"Kızlık Soyadı" Anayasa Mahkemesi'nde
Ankara 8. Aile Mahkemesi Yargıcı Eray Karınca, kocasının soyadını almak istemeyen bir kadının açtığı davada, evlenen kadının kocasının soyadını almasını düzenleyen Türk Medeni Kanunun (TMK) 187. maddesinin Anayasa'ya aykırılığı iddiasıyla, itiraz yoluyla Anayasa Mahkemesine başvurdu.
Fransız bir erkekle evlendikten sonra kocasının soyadını alan A.P, (T) ile başlayan kendi soyadını kullanmak için dava açtı. Kadın, dava dilekçesinde, yasa gereği eşinin soyadını almak zorunda kaldığını, yüksek şehir plancısı bir iş kadını ve özel bir şirketin yönetim kurulu üyesi olarak evlenmeden önceki soyadıyla bilindiğini, birçok ulusal ve uluslararası seminere bu soyadıyla katıldığını belirtti.
Yargıç Karınca, dava sürecinde, evlenen kadının ya yalnızca kocasının soyadını ya da kocasının soyadıyla birlikte kızlık soyadını kullanmasını düzenleyen TMK'nın 187. maddesini Anayasa'ya aykırı buldu ve itiraz yoluyla Anayasa Mahkemesine başvurdu.
Karınca'nın gerekçesinde, yasanın emredici düzenlemesi karşısında, evlenen kadının tek başına kızlık soyadını kullanabilmesinin olanaksız olduğu ifade edildi ve Anayasa Mahkemesinin de eski Medeni Kanun'un aynı içerikteki 153. maddesinin iptaline ilişkin istemi 1998'de reddettiği belirtildi.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (AİHM), sadece kızlık soyadını taşımak için hukuki yolları kullanan Ayşe Ünal Tekeli'nin başvurusunu 2004'te haklı bulduğuna yer verilen gerekçede, ''Türkiye, yakın dönemde imzaladığı uluslararası sözleşmeler ve işbirliği içinde olduğu uluslararası kuruluşların tavsiyeleri doğrultusunda, yasalarında kadına karşı ayrımcılık içeren birçok düzenlemeyi kaldırmış, kadın ve erkek arasında yasalar açısından çok önemli adımları atmış olmasına karşın, evli kadının evlenmeden önceki soyadını kullanma isteğini engelleyen TMK'nın 187. maddesi halen yürürlüktedir'' denildi.
Bunun, kadın ve erkeklerin eşit haklara sahip olduğunu belirten ''Kanun önünde eşitlik'' başlıklı Anayasa'nın 10'uncu, ''Herkes kişiliğine bağlı, dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve hürriyetlere sahiptir'' denilen 12'inci, ''Kişinin dokunulmazlığı, maddi ve manevi varlığı'' başlıklı 17'nci ve ''Ailenin korunması'' başlıklı, ''Aile, Türk toplumunun temelidir ve eşler arasında eşitliğe dayanır'' hükmünü içeren 41'inci maddeleri ile Türkiye'nin imzaladığı uluslararası sözleşmelere aykırı olduğu ifade edildi.
Kararda, bu düzenlemelere göre TMK'nın 187. maddesinin iptalinin, Türk kadınının, erkek ile eşit konumda olabilmesi için zorunluluk olduğu kaydedildi.
Mahkeme, yasa gereği, Anayasa Mahkemesinden 5 ay içinde herhangi bir kararın çıkmaması durumunda, yürürlükteki kurallar uyarınca davayı karara bağlayacak.
(Anadolu Ajansı) 07.04.2010 10:46 [1993706]
Cevap: "Kızlık Soyadı" Anayasa Mahkemesi'nde
Fevzi KIZILKOYUN/ANKARA, (DHA) 8 Nisan 2010
Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Ebru Voyvoda, 4 yıllık hukuk mücadelesinin ardından, eşinin ‘Temizsoy’ olan soyadını sildirip sadece kızlık soyadının yer aldığı nüfus cüzdanına kavuştu.
İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Ebru Voyvoda, 2004 yılında ODTÜ'de yüksek mühendis olarak görev yapan Murat Temizsoy ile evlendi ve eşinin soyadını da aldı. Yrd. Doç. Dr. Voyvoda, 2006 yılında Asliye Hukuk Mahkemesi'ne, sadece kızlık soyadını kullanmak istemiyle dava açtı. Ancak Asliye Hukuk Mahkemesi, ‘görevsizlik’ kararı verdi. Ardından Yrd. Doç. Dr. Voyvoda, bu kez Ankara 3'üncü Aile Mahkemesi’ne başvurdu.
KIZLIK SOYADI ZAFERİ
Yrd. Doç. Dr. Voyvoda, 4 yıllık hukuk mücadelesinin ardından eşinin ‘Temizsoy’ olan soyadını sildirip, sadece kızlık soyadının yer aldığı nüfus cüzdanına kavuştu. Avukatı Alev Yıldız, “AİHM'e gitmeden böyle bir karar aldırdığımız için çok sevinçliyiz. Türkiye’de bir ilki gerçekleştirdik. Daha öncesinde bu tür davalar açılmış, ancak AİHM'e taşınmak zorunda kalınmıştı. Bu karar kadınların bir zaferi ve bundan sonra birçok karara emsal olacak niteliktedir” dedi.
Avukat Yıldız, Yrd. Doç. Dr. Voyvoda'nın dünya çapında eserleri olduğu ve kızlık soyadıyla uluslararası platformda tanındığı için böyle bir karar aldığını belirterek, mahkemenin Anayasa'nın ‘eşitlik ilkesi’ni ve Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası anlaşmalar çerçevesinde böyle bir karara hükmettiğini söyledi. Kariyer yapan ve evlenmeden önceki soyadıyla bilinen kadınlar için bu kararın büyük bir zafer olduğunu kaydeden avukat Yıldız, “Türkiye'de daha öncede kızlık soyadının kullanımı için davalar açıldı. Ancak, çoğu sonuçlanmadığı için AİHM’ye götürüldü. Bu kararın çıkması büyük bir başarı. Eşler arası eşitlik açısından da büyük önem arz ediyor. Birçok kadının bu kararı baz alarak dava açacağını düşünüyorum” diye konuştu.
EŞİMİN KARARINA SAYGU DUYUYORUM
Yrd. Doç. Dr. Voyvoda'nın yüksek mühendis eşi Murat Temizsoy, eşinin böyle bir karar almasına saygı duyduğunu belirterek, “Kendisi uluslararası eserlere sahip biri. Evlenmeden önceki soyadıyla tanınıyor. Böyle bir karar almasını saygıyla karşıladım. Mahkeme sürecinde de kendisine destek oldum. Eşim adına mutlu oldum” dedi. Yrd. Doç. Dr. Voyvoda ise yeni kimliğine kavuştuğu için mutlu olduğunu söyledi.
Gerekçeli karar
ANKARA 3'üncü Aile Mahkemesi'nin davayla ilgili gerekçeli kararında, şu görüşlere yer verildi:
“Davacının akademik kariyer sahibi olarak öncesinde ‘Voyvoda’ soyadıyla ulusal ve uluslararası eserler yayınladığı ve bu soy isim ile yayınlanan eserler ve çalışmalar sonucu çeşitli ödüller aldığı sabit olup, bu yönüyle öncelikle talepte hukuki yararın bulunduğu anlaşılmıştır. Öte yandan her ne kadar iç hukukta talebi karşılayan yasal bir düzenleme mevcut değil ise de talebin Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 90'ıncı Maddesi gereği Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası anlaşmalar çerçevesinde de değerlendirilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır. Ayrıca kadının kocasının soyadını kullanmak zorunda olmasının, ‘Kanun önünde eşitlik’ başlıklı Anayasa'nın 10'uncu, ‘Herkes kişiliğine bağlı, dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve hürriyetlere sahiptir’ denilen 12'nci, ‘Kişinin dokunulmazlığı, maddi ve manevi varlığı’ başlıklı 17'nci ve ‘Ailenin korunması’ başlıklı, ‘Aile, Türk toplumunun temelidir ve eşler arasında eşitliğe dayanır’ hükmünü içeren 41'inci maddeleri ile Türkiye’nin imzaladığı uluslararası sözleşmelere aykırıdır.”
ANAYASANIN 90. MADDESİ
Anayasa’nın 90. maddesininde "Usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası anlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa mahkemesine başvurulamaz. Usülüne göre yürülüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası anlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası anlaşma hükümleri esas alınır" denilmektedir.
İZMİRLİ AVUKAT AİHM GİTMİŞTİ
İzmir Barosu avukatlarından 15 yıllık evli Ayten Ünal, eşinin soyadı ‘Tekeli’yi sildirip, sadece ‘kızlık soyadı’nı kullanmak için 2004 yılında Karşıyaka 4’üncü Asliye Hukuk Mahkemesi’ne ‘soyadı düzeltme’ davası açmıştı. Ancak Ünal, Medeni Kanun’da böyle bir hüküm olmadığı için davayı kaybedince, konuyu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) götürmüş, AİHM, Türkiye’nin sadece kızlık soyadını kullanmaya izin vermeyerek, ayrımcılığı yasaklayan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 14’üncü ve özel hayata ilişkin 8’inci maddelerini ihlal ettiğine kanaat getirmişti. Böylece Ünal, AİHM tarafında haklı bulunarak kızlık soyadına kavuşmuştu.
Anayasa Mahkemesi’NE BAŞVURDU
Ankara 8. Aile Mahkemesi Yargıcı Eray Karınca da kocasının soyadını almak istemeyen bir kadının açtığı davada, evlenen kadının ya yalnızca kocasının soyadını ya da kocasının soyadıyla birlikte kızlık soyadını kullanmasını düzenleyen TMK’nın 187. maddesini Anayasa’ya aykırı bularak ve itiraz yoluyla Anayasa Mahkemesi’ne başvurda bulunmuştu.
Cevap: "Kızlık Soyadı" Anayasa Mahkemesi'nde
ne güzel....şimdi biz bu kararları emsal gösterip dava açarsak kendi soyadımızı kullanabilir miyiz?
Cevap: "Kızlık Soyadı" Anayasa Mahkemesi'nde
Tansu Çiller seneler önce evlenmiş olduğu halde kocasının değil; kendi soyadını kullanıyordu. Tam aksine kocası Tansu Hanım'ın soyadını almıştı.
Halbuki yazıda bunun bir ilk olduğu belirtilmiş. Tansu Hanım bunu nasıl yapmıştı acaba?