TAPU SİCİLİNİN HUKUKA AYKIRI TUTULMASI

Tapu Sicilinin Hukuka Aykırı Tutulması: tapu sicil işlemlerinin yapılması ve yürütülmesine ilişkin kanun ve tüzüklerde öngörülen kurallara uyulmasından doğan zararlarla sınırlıdır. Bunun tayininde MK, tapu sicil nizamnamesi, kadastro kanunu, tapu kanunu’nun ilgili hükümleri göz önüne alınır.

ii-Zarar: Hak sahibinin tapu sicilindeki kaydı, dava yoluyla düzeltme imkanı olduğu sürece zarar doğmuş olmaz. Zarar doğmadıkça da devletin sorumluluğu olmaz. Örn. Tapu sicilinde yolsuz olarak malik M yerine Y gözükmektedir. Y taşınması satıp C’ye devrettiği zaman iyi niyetli C mülkiyeti kazanır. Malik M uğradığı zararın tazminini devletten isteyebilir. Tazmini öngörülen zararlar maddi ve manevi (anılar) zararlardır. Malik dışında yolsuz kayıttan zarar görenler de dava edebilir.

Tazminat hukukunun amacı bir kimsenin zarar adı verilen, iradesi dışında mal varlığında meydana gelen eksilmeyi gidermektir. Zararın varlığını ve miktarını davacının kanıtlaması icap etmektedir. -BK’daki “Fark kuramı”na göre zarar görenin haksız fiilden önceki mal varlığının durumu ile, haksız fiilden sonraki, haksız fiil olmasa idi olabileceği durumu arasındaki farktır. -Eşyanın haksız fiil sonucunda yok olması halinde zarar o eşyanın serbest piyasada arz ettiği “objektif mübadele(alım-satım) değeri”dir.

-Bir kimse sahip olduğu veya olmak istediği bir araziden yolsuz kayıt nedeniyle mahrum kalmıştır. Zararın miktarını bu arazinin piyasadaki “rayiç alım-satım değeri” oluşturacaktır. Benzer nitelikteki arazilerin mübadele değerinin emsal alınması mümkündür. Zararın değeri yolsuz kayıt anı veya zararın doğum anına göre değil, dava tarihindeki ekonomik kıstaslara göre belirlenmelidir. iii-İlliyet Bağı: Devlet sadece yolsuz tapu sicili sonucu doğan zararlardan sorumludur. Örn. Tabii olaylar sonucu taşınmazın tapu kütüğünde yazılı evsafı değişmişse devlet sorumlu değildir. a-Sınır ve yüzölçümünün yanlış yazılması: Taşınmazın sınır ve yüzölçümü kayıtları kadastro tespitlerine dayanıyorsa “bunlardaki hatalardan devlet sorumlu”, kadastro yapılmamış yerlerdeki “zabıt defterlerindeki yüzölçümü ve sınırlarından satıcı sorumludur”.

b-Kadastro tespitlerinin yanlış yazılması: Kadastro faaliyet ve işlemleri sırasındaki işlemlerden “devletin sorumlu olmayacağı uygulamada kabul edilir”. Bunların düzeltilmesi yolu yasalarda özel olarak gösterilmiştir. Kadastro tespitleri sonucunun tapuya yanlış geçirilmesi “bir tapu sicil işlemi olduğundan, bundan doğacak zararlardan devlet sorumludur”.

c-Özel mülkiyete konu olmayan bir taşınmaz için yolsuz tapu kaydı oluşturulması: Ormanlar, mera, yayla,kışlak, gibi arazilerle, idarenin kamu hizmet malları, orta malları, özel mülkiyete konu olmazlar. Çünkü bu mallar özel mülkiyet olarak kazanımı mümkün olmayan mallardır. Buradaki yolsuz kayda güvenerek iyiniyetle iktisape edenlerin “iyiniyeti korunmaz”. Ancak bu kayıtlar nedeniyle zarar görenlerin tazmini gerekir. Bir orman arazisi hakkında hazine lehine de olsa özel mülk olarak tapu kaydı çıkarılması hukuka aykırı ve yolsuz sicil işlemidir.

d-Özel vekaletname olmadan işlem yapma: Tapu memuru “özel vekaletname” aramadan genel vekaletnameye istinaden ipotek tesis etmiş ise, bu sebeple meydana gelebilecek zararlardan devlet sorumludur. e-Yanlış tapu sicil işleminin sahte vekaletname veya sahte veraset senedine dayanması: Yargıtayın bu husustaki içtihatlarına göre devlet sorumlu olmaz. Doktrine göre noterce düzenlenen sahte vekaletname ve mahkemeden alınan veraset senedine dayanarak yapılan yolsuz tapu kayıtlarından devlet sorumludur.

f-Çifte tapu kaydının oluşumu: Çifte tapu kaydı teşekkülü de yolsuz bir tapu sicil işlemidir. Bu halde gerçek hak sahibinin zarara uğraması ihtimali yoktur. Hatalı olan ikinci kayda güvenerek alan üçüncü şahıs “mülkiyeti kazanamaz”zarara uğrar. Ancak devlet “tapuya güven ilkesi sonucu sorumlu”dur.

g-Tapu memurunun hayali tapu kütüğüne göre işlem yapması: Bu durumda devletin zarar yönünden sorumluluğu olmaz. Çünkü bu halde esasen yapılmış bir tapu kayıt işlemi yoktur. Sadece devlet “hizmet kusuru” nedeni ile idari yargıda sorumlu tutulabilir. Tapu Memurunun Şahsi Sorumluluğu ve Devletin Rucu Hakkı Devlet kişilerin uğradığı zararları tazmin etmişse, zararın doğmasında kusurlu olan memura rucu edebilir. Kişilerde memur aleyhine BK 41 göre adli yargıda dava açabilir. Tapu sicilinin tutulmasından doğan zararın sahte vekaletnameyi düzenleyen noter veya sahte veraset senedi veren hakim ve bunlarla işlem yapan şahısların fiili de etken olmuşsa, bunlarda devletle birlikte müteselsilen sorumlu olduklarından, devlet ödediği tazminat için bunlara da rucu edebilir.

Görevli mahkeme ve Zamanaşımı

Tapu sicilinin tutulmasından doğan zararlar için açılacak davalar “adli yargı”da görülür. Yetkili mahkeme taşınmazın bulunduğu yer mahkemesidir. Müddeabihin değeri 5000 yTL ve aşağısında ise dava Sulh hukuk, 5000 yTL üzerinde ise asliye hukuk’ta görülür. Gerek devletin gerek tapu memurlarının sorumluluğu “haksız fiil sorumluluğu” niteliğinde olduğundan, BK 60 daki haksız fiil zamanaşımı süreleri uygulanır. Sürenin başlangıcı yanlış kayıt işleminin yapıldığı tarih değil, “zararın vukubulduğu an”dır. Zarar üçüncü şahıs iyiniyetle hak iktisapettiği an doğar. Çünkü asıl hak sahibi bu andan itibaren “tapu kütüğünün tashihi” davası açamaz.