Avukatın, avukat aleyhine açtığı dava ve icra takiplerinde Baroya bildirim zorunluluğu kalktı
Türkiye Barolar Birliği
KONU: Avukatlık Meslek Kuralları 27/2 madde
Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, 19.11.2014 tarihinde Başkanlığımıza tebliğ edilen ve örneğini ekte sunduğumuz 31.03.2014 tarih 2011/76 E., 2014/1397 K. sayılı kararı ile Türkiye Barolar Birliği Meslek Kuralları’nın 27 nci maddesinin ikinci fıkrasının birinci cümlesindeki “Bir avukat başka bir avukata karşı asil veya vekil sıfatıyla takip edeceği davayı kendi barosuna bir yazı ile bildirir.” kuralında “hukuka uyarlık” bulunmadığı yolunda karar vermiştir.
Danıştay 8.Dairesinde söz konusu maddenin iptali isteği ile açılan davada verilen red kararının temyizi üzerine verilen bu “bozma” kararı karşısında İdari Yargılama Usulü Yasası’nın 28 inci maddesi hükmünü de dikkate alan Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulumuz 22.11.2014 tarihli toplantısında, Barolarımıza, TBB Meslek Kurallarının 27 nci maddesinin ikinci fıkrasının birinci cümlesinin uygulamasında Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun kararı ile ortaya çıkan hukuki durumu dikkate almalarının uygun olacağını değerlendirmelerine sunma kararı almıştır.
Cevap: Avukatın, avukat aleyhine açtığı dava ve icra takiplerinde Baroya bildirim zorunluluğu kalktı
Bu bildirim zorunluluğu avukatın kişilik hakkı ile ilgili olmayıp, tamamen Türkiye Barolar birliği etik kuralları ile ilgilidir. Bu kuralın amaçlarından biri de meslektaşların biribiri ile olan ihtilaflarının bağlı bulundukları baro nezdinde bilinmesi, mümkünse müdahale edilerek, uzlaşma, arabuluculuk gibi sulh yolları ile bu saygın mesleğin erbaplarını korumak ve mesleğin saygınlığına uygun şekilde ihtilafları çözmektir. Bu açıdan danıştay kararı bence yerinde değil.
Örneğin bir avukatın diğerine borcu var. İcraya vermek istiyor. Bunu baroya neden bildirmesin? Bildirip, belki de arabuluculuk isteyecek. Hatta zaten burada baroların olayların içine girememesi aslında sorun teşkil ediyor. Bence meslek kurallarına bu konuda bir zorunluluk eklenerek, önce sulh yolunun denenmesi zorunlu hale getirilmeli. Eğer anlaşılamıyorsa o zaman yargı yoluna gidilmeli. Bu çözüm çok daha şık olur.