+ Konuyu Yanıtla
1 den 2´e kadar toplam 2 ileti bulundu.

Konu: Zincirleme suç - Uygulanacak kanun

Zincirleme suç - Uygulanacak kanun Hızlandırılmış Mobil Sayfa Sürümü (AMP)
  1. #1
    Kayıt Tarihi
    Jan 2005
    Nerede
    izmir, Türkiye.
    İletiler
    1
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Zincirleme suç - Uygulanacak kanun

    Selamlar,

    5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu 43.maddesinde düzenlenen zincirleme suç ile ilgili birkaç sorum var.

    15 yasindan kucuk bir magdura karsi islenmis olan cinsel istismar sucu yeni ceza kanunu 103. madde ile duzenlenmis ve eski ceza kanunu 414. maddesinde ki duzenleme agirlastirilmis durumda. Bahse konu suc bir tarih araliginda meydana geldiginde zincirleme suc olarak adlandirilmakta.

    Bir ornekle aciklamak gerekirse, 14 yasindaki kiz arkadasiyla cinsel ilikside bulunan sanik, ailelerin onayi ve destegi ile imam nikahi kiyarak eveleniyor. Gayri resmi evlilik tarihinden sonra da magdure ile cinsel birlesmelere devam ediyor. Alti ay sonra magdure hamile kaliyor ve bir bebek dunyaya getiriyor. Dogumdan geriye gidilerek doguma neden olan iliskinin tarihine bakildiginda 18.06.2005 tarihine ulasiliyor. Iddianamede suc tarihi olarak bu tarih esas aliniyor. Dikkat edilirse yeni ceza kanunun yururluge girmesinden 17 gun sonra sucun islendigi kabul ediliyor. Ancak magdure ile ilk cinsel iliski yeni ceza yasasinin yururluge girmesinden once.

    Bu duruma gore; zincirleme sucun eski ceza yasasi yururlukteyken baslamis olmasi nedeniyle olaya eski ceza yasasi uygulanabilir mi?

    Zincirleme sucun baslangici ile bitisi arasinda meydana kanun degisikligi nedeniyle bu suca hangi kanun uygulanmalidir?

    Bu konuda elinde kaynak olan yahut somut olaya uygulanabilecek yargitay karari bilen arkadaslarimin yardimlari icin simdiden tesekkur ederim.

    Saygilar,
    Av.M.N.Okan ÖZAYDIN
    www.ozaydin.av.tr



    Hukuki NET Güncel Haber

    Zincirleme suç - Uygulanacak kanun konulu yargıtay kararı ara
    Zincirleme suç - Uygulanacak kanun konulu hukuk haber

  2. # Nedir?
    Tavsiye Soru Cevap
    Kayıt Tarihi
    Bugün
    Nerede
    Avukat Dünyası
    İletiler
    Ne kadar?
     
  3. #2
    Kayıt Tarihi
    Aug 2006
    Nerede
    Antalya, Merkez, Turkey.
    İletiler
    1.019
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı

    Sayın meslekdaşım;

    Eylemin ne zaman başladığı ve sona erdiği (sona ermiş mi?), eylemin kesintiye uğrayıp uğramadığı öncelikle tespit edilmelidir.

    Sonra; 1 Haziran 2005'ten önce ve sonra, bu eylemde bir kesinti olmadığı gözetilmeli ve sabığın lehine olan yasanın seçimi yapılmalıdır. Ancak; bir yasadan biraz, diğerinden biraz alarak, karma şekilde en lehe durum yaratılamayacağına da dikkat edilmelidir.

    Bence en önemli sorun; 1 Haziran'a kadar, ayrı bir suç, 1 Haziran'dan sonra ayrı bir suç var denirse; fail aynı, mağdur aynı olmasına rağmen, sırf kamu hukuku nedeniyle, ayrı ayrı cezalandırma yapılabilir mi?

    Konuya ilişkin bir hukuki yaklaşımı sergilemesi amacıyla, aşağıdaki içtihatları bilginize sunuyorum.

    T.C.
    YARGITAY
    CEZA GENEL KURULU
    E. 2003/5-189
    K. 2003/207
    T. 8.7.2003
    #8226; MÜTESELSİL SUÇ ( İşlenen Birden Fazla Suç Arasındaki Zamanın Makul Olması Gereği - Küçüğün Irzına Tasaddi )
    #8226; IRZA TASADDİ ( Küçüğün - Müteselsil Suç/İşlenen Birden Fazla Suç Arasındaki Zamanın Makul Olması Gereği )
    #8226; AYNI SUÇ İŞLEME KARARI ( Küçüğün Irzına Tasaddi - İlk Eylemle İkinci Eylem Arasında Makul Sayılamayacak 7-8 Aylık Uzunca Bir Süre Geçmesi )
    #8226; SUÇ İŞLEME KARARINDA BİRLİK ( Küçüğün Irzına Tasaddi - Fiiller Arasında Uzun Sayılabilecek ve Makul Kabul Edilemeyecek Bir Zaman Aralığının Bulunması )
    #8226; BİR DEFADAN FAZLA İŞLENEN SUÇLAR ARASINDAKİ ZAMAN ( Küçüğün Irzına Tasaddi - Müteselsil Suçun Varlığı İçin Bu Zaman Aralığının Makul Olması Gereği )
    765/m. 55/3, 71, 80, 414/2, 415
    ÖZET : Müteselsil suçun varlığı için bazı koşulların gerçekleşmesi gerekir. Bunlardan birisi, birden fazla suçun ( neticenin ) bulunması, diğeri; bu suçların kanunun aynı hükmünü ihlal etmeleri, üçüncüsü ise; birden fazla suçun aynı suç işleme kararına bağlanmasıdır. Aynı suç işleme kararının varlığı, olaysal olarak suçun işlenmesindeki özellikler, suçun işleniş biçimi, fiillerin işlendikleri yer ve işlenme zamanı, fiiller arasında geçen süre, mağdurların farklı olup olmadıkları, ihlal edilen değer ve yarar ile korunan değer ve yarar, olayların oluşum ve gelişimi ile tüm özellikleri değerlendirilerek belirlenecektir. Suçların işlenme tarihleri arasında az veya çok bir zaman aralığı bulunması, suç mağdurlarının birden fazla olması halinde teselsülü reddetmenin adalet ve hakkaniyete uygun bulunmayacağı genel bir kabul görmekte ise, 2-3 ay gibi, uzun sayılabilecek ve makul kabul edilemeyecek bir zaman aralığının bulunması halinde, suç işleme kararında birlik bulunamayacağı kabul edilmelidir.

    Somut olay ele alınıp değerlendirildiğinde, sanık aynı suç işleme kararıyla değil, çıkan fırsatlardan yararlanmak suretiyle, aynı mağdura farklı yerlerde iki kez ırza tasaddi suçunu işlemiştir. Ailelerin sanığı, çocuklarının yanlarında görmek istememeleri, suç işleme kararındaki birliği değil, sanığın suç işlemeyi itiyad haline getirmiş bir kişi olduğunu, sanık ve mağdurun komşu ve her an birbirini gören kişiler olmasına karşın, ilk eylemle ikinci eylem arasında geçen ve makul sayılamayacak 7-8 aylık uzunca bir süre sanığın aynı suç işleme kararıyla değil, çıkan fırsatlardan yararlanmak suretiyle suçu işlediğini göstermektedir.

    Bu itibarla somut olayda, sanığın aynı suç işleme kararıyla eylemleri gerçekleştirmediğini kabul eden Yerel Mahkeme uygulaması isabetlidir.

    DAVA : Irza tasaddi suçundan sanık Y.K.'ın TCY.nın 415/2,55/3,415/2,55/3 ve 71. maddeleri uyarınca 4 yıl hapis cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin Elazığ 2. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 4.7.2000 gün ve 208-355 sayılı hüküm, sanık vekilinin temyizi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 5. Ceza Dairesince 5.3.2002 gün ve 3728-1222 sayı ile;

    "Sanığın aynı suç işleme kararı cümlesinden olarak mağdura karşı 2 defa tasaddide bulunduğuna göre TCK'nun 415/2, 80. maddeleri ile uygulama yapılması yerine, yazılı şekilde ceza tayini" isabetsizliğinden bozulmuştur.

    Yerel Mahkeme ise 16.5.2002 gün ve 168-238 sayı ile; iki olay arasında 7-8 ay gibi makul kabul edilemeyecek bir süre geçtiği, olayın seyrine göre aynı suç işleme kararından bahsedilemeyeceği, gerekçesi ile ilk hükümde direnmiştir.

    Bu hükmün de sanık vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya Yargıtay C.Başsavcılığının 4.6.2003 gün ve 103930 sayılı "bozma" isteyen tebliğnamesiyle Birinci Başkanlığa gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:

    CEZA GENEL KURULU KARARI :

    Sanığın, yaşı nedeniyle fiile mukavemet edemeyecek durumda bulunan küçük mağduru, kibrit verme bahanesiyle eve götürüp, kucağına oturtmak ve kazağını kaldırarak okşamak şeklindeki ilk eyleminden 7-8 ay sonra oyun oynarken saklanmak için girdiği tuvalette yakaladığı aynı mağduru, pantolonunu indirip, erkeklik organını anüsüne sürtmek suretiyle, şehevi duygularını tatmin ettiği olayda, eylemlerin sübutu ile vasıflandırmada Yerel Mahkeme ile Özel Dairenin görüşleri arasında bir uyuşmazlık bulunmayıp, çözülmesi gereken sorun, sanık hakkında içtima hükümlerinin mi yoksa teselsül hükümlerinin mi uygulanacağı noktasında toplanmaktadır.

    Uyuşmazlığı oluşturan husus hakkında sağlıklı bir sonuca ulaşabilmek için T.C.K'nun 80. maddesinde düzenlenen müteselsil ( zincirleme ) suçun hukuki niteliğine ilişkin olarak öğretide ileri sürülen görüşler ile yargısal kararlar gözönüne alınmalı ve somut olay bu verilerin ışığında irdelenerek değerlendirilmelidir.

    Ceza Hukukunda, yasadaki tarife uygun her netice, ilke olarak ayrı bir suç oluşturur ve fail kaç netice meydana getirmişse, o kadar suç işlemiş sayılarak, her biri nedeniyle ayrı ve bağımsız yaptırıma maruz kalır. Ancak, bazı hallerde, değişik neticelerden dolayı faile tek bir ceza hükmedilmesi ile yetinilir. Birden fazla neticenin meydana gelmesine karşın, faile tek ceza verilmesini gerektiren hallerden biri, müteselsil ( zincirleme ) suçtur.

    T.C.Y.nın 80. maddesinde müteselsil suç, "Bir suç işlemek kararının icrası cümlesinden olarak kanunun aynı hükmünün bir kaç defa ihlal edilmesi, muhtelif zamanlarda vaki olsa bile bir suç sayılır. Fakat bundan dolayı terettüp edecek ceza altıda birden yarıya kadar artırılır." biçiminde düzenlenmiştir.

    Bu yasal tanımlamadan anlaşılacağı gibi, müteselsil suçun varlığı için bazı koşulların gerçekleşmesi gerekir. Bunlardan birisi, birden fazla suçun ( neticenin ) bulunması, diğeri; bu suçların kanunun aynı hükmünü ihlal etmeleri, üçüncüsü ise; birden fazla suçun aynı suç işleme kararına bağlanmasıdır.

    Somut olayda, Yasanın aynı hükmünün birden fazla ihlal edildiği konusunda bir uyuşmazlık bulunmadığından, müteselsil suçun üçüncü koşulu olan ve öğretide suçun subjektif koşulu olarak adlandırılan, aynı suç işleme kararı üzerinde durmak gerekmektedir.

    Ceza Yasasının 80. maddesi, 4055 Sayılı Yasa ile değiştirilmiş ve maddedeki "aynı kasdi cürmü" sözcükleri çıkartılarak yerine, "aynı suç işleme kararı" sözcükleri konulmuştur. Bu değişiklikle, haklı olarak müteselsil suçlarda suç kastlarının ayrılığında zorunluluk bulunduğu, "aynı suç işleme kararının" kasttan başka bir anlam taşıdığı vurgulanmak istenmiştir.

    Kaynak yasa ile yasamızdaki "aynı suç işleme kararı" kavramından ne anlaşılacağı öğreti ve yargısal kararlarda değerlendirilmiş, bunun, kanunun aynı hükmünü müteaddit defa ihlal etmek hususunda önceden kurulan bir plan ( Antokosei Maggiore, Manzini'ye atfen DÖNMEZER-ERMAN cilt 1, Sh.387 ), kanunun aynı hükmünü müteaddit defa ihlal etmek hususundaki genel bir niyet ( Raineri-Pannen'e atfen DÖNMEZER-ERMAN ) anlamında bulunduğu, ancak çok genel bir birliğin, genel bir saik birliği sonucuna götüreceği, örneğin hırsızlığı kendisine meslek edinmiş bir kimsenin, çok sayıda hırsızlık suçu işlemesinde saik birliği bulunduğu halde, bu saik birliğinin, kararda birliği meydana getiremeyeceği, suç saiki, niyeti, amacı ile kararının karıştırılmaması gerektiği, yine fırsat çıktığı zaman suç işlemek için verilen genel bir kararın, müteselsil suçun bu sübjektif koşulunu oluşturmayacağı ( SANCAR ), işlenen suçlar aynı olsa dahi, failin eline geçirdiği fırsatlardan yararlanarak bunları işlemesinde, aynı suç işleme kararından bahsedilemeyeceği, suçlar arasında uzun bir süre bulunmasının, aynı suç işleme kararının değil ortaya çıkan fırsatlardan yararlanma şeklinde yorumlanabileceği ( ÖNDER ), görüşleri ileri sürülmüştür.

    Yargıtay Ceza Genel Kurulunun konuya ilişkin 2.3.1987 gün ve 341/84 sayılı, 20.3.1995 gün ve 48/68 sayılı kararlarında, öğretideki görüşlere yer verildikten sonra "aynı suç işleme kararından" Yasanın aynı hükmünü birçok kez ihlal etme hususunda önceden kurulan bir plan, genel bir niyetin anlaşılması gerektiği, bu bağlamda failin suçu işlemeden önce bir plan yapmasının veya bu suça niyet etmesinin, fakat fiili bir defada yapmak yerine kısımlara bölmeyi ve o surette gerçekleştirmeyi daha uygun görmesinin, hareketinin önceki hareketinin devamı olmasının ve tüm hareketleri arasında subjektif bir bağlantı bulunmasının anlaşılması gerektiği kabul edilmiştir.

    Aynı suç işleme kararının varlığı, olaysal olarak suçun işlenmesindeki özellikleri suçun işleniş biçimi, fiillerin işlendikleri yer ve işlenme zamanı, fiiller arasında geçen süre, mağdurların farklı olup olmadıkları, ihlal edilen değer ve yarar ile korunan değer ve yarar, olayların oluşum ve gelişimi ile tüm özellikleri değerlendirilerek belirlenecektir.

    Yine yargısal kararlarda suçların işlenme tarihleri arasında az veya çok bir zaman aralığı bulunması, suç mağdurlarının birden fazla olması halinde teselsülü reddetmenin adalet ve hakkaniyete uygun bulunmayacağı genel bir kabul görmekte ise, 2-3 ay gibi, uzun sayılabilecek ve makul kabul edilemeyecek bir zaman aralığının bulunması halinde, suç işleme kararında birlik bulunamayacağı kabul edilmiş, ( CGK.nun, 17.4.1995 gün ve 97-122 sayılı, 17.10.1988 gün ve 303-367 sayılı kararları ) öğretide de, aradan geçen uzun sürenin aynı suç işlemek kararının değil ortaya çıkan fırsatlardan yararlanma şeklinde yorumlanması gerektiğine, iki ihlal arasında çok uzun bir zaman aralığı bulunmasının suç kararında birlik olmadığına karine teşkil edebileceğine değinilmiştir. ( ÖNDER ), ( EREM-DANIŞMAN-ARTUK ). İ.Malkoç'da, Genel Adap ve Aile Düzenine Karşı Cürümler isimli eserinde; tasaddi suçunun ancak kısa aralıklarla aynı mağdura karşı işlenmesinde TCY.nın 80. maddesinin uygulanabileceğini belirtmiştir.

    Bu açıklamalar ışığında somut olay ele alınıp değerlendirildiğinde, sanık aynı suç işleme kararıyla değil, çıkan fırsatlardan yararlanmak suretiyle, aynı mağdura farklı yerlerde iki kez ırza tasaddi suçunu işlemiştir. Ailelerin sanığı, çocuklarının yanlarında görmek istememeleri, suç işleme kararındaki birliği değil, sanığın suç işlemeyi itiyad haline getirmiş bir kişi olduğunu, sanık ve mağdurun komşu ve her an birbirini gören kişiler olmasına karşın, ilk eylemle ikinci eylem arasında geçen ve makul sayılamayacak 7-8 aylık uzunca bir süre sanığın aynı suç işleme kararıyla değil, çıkan fırsatlardan yararlanmak suretiyle suçu işlediğini göstermektedir.

    Bu itibarla somut olayda, sanığın aynı suç işleme kararıyla eylemleri gerçekleştirmediğini kabul eden Yerel Mahkeme uygulaması isabetli olup, direnme kararının onanmasına karar verilmelidir.

    Çoğunluk görüşüne katılmayan Kurul Üyeleri, İ. Malkoç ve İ. Akçin; "TCK.nun 80 nci maddesinde düzenlenen müteselsil suçta aranan koşullardan birisi de birden çok suçun ( bir suç işleme kararına ) dayalı olarak işlenmiş olmasıdır. Bir suç işleme kararı, birbirinden ayrı olarak tüm unsurlarıyla gerçekleşecek olan ve doğal olarak ayrı kastlara bağlanan suçları birbirine bağlayan genel karar ve niyettir. Böylece fail, yasanın aynı hükmünü birden fazla kereler ihlal etmeyi önceden düşünmekte, bu ihlalleri bir defada değil de birden çok defada gerçekleştirmeyi planlamaktadır. Bu kararın, işlenmesi düşünülen suçlar arasında değişmemesi ve yenilenmemesi gerekmektedir.

    Suç işleme kararı, suç kastından daha geniş anlamdadır. Suç kastından daha önce gelen bir genel karar ve niyettir. Önce suç işleme kararı verilir ve bundan sonra bu genel kararın icrası farklı zamanlardaki suçlarla gerçekleştirilir. Kararın gerçekleştirilmesi için gerekli suçların herbirinde ayrı suç kastları, bir başka deyişle bir suç için gerekli olan maddi ve manevi unsurlar ayrı ayrı yer alır.

    Böylece suç işleme kararı denilen genel plan, niyet veya karar, teselsülü oluşturan ve her biri birbirinden bağımsız olan suçları birbirine bağlayan ortak bir zemin olur.

    Suç işleme kararının yenilenip yenilenmediği, birden çok suçun aynı karara dayanıp dayanmadığı aynı zamanda suçlar arasındaki süre ile ilgilidir. Çeşitli kaynaklarda makul ve kısa sürelerden söz edilmesi, bu durumda suç işleme kararının varlığını devam ettirdiğinin kolayca kabulünün mümkün olduğunu ifade içindir. Yoksa, sürenin uzunluğu durumunda suç işleme kararının kendiliğinden mutlaka değişeceğini, yenileneceğinin belirtmek anlamında değildir.

    Sürenin uzunluğu kararın yenilendiğini düşündürebileceği gibi, kısalığı da her zaman kararın yürürlükte olduğunu göstermeyebilir. Hukuki veya fıili kesintiler varsa farklı değerlendirmeler yapılabilir. Ancak bu değerlendirme her olayda ayrı ayrı diğer koşullar da değerlendirilerek yapılmalıdır. O nedenle peşinen şu kadar süre geçince suç işleme kararı yenilenir veya değişmiş olur demek soyut ve delillerden kopuk bir değerlendirme olur. Bu kararın varlığı ya da yokluğu failin iç dünyasını ilgilendirir. O nedenle belirlenmesi çok zor olup, zorluğun aşılabilmesi içın şüpheden sanık yararlanır ilkesini gözetmek de gerekebilir.

    Bilindiği üzere 80 nci maddenin değiştirilmesinden önce ( aynı kasdi cürmi ) şeklinde başlayan bir ifadesi vardı. Bu yazılıştan kaynaklanan ve bu gün de süren alışkanlıkla yanlış yorumlara gidilmektedir. Direnme kararında da mahkeme kasdın yenilendiğinden söz etmekte, dairemiz kararındaki aynı suç işleme kararı ifadesini aynı suç işleme kasdı olarak algılamaktadır.

    Bu genel açıklamalardan sonra davamıza konu olaya dönersek, burada suç işleme kararı, failin mağdurdan tasaddi suçlarını işleyerek ( cinsel yararlanma ) şeklindeki kararıdır. Bu kararın yenilendiği, değiştiği konusunda delil yoktur. Fail ve mağdur komşu olup, birbirlerini tanıyan ailelere mensupturlar. Sanık, cinsel yararlanma kararı ile hem mağdura hem de diğer çocuklara yanaşmak istemekte ve sürekli olan bu yöneliş çocuk anneleri tarafından hoş karşılanmamaktadır. Sanık, kendi müdafii huzurunda verdiği ifadesinde şöyle demektedir.

    ".. Çünkü bu çocukların anneleri beni çocuklarının yanında görmek istemiyorlardı, aileleri beni sevmiyorlardı"

    Anlaşılıyor ki, çevresine göre güçlü ve çekinilen bir aileye mensup olan sanık yalnız mağdure değil başka çocuklara da bu şekilde yönelen birisidir. Davamızda İ. isimli bir çocuktan söz edilmiş fakat İ. bilgi vermediği gibi önceden söylediklerini de inkara yönelmiştir. Tanıklardan S. de aynı yolu izlemiş gerekçe olarak da mağdurun ailesinin baskısından söz etmiştir. Halbuki, mağdurun annesi A., kocası bulunmayan kimsesiz bir kişidir. İlk eylemi şikayet edememiş, sanığın eylemleri devam edince bu yola gitmiştir. Baskıların sanık tarafından geldiği anlaşılmaktadır.

    Belirttiğimiz üzere, müteselsil suçta, teselsül oluşturan her suç aslında maddi ve manevi unsurları itibariyle oluşan bağımsız, ayrı bir suçtur. Ancak, maddenin değiştirilmesinden önceki zamana ait bilgi ve alışkanlıklar hala sürmektedir. Mahkeme de bozma kararımızda yer alan ( bir suç işleme kararı ) ibaresini aynı suç kastı olarak algılamaktadır.

    Yargıtayımızın müteselsil suçun farklı kişilere karşı işlenmesinde 80 nci maddenin uygulanmasını benimsemediği bilinmekle birlikte burada farklı bir durum vardır. Aynı gerçek veya tüzel kişiye karşı işlenen suçlar, kişilere karşı işlenen suçlar olsa da maddenin uygulanmasında sorun çıkmamaktadır.

    Davamızda, aynı mağdura karşı işlenen birden çok ve aynı hükmü ihlal etme vardır. Suç işleme kararının 7 ay kadar süre sonra kalkabileceği veya yenilendiği ileri sürülmekte ise de, sanıkla mağdurun yakın komşu oluşu, verdiği kararları sürekli gerçekleştirmeye çalışan ve bu kararını değiştirmediği, davranışları ile belli olan, bu yüzden çocuk annelerinin sürekli tepkileriyle karşılaşan kişiliği itibariyle en azından kuşkuludur. Bunu da sanık lehine yorumlamak gerekmektedir. O itibarla, sanığın kişiliğini, mağdurla ilişkilerini süregelen davranışları ile kendi beyanlarından anlaşılan yönelişlerini dikkate alarak suç işleme kararının değişmediği kabul edilip bozma yapılmıştır. Sanıkla mağdur aynı çevrenin insanları olarak aynı ortamda hemen her gün birbirlerini gören, karşılaşan ve karşılaşması muhtemel ve mümkün insanlardır. Bu durum nedeniyle suç işleme kararının terk edildiği ve sonraki suçlarda yenilendiği kesinlik kazanmış değildir.

    Yukarıda değindiğimiz üzere, soyut ve genel bir değerlendirme ile objektiflikten uzaklaşarak şu sürelerde suç işleme kararı değişir, ortadan kalkar şeklindeki peşin kabuller kurumu isabetle uygulamaya engel değerlendirmelerdir.

    Bazı suçlar bakımından kararlarda yer alan sürelerin, suç işleme kararının devam etmediğine esas alındığı görülmekte ise de çeşitli kararlarda da daha uzun sürelerdeki zincirleme suçlarda 80 nci maddenin uygulandığı görülmektedir. Dairemizin, aile içi veya yakın bir yaşama ortamı içindeki kişiler arasında meydana gelen ırza geçme veya cinsel ilişki suçlarının teselsülen işlendiğini gösteren kararları olduğu gibi, seneler süren bir seri suçlardaki sahtecilik eylemlerinde de TCK.nun 80 nci maddesinin uygulandığına dair kararlar vardır. O nedenle, olayların özelliklerini ve mahsus koşullarını gözetmeyen ve belirli sürelerin geçmesiyle suç işleme kararlarını adeta otomatik olarak kalktığını veya değiştiğini kabule götüren görüşleri kabul edemiyoruz.

    Açıkladığımız nedenlerle Yerel Mahkeme hükmünün bozulması gerektiği görüşüyle, mahkemenin direnme kararını onayan çoğunluğun görüş ve kabullerini paylaşmıyoruz." gerekçeleri ile, Yerel Mahkeme direnme hükmünün bozulması yönünde oy kullanmışlardır.

    SONUÇ : Açıklanan nedenlerle; Yerel Mahkeme direnme hükmünün ONANMASINA, dosyanın yerine gönderilmek üzere Yargıtay C. Başsavcılığına tevdiine, tebliğnamedeki isteme aykırı olarak 08.07.2003 günü oyçokluğuyla karar verildi.

    T.C.
    YARGITAY
    İÇTİHADI BİRLEŞTİRME GENEL KURULU
    E. 1929/26
    K. 1929/20
    T. 1.5.1929
    #8226; MUHTELİF ZAMANLARDA ZİMMETE PARA GEÇİRME ( Müteselsil Suç-Tahsildar )
    #8226; MÜTESELSİL SUÇ ( Tahsildarın Muhtelif Zamanlarda Zimmetine Para Geçirmesi-Şahsa ve Mala Karşı İşlenen Suçlarda Ayrım )
    #8226; ŞAHIS ALEYHİNE İŞLENEN SUÇLAR ( Düçarı Tecavüz Olanların Taadüdü Müteselsil Suçu Teşkil Etmeyeceği )
    #8226; MÜTEADDİT DEFALAR BİR KİMSENİN IRZINA GEÇİLMESİ ( Müteselsil Suç Oluşmaması )
    765/m.80
    ÖZET : Hile ve desise kullanarak zimmetine para geçiren ve bu hareketleri devam eden sanık hakkında suçların ve cezaların toplanması ( içtima ) Hükümlerinin değil, TCK.80. Maddesi hükmünün uygulanması gerekir.

    DAVA : Tahsildarın muhtelif zamanlarda zimmetine para geçirmesi halinin, müçtemi suç mu, yoksa müteselsil suç mu teşkil etmekte olduğu münakaşa olunmuştur. Evvelemirde müteselsil suç ile ef'ali memnuanın içtimaı arasındaki farkları tayin ve tesbit emrinde, müteselsil suçu tarif eden Ceza Kanununun 80. maddesindeki kuyut ve şurutun tahlilinden başlanmak üzere müzakere olunmuştur. Mezkur 80. maddeye göre kasıt tahtında kanunun aynı hükmünü, velev muhtelif zamanlarda olsun, ihlal etmek suretiyle ika edilen suçları bir suç saymak lazım gelir. Taaddüt ve tekerrür edecek ef'alin, aynı hükme tabi olan ef'al hakkında bir kastı cürmi tahtında olması müteselsil suçu teşkil edemiyeceği ve bir kastı cürmi tahtında olmaksızın ika edilen müteaddit efailin içtima halini hasıl edeceği heyetçe ittifakla kabul olunmuştur. Müteselsil suçun teşekkül etmesi için müteaddit fiillerin olması ve bu fiillerin de bir kastın efali icraiyesinden bulunması meşrut olmasına göre kasıttaki birliği tayin etrafında, yani bir şahsın muhtelif zamanda işlediği fiilleri bir kasıt tahtında mı, yoksa muhtelif kasıtları tahtında mı ika eylediğini tesbit etmek için kıstasın ne olması lazım geleceği noktasında uzun uzadıya efkar teati olunmuş ve birçok misaller iradı suretiyle hadiseyi bir zabıta altına almaya uğraşılmış ve bu hususta evvelemirde müteselsil suçun hangi nevi ceraimde kabili mülahaza olacağı ve ikinci derecede duçarı taarruz ve tecavüz olan kimselerin taaddüt edip etmemesinin müteselsil suçun teşekkülü emrinde haizi tesir bulunup bulunmadığı cihetleri düşünülmüştür. Eşhas aleyhindeki işlenen suçlar ile mülkiyet aleyhinde işlenen suçları bu hadisede bir birinden ayırarak mütalaa etmek lazım geldiğinde ve eşhas aleyhindeki suçlarda yani eşhasın hayatına, namusuna karşı ika olunan suçlarda düçarı tecavüz olanların taaddüdü müteselsil suçu teşkil edemeyeceğinde müttefik kalınmıştır. Çünkü müteaddit eşhas aleyhinde cürüm işleyen bir kimsenin hareketinde bir kastı cürminin vücudu iddia edilemez. Bilfarz, münazaa esnasında müteaddit kimseleri döven bir şahsın iradesinde tebeddül vardır. Kaç kişiyi dövmüş veya yaralamış ise, her şahsa karşı iradesi tebeddül etmiş demektir. Zira, saik bir olsa da saik müteaddit kastı cürmiler tevlit edebilir.

    Binaenaleyh gayesi, maksadı, müteaddit eşhasa karşı suç işlemekten ibaret olan bir şahıs, o gayesine müteaddit kasıt ve kararlarıyla varmıştır. Hülasa, saikin birliği herhalde kastın birliğini icabettirmez. Mülkiyet aleyhinde işlenen suçlara gelince, duçarı taarruz ve tecavüz olan şahsın ayni veya müteaddit olması, müteselsil suçu tayinde mikyas olamayacağında da ittifak edilmiştir. Kastı cürminin vahdetini tayinde, taarruz edilen eşhasın ne taaddüdü ve ne de ayniyeti haizi tesir değildir. Bilfarz bir hizmetçi muhtelif günlerde bir kısmı ev sahibine ve bir kısmı da eve gelen misafirlere ait bulunan bir eşyayı sirkat ettiği surette, taarruz edilen eşhasın taaddüdüne rağmen müteselsil suç vücuda gelebilir. Bilakis fasıla ile müteaddit defalar bir kimsenin ırzına geçen şahsın suçu da, taarruz edilen şahsın ve suçun aynı olmasına rağmen müteselsil suçu teşkil etmez. Çünkü fiili vaki bir kastın tebeddülünü mucip olacak surette vuku bulmuştur. Ekseriyetle kabul edilmiş olan bu esaslardan sonra kasıttaki birliğin tayini için kabul edilen mikyas şu suretle tesbit olunmuştur. Kastı cürmi iki noktai nazardan tetkik edilir. Biri, failin niyetine göre, diğeri kasıt mahsulü olan fiilin netayicine göre tefrik olunur.

    Kanun da ceza mesuliyetinin derecesini tayin için bazı ahvalde failin kastını ve bazı ahvalde de kast ile beraber failin istihdaf ettiği gayeyi arar. Müteselsil suçlarda, Kanunun Ceza, kanunun aynı hükmünün müteaddit defa ihlal edilmesini ve bu ihlal keyfiyetinin de bir kastı cürminin ef'ali icraiyesinden olmasını şart koymuştur. Kastı cürminin birliği mutlak ve umumi bir surette suç işlemeye karşı olmayarak muayyen bir suçun işlenmesi niyet edilerek bu niyet tahtında işlenmeye başlanan ve bu niyetin teceddüt ve tebeddül ettiği hakkında esbab mevcut olmayan hadisatta kabul edilmek lazımdır. Bir veznedarın kasadan muhtelif zamanlarda para çalması, bir kastı cürmi tahtında işlenmiş müteselsil suçu teşkil ettiği gibi, muhtelif zamanlarda yaptığı tahsilattan zimmetine para geçiren tahsildarın cürmü de müteselsil suçtur. Çünkü mevzuubahs edilmekte olan hadisede tahsildarın kastı cürmisinin teceddüt ve tebeddül ettiğine dair hiçbir delil ve emmare yoktur. Müteaddit kimselerden aldığı parayı zimmetine geçirmek suretiyle müteaddit ef'ali ika etmiş olan tahsildarın her şahıstan para tahsil ettikçe ayrı kasıt ve karar vermiş olduğu kabul edilemez. Zira, zimmetine para geçirmeyi kast eden tahsildarın ilk defa tahsil ettiği şahıstan aldığı parayı zimmetine geçirdikten sonra tekrar olarak diğer muayyen kimselerden vuku bulan tahsilat miktarını alması, içerisine girmiş olduğu vaziyetin devamıdır. Bu halin devamı failin gayrikanuni vaziyetinin tebeddülünü değil, olsa olsa işlenmekte olan fiiller dolayısiyle zararın artmasını müeddi olmuştur. Muayyen bir kastı cürmide birleşmek itibariyle bir cürüm addolunan efalden herbiri muayyen bir kastın mabadıdır. Teaddüt eden hareketler, bir kastın neticeleridir. Binaenaleyh niyetinde temerrüd eden tahsildarın hareketleri adedince müstakil suç vücuda geleceği hakkındaki noktai nazar bu sebeple ekseriyet tarafından varit görülmemiş ve eldeki hadisenin Ceza Kanununun 80. maddesinin dairei şümulüne dahil olduğuna, ilk içtimada ekseriyeti sülüsan hasıl olmadığından ikinci içtimada tekrarı müzakere olunarak on altı reyi muhalife karşı yirmi altı reyle ve adedi mürettebin ekseriyeti mutlakası ile keyfiyet karara bağlanmıştır.

    AYKIRI GÖRÜŞ :

    Birinci Reis M. İhsan Bey:

    Kanunun aynı hükmünün muhtelif zamanlarda defaatle ihlal edilmesinde müteselsil suç ahkamının tatbik edilebilmesi için mücerret niyetin ayniyeti kafi olmayıp ef'ali icraiye arasında her birini müstakil zannettirmeyecek derecede irtibatın vücudu şarttır. Bilakis suçlar aynı neviden olmakla beraber kastı cürminin vahdetini bertaraf ettirecek tarzda işlenmiş olması mezkur maddenin tatbikine manidir.

    Bir tahsildarın muhtelif zamanlarda ayrı ayrı mükelleflerden tahsil ettiği paraları zimmetine geçirmesi ilk suç neticesi içerisine girdiği vaziyetin devamı olmayıp zimmetine para geçirmek hususundaki ibtilanın neticesi ve suçlar ikaında asrarıdır. Müteakip ef'ali, anasır ve şeraiti cürmiyeleri noktasından yekdiğerinden tamamen ayrı birer suçtir. Çünkü her fiili için kasıt yeniden doğmuş ve neticede cürüm yeniden hasıl olmuştur. Bunun müteselsil suç olarak kabulü suçlar ikaında devam halinin de aynı cezai muameleye tabi tutulmasını iktiza edeceği cihetle esasatı cezaiyeye mugayirdir. Binaenaleyh hadise TCK.nun 80. maddesinin dairei şümulünden hariçtir.

    Saygılarımla,


+ Konuyu Yanıtla

Bu sayfada bulunan kavramlar:

zincirleme suçlarda suç tarihi

zincirleme suc lehe

zincirleme suc itiyadi suc farki

zincirleme suçta suç tarihini tespit etme

zincirleme suç lehe kanun uygulamas

zincirlem suç örnekleri

kesintisiz suc ile suregelen suc arasindaki fark

kesintisiz ve zincirleme suçlar

zincirleme suçta ceza

tck zincirleme suç

zincirleme suc aleyhe

evde bulunmayinca postaci postayi nereye goturur

Forum

Benzer Konular :

  1. Yeni Hukuki Kaynak: Bütçe Kanunlarında Yer Alan Bazı Hükümlerin İlgili Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelere Eklenmesi İle Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun 5917
    Hukuk Makaleleri ve Mevzuat Kısmına yeni bir hukuki kaynak eklendi, üzerinde tartışmak ister misiniz : Bütçe Kanunlarında Yer Alan Bazı...
    Yazan: admin Forum: Mevzuata İlişkin Bilgi ve Yorumlar
    Yanıt: 0
    Son İleti: 09-07-2009, 23:51:27
  2. Yeni Hukuki Kaynak: Gümrük Kanunu İle Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
    Hukuk Makaleleri ve Mevzuat Kısmına yeni bir hukuki kaynak eklendi, üzerinde tartışmak ister misiniz : Gümrük Kanunu İle Bazı Kanun Ve Kanun...
    Yazan: admin Forum: Mevzuata İlişkin Bilgi ve Yorumlar
    Yanıt: 0
    Son İleti: 08-07-2009, 17:32:13
  3. Suç tarihi itibariyle uygulanacak kanun
    Suç tarihi itibarı ile suça konu cezası sadece adli para cezası olan bir ceza ( Dava devam ederken suça konu ceza kanun ile arttırılıp cezası 1 yıl...
    Yazan: alex28 Forum: Ceza Hukuku
    Yanıt: 7
    Son İleti: 19-09-2008, 16:18:47
  4. Yeni Hukuki Kaynak: Kamulaştirma Bedeli • Kamu Alacaklarina Uygulanacak En Yüksek Faiz •Uygulanacak Faizin Saptanmasinda Kesinleşme Koşulu
    Hukuk Makaleleri ve Mevzuat Kısmına yeni bir hukuki kaynak eklendi, üzerinde tartışmak ister misiniz : Kamulaştirma Bedeli • Kamu Alacaklarina...
    Yazan: admin Forum: Mevzuata İlişkin Bilgi ve Yorumlar
    Yanıt: 0
    Son İleti: 11-06-2007, 17:21:54
  5. Hangi kanun uygulanacak?
    kişi bi suç işlemiş.kişi fiili işlediğinde öngörülen ceza 10 yıl.sonradan çıkan kanunla bu ceza 5 yıla indirilmiş.bir üçüncü kanunla ikinci kanun...
    Yazan: azra20 Forum: Ceza Muhakemesi Hukuku
    Yanıt: 3
    Son İleti: 12-01-2007, 22:08:33

Yetkileriniz

  • Yeni konu açma yetkiniz yok
  • Konuya cevap verme yetkiniz yok
  • Dosya ekleme yetkisi yok
  • İleti düzenleme yetkisi yok
  •  


2022 tarihli Hukuk Blog |  Arabulucu |  Hukuk Kitapları |  Alman Hukuku |  Özel Güvenlik AŞ. |  İş İlanları |  Ankahukuk |  Psikolog |  Site Ekleme |  Sihirli Kadın |  Sağlık |  Satılık Düşecek Domainler |  Bayefendi |  Afternic Alanadı satış (Domain alımı) | 

™ Marka tescili, Patent ve Fikri mülkiyet hakları nasıl korunuyor?
Hukuki.Net’in Telif Hakları ve 2014-2022 yılları arası Marka Tescil Koruması Levent Patent tarafından sağlanmaktadır.
♾️ Makine donanım yapı ve yazılım özellikleri nedir?
Hukuki.Net olarak dedicated hosting serveri bilfiil yoğun trafiği yönetebilen CubeCDN, vmware esx server, hyperv, virtual server (sanal sunucu), Sql express ve cloud hosting teknolojisi kullanmaktadır. Web yazılımı yönünden ise content management (içerik yönetimi) büyük kısmı itibari ile vb olup, wordress ve benzeri çeşitli kodlarla oluşturulan bölümleri de vardır.
Hangi Diller kullanılıyor?
Anadil: 🇹🇷 Türkçe. 🌐 Yabancı dil tercüme: Masaüstü sürümünde geçerli olmak üzere; İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Hintçe, Rusça ve Arapça. (Bu yabancı dil çeviri seçenekleri ileride artırılacak olup, bazı internet çeviri yazılımları ile otomatik olarak temin edilmektedir.
Sitenin Webmaster, Hostmaster, Güvenlik Uzmanı, PHP devoloper ve SEO uzmanı kimdir?
👨‍💻 Feyz Pazarbaşı & Istemihan Mehmet Pazarbasi[İstanbul] vd.
® Reklam Alanları ve reklam kodu yerleşimi nasıl yapılıyor?
Yayınlanan lansman ve reklamlar genel olarak Google Adsense gibi internet reklamcılığı konusunda en iyi, en güvenilir kaynaklar ve ajanslar tarafından otomatik olarak (Re'sen) yerleştirilmektedir. Bunların kaynağı Türkiye, Amerika, Ingiltere, Almanya ve çeşitli Avrupa Birliği kökenli kaynak kod ürünleridir. Bunlar içerik olarak günlük döviz ve borsa, forex para kazanma, exim kredileri, internet bankacılığı, banka ve kredi kartı tanıtımları gibi yatırım araçları ve internetten para kazanma teknikleri, hazır ofis kiralama, Sigorta, yabancı dil okulları gibi eğitim tanıtımları, satılık veya kiralık taşınmaz eşyalar ve araç kiralama, ikinci el taşınır mallar, ücretli veya ücretsiz eleman ilanları ile ilgili bilimum bedelli veya bedava reklamlar, rejim, diyet ve özel sağlık sigortası gibi insan sağlığı, tatil ve otel reklamları gibi öğeler içerebilir. Reklam yayıncıları: ads.txt dosyası.
‼️ İtirazi kayıt (çekince) hususları nelerdir?
Bahse konu reklamlar üzerinde hiçbir kontrolümüz bulunmamaktadır. Bu sebep ile özellikle avukat reklamları gibi Avukatlık kanunu vs. mesleki mevzuat tarafından kısıtlanmış, belirli kurallara tabi tutulmuş veya yasaklanmış tanıtımlardan yasal olarak sorumlu değiliz.
📧 İletişim ve reklam başvuru sayfası nerede, muhatap kimdir?
☏ Sitenin 2022 yılı yatırım danışmanı ile irtibat ve reklam pazarlaması için iletişim kurmanız rica olunur.
Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution 4.0 International License.