Reddi Miras

[İbrahimt]

Reddi Miras

Annem öldükten sonra reddi miras davası açmıştım. Annemin ölümünden üç ay sonra açtığım bir dava idi bu. Avukatım reddi miras davası açarken verdiği dilekçede "koşulsuz ve şartsız olarak mirasın reddi gerekmektedir" diye yazmış ve bundan önce de kalan borçların çok olduğunu ve kalan malların bunları karşılamadığını beliirtmiş ve reddi mirasla ilgili kanunlar gereği reddi miras talep etmişti. Daha sonra da daha çok borçlar üzerinde duruldu. Hal böyleyken açtığım dava reddi miras davası kabul edilmedi ve davayı kaybettim. Hakim terekedeki mal varlığının borçları karşılayacağını, 605 sayılı miras kanununa göre borçlardan sorumlu olduğu ve mirası reddemeyeceğimi yazmış. Konu şimdi Yargıtay'da ne olur bilemiyorum? Sorum ise şu:

1. Bundan sonra ne yapmak gerekir?

2. Bildiğim kadarıyla iki çeşit reddi miras davası açılabiliyor. Bunlar

a-) Gerçek anlamda reddi miras yapmak. O zaman 609 sayılı miras kanunu geçerli. Bu takdirde koşulsuz ve şartsız olarak mirası reddetmek gerekiyor.

b-) Hükmen reddi miras yapmak. Bu durumda 605/2 geçerli.

Daha önce Av. Feyz Pazarbaşı 2004 tarihinde konuyla ilgili olarak şöyle yazmıştı:

Kanun koyucu, mirascıların, miras bırakanın borçları yönünden
sorumluluk almak istemedikleri takdirde, mirası reddedebilmelerine (Yeni) Medeni kanunun 605. maddesi ile imkan tanımıştır. Buna göre kanuni ve mansup mirascılar hiçbir sebep göstermeksizin kayıtsız ve şartsız olarak (M.K. 609) mirası reddedebilirler. Bu red gerçek red olarak tanımlanan reddin bir biçimidir. Bu şekilde reddin, kanuni mirascılar için miras bırakanın vefatından; mansup mirascılar için ise, lehinde yapılan tasarrufun kendilerine bildirilmesinden itibaren üç ay içinde (M.K. 606) Sulh Mahkemesine (M.K. 609) yazılı yada sözlü olarak beyan edilmesi gerekir. Gerçek red beyanı niteliği itibariyle yenilik doğurucu bir irade beyanıdır. Diğer bir red şekli ise, mirasın hükmen reddi olup, (M.K. 605/2) miras bırakanın ölüm tarihindeki terekesinin borca batıklığının tesbiti niteliğindedir. Gerçek red, soyut bir irade beyanı ile gerçekleşmesine karşın; hükmen red, tereke alacaklısına yönelik borca batıklığının şayi ve sabit olduğunun tesbiti için açılacak davada tarafların toplanan delillerine göre verilecek bir kararla gerçekleşir. Gerçek redde hasım söz konusu değildir. Hükmen redde ise, ilgili tereke alacaklısının hasım gösterilmesi zorunludur. Bundan başka gerçek red için görevli mahkemenin kanunda açıkca gösterilmiş olmasına karşı, hükmen reddin hangi mahkemede bakılabilceğine dair kanunda açık bir hüküm bulunmamaktadır. Onun için hükmen red davasında görevli olan mahkemenin genel dava koşulları çerçevesinde başka bir ifade ile tereke alacaklısının alacağının miktarına göre Sulh veya Asliye Mahkemesi olarak belirlenmesi gerekir.

Kaynak: www.hukuki.net

Şimdi ben zaten en baştan beri mirası istemiyordum. Borç ve alacaklar dahil. Yoksa böyle bir hakkım yok mu? Bu mirası kaul etmek durumunda ve zorunda mıyım? Üstelik borçların ne kadar olduğu da tam olarak hala belli değil. Yani aslında kayıtsız ve şartsız olarak bu mirası istemiyorum. Ama buna rağmen bu davayı kaybediyorum. Konuyla ilgili yorumlarınızı bekliyorum.



Yanıtlar için şimdiden herkese çok teşekkür ederim.

[sbnm86]

Reddi Miras

Annem öldükten sonra reddi miras davası açmıştım. Annemin ölümünden üç ay sonra açtığım bir dava idi bu. Avukatım reddi miras davası açarken verdiği dilekçede "koşulsuz ve şartsız olarak mirasın reddi gerekmektedir" diye yazmış ve bundan önce de kalan borçların çok olduğunu ve kalan malların bunları karşılamadığını beliirtmiş ve reddi mirasla ilgili kanunlar gereği reddi miras talep etmişti. Daha sonra da daha çok borçlar üzerinde duruldu. Hal böyleyken açtığım dava reddi miras davası kabul edilmedi ve davayı kaybettim. Hakim terekedeki mal varlığının borçları karşılayacağını, 605 sayılı miras kanununa göre borçlardan sorumlu olduğu ve mirası reddemeyeceğimi yazmış. Konu şimdi Yargıtay'da ne olur bilemiyorum? Sorum ise şu:

1. Bundan sonra ne yapmak gerekir?

2. Bildiğim kadarıyla iki çeşit reddi miras davası açılabiliyor. Bunlar

a-) Gerçek anlamda reddi miras yapmak. O zaman 609 sayılı miras kanunu geçerli. Bu takdirde koşulsuz ve şartsız olarak mirası reddetmek gerekiyor.

b-) Hükmen reddi miras yapmak. Bu durumda 605/2 geçerli.

Daha önce Av. Feyz Pazarbaşı 2004 tarihinde konuyla ilgili olarak şöyle yazmıştı:

Kaynak: www.hukuki.net

Şimdi ben zaten en baştan beri mirası istemiyordum. Borç ve alacaklar dahil. Yoksa böyle bir hakkım yok mu? Bu mirası kaul etmek durumunda ve zorunda mıyım? Üstelik borçların ne kadar olduğu da tam olarak hala belli değil. Yani aslında kayıtsız ve şartsız olarak bu mirası istemiyorum. Ama buna rağmen bu davayı kaybediyorum. Konuyla ilgili yorumlarınızı bekliyorum.



Yanıtlar için şimdiden herkese çok teşekkür ederim.

ibrahim bey
elbette mirası reddetme hakkınız varancak kanun bunun için bir süre düzenlemiştir bu süre de 3 aydır
3 ay içinde redcbeyanında bulunmadıgınız takdirde mirası kabul etmiş sayılırsınız yani murisin (ölenin)tüm alavak ve borçları sizin üzerinizdedir...
miras reddi yenilik doğuran haktır ve yenilik doğuran haktan dönülemez.
saygılar

[İbrahimt]

Kusura bakmayın bir yanlışlık olmuş, bunun için özür dilerim. Üç ay dolmadan önce bu davayı açmıştım ama üç ay dolmamasına rağmen reddi miras davam reddedildi. Yani sürede bir sorun yok. Bunun altını tekrar çizeyim, davanın reddedilmesinin nedeni terekenin borçları karşılayacağı gerekçesi idi. Halbuki borçların ne kadar olduğu tam belli değil. Bu arada kesinleşmiş borçların faizi de sürekli işliyor, maliye vb. yerlere borçlar var; bunların faizi de malum. Öte yandan annem hakkında açılan bazı sonuçlanmamış davalar yüzünden borç miktarını kesin olarak söylemek mümkün değil. Hala annemin borçlarıyla ilgili devam eden davalar var. Ayrıca kalan malın borçları karşılayıp karşılamayacağı da çok şüpheli. Annemin bir dairesi var, kesinleşmiş borçlar ise 70 milyar civarında fakat daire satılsa 70 milyar edeceğini hiç sanmıyorum ama tereke borçları karşılar diye çıkmış hayret etmemek elde değil. Fakat bilirkişi daireye kanımca fiyatının üzerinde bir değer biçti; yani daire satılsa 70 milyar edip etmeyeceği tartışma konusu. Çünkü satılsa belki daireye 70 milyar verende çıkmayabilir. Diyelim ki satılsa daireye 50 milyar verseler ne olacak? Tüm bunlar ayrı tartışma konusu.

Diğer bir nokta ise bu borçlarla da bir ilgim yok, yani annemi defalarca uyarmama rağmen başkalarının aklından giderek kendini bu şekilde borçlandırmış ve zor durumda kalmıştı. Kısaca annemi dolaylı veya direk biçimde boçlandıran biri de değilim. Zaman zaman öyle olduğu için yazıyorum. Zaman zaman annesi veya baba yüklü miktarda kredi çeker, borçlanır, mallar çocuğa geçer, fakat mirascı buna rağmen reddi miras davası açtığı olur. Böyle bir durum filan yok.

Kısaca annemin ne borcunu ne alacağını eğer varsa istiyorum ve bunun için zamanında reddi miras davası açıyorum, üç ay dolmadan fakat davam reddediliyor.

Sorum şu: avukatım yazdığı dilekçede kayıtsız şartsız mirasın reddi gerekmektedir demiş ve reddi mirasla ilgili olarak ilgili kanunları göstermiş. Şimdi konu Yargıtayda ve bundan sonra ne yapmam gerektiği ile ilgili olarak yorumlarınızı bekliyorum.

Verilen yanıtlar için herkese teşekkür ederim. Saygılarımla.

[İbrahimt]

Avukatım bu reddi miras davasını "Asliye Hukuk" mahkemesinde açmış. Sanırım bu tür "gerçek anlamda" reddi miras davaları SULH mahkemelerinde görüşülüyor.

Madde 609.- Mirasın reddi, mirasçılar tarafından sulh mahkemesine sözlü veya yazılı beyanla yapılır. Reddin kayıtsız ve şartsız olması gerekir. Sulh hâkimi, sözlü veya yazılı ret beyanını bir tutanakla tespit eder. Süresi içinde yapılmış olan ret beyanı, mirasın açıldığı yerin sulh mahkemesince özel kütüğüne yazılır ve reddeden mirasçı isterse kendisine reddi gösteren bir belge verilir. Tutanağın ve kütüğün nasıl tutulacağı tüzükle düzenlenir.

Şu halde SULH mahkemesinde açılması gereken bu dava Asliye hukuk mahkemesinde açılırsa ne olur doğrusu bilemiyorum.

Mesela şu 10 yıldır mahkemelere gidip geliyorum, en basit bir meseleyi bile halletmek için tüm varınızla gerekirse yüzlerce, binlerce avukata danışarak, hukuk kitaplarını, sizi ilgilendiren Yargıtay kararlarını tek tek okuyarak, internette insanlara sorarak, avukat gibi bilmeyi göz önüne alarak, en basit ve en kolay kazanılabilecek, en haklı olduğunuz bir konuda bile çok kolay biçimde haksız duruma düşerek yüklü miktarda para ödemek veya bir takım ağır yaptırımlarla karşılaşma ihtimalinin de düşük bir olasılık olmadığını bilerek, veya en basit bir konuyu bile anlatmak için yıllarca gel git yapmanın hiçte zor olmadığını hatırlayarak, defalarca ve defalarca avukatlara ve hakimlere ben şunu demek istiyorum demenize rağmen onların işlerinin çok yoğun olmasından dolayı bunu çok ama çok zor anlayacakları veya bambaşka biçimde anlayacakları, ya da hiç anlamayacakları olasılığını da büyük bir dikkatle hesaba katarak, yine lüzumu halinde tüm işlerinizi bir kenara koyarak kırk yıl vaktinizi de bu işlere vermeniz gerektiğinin bilincinde olarak davranmak gerektiğini yoksa bir arpa boyu bile ilerlemenin kolay olmayabileceğini anladım. Bu işte böyle bir şey. Kırk yıl ölünceye kadar uğraşmak, uğraşmak, uğraşmak, uğraşmak ve uğraşmak gerekiyor. Yine de ilgilenen arkadaşlara teşekkür ediyorum. Saygılarımla.

[İbrahimt]

Konuyla ilgili bir sorum daha olacak. Annemin sağlığında onun adına, onun yanında çalışan bir işçi bana, anneme ve kardeşime dava açmıştı. Hemen peşinen söyleyeyim: iş yeri il ilgili değildim. Bunun adına işçiler benim adına da kayıtlı değildi, yani ne iş yeri ile bir ilgim vardı ne de bu işçiler benim adına kayıtlı idi. Ne de işyerinden herhangi bir şekilde faydalanmakta idim. Sadece kardeşim bu iş yerinde çalışmakta ve anneme yardımcı olmakta idi. Fakat iş yeri annemin üzerine kayıtlı idi, işçilerde onun adına kayıtlı olarak iş yerinde çalışmaktaydı. Öte yandan iş yerinin durumu giderek kötüye gitmekte idi. Fakat buna rağmen bu kötü gidişe dur demedi. İş yeri benim üzerime olmadığı için bu duruma karşı elimden bir şey gelmedim. İş yerine kardeşim ve annem bakmaktaydı. En son bu kötü gidiş yüzünden işçilerin maaşı ödenemez ve sigorta primleri yatırılmaz olduğunu biliyorum. İşte bu anda işçilerden sigorta primleri zamanında ödenmediği için işten ayrılmış sayıldığını söylerek hem bana, hem anneme hem de kardeşime dava açarak tazminat istedi. Doğal olarak iş yeri ile hiç bir alakam olmadığı ve bu iş yerini çalıştırmadığım için böyle bir talep karşısında oldukça şaşırdım. Fakat nasılsa hakim bana karşı açılan bu davayı kabul ederek borçlarından benden de alınabileceğini hükmetti.

Diğer işçilerden biri de belki de bunu duyduğundan aynı şekilde bana, anneme ve kardeşime dava açtı ve o da bana karşı açtığı davayı kazandı ve boçlardan bir anda sorumlu tutuldum. Bu arada ilk davanın aleyhime sonuçlanmasından dolayı bankada var olan bir miktar parama icra ile el konulmuş; maaşıma icra gelmişti. Konuyu Yargıtay'a götürdüm. Yargıtay ilk açılan davalardan birini esastan bozarak davanın tekrar görüşülmesini ve delillerin incelenmesini istedi, açılan diğer dava da ise beni haklı görerek kararı bozdu. Davalar tekrar baştan görüşülmeye başlandı, en son açılan dava çabuk sonuçlandı ve en son Yargıtay tarafından karar bağlanarak bu işle bir ilgim olunmadığına karar verildi. Fakat esastan bozulma olduktan sonra ilk açılan davayı yerel mahkeme bir türlü sonuçlandıramadı.

Bu arada annem öldü ve Yargıtay tarafından sonuçlandırılan ikinci davayı örnek olarak göstermeme rağmen annemin ölmesinden dolayı davacı taraf borçlardan tekrar sorumlu olduğumu söyledi. Reddi miras talep ettim fakat hakim bu talebimi de reddetti. Reddi miras talebimi de Yargıtaya götürdüm, onun nasıl olduğunu da yukarıda anlattım. Şu anda mahkeme hala karar vermiş değil.

Sorum şu: davacının baştan benim borçlu olduğumu iddia ederek açtığı bu davayı normalde kazanmam gerekmez mi? Annemin mirasından dolayı olan durum için davacının ayrı bir dava açması gerekmiyor mu? Nasıl baştan farklı şeyler talep ettiği halde daha sonra oluşan yeni taleplerini bu dava da isteyebiliyor? Bu arada icrada el konulan 10 milyar paramı da yıllardan beri alabilmiş değilim. Bu konularda yapabileceğim bir şey yok mu? Yanıtlar için teşekkür ederim. Saygılarımla.

[ref1907]

sayın ibrahimt benzer bir durum benim başımda da var şuan. sizin davanın sonucu ne oldu acaba?