Kapalı yerde kalma korkusuna klostrofobi adı verilmektedir. Kapalı yerden kastımız öyle karanlık mağaralar, hareket edilemeyecek kadar dar alanlar filan da değil, her gün kullanılan asansörde kalmak bile bu hastalığı yaşayan insanların krize girmesine neden olmaya yeterlidir. Psikolojik bir rahatsızlık olan klostrofobide, insanlar kapalı bir alanda kaldığında nefes sıkışması, panik atak gibi durumları yaşamaktadırlar.



Kısaca kapalı alan korkusu diye bilinen klostrofobi, farklı kişiliklerde farklı şekillerde ortaya çıkar. Psikolojik nedenli hastalıklardan bir tanesi olan klostrofobinin en yaygın belirtisi, kişinin kapalı ve küçük alanda kaldığı anda panik atak, nefes sıkışması gibi durumları yaşamasıdır. Bunun teşhis edilebilmesi için uzman yardımı gerekir. Zira her nefes sıkışması klostrofobi olarak adlandırılamayacaktır. Tedavi edilmezse çok ciddi boyutlara ulaşabilecek bir hastalık olduğundan doktor yardımı almak gerekecektir.

Günlük hayatta klostrofobi kelimesini genellikle asansörde kalma durumlarında duyarız. Asansörlerin sıklıkla arıza verip çalışamaz hale gelmesi eminim hepinizin yaşadığı durumlardan biridir. Eğer yanınızda biri varsa size ilk yönelteceği soru; “klostrofobin var mı?” olacaktır.

Çünkü sağlıklı bir kişi yardım gelene kadar, bir süre bu ortamda durabilirken; klostrofobisi olan biri buna saniyelerle ifade edilecek kadar kısa bir süre bile tahammül edemez. Anında boğulma ve nefes alamama hissine kapılır. Kapıyı yumruklar, yardım gelmesini beklemeden kendi çıkış yolları arar. Sandığınızdan çok daha ciddi bir sağlık sorunu olan klostrofobiyi şimdi daha yakından tanıyalım.


Klostrofobi Nedir?



Kapalı alanlarda kilitli kalmaktan korkan ve bu korkusunu dışarıya panik atak, nefes alamama gibi şekillerde yansıtan, psikolojik bir rahatsızlık olan klostrofobi farklı düzeylerde ortaya çıkar. Bazı hastalar asansörlere bile binemezken, bazılarında uzun süre kapalı alanda kalınca ancak belirtiler görülür. Bu da kişinin bünyesi ve hastalığın ilerlemesine bağlı olarak ortaya çıkmaktadır.


Klostrofobinin Nedenleri Nelerdir?



Klostrofobi, geçmişten getirilen bir korkunun zamanla ortaya çıkarabileceği gibi, bir olay karşısında verilen tepkiye bağlı olarak da meydana gelebilmektedir. Çocukken yapılan bir hata sonucu kişinin kendini suçlaması ve baskı ile klostrofobi oluşumu, çocuklukta kilitli kalmış olma, cezalandırılma duygusu, mükemmeliyetçi kişilikler klostrofobi nedenleridir. Kişiliğin oturması dönemi olan ergenlik ve genç yetişkinlik dönemlerinde yaşanan sorunların da klostrofobiyi tetiklediği bilinmektedir. Acı bir olay karşısında verilen tepkiler arasında yer aldığı, kanıtlanmış bir gerçektir.


Klostrofobinin Belirtileri Nelerdir?



Klostrofobinin belirtileri birbirine benzer şekillerde ortaya çıkar;
  • Kişi kapalı bir alana girdiğinde nefesinin sıkıştığını, bir süre sonra ise nefes alamadığını fark edebilir.
  • Kişi kapalı alana girdiğinde ellerinde ve ayaklarında kilitlenme yaşayıp panik atak nöbeti geçirebilir. (Panik Atak Nedir?)
  • Kapalı ortamda olmaktan sıkıldığı anda kişi dışarı çıkmak isteyecektir. Eğer dışarı çıkmazsa boğuluyormuş gibi bir hisse kapılır.
  • Kapalı alanda duvarların üzerine geldiğini, kısılıp kaldığını hissedebilir ve bunun sonucunda da ağlama, bulunduğu ortamdan çıkma hissi yaşar.

Tüm bunlar ve bunun benzeri belirtiler klostrofobinin belirtilerini oluşturur. Klostrofobinin psikolojik bir hastalık olduğu unutulmamalıdır ve en ufak belirtide bir uzmandan destek alınmalıdır. İlerlemesi halinde kişi evine bile giremeyecek durumlara gelebilir.


Klostrofobinin Tedavisi Nedir?



Tamamen psikolojik nedenler sonucu ortaya çıkan kapalı alanda kalamama durumu, yine psikolojik tedavi yöntemleri ile çözülmelidir. İlk olarak tüm psikolojik rahatsızlıklarda olduğu gibi klostrofobide de hastanın kendini hastalığına inandırması ve yaşayacağı sıkıntıların farkına varması sağlanmalıdır. Sonrasında ise 2 tür tedavi yaygın olarak uygulanır:

  • İlaç Tedavisi: İlaç tedavisi son aşama olarak görülebilir. Eğer hasta panik atakları sık aralıklarla geçiriyorsa ve bu ataklar yüzünden hayatın günlük işleyişine ayak uyduramaz hale geldiyse ilaç tedavisine kontrollü bir şekilde başlanmalıdır. Psikolojik kökenli rahatsızlıkların tedavisi için kullanılan ilaçların risklerinin fazla olması göz önüne alınmalı ve buna göre doktor kontrolünde kullanılması sağlanmalıdır.
  • Korkunun Üzerine Gitme: Bu yöntem alışma olarak da adlandırılabilir ve yalnızca klostrofobisi ilerlememiş kişilerde, kesinlikle uzman kontrolünde uygulanmalıdır. Kişi asansöre binmekten çekiniyorsa öncelikle bunu kabul etmesi ve bunu yenebilmesi için alıştırma yapması sağlanır. Hastaya egzersiz niteliğinde görevler verilir. Örneğin bir tünelden geçmesi, belirtilen bir ortamda bir süre kalması gibi. Hasta bu görevleri bir anda uygulayamaz ya da kısa sürelerle uygular, ama zamanla tamamen yapabilir hale gelir. Bundan sonra ise gerekirse ikinci görev verilir; eğer doktor hastanın asansöre binme işlemini tamamlayabileceğini düşünüyorsa, ikinci göreve gerek duymadan kendi kontrolünde asansöre binmesini sağlar. İlk denemeler sıkıntılı geçse de hasta zamanla korkusunu yener.



Kaynak: Bilgihanem