selam neden benim mesajlarım gitmiyor acaba bi rsorunmu var
Printable View
selam neden benim mesajlarım gitmiyor acaba bi rsorunmu var
selam sakar hocam nihayet mesajlarım görüntüleniyor.bende sizinle irtibat kurmak istiyorum şeker konusuyla ilgili
ben sizin yazmış olduğunuz yazıların tamamını baştan sona kaç kez okudum ama şu an bu otu yapma imkanım yok mevsimi geçti anladığım kadarıyla. nasıl temin edebilirim yardımcı olursanız ve görüşürsek çok sevinirim.0505 221 06 85
saygılarımla.
Yapılmasını istediğim ve yapmadığınız şeyin, bir adının olmadığını geçen sefer yazmıştım.Adını koydum:HTT (eyçtiti değil.)
Neden bu ad, derseniz: bu adla; bitki veya kimyasal yolla yapılıp satılan bir ilaç yok. İkincisi; bu, aynı zamanda, yapıldığı bitki adının kısaltılmışı oluyor: Hypericum Triquetrifolium Turra. "Kantaron yağı" denilmesinden de nefret ediyorum. Not: Bu bitkiyi Hypericum crispum adıyla (Öteki adı) ararsanız, ilk sitede bitkiyi tanımanıza yetecek fotoğrafları göreceksiniz.
Siz beni tanımazsınız. Top ve popla işim olmaz. Gazetelerin spor sayfalarına bile bakmam. Ama; şu hikâyeyi biliyorum: "Maradona ve Tanrının eli" Arayan internette bulur.
Gelelim hikâyelerimize...
Sağlık teşkilatından emekli ve bulunduğum köyde ikâmet eden biri vardır. Bana, bir gün:"Hocam, komşu ilçede bizim teşkilatta çalışıp emekli olan iki arkadaşım var. Hasta kişiler. Onları çağırsam, anlatır mısın? İkna olurlar ise; HTT verir misin?" Baktım ki, bu konuda bilgim yok, "Tamam" derim. 25 dakika sonra gelirler. İkisinin de adı; "B" ile başlamaktadır. Netice; HTTleri alıp giderler. Bunlardan biri; birkaç yıldır tedavi görmektedir ve sağlık grafiğindeki çizgi ise; hep aşağıya doğru gitmektedir.
Hem; doktorundan habersiz HTT kullanmakta, hem de tedaviye gitmektedir. Bir süre sonra doktoru fark eder. Çünkü; grafikteki çizgi yukarıya doğru dönmüştür. Sorunca "Emekli bir öğretmenin yaptığı ilacı kullanıyorum." O da; "içine kimyasal katkı koymuyorsa, kullan." der. Aradan bir süre geçer, iki ikibuçuk ay kadar önce beni ve arkadaşını ziyarete gelir. Ne dedi, biliyor musunuz:"Ben ikinizden de sağlıklıyım. Sizin kanınızdaki falan değer yirminin üstünde iken, benimki on'un altında." Ara not: Nasıl, insanlık tarihi M.Ö. ve M.S. diye ikiye ayrılıyor ise; hastanın da hayatı; HTT'den önce ve HTT'den sonra diye iki bölüm halinde. Bugün (29.12.12) yine buradaydı... Bu kişinin HTT den önce ve sonra kan tahlillerinin yapıldığını biliyordum...
Lafı WBC'ye getiriyorum. Hani, daha önce "Bu olmazsa, başka biri var, ondan öğrenirim demiştim ya..." İşte o kişi; anlattığım kişidir.
Geçen hafta, bu kişiye mesaj çekerim:"Kan tahlillerinde WBC değerleri var mıydı?" Telefon çalar:"Hocam, kahvedeyim. Dediğin var, akşam eve gidince haber veririm." Akşam telefon gelir."HTTden önce 13,9, daha sonra; 12,4, daha sonra ise; 10,6" Vay canına!... HTT WBCyi düşürüyor, ki; bunun için bir tedavi de görmedi.
Hastanın, aşağıya doğru giden çizgisini yukarıya doğru çeviren; Tanrının elidir. Yani; HTTdir.
Sizler, beni dinlemeyin. Ama; Bu konuyu açtığımda eklediğim "medicinal properties-TIBBİ ÖZELLİKLERİ"ni on defa, yüz defa okuyun. Buradaki bilgilerin tamamının "bilimsel araştırmalar" sonucu yazıldığını asla unutmayın. Bu dosyaya ulaştığım "Wild Plants of Malta" adlı sitede, dosyayı incelerken şunu da görmüştüm: "antibakteriyel" özelliği var ya; bu özelliğini tespit eden araştırma; Ege Üniversitesindeki bir gurup bilim insanınca yapılmış. Dip notta böyle yazıyordu, hatta; isimleri ve akademik ünvanları bile vardı... Site kapandı; elveda dosya..."info@maltawildplants.com" adresinden istenirse, gönderirler mi, bilemem.
O tıbbi özelliklere, birkaç tane de ben ekleyeyim:
EKSPEKTORAN: Balgam sökücü, hem de nasıl...
DİÜRETİK: Böbreklerin yeterince çalışmaması sebebiyle, vücutta birikmiş üreyi atar. On gün sürer ve bu süre içinde günde 10-12 çişe çıkış görülür. Hikâyelerini anlatmıyorum.
Daha da fazlası; HTT nin birkaç litresi hariç, 300 litre kadarı tamamen içildi. Bir kişi dahi:"Kaşıntı, kızarıklık, kabarma,yanma, böbreğime, karaciğerime, mideme zarar verme, tansiyonumu/şekerimi bozdu..." gibi bir yan etkiden söz etmedi. Bir hasta yakını, sadece şunu söyledi:"Babam bunu içince, uykusu geliyor." Bu yan etki değil; HTTnin özelliği. Neydi o; "sedatif-sakinleştirici" Ayrıca; bunu 5-6 hafta kullanıp da, hastalığı ne olursa olsun, kan değerleri iyi/çok iyi/mükemmel olmayan kimse çıkmadı. Bir iyilik daha yapayım: HTT kötü kolesterolü düşürüyor, biliyor muydunuz?
Şimdi geleyim, düşünmekten başımı ağrıtan iki konuya:
Daha önce yazmıştım: HTT ile antibiyotik kullanılmasın. Birisinde kusmalar, diğerinde de; vücutta kabarma ve kaşıntılar olmuştu.
Geçen yaz yaşananı anlatmalıyım: Boşnak Mehmet'in ayak parmağında tırnak batması olur ve doktora gider. Doktor antibiyotik ve sürülecek bir şey verir. Durum bellidir ve sorunca da anlatır. Üstelik;"Hocam daha çabuk iyileşsin diye HTT de (Kendisi ilk yapanlardandır) içiyorum." O, antibiyotik değildir derim. "Getireyim de gör." Getirdi: AUGMENTİN!... Hakikaten antibiyotik. Hiç de zararı yok. Eee, ne oldu şimdi:"HTT ile antibiyotik, birlikte zararlı mı, değil mi?" Bu; birincisiydi...
İkincisi ise; geçen yazıda "astımda deneyelim" meselesi vardı ya, astımı araştırdım. Astım:"Bronş mukozasının iltihaplanmasıdır" diyor, internet kültürü... Eee, hani tıp; iltihaplanmış doku ve organlardaki hastalıkları "...İT" diye adlandırıyordu? Ben öyle biliyordum. Bu ne şimdi?... Düşün Allah düşün!...
Cevabı olan var ise; yazsın da, düşünmekten kurtulayım.
Üç hasta-üç doktor konusu aklımda. Çok yakın zamanda yazacağım.
Sağlıcakla kalınız.
NOT:Ben "tedarikçi" değilim. HTT istemeyin. Bilmediğim bir rahatsılık söz konusu olursa; "öğrenmek için" gönderebilirim. Bu cümleyi, önümüzdeki yazıda açıklayacağım.
Önceki yazımda sözünü ettiğim, bizi ziyarete geldiğinde "sizden sağlıklıyım" diyen kişiyi uğurladıktan sonra, arkadaşı bana dönerek;" HTT ile buluşmasaydı, çoktan helvasını yemiştik" demişti. Onu dün değil, bugün yazmamın sebebi; az sonra benzer bir cümleyi bir doktorun da kurduğunu görmeniz için...
Gelelim üç doktor-üç hasta meselesine...
Üç doktor da uzmandır ve birbirlerini tanımazlar. Üç hasta da; başka şehirlerde otururlar, birbirlerini tanımazlar. Üç hasta da; aynı hastalığa yakalanmışlardır, fakat; yerleri farklıdır. "Ağrı" bir rahatsızlık adıdır. Ama, söylerken; baş ağrısı, diş ağrısı, bel ağrısı... gibi söyleriz. Bu hastalarda da durum böyle. Üç hasta da; duyduklarını gerekli kontrollerden (Tahliller, MR/tomografi... ne gerekiyorsa) sonra duymuşlardır. Oluş sırasına göre yazıyorum.
Hasan Bey'in doktoru: Allah, Allah...Şimdiye kadar şöyle şöyle olması gerekiyordu, olmamış.Nasıl olur bu? Ne kullandınız?
Üniformalı oğlu telefonda:"Hocam, cevap vermedik.Ama, inanın; doktor bütün bildiklerini sıfırladı."
Ali Bey'in (Bize yemek ısmarlayan ve yaşadıklarını yemekte anlatan) doktoru:
Olmaması gerekiyor ama, olmuş...Olmaması gerekiyor ama, olmuş... Ali Bey: Hocam, ot ilacı kullandım dedim ya...
Doktor:Ali Bey, Ali Bey, modern tıp varken, bırakın bu kocakarı ilaçlarını... Temizsin, dört ay sonra kontrole gel.
Ali Bey, bunları yemek yer ve anlatırken devam ediyordu:"Hocam, yemişim bu hastalığı, yemişim."
6.12.12 Perşembe öğleden sonraları... Telefon, Muammer Bey'den:"Hocam, kontrolden geldim."
Doktoru:"Muammer Bey, şuran şöyle idi böyle böyle, buran şöyle idi böyle böyle olmuş. Meslek hayatımda böyle bir şey görmedim. İki defa ölmüş olmalıydın. Ne kullandın?
Muammer Bey:"Domates, biber, meyve yerken; hormonsuz olmasına dikkât ettim." demiş.
Doktor: Dört ay sonra kontrole gel, der.
Muammer Bey'e "doktor öyle dememiştir." dediğimde; valla aynen öyle söyledi, iki defa ölmüş olmalıydın, dedi.
Hakkımda; dört defa aynı cümleyi kullandı, telefon görüşmemizde. Onu yazmıyorum.
Üç doktorun, bu cümleleri kurmalarının sebebi?... Bildiniz; HTT
Şimdi bu yazdıklarımı okuyanlar, diyecekler ki;"Sakar tıp düşmanı mı?" Olur mu öyle şey. Ben FKB tahsil ettim. Benim gibi birinin bilimi, tıbbı inkârı mümkün müdür? Beni üzen, Ali Dayı'nın "İlaç denizinde iken, hastalıklar çekiyoruz" ifadesi ile belirtmeye çalıştığı, bitkileri sıfır saymadaki ısrar... Üstelik; hakkında, bilimsel, koca bir dosya olan HTT... HTT; bu kadar özelliği bir arada barındıran müthiş bitki. Dahası, bu konu başlığına ilk yazıyı yazdığımda, sadece tıbbi özelliklerine bakarak, o zaman ne yazmıştım:"Bu haliyle bile mükemmel"
Bilmem dikkât ettiniz mi, tıbbi özelliklerinde, hem "antivirütik" hem de; anti-HİV yazmakta. Virüs yok edici özelliği olan HTT, yine HIV virüsünün sebep olduğu AİDS'in de hakkından geleceğine göre, bunu niye yazmışlar? Bana göre; virüs konusunda o kadar etkilidir ki; HIV virüsünü bile yok eder, niyetiyle... Eee, o zaman; millet niye AİDSten ölüyor? Yine, bahar ayları ülkemiz insanının kâbusu olan, canlar alan KKKA hastalığı...Bu da virüs sebebiyle olmakta. Kurtulanı da, duymadım. HTT KKKAyı tedavi eder mi, bilmiyorum, denemedim. Ama, teoriye bakarsak; tedavi etmeli.
Siroz, bir karaciğer hastalığı. HTTnin özelliklerinden biri ne idi:Hepatoproktaktif... HEPAT karaciğer demek. AKTİF faal, çalışır demek. Hepatoprotaktif: karaciğeri çalışır hale getirir, yani; adam eder, anlamında. Eee, HTT sirozu tedavi eder mi, bilemem, denemedim. Teoriye bakarsak, olmalı.
Yine; Hepatit A,B,C... ne kadar var bilmiyorum. Ama, hepsi de; karaciğerin farklı türde iltihaplanması. Anti-inflamatuar (İltihap giderici) özelliği sebebiyle, HTT; ...it lerin düşmanı. HTT; hepatit çeşitlerini tedavi eder mi, bilmiyorum, denemedim. HTT hakkında en çok bilen benim, ama; cahilliğimin ne kadar çok olduğuna bakın. Ne kadar çok şeyi bilmiyorum.
Bu konuyu açalı, üç koca yaz geçti. Biri "yaptım", diğeri "yapacağım"" dışında yapmaya meraklı başka kimse çıkmadı. Şayet bir gün yapmaya/yaptırmaya kalkarsanız; beş litrelik metal kapaklı cam kavanoz kullanın. 2014 Ocağında HTTniz hazır olup, süzdükten ve tekrar cam kavanoza koyduktan sonra, yaklaşık elde edeceğiniz 4 litre civarındaki ürünüze bakarak; bir değer biçin. 100, 5000, 100000,... kaç lira değer biçersiniz? İsterseniz; şimdiden bir tahminde bulunun.Bulunamadınız mı? Yardımcı olayım:"Hayatınıza karşılık ne öderdiniz?" Evet, aynen öyle...Niçin, dört litreden az yapmayın dediğimi, ileride, belki söylerim.
Her şeyi; niçin, açık açık anlatmadığıma gelince. Çünkü;... Görüyorsunuz, sebebini bile yazamıyorum.
Siz, yine de beni ciddiye almayın, ama; tıbbi özelliklerini çok iyi okuyun. Daha ne diyeyim?
Umarım; önümüzdeki yıl, ülke olarak can derdine düşmez isek; HTTyi yaparsınız.
savaskara1951@g
Hukuki Net Üye ve Misafirleri,
Yeni haberler var:
1-Geçenlerde, deneme yapan sedef hastasıyla görüştüm. Süresini tamamlamıştı. Dediği şu:"Çok gerilemişti. Neredeyse bitecek sanmıştım. Maalesef; yok olmadı..."
Yorumum:Size daha önce yazmıştım; sedef bir çeşit "proliferasyon" Hastaya verdiğim doz; "Maalesef..." denmiş bir hastalıkta kullanılmış ve başarmış bir doz idi. Bu da; "yumuşak doku" olmasına rağmen başaramadı. Salladı, yıkamadı... Doz az geldi. Bundan sonrası; ya; aynı kişiyi daha yüksek dozda kullanmaya ikna edeceğim, ya da; yeni dozla deneyecek birini bulacağım.
2-Astım denemesinden, henüz; bir ses, bir nefes yok!...
3-KOAH'da ise; inanılmaz haberler geliyor. Kesin neticeyi, daha sonra yazarım.
4-Hatırlarsanız; rahim ve mesane kesesinde "miyom"ları temizlenmiş iki kişiden söz etmiştim. Şu anda; rahminde miyom olan biri de denemekte. Haber için daha zaman var. Kız kardeşinde kullanılmasını isteyen kişinin mesleğini yazsam; aklınız durur...
Bilginize...
Siz, yine de;"sakar'dan çok iyi senarist olur.Adam, uyduruyor ama; sanırsın ki gerçek!..." demeye devam edin.
Sağlıcakla kalınız...