YAZININ TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ

Son zamanlarda gerçekleşen tutuklamalar sebebiyle artan tutuklu sayısı 42.000 i, cezaevlerindeki tutuklu ve hükümlü toplam sayısı ise 197.000 i aşmıştır. 22 Şubat tarihinde resmi gazetede Adalet Bakanlığınca yayınlanan ''Açık Ceza İnfaz Kurumlarına Ayrılma Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik'' uyarınca, mevcut yönetmelikte değişiklikler yapılarak, mevcut kapalı cezaevleri boşaltılması doğrultusunda adım atılmıştır.
Sözkonusu yönetmelik 5 maddeden oluşmaktadır. Bu yazımda maddeleri genel olarak inceleyerek, naçizane yorumumu kaleme alacağım.

Madde 1 - 2/9/2012 tarihli ve 28399 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Açık Ceza İnfaz Kurumlarına Ayrılma Yönetmeliğinin 6 ncı maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde yer alan “cezalarının” ibaresi “cezaları on yıldan az olanlar bir ayını, on yıl ve yukarı olanlar ise” olarak değiştirilmiştir.

Yönetmeliğin birinci maddesi hükmü uyarınca değişen 6 ıncı maddenin a bendi ''..Toplam cezaları on yıldan az olanlar bir ayını, on yıl ve yukarı olanlar ise onda birini kurumlarda infaz edip, iyi hâlli olan ve koşullu salıverilme tarihine yedi yıl veya daha az süre kalanlar,..'' şeklini almıştır.

Söz konusu değişiklik ile, eski yönetmelik hükmünce hükümlüler cezalarının beşte birini ilgili kurumlarda infaz ettikleri halde, diğer şartları yerine getirmek şartıyla açık ceza infaz kurumuna ayrılabiliyorlarken, yeni yönetmelik ile cezaları on yıldan az olan hükümlüler cezalarının 1 ayını, 10 yıldan fazla olanlar ise onda birini ilgili kurumda infaz ettikleri halde, diğer şartlar ile birlikte açık ceza infaz kurumuna ayrılabileceklerdir.

MADDE 2 - Aynı Yönetmeliğin 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“c) Haklarında iyi hal kararı verilse bile, 5275 sayılı Kanunun 44 üncü maddesinde sayılan eylemlerden dolayı toplam beş ve daha fazla hücreye koyma cezası alıp, son hücreye koyma cezasının kaldırılması üzerinden bir yıl geçmemiş olanlar,”


Yönetmeliğin ikinci maddesi hükmü uyarınca Açık Ceza İnfaz Kurumuna Ayrılamayacak Hükümlüler başlıklı 8 inci madde birinci fıkra (c) bendinde ki ''Haklarında iyi hâl kararı verilse bile, 5275 sayılı Kanunun 44 üncü maddesinde sayılan eylemlerden dolayı toplam üç kez hücreye koyma cezası alanlar,'' ibaresi, ''Haklarında iyi hal kararı verilse bile, 5275 sayılı Kanunun 44 üncü maddesinde sayılan eylemlerden dolayı toplam beş ve daha fazla hücreye koyma cezası alıp, son hücreye koyma cezasının kaldırılması üzerinden bir yıl geçmemiş olanlar,'' olarak değiştirilmiştir.

Söz konusu değişiklik ile, eski yönetmelik hükmünce ilgili maddede sayılan eylemlerden dolayı 3 kez disiplin cezası alan hükümlüler açık ceza infaz kurumuna ayrılamıyorken, yeni yönetmelik ile söz konusu ayrılma yasağı disiplin cezası sınırı 5 ve üzerine çıkarılmıştır. Bununla birlikte, toplamda 5 kez disiplin cezası alan hükümlülerin de, son disiplin cezasının kaldırılmasının ardından bir yılın geçmesi ile, açık ceza infaz kurumuna ayrılabilmeleri mümkün kılınmıştır.

MADDE 3 - Aynı Yönetmeliğin 13 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“(1) Açık kurumda cezası infaz edilmekte iken; firar suçu hariç kınama dışında disiplin cezası verilmek suretiyle kapalı kuruma iade edilenler disiplin cezasının kaldırılma tarihinden itibaren, Yönetmelikte aranan diğer şartlara uyduğu takdirde açık kuruma ayrılabilir.”
“(2) Açık kurumda cezası infaz edilmekte iken ilk kez firar edip yakalanan ve hücreye koyma disiplin cezası verilmek suretiyle kapalı kuruma iade edilen hükümlüler, disiplin cezasının kaldırılmasından itibaren Yönetmelikte aranan diğer şartlara uyduğu ve bir daha firar etmeyeceği değerlendirildiği takdirde açık kuruma ayrılabilir. Açık kurumdan ikinci kez firar eden hükümlüler hakkında ise bu Yönetmeliğin 8 inci maddesinin ikinci fıkrasının (c) bendi hükmü uygulanır.”


Yönetmeliğin üçüncü maddesi hükmü uyarınca, Yeniden Açık Kuruma Ayrılma başlıklı 13 üncü maddenin birinci fıkrasında ki ''Açık kurumda cezası infaz edilmekte iken; firar suçu hariç kınama dışında disiplin cezası verilmek suretiyle kapalı kuruma bir defa iade edilenler disiplin cezasının kaldırılma tarihinden itibaren altı ay, birden fazla iade edilenler ise disiplin cezasının kaldırılma tarihinden itibaren bir yıl geçtikten sonra açık kuruma ayrılabilir.'' ibaresi ve ikinci fıkrasında ki ''Açık kurumda cezası infaz edilmekte iken ilk kez firar edip yakalanan ve hücreye koyma disiplin cezası verilmek suretiyle kapalı kuruma iade edilen hükümlüler, disiplin cezasının kaldırılmasından itibaren bir yıl geçtikten sonra açık kuruma ayrılabilir. Açık kurumdan ikinci kez firar eden hükümlüler hakkında ise bu Yönetmeliğin 8 inci maddesinin ikinci fıkrasının (c) bendi hükmü uygulanır.'' ibareleri maddede belirtildiği şekilde değiştirilmiştir.

Söz konusu değişiklikle, firar suçu dışında disiplin cezası verilerek kapalı kuruma iade edilen hükümlüler, disiplin cezasının kaldırılmasını takiben 6 ay sonra, birden fazla iade edilenler ise disiplin cezasının kaldırılmasını takiben 1 yıl sonra açık ceza infaz kurumuna ayrılabiliyorken; yönetmelikteki diğer şartlara uyulması halinde disiplin cezasının kaldırılması ile açık ceza infaz kurumuna ayrılabilmektedir. Bununla birlikte ikinci fıkrada yapılan değişiklikle ise, açık ceza infaz kurumunda iken ilk kez firar eden hükümlüler, disiplin cezasının kaldırılmasını takiben 1 yıl sonra açık ceza infaz kurumuna ayrılabiliyorken, söz konusu bir yıllık süre kaldırılarak diğer şartların gerçekleşmesi halinde doğrudan açık ceza infaz kurumuna ayrılabilmelerine olanak sağlanmıştır.

MADDE 4 - Bu Yönetmelik yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

Söz konusu değişiklik 22.02.2017 tarihi itibariyle resmi gazetede yayınlanmış ve yürürlüğe girmiştir.

MADDE 5 - Bu Yönetmelik hükümlerini Adalet Bakanı yürütür.

Yazımın başında da belirttiğim üzere, cezaevlerinin doluluğu gibi zorlayıcı sebeplerin mevcudiyeti halinde siyasi irade, iş bu yönetmelik gibi söz konusu infazları kolaylaştırma yönünde düzenleme yapmaya mecbur kalabilmektedir. Esasen bu tür düzenlemelerde net bir mantık aramak yerine, günün ihtiyaçları düşünülerek çözüm yolları belirlenip uygulanmalı ve uygulanmaktadır. Bu kapsamda zannımca eşitlik ve adalet ilkelerinden uzaklaşmamak kaydıyla yapılan bu tür düzenlemelerin sakıncası yoktur.

Yazının Tamamı İçin Tıklayınız

Diğer Yazılarım İçin Tıklayınız