Av.Abbas Bilgili rumuzlu üyeden alıntı
27 mayıs bir devrim değil, alçakça yapılmış bir gece baskınıdır.
Yüzbaşıların, albayların seçimle gelmiş bir hükümeti alçakça bir darbeyle indirmelerinin adı devrim olamaz.
Demokrasilerde hükümetler seçimle gelir, seçimle gider.
27 mayısı savunanlar "o zaten seçime gitmeyecekti" diyorlar, ya da "seçimler adil olmayacaktı" diyorlar.
Seçim günü gelmeden buna nasıl karar verebiliyorlar? Öyle olsa idi her hükümet için "seçime gitmeyecekti, gitse de adil seçim yapılmayacaktı" diyerek darbe yapmak mümkün olur.
27 mayıs, seçim günü gelmeden ve hatta seçime gitme kararınının açıklandığı halde seçilmiş hükümetin bazı askerler tarafından darbe ile alçakça indirilmesidir.
27 mayıs Osmanlıdaki "siyasi katl" geleneğinin devamıdır.
27 mayısı halk destekliyor olsa idi, 27 mayıs sonrasındaki ilk seçimde 27 mayısı destekleyenler seçilirdi. Bakın bakalım hangi partiler ne kadar oy almış?
27 mayısta yapılan o kadar çok alçaklık var ki bunların her birisi bir roman olur.
27 mayısta yapılan yargılamalar tam bir hukuk komedisidir ve hukuk tarihinde ibretlik konulardır.
"Yüksek Adalet Divanı" denilen "alçak" mahkemenin yargıç ve savcısını bugün hatırlayan pek yoktur, ama merak deneler bu adamların nasık hukuçuluk yaptıklarını zabıtlardan okuyabilirler (zabıtlar kitap olarak yayınlandı), bunları okumadana ahkam kesen ve 27 mayısı devrim zanneden kara cahillerin ise gerçekleri öğrenmek gibi bir kaygıları yoktur.
27 mayıs, sonraki askeri darbelerin de yolunu açan ve binlerce kişinin işkenceden geçmesine neden olan, bir çok kişinin idamına yol açan "alçağın da alçağı" bir askeri darbedir.
27 mayısı ancak asker postalı yalayan, asker dalkavuğu, demokrasiden nasibini almamış, demokrasi düşmanı, halk düşmanı, hakikat düşmanı kişiler savunabilir.
Zaten bugün pek savunanı da kalmadı, arada sırada bazı kel aynaklar çıkıyor , onların da gerçeklerden haberi yok.