaklanmış tanıtımlardan yasal olarak sorumlu değiliz.
📧 İletişim ve reklam başvuru sayfası nerede, muhatap kimdir?
☏ Sitenin 2022 yılı yatırım danışmanı ile irtibat ve reklam pazarlaması için iletişim kurmanız rica olunur.
Vekalet sözleşmesinde zamanaşımı...
23-04-2024, 05:24:38 in Borçlar Hukuku