Uyarı ceza mıdır? İçerikteki konu hakkında ne yapabilirim?

OLAYIN GELİŞİMİ:

Dün itibari ile M.E.B. na bağlı İlköğretim Kurumunda Okul Öncesi Eğitim Öğretmeni(Kadrolu ve Y.Ö.K. 98mezunu) olan eşime: Dosya numarası verilmiş, yalnızca müdür tarafından imzalanmış ve konusu UYARI olan ve de içeriği incelendiğinde; “Yardımcı bayan” (Usta Öğretici denmek isteniyor herhalde! Gerçi “HİZMETLİ” ye bu görev verilmiş bu okulda ne yazık ki!) gibi terimler ve “Beslenme odasında oturduğumuz” cümlesinde olduğu gibi yazım hataları ile kale alınmadan yazılan ve sadece “Göz boyamak” için öne sürülmüş gibi görünen bir yazı zarf içinde olmaksızın elden ……. Tarafından verilmiş. Belgede yöneltilen suçlar aynen şöyle:

1. Okul İdaresinin yapmış olduğu kontrol sonucunda daha önce sözlü olarak uyarılmanıza rağmen sürekli okula 15-20 dakika geç geldiğiniz,
2. Sınıfınızda öğrencileri yardımcı bayana bırakıp; anasınıfı içerisinde beslenme odasında oturduğumuz,
3. Öğrenciler ile ilgilenmiyor diye hakkınızda velilerden sürekli şikayet gelmesinden dolayı, yazılı olarak uyarılmanıza, devamında ise hakkınızda soruşturma işlemi başlatılacağını bilgilerinize rica ederim.

Bu belge üzerine durumun açıklığa kavuşması adına eşimle beraber müdürün makamına konuşmaya gittik. Gayet sakin ve mağrur tavırlar ile a.)eşimin okula geliş ve gidişlerini hafta başından bu yana (not defterini de göstererek) takip ettiğini, hatta ve hatta kamera kayıtlarında bunların bulunduğunu ki; eşim her gün olmasa da kızımızı bakıcısına bırakıp gittiği için haftada bir veya iki defa geç kalır, b.)öğrencileri ile ilgilenmediğini ve defaten eşimin sınıfına uğradığında eşimin hiç yerinde olmadığını, çocukların ya yalnız ya da “Yardımcı Bayan” ile olduğunu ve sınıf içerisine kamera koyamadığından yakınarak çok yakında bunun da bir çözümünü bulacağını böylelikle bunu da tespit edeceğini(Bu arada son bir aydır “Yardımcı Bayan” ile eşim görevlisin-görevli değilsin çatışması içindeler), c.) birçok velinin birçok kez kendisine “Bu öğretmene vermeyin benim çocuğumu, çok kötü bir öğretmen.” demek suretiyle şikayet ettiğini, bir velinin de eşimin; çocuğuyla ilgilenmediğini söyleyerek şikayet dilekçesi vermekte ısrar ettiğini ve bu dilekçeyi işleme koymak zorunda kaldığını bu sebepten dolayı da eşimin yakında bir soruşturma geçireceğini söyledi.

Mevzuat ve İşleyiş bakımından farklı bir kurumda yönetici olmam sıfatı ile tüm bu yaşadıklarım bana şaka gibi gelse de gerçek olma ihtimaline karşın M.E.B. ve HUKUK mevzuatlarını bilen siz arkadaşlardan şu aşağıdaki soru ve hususlarda yardımlarınızı talep edeceğim. Teşekkür ederim.

Belge ile İlgili Olarak:

 Dosya numarası verilmiş ve yalnızca müdür tarafından imzalanmış Konusu UYARI olan bir belge “Ceza” mıdır? Bu belgede yöneltilen suçlar(suçlamalar) daha öncesinde kendisine bildirilmeden (suçluya) ait olur mu?
 Bu belgeye binaen soruşturma açılabilir mi?
 Bu belgede yazılı tüm (üç adet) suçlamalar bir kalemde ele alınır mı?
 Savunma alınmadan yapılan “Uyarı” olur mu?
 Sözlü uyarı yerine “Yazılı Uyarı” yapılabilir mi?
 Sözlü uyarıdan sonra “Yazılı Uyarı” yapılır mı, yapılmalı mı?(Sözlü uyarıyı belgelendirmek adına?)






Diğer Hususlar:

Bir okul öncesi öğretmeninin görevlerinden biri de veliler ile iyi geçinmek, velileri olabildiğince idareden uzak tutmak ve yaptığı sınıf içi etkinliklerde diğer okul öncesi öğretmenleri ile birebir dirsek temasında olarak güç birliği oluşturup kararlar almak mıdır?
En son okul öncesi öğretmenlerinin uygulama yapacakları kayıt kuyudat, resimli el işi kâğıtları vs. nin çoğaltılması için okula bir fotokopi makinesi alınmasına karar vermişler güya(Güya diyorum çünkü eşimin makine alındıktan sonra haberi oldu bu karardan) ve bu karar gereği de velilerden fotokopi makinesinin parası toplanacakmış. Fakat eşimin sınıfındaki veliler ve bu veliler adına “Sınıf Annesi” ; “Olur mu öyle şey, biz kendimiz çoğaltırız daha ucuza” demişler karşı çıkmışlar. Gerisi malum olduğu üzere bu bana garip gelen yazıya kadar uzanıyor. Bu arada bir velinin çocuğunu geç gelip alması ve eşimin o saate kadar orada beklememesi, ilk sene ağzı sütten yandığı için bir “Sınıf Annesi” seçmemesi ve bir velinin defaten bu sebeple müdürü taciz etmesi, vb. gibi işler dolayısı ile soruyorum bu soruyu. Bu konuda ne yapabilirim? Topyekûn velilere dava mı açmalıyım?

İkinci husus da Okul Öncesi Eğitim Etkinlikleri’nin “Aralıksız olması” hususu. Her bir eğitim 50 dakika olacak, kesintisiz bir etkinlik olacak ve günde 6 iş saati yani 300 dakika olacak(İkili Eğitim için). Bu arada öğretmen tüm bu etkinliklere nezaret edecek bilfiil icracısı olacak. Buraya kadar olan kısım yönetmelikte yazan kısım. Aynı yönetmelikte “Uzman eğitici” den bahsediyor. Benim anladığım öğretmen ile “Uzman eğitici” münavebeli olarak faaliyetleri yürütecek ki; o küçücük çocuk susadığında veya tuvaleti geldiğinde en azından biri nezaret edecek. Aynı şekilde insan haklarına aykırı olmayacak şekilde insanlar arada dinlenerek iş yoğunlaşmalarını ve sağlıklarını kaybetmeden görevlerini yapabilecekler. Fakat gene bu belgede belirtilen “Sınıfınızda öğrencileri yardımcı bayana bırakıp…..” cümlesine göre benim düşündüğüme uymuyor.Bu hususta ne yapabilirim? Yönetmeliği yazanları dava mı etmeliyim?

Üçüncü hususa hiç girmiyorum. Mahiyetindeki çalışanının sorunlarını bilmeyen, ilgilenmeyen ya da sormayan bir amirin zaten bu konuda yapabileceği pek bir şey olduğunu zannetmiyorum. “Geç kaldıysam kaldım ne olmuş” der eşim olur biter herhalde.

Ceza niteliğinde olmayan yazılı ikaz'ın iptali için açılan davalarda, idare mahkemeleri, "işlemin kesin, yürütülebilir ve sonuç doğuran bir işlem olmaması" nedeniyle incelenmeksizin ret kararı veriyor.

Bildiğim kadarıyla söylüyorum.MEB Disiplin Amirleri Yönetmeliğine göre Okul Md.ü Disiplin Amiri olmasına rağmen,bu "Uyarı"; DMK hükümlerine göre ceza değildir.Yani DMK.da sözü edilen "Uyarı cezası" bu değildir.Bunun ceza sayılabilmesi için: önce bir konu ile ilgili olarak ifadenin alınması,ifadeden sonra,yapılacaksa bir suçlamanın yapılması,bu suçlamaya karşılık "Savunma" istenmesi,savunmanın alınmasından sonra verilecek ceza ne ise onun tebliğ edilmesi gerekir.Bunların hiçbirisi yok.Ayrıca; "Özel nitelikli tebligat" açık yazıyla yapılamaz.İşte o yüzden memur kişinin şahsi dosyasındaki soruşturmayla ilgili evraklar,yetkilisi haricinde kimseye gösterilemez ve okutturulamaz.
İyi günler...

Alıntı:

---

Greenboy rumuzlu üyeden alıntı

OLAYIN GELİŞİMİ:



İkinci husus da Okul Öncesi Eğitim Etkinlikleri’nin “Aralıksız olması” hususu. Her bir eğitim 50 dakika olacak, kesintisiz bir etkinlik olacak ve günde 6 iş saati yani 300 dakika olacak(İkili Eğitim için). Bu arada öğretmen tüm bu etkinliklere nezaret edecek bilfiil icracısı olacak. Buraya kadar olan kısım yönetmelikte yazan kısım. Aynı yönetmelikte “Uzman eğitici” den bahsediyor. Benim anladığım öğretmen ile “Uzman eğitici” münavebeli olarak faaliyetleri yürütecek ki; o küçücük çocuk susadığında veya tuvaleti geldiğinde en azından biri nezaret edecek. Aynı şekilde insan haklarına aykırı olmayacak şekilde insanlar arada dinlenerek iş yoğunlaşmalarını ve sağlıklarını kaybetmeden görevlerini yapabilecekler. Fakat gene bu belgede belirtilen “Sınıfınızda öğrencileri yardımcı bayana bırakıp…..” cümlesine göre benim düşündüğüme uymuyor.Bu hususta ne yapabilirim? Yönetmeliği yazanları dava mı etmeliyim?

---

Her iki arkadaşıma da teşekkür ediyorum.Anlaşılan bu yazıyı kaale bile almamak lazım gelir... Fakat yukarıda alıntı yaptığım husus ikleride bize sıkıntı çıkaracak gibi.Bu konuda bilgisi olan, yada uygulamanın doğruluğu yada yanlışlığı hakkında açılmış bir dava bilen arkadaşım var mıdır?

Alıntı:

---

Greenboy rumuzlu üyeden alıntı

Topyekûn velilere dava mı açmalıyım?
İkinci husus da Okul Öncesi Eğitim Etkinlikleri’nin “Aralıksız olması” hususu. Her bir eğitim 50 dakika olacak, kesintisiz bir etkinlik olacak ve günde 6 iş saati yani 300 dakika olacak(İkili Eğitim için). ...........................
Bu hususta ne yapabilirim? Yönetmeliği yazanları dava mı etmeliyim?
“Geç kaldıysam kaldım ne olmuş” der eşim olur biter herhalde.

---

Okul Öncesi Eğitim Kurumları Yönetmeliği;
Kapsam
Madde 2- Bu Yönetmelik, Millî Eğitim Bakanlığına bağlı resmî ve özel okul öncesi eğitim kurumlarının kuruluş, yönetim, eğitim, görev ve işleyişi ile ilgili esasları kapsar.

Okul Öncesi Eğitimin İlkeleri
Madde 7-Okul öncesi eğitiminde:
j) Eğitim programı hazırlanırken ailelerin ve içinde bulunulan çevrenin özellikleri dikkate alınır, ailenin eğitime etkin katılımı sağlanır.

Temel Çalışma Kuralları
(Değişik üçüncü fıkra: 27.10.2007/26683 RG) Okul öncesi eğitim kurumlarında çocuklar için düzenlenen eğitim etkinliklerinin aralıksız olması esastır. Bir çalışma saati süresi 50 dakikadır. Tam gün eğitim yapılan bağımsız anaokulu ve uygulama sınıflarında öğle yemeği için 60 dakika ara verilir.

Tam gün eğitim yapılan okullarda haftanın salı, çarşamba ve perşembe günlerinde günlük çalışma saati süresi sona eren öğretmenlerin görev yerlerinden ayrılmaları hâlinde, velilerin çocukları teslim almaları sağlanır.
Velileri tarafından teslim alınmayan çocuklara bu saatlerde okul müdürlüğünce yapılacak plânlamaya uygun olarak; anaokulu müdürü/bölüm şefi, varsa anaokulu müdür yardımcısı, nöbetçi öğretmenler tarafından nezaret edilir ve velilerine teslim edilir. Zorunlu hâllerde, okulda görevli sözleşmeli personelin yukarıda belirtilen sorumlulara yardımcı olmaları sağlanabilir.

Öğretmen
Madde 20- Öğretmen, kanun, tüzük, yönetmelik, yönerge ve emirlerle programlarda belirtilen görevleri yerine getirmekle yükümlüdür.

Öğretmen, Millî Eğitim Bakanlığı Öğretmen ve Yöneticilerinin Ders ve Ek Ders Saatlerine İlişkin Esaslar gereğince kendisine verilen ders ve ek ders görevini yapmak zorundadır.

Öğretmen;
a) Eğitim programına uygun olarak yıllık ve günlük plânları hazırlar ve uygular. Öğretmen Çalışma (Eğitim) Saatleri Devam Takip Defterini imzalar.
d) Aile eğitimiyle ilgili çalışmaların plânlanmasına katılır ve uygular.
m) (Değişik: 27.10.2007/26683 RG) Programda eğitim etkinliği olarak yer alan kahvaltı ve öğle yemeğine katılır, çocukların düzenli olarak yemek yeme alışkanlığı kazanmalarını sağlar.

Usta Öğretici
Madde 25-Usta Öğreticiler, Millî Eğitim Bakanlığı Kurumlarında Sözleşmeli veya Ek Ders Görevi ile Görevlendirilecek Uzman ve Usta Öğreticiler Hakkında Yönetmelikte belirtilen esaslara göre Bakanlıkça tahsis edilen kontenjan çerçevesinde il milli eğitim müdürlüğünce seçilir, görevlendirilir ve mali yükümlülükleri il/ilçe millî eğitim müdürlüğünce yürütülür.
Usta Öğreticiler, eğitim hizmetlerinde öğretmen görev ve sorumluluğu içinde okul müdürünün düzenleyeceği esaslar doğrultusunda görev yapar.

Velilerin Etkinliklere Katılımları
Madde 51- Veliler, istekli olmaları durumunda okul yönetiminin hazırlayacağı program doğrultusunda eğitim etkinliklerine katılabilirler.
Aile eğitimi ile ilgili etkinlik ve toplantılara, okul yönetimi velilerin katılımlarını sağlar.


http://oyegm.meb.gov.tr/yet/yayinlar...rlilikleri.htm
GENEL AMAÇ
Çocuklarının olumlu gelişimini teşvik etmek amacıyla merkez aktivitelerinde ailelerin katılımını teşvik etmek.

ÖZEL AMAÇLAR
- Çocukların programına katılıma aileleri de dahil eder
- Farklı oluşumlardan olan aileleri kabul eder ve destekler
- Stres altındaki aile ve çocukları destekler,

AİLENİN dahil edilmesi, uzun süredir bir çok okulöncesi programının bir parçasıdır, fakat bu katılımın ne kadar önemli olabileceğini ancak son yıllarda anlayabilmişizdir. Araştırmalar bize ailelerin yüksek oranda katılım gösterdiği programların çocuklar üzerinde en uzun süreli etkiye sahip olanlar olduğunu göstermektedir. Okul öncesi deneyimlerinden dolayı sadece çocuklar tavırlarını değiştirmekle ve becerilerini geliştirmekle kalmamakta, aynı şekilde aileleri de değişmektedir.

Çocuklarının okulöncesi yaşantısına doğrudan katılım gösteren velilerin, çocuklarının evdeki gelişimini teşvik etmeleri ve çocuklarının öğrenimlerini daha sonraki okul yıllarında da desteklemeleri çok daha olasıdır. Ve doğrudan katılım göstermeyen ancak çocuklarının okulöncesi programlarına büyük bir ilgi gösteren veliler de çocuklarının öz saygısının gelişmesine yardımcı olur ve hem evde, hem de okuldaki disiplin sorunlarını azaltır.

Velilerde Güven Oluşturmak ve Programda Velilere ait Güven
ynen çocukların velilerinin sizde ve programda güven inşa etmek istemesi gibi, siz de aynı şekilde velilere güvenebilmelisiniz.
Bazı çocuklar için, onları sakinleştirecek en iyi şey aslında bir aktivitede velileri ile birlikte çalışmaktır. Belki velileri ile birlikte bir yap-boz yapabilir, ressam sehpasında bir resim çizebilir ya da bloklardan yapılar yapabilirler. Ya da, çocuğu ve velisini sınıfın kitap koleksiyonuna bakmaya ve bir kitabı ödünç alıp eve götürmeye davet edebilirsiniz.

Sınıf Gönüllüleri olarak Veliler
Veliler, eğer bu rolde kendilerini rahat hissediyorlarsa, düzenli olarak sınıf içinde gönüllü olmaya teşvik edilebilirler. Ziyaret için geldiklerinde çocuklar ile başarılı biçimde etkileşim kuran veliler, gönüllüler olarak geri dönmek isteyebilirler. Bu veliler ile program hedefleri, birey olarak çocuğa yönelik hedefleriniz ve velilerin kendilerinin sınıfta bulundukları süre boyunca ne yaparken kendilerini rahat hissedecekleri hakkında konuşmanız gerekir.

--------------------

657 sayılı Yasa'nın disiplin hükümleri içinde geçen 'uyarma' cezası bahsettiğiniz yazı ile eşinize henüz uygulanmamıştır. Ancak; sözlü, yazılı ikaza rağmen, bahsedilen hususlardaki davranışların devamında tabii ki disiplin cezası verilecebileceği açıktır.
657 sayılı kanun ve ilgili yönetmelikleri ile, eşinizin bağlı bulunduğu Bakanlık nezdindeki mevzuat hükümleri arasında,,, sırasıyla sözlü, yazılı ikaz da bulunulacağı ve ardından disiplin hükümleri uygulanacağına dair bir kural, kaide yoktur.
Okul Müdürü, eşinizin birinci disiplin amiridir. Hiçbir ikaz yapmaksızın gerekli gördüğü hallerde eşinize disiplin hükümlerini uygulayabilir, ancak bunun da tabii usulü aynı yasa ve ilgili yönetmeliklerinde bellidir.
Uyarma ve kınama cezalarının tatbikinde itiraz yolu açık ise de; bu idari bir itirazdır, bu cezalarda kanun hükmü gereği idari yargıya müracaat edilemez, ikinci disiplin amirine itirazen giden disiplin cezasına karşı bu disiplin amirinin verdiği karar kesindir.
Üstelik birinci disiplin amiri, ilgili personelin yazılı savunmasını yeterli bulup, disiplin cezasının tatbiki gerekmediğine kanaat getirebilir ise de,
“Geç kaldıysam kaldım ne olmuş” şeklinde bir savunma neticesinde nasıl bir değerlendirme yapacağını tasavvur etmek çok da zor değil.

"Benim anladığım öğretmen ile “Uzman eğitici” münavebeli olarak faaliyetleri yürütecek" demişsiniz, tamamen yanılmaktasınız. Usta öğretici, öğretmenin muadili değildir,,, kaldı ki; görevleri açıkça çalışma usul ve esaslarını belirleyen mevzuatça belirlenmiştir. Bu konuda sizin müdahale hakkınız olmadığı gibi, öğretmen ve usta öğretici arasında herhangi bir hiyerarşik ilişki mevcut değildir. Usta öğreticinin mevcudiyeti, öğretmenin görev ve sorumluluklarını yerine getirmekten imtina etmesini, bunların bir kısmını ya da vardiya usulü gibi bir sistem oluşturulmasını, bu usul içinde zaman zaman usta öğreticinin öğretmene ait tüm görev ve sorumlulukları yapmasını sağlamaz. Öğretmene ait görev ve sorumluluklar 'usta öğretici'nin varlığına rağmen aynı ve bakidir.

Okul öncesi eğitim platformu çok özerk bir platformdur, bu özerkliği gereği 'salla başı, al maaşı' zihniyetini içeriğinde barındırmaz, barındırmamalıdır.
Eğitim kurumuna gelen çocukların eğitiminde yaşları itibari ile velilerinin katılımının, öğretmen veli ilişkisinin sağlamlığının, öğretmen/veli ilişkisinin pozitif aktifliğinin ve devamlılığının mutlak olarak sağlanması gerekir. Bu hizmetin kalitesi, eğitimin gerçekleştirilmesi, çocuğun kurum, öğretmen ile doğru biçimde bütünleşmesi, müfredaten sunulan eğitimin ise çocuğa ulaşabilmesi için bu olmazsa olmaz kuraldır, üstelik yasal olarak da kurum ve öğretmen buna mecburdur, herhangi bir inisiyatif ise tanınmamıştır.

Yönetmeliklere karşı dava açma usulü İ.Y.U.K. da açıklanmıştır. Bu konuya atıf yapan sorunuzun halihazır durum itibariyle tek ve net cevabı 'hayır'dır.

Eşiniz ile mesleki etik ve profesyonel görev anlayışı konusunda anlamlı bir çalışma yapmanızı, empati geliştirmenizi, kişisel muhasebenizi de ilave etmenizi ısrarla öneririm.

Eşiniz işini sevmek, işine saygı duymak, daha iyiye ulaşmak adına da arzulu olmak zorundadır. Bu her meslek alanı için bu kadar mecburi değil ise de; bazı meslekler için şarttır. Okul öncesi eğitim kurumlarında eğitim gören çocukların ve velilerinin kurum ve öğretmen ile tam uzlaşma, tam uyum ve doğru/sağlıklı ilişkiler kurması bu çocuklara emsal olması, geleceğimizin ta kendisi olan 'çocuklar' adına hayati önem taşır...
Bu kurumlar ve çalışanlarının bilinçli/bilinçsiz biçimde; zoraki ve kıst hizmet anlayışı neticesinde,,, ihmal edilmiş, hatta velisi ile husumet geliştirilmis, eğitim kurumuna güven duygusu temin edilememiş çocuklara yarar değil zarar vermesi hem sabittir, hem de sonuçları çocuk, aile, toplum adına asla istenmemektedir...
"Okulöncesi eğitim, insan gelişiminin en hızlı ve en duyarlı dönemini oluşturur. Yaşamın ilk yıllarında alınan eğitimin ve geçirilen deneyimlerin, ileri yaşlardaki öğrenme yeteneği ve gelecekteki başarı üzerinde de önemli etkileri vardır. Okulöncesi dönem alarak adlandırılan 0-6 yaş dönemi, çocuğun öğrenmesinin en yoğun olduğu, temel alışkanlıklarının, zihinsel yeteneklerinin en hızlı geliştiği ve biçimlendiği dönemdir."
Bir daha bu dönemini yaşamın doğal akışı içinde tekrar yaşama/telafi etme şansı olmayan çocukların 'öğretmen'lerinin en azından sadece bu yönden dahi çok daha özenli olması gerekmektedir. Bu çocuklar; aileleri ile okulun/öğretmenin tam bir uyum içinde olmasını görmek, bu uyum ve birliğin neticesinde eğitilmek için O KURUMA GELMEKTEDİRLER.
Eğitim Kurumunun varlığının yegane sebebi; 'çocuklar' ve 'aile/kurum işbirliği' ile temin edilecek eğitimi sağlamaktır. Bu iki unsurdan herhangi birinin sağlanamaması; eğitim kurumunun açık hizmet kusurudur.

Bu konuda; gerek konuyu aktarırken seçtiğiniz kelimeler, kurduğunuz cümleler, gerek negatif ve pekçok misyon ve değerden yoksun anlayışınız, gerek mesleğin icra zemini olan kuruma karşı agresif hatta haddi aşan sorgulamalarınız, gerekse eşinizin belirttiğiniz hususlarda açıkça görülen görev kusurlarını hiç dikkate almamanız,,, ve madalyonun öbür yüzü ise; haftanın her günü böylesi zihniyeti benimsemiş bir eşin negatif motivasyonu ile kuruma gelen eşiniz... Ve çocuklar!!!
Bu mizanseni kafamda canlandırdığımda inanın çok fazla rahatsız oldum,,, üstelik eşinizin mesleğine yönelik zihniyetiniz 'okul öncesi eğitim kurumuna'
2 çocuğunu göndermiş bir anne olarak ayrıca tarafımdan anlaşılması, kabulü imkansız bir tavır/zihniyet...

Velilere karşı topyekün dava AÇAMAZSINIZ. Veliler tek ya da topyekün eşinizden yazılı 'şikayetçi' olabilirler, kurumdan eşinizin tutum ve davranışlarının soruşturulmasını isteyebilirler. Eğitim kurumu ve bağlı olduğu idare bu talebi kabule ve gerekli incelemeyi yapmaya ve sonucundan yazılı şikayette bulunana bilgi vermeye mecburdur.

Sayın cognis!

Öncelikle ilginize ve göstermiş olduğunuz 'OLUR' yola teşekkürler.(Atıfta bulunduğunuz yayın ve 'Eşiniz ile mesleki etik ve profesyonel görev anlayışı konusunda anlamlı bir çalışma yapmanızı, empati geliştirmenizi, kişisel muhasebenizi de ilave etmenizi ısrarla öneririm.' söyleminiz.)
Cevabınız ile birlikte birçok soru işareti ortadan kalkmıştır fakat kalem kavgası yaratmak istemesem de bazı hususları belirtmem gerek.

Cevabınızda bir mizansen oluşturmuşsunuz. ‘ Bu konuda; gerek konuyu aktarırken seçtiğiniz kelimeler, kurduğunuz cümleler, gerek negatif ve pekçok misyon ve değerden yoksun anlayışınız, gerek mesleğin icra zemini olan kuruma karşı agresif hatta haddi aşan sorgulamalarınız, gerekse eşinizin belirttiğiniz hususlarda açıkça görülen görev kusurlarını hiç dikkate almamanız,,, ve madalyonun öbür yüzü ise; haftanın her günü böylesi zihniyeti benimsemiş bir eşin negatif motivasyonu ile kuruma gelen eşiniz... Ve çocuklar!!!
Bu mizanseni kafamda canlandırdığımda inanın çok fazla rahatsız oldum,,, üstelik eşinizin mesleğine yönelik zihniyetiniz 'okul öncesi eğitim kurumuna'
2 çocuğunu göndermiş bir anne olarak ayrıca tarafımdan anlaşılması, kabulü imkansız bir tavır/zihniyet...’
Bu konuda yazdıklarınızdan düşüncelerimi yanlış anladığınızı çıkarıyorum. Ne kuruma ne de mesleğe hiçbir atıfta bulunmadım. Kime yada neye atıfta bulunduğumu anlayabilmeniz için ‘Sorumda yazdığım saldırgan cümleler ile birlikte benim 2 senedir yaşadıklarım ve sorumda yazmadığım birçok etken ve olayları’ da bilmeniz gerekmekte. Ayrıca: Bu kadar detaysız bir yazıdan ‘haftanın her günü böylesi zihniyeti benimsemiş bir eşin negatif motivasyonu ile kuruma gelen eşiniz’ çıkarımını yapmanız konunun özünden uzaklaştığınızı bir o kadar da beni anlamadığınızı göstermektedir. Kısaca; eşimi, çalışma yöntemini, eğitimini, ruh halini, çocuklara karşı olan ilgi ve şefkatini bilen birisi olarak bunu kabul etmem mümkün değildir.

Ve daha iyi anlaşılabilmem için bazı ip uçları:

“o küçücük çocuk susadığında veya tuvaleti geldiğinde en azından biri nezaret edecek.”

“Mahiyetindeki çalışanının sorunlarını bilmeyen, ilgilenmeyen ya da sormayan bir amirin zaten bu konuda yapabileceği pek bir şey olduğunu zannetmiyorum.”

“Bir okul öncesi öğretmeninin görevlerinden biri de veliler ile iyi geçinmek, velileri olabildiğince idareden uzak tutmak ve yaptığı sınıf içi etkinliklerde diğer okul öncesi öğretmenleri ile birebir dirsek temasında olarak güç birliği oluşturup kararlar almak mıdır?”

‘Ayrıca, okulöncesinde ne tür bir öğrenmenin yer aldığını bilmiyorlarsa,’ (Atıfta bulunduğunuz yayından.)

İkinci husus da Okul Öncesi Eğitim Etkinlikleri’nin “Aralıksız olması” hususu. Her bir eğitim 50 dakika olacak, kesintisiz bir etkinlik olacak ve günde 6 iş saati yani 300 dakika olacak(İkili Eğitim için). Bu arada öğretmen tüm bu etkinliklere nezaret edecek bilfiil icracısı olacak.

Arkadaşlar...Yukarıda belirttiğim hususta halihazırda soru işaretleri mevcut.Okul öncesi eğitimin bu bölümü için açıklayıcı bir mevzuat, genelge, dava vs. bilen var mı acaba?(Her insanın 300 dakika içerisinde bir ihtiyacı olur diye düşünüyorum.)