Dolandırıcılık suçuyla açılan davadan beraat kararı çıkmasına rağmen fikir ve eylem birliğinde bulunmaktan ve eksik teşebbüsten ceza verilmesi, iddianemeye ters düşen bir durum mudur?
Printable View
Dolandırıcılık suçuyla açılan davadan beraat kararı çıkmasına rağmen fikir ve eylem birliğinde bulunmaktan ve eksik teşebbüsten ceza verilmesi, iddianemeye ters düşen bir durum mudur?
Sorunuz çok açık olmasada anladığım kadarıyla sorunuz şu: iddia makamı iddianamesinde DOLANDIRICILIKTAN cezalandırılmanızı talep ediyor, mahkeme ise TEŞEBBÜS aşamasında kaldığı gerekçesiyle 5237 sayılı TCK 35.UYGULUYOR.Bu durum hukuka aykırı değildir.
Zira mahkemeler iddianamedeki olaylarla bağlıdırlar.YOKSA SUÇ NİTELEMELERİYLE BAĞLI DEĞİLLERDİR.BİALKİS MAHKEME DOLANDIRICILIK TALEBİYLE AÇILAN DAVADA ÇOK AYRI BİR SUÇTAN ÖRNEĞİN, HIRSIZLIKTAN CEZA VEREBİLİR.Şayet sorunuzu yanlış anlamış isem detay şekilde yeniler iseniz , cevaplamaya çalışırım.
AV.SAVAŞ BAYTOK
Öncelikle vermiş olduğunuz cevap için teşekkür ederim SAYIN SAVAŞ BEY..Aslında çok karışık bir dava bu,yaklaşık 10 yıldır süregelen bir hukiki savaş diyebilirim..Detaylı olarak konu hakkında bilgi vermeye çalışacağım size..İş yaptığım A şahıstan borcuma karşılık olarak bana bir başkasına ait olan senedi cirante ederek verdi..sened 2000 tarihli ama ben bu senedi 2001 tarihinde aldım.A şahsından borcumu tahsil için icraya gidildi ama alacağımı karşılamadığı için senet sahibi olan B şahsına gidildi..evine icra yoluyla el konuldu..ama B şahıs 8 ay boyunca bu icrayı kaldırmak için hiç bir girişimde bulunmadı..B şahsa bakan onun işlerini gören ve 20 yıldır yanında bulunan bir kişi mevcut..bu kişinin bir arkadaşı daha bulunmakta ve bu B şahsın ev arsa yazlık gibi gayrimenkullerini vekalet alarak satmaktadırlar..hatta bu iki şahıs mahkemede dolandırıcılıktan yargılanmışlardır..B şahıs A şahısa yazlığını satmıştır ve aralarında satış sözleşmesi yapmışlardır..paranın bir miktarını nakit olarak B şahsı almıştır..fakat daha fazla paraya bir başkasına bu yazlık satılmıştır..A şahsıda nakit olarak verdiği para karşılığında bu 2000 tarihli senedi almıştır..senedin piyasaya çıkış öyküsü böyle..ev icrada satılmasın diye tapuyu üstüme aldım ama evi satmadım..8 ay sonra B şahıs bakıcılarından bir tanesini vasi tayin etmiştir..bu arada vasi karısını B şahsına evlatlık vermiştir.çünkü B şahıs bekar ve kimsesi yoktur..8 ay sonra vasi 4 tane şahit bularak karakolda beni tanıdıklarına ve senedi zorla aldığıma dair ifade vermişlerdir..fakat şahitlerden bir tanesi beni tanımadığını ve böyle bir olayın olmadığını ifade etmiştir..ben karakol ifadelerine göre yalancı şahitlikle suçladım..ama yeminli ifade olmadığı için geçersiz oldu..şahitlerden 1 taneside karakoldaki ifadesini değiştirerek beni tanımadığını söyledi..ben şahitlerle yüzleşme talebinde bulundum ama her mahkemede hakim bu isteğimize red cevabı verildi..hakim benim mahkemeye çıkmamı istedi..ben bu mahkemelere gitmedim çünkü şahitlere deşifre olacaktım..hem karakol ifadeleri hem mahkemedeki ifadeler tamamen farklı olmasına rağmen hakim bunları göz önünde bulundurmadı ve şahitler hakkında takipsizlik kararı verdi..ben bu insanları tanımıyorum..ve dolayısıyla dolandırıcılık suçundan berat ettim ama fikir ve eylem birliğinden vede eksik teşebbüsten 3 ay hapisle adli para cezası aldım..birde B şahıs mahkemedeki ifadesinde beni tanımadığını beyan etmiştir..ama yargıtaya giden ve hakim tarafından hazırlanan iddianamede B şahsın beni tanıdığını söyleyen ifadesi yer almaktadır..hakimin verilen ifadeyi değiştirmesi kanuna aykırılık teşkil etmiyor mu sizce?..ayrıca şahitlik yapacak olan kişilerin muteber olması gerekmiyormu..dolandırıcılıktan mahkemeye çıkan kişilerin hem vasi hemde şahit olarak kabul edilmesi ne kadar hukuka uygun..bu davada hakimin tamamen yanlı davrandığını düşünüyorum..yargılamanın yenilenmesi yada karar düzeltme yoluna gidilebilir mi?..yargıtaydan bu ceza onanmıştır..