Hakkında yürütülen bir soruşturma kapsamında tutuklanan eczacı, muaccel (vadesi gelmiş) olmuş bir borcunun bulunmamasına rağmen hesabına bloke koyan bankayı yargıya şikayet etti.

Mahkeme, hesabına konan blokenin haksız olduğunu, çalışanlarının maaşlarını ödeyemediğini, 'eczacı' olarak tanınması nedeniyle konulan blokeden dolayı ticari itibarının sarsıldığını ileri süren eczacının 6 bin liralık manevi tazminat talebini hukuka uykun buldu. Kararın banka avukatınca temyiz edilmesi üzerine davada son sözü söyleyen Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, davacı eczacının tutuklanmasının hemen ertesi günü davalı banka yönünden risk doğduğu kanıtlanmadan davacının hesaplarına bloke konulmasının yasalara aykırı olduğu gerekçesiyle mahkeme kararını onadı.

Osmaniye'nin Düziçi ilçesinde bir bankadan kredi kullanan Eczacı S.S., hakkında yürütülen bir soruşturma kapsamında 3 Haziran 2010 günü tutuklanarak cezaevine konuldu. Banka şubesi S.S. tutuklandıktan bir gün sonra eczacının hesabına bloke koydu. Bloke sebebiyle eczane çalışanlarının maaşları yatmayınca büyük mağduriyet yaşayan Eczacı S.S., Düziçi Sulh Hukuk Mahkemesi'ne müracaat ederek banka aleyhine 6 bin liralık manevi tazminat davası açtı.

Banka ile imzaladığı genel kredi sözleşmesine istinaden bankanın hesaplarına bloke koyduğunu belirten S.S., mahkemeye verdiği ifadesinde, "Sahibi olduğum eczanenin işlerinin yürütülmesi için aileme lazım olan paranın bana ait karttan çekilmek istendiğinde hesaptaki bloke konulduğunu öğrendim. Bu yüzden borç almak zorunda kaldık. Muaccel olmuş bir borcumun bulunmadığı için hesabıma konan bloke haksızlıktır. Çalışanlarımızın bir aylık maaşlarını da ödeyemedik. Yaşadığım yer küçük bir ilçe. Eczacı olarak tanınmam sebebiyle hesabıma konulan blokeden dolayı ticari itibarım da sarsıldı. 6 bin lira manevi tazminatın yasal faiziyle birlikte tarafıma ödenmesini istiyorum." dedi.

BANKA MAĞDURİYET YAŞATMIŞTIR

Düziçi Sulh Hukuk Mahkemesi'nde savunma yapan banka avukatı ise davacının tutuklanmasının müvekkilinin alacağının tahsil edilemeyeceği yönünde açık bir belirti olduğunu öne sürdü. Banka avukatı, "Davacı ile imzalanan genel nakdi ve gayrı nakdi kredi sözleşmesinin 62 ve 63. maddeleri, bankacılık hizmet sözleşmesinin borçların ödenmemesi, bankanın rehin, takas ve mahsup hakkı başlıklı hükümlerinin 1, 2, 3, 4 nolu bentleri ve taşıt kredisi rehin sözleşmesinin 12. maddesi uyarınca davacının bankadaki tüm değerleri üzerinde müvekkilimin rehin hakkı bulunduğu ortadadır. Bu yüzden konulan bloke hukuka uygundur." diye konuştu. Verdiği ilk karar Yargıtay tarafından bozulan mahkeme ikinci kez görüştüğü davada, tutuklanmanın bir tedbir olduğuna dikkat çekerek, henüz bankanın alacağının tehlikeye düşüp düşmediği belli değilken hesaba bloke koymanın iyi niyet kuralları ile bağdaşmadığı, davacının tutuklanmasından sonra eczanenin işleri için lazım olan paranın bloke nedeniyle çekilemediği, bankanın yaşattığı mağduriyetten dolayı davacının manevi olarak elem, üzüntü ve ızdırap çektiği gerekçesiyle davanın kabulüne hükmetti. Banka avukatının kararı temyiz etmesiyle dava dosyasını inceleyen Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, davacının tutuklanmasının hemen ertesi günü davalı banka yönünden risk doğduğu kanıtlanmadan davacının hesaplarına bloke konulmasını yasaya aykırı bularak mahkeme kararını onadı. Yargıtay kararıyla birlikte kredi müşterisinin tutuklanmasını fırsat bilen bankanın hesaba bloke koyması nedeniyle 6 bin lira tazminat ödeme zorunda kaldı