İdare Mahkemesi Zaman Aşımı
Merhaba arkadaşlar,
Benim izmir valiliği aleyhine açmış olduğum bir davam var. Dava konusu; Haziran 2014 tarihinde Milli Emlak tarafından açılan bir ihaleye girip, hükümet çay ocağı aldım. Sağlık sorunlarım el vermediği için ben burayı devir etmek istedim. İdare bana, buralarının Hazine taşınmazlarının idaresi hakkındaki yönetmelik ile devir hakkının olmadığı bildirildi. Ben bu bağlamda Şubat 2015 ve Mayıs 2015 Tarihlerinde sağlığımın el vermediği konusunda iki başvuru sonucunda Haziran 2015 Tarihinde idare devir konusunda Kaymakamlık makamına bir yazı ile devir kararı verdi. Eylül 2015 tarihinde devir işlemleri bitti. Buraya kadar bir sorun yok. Şimdi ben Mal Müdürlüğü'ne giderek son kez dosyam üzerinde bir eksiklik veya olabilir sonradan başımı ağrıtacak bir şey varmıdır diye, dosyayı açtırdığımda Milli Emlağın Kaymakamlık makamına gönderdiği evrağı gördüm. Bu evrakta şu denmekte 11 Eylül 2014 tarih 29116 sayılı Resmi gazatede yayınlanarak yürürlüğe giren hazine taşınmazlarını idare konusundaki yönetmelik ile büfe,kantin, çay ocağı gibi yerlerin devir edilemeyeceğine ait hümkün kaldırıldığı anlaşılmıştır, bu nedende yukarıda bahsettiğim tarihlerdeki devir istemlerim Milli EMlak tarafından idare tarafından ŞEHVEN kaymakamlık makamına bildirilmiş oldığu yani ben zaten o tarihlerde de devir yapabilir durumda olduğumu öğrendim. Bunun üzerine Haziran 2015 Tarihli belgeyi dilekçeme ekleyerek (benim bu belgeyi aldığım Nisan 2016 Tarihi) sonra Mayıs 2016 Tarihinden Milli Emlağa ilk devir istediğim tarihten son devir olan tarihe kadarki kira bedellerini istediğim. Bana bu belgeye hiç değinilmeden red kararı verdiler. Ben bunun üzerine idare mahkemesine dava açtım. Şimdi idare mahkemeside benim davamı oluşturduğum belgeyi kararında b si geçmeden, zaman aşımı kararı verdi. Ben bir üst mahkemeye giderek itirazımı yaptım, bu mahkemede benim davamın omurgasını oluşturan belgenin yine b si geçmeden bir alt mahkemenin kararını yerinde buldu. Şimdi arkadaşlar benim elimde ıslak imzalı idarenin belgesi olmasına rağmen değinilmedi. Elimde AİHM ve ANAYASA mahkemesi zaman aşımı kararları var diyor ki Zamanaşımı süresi, mağdurların “yaşadığı zararı gerçekte değerlendirebildiği” tarihten itibaren hesaplanır!
Şimdi bölge idare mahkemesi kararına karşı ne yapabilirim?
Cevap: İdare Mahkemesi Zaman Aşımı
Maalesef idare hukukunda kesin süreler vardır. Haziran 2015'te idarenin size verdiği cevabı tebliğ aldıktan sonra 60 gün içinde dava açmanız gerekiyordu. (Son günü tatil gününe denk gelirse bir sonraki iş gününe, çalışmaya ara verme zamanına rastlarsa bu süreler, ara vermenin sona erdiği günü izleyen tarihten itibaren yedi gün uzamış sayılır.)
Cevap: İdare Mahkemesi Zaman Aşımı
Cevabınız için teşekkür ederim. Lakin haziran 2015 bana yazilan bir yazi degil. Direkt idarenin hukumet konağı amiri olarak kaymakamlık makamina yazdığı bir yazidir. Ben bu yazıyı bir sekilde ele geçirdim. Benim davami kurdugum belge idarenin islak imzasi ile benim tüm devir muracatlarimi kanun var diyerek sehven yaptigini ama daha sonradan bu kanunun degistigini ve devir yapilabilir oldugunu kaymamakliga iletmesi. Kisaca iki idare arasindaki yazismanin ele gecirilmesi sonucu benim magdur edildigim anlasilmakta. Bu baglamda degerlendirirseniz ben artik danistay a bas vurup karar duzeltme mi istemeliyim yoksa anayasa mahkemesine mi gitmeliyim?
Cevap: İdare Mahkemesi Zaman Aşımı
İdare hukukunda A kurumu ile B kurumunun arasındaki yazışmaya dava açılamaz.
Sizin hakkınızda yapılan bir işlem üzerine dava açılır.
Siz devretmek için idareye başvurdunuz.
(1) İdare size ya "devredemezsin" şeklinde "yazılı" bir yanıt verdi.
(2) Ya da 60 gün içinde "yazılı" yanıt vermedi. (sözlü yanıt da yanıt verilmedi hükmündedir)
(1) başvurunun reddi, (2) başvurunun zımnen (örtülü) reddi anlamına gelir.
İşte bunun üzerine 60 gün içinde dava açmanız gerekir.
Cevap: İdare Mahkemesi Zaman Aşımı
Cevabınız için sizede teşekkür ederim. Lakin sizinde atladiginiz bir konu var. 2577 sayili kanunun 13. Maddesi der ki;
1. İdari eylemlerden hakları ihlal edilmiş olanların idari dava açmadan önce, bu eylemleri yazılı bildirim üzerine veya başka süretle öğrendikleri tarihten itibaren bir yıl ve her halde eylem tarihinden itibaren beş yıl içinde ilgili idareye başvurarak haklarının yerine getirilmesini istemeleri gereklidir. Bu isteklerin kısmen veya tamamen reddi halinde, bu konudaki işlemin tebliğini izleyen günden itibaren veya istek hakkında altmış gün içinde cevap verilmediği takdirde bu sürenin bittiği tarihten itibaren, dava süresi içinde dava açılabilir.
Burada ben benim magdur edildigimi iki kurum arasindaki yazismadan ogreniyorum, 2577/13 e atif yaparsam benim magdur olduğumu nasil öğrendigim bu kanun maddesine göre baglayici degil. Yani sizin dediğiniz kanunla geçersizdir.
Cevap: İdare Mahkemesi Zaman Aşımı
Sizi mağdur eden idari eylem ne?
Mağdur eden idari eylem mi, yoksa idari işlem mi?
Cevap: İdare Mahkemesi Zaman Aşımı
Teşekkürler tekrar. Şimdi benim mağdur sebebim idarenin kendi kanunlarinin güncelliğini kontrol etmeden. Benim basvurularimi red etmesi. Halbuki kendilerinin dayanak gösterdiği kanunun 8 ay önce degisip yürürlükten kalkmasi. Ama idare eski kanuna göre karar alip yanlisligini bana degil kaymakam makamina tebligidir. Bu tebliğ benim dosyamda olduğu için, ben dosyami actirdigimda bu evragi gördüm. Bu evragi dilerseniz paylaşırım.
Cevap: İdare Mahkemesi Zaman Aşımı
Burada bir idari eylem bulunmadığı için İYUK 13 uygulaması yok.
Ret İŞLEMİNE karşı 60 günlük dava açma süreniz vardı.
İdare size Hazine taşınmazlarının idaresi hakkındaki yönetmelik ile devir hakkının olmadığı bildirdiği zaman, siz bu yönetmeliği açıp böyle bir şey var mı gerçekten diye bakmalıydınız. İdarenin ret gerekçesi haksız olsa da, hak düşürücü süre kesindir.
Cevap: İdare Mahkemesi Zaman Aşımı
Sayın ATEŞKAN teşekkür ediyorum. Şimdi RET işlemine itiraz demişşiniz lakin RET kararı ikinci başvuruma yok. Devir kararı alındı ve yapıldı. Mahkemenin ve Siz şu konuyu atlıyorsunuz, benim eylül 2015 kararına itiraz edecek durumum yok ki. Orada zaten isteğim yapıldı. O işleme mi itiraz edecektim? Ben zaten bugün bit yüksek mahkeme hakimi ile görüşüp cevabımı aldım, bundan sonraki kısım bilgilendirme amaçlıdır. Benim istinaf mahkemesi kararı kesin olduğu için Anayasa mahkemesi ve ardından AİHM gitme yolum var. Ben dilekçem ile Anayasa mahkemesine başvurumu yapacağım. İyi anlaşılsın diye bakın arkadaşlar Hukuk mağdurlar içindir, insanlar suç işleyip, yanlış kararlar alıp veya başka türlü şeylerle benim gibi insanları mağdur ederek, ardından "zaman aşımı" nın ardına kimse saklanamaz. Anayasa ve AİHM kararları derki ;
Anayasa’nın 125. maddesinin son fıkrası şöyledir:
“İdare, kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlüdür.”
6/1/1982 tarihli ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 13. maddesi şöyledir:
“1. İdari eylemlerden hakları ihlal edilmiş olanların idari dava açmadan önce, bu eylemleri yazılı bildirim üzerine veya başka süretle öğrendikleri tarihten itibaren bir yıl ve her halde eylem tarihinden itibaren beş yıl içinde ilgili idareye başvurarak haklarının yerine getirilmesini istemeleri gereklidir. Bu isteklerin kısmen veya tamamen reddi halinde, bu konudaki işlemin tebliğini izleyen günden itibaren veya istek hakkında altmış gün içinde cevap verilmediği takdirde bu sürenin bittiği tarihten itibaren, dava süresi içinde dava açılabilir.
Anayasa’nın “Hak arama hürriyeti” kenar başlıklı 36. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
“Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.”
Anayasa’nın “Temel hak ve hürriyetlerin korunması” kenar başlıklı 40. maddesi şöyledir:
“Anayasa ile tanınmış hak ve hürriyetleri ihlal edilen herkes, yetkili makama geciktirilmeden başvurma imkanının sağlanmasını isteme hakkına sahiptir.
Devlet, işlemlerinde, ilgili kişilerin hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağını ve sürelerini belirtmek zorundadır.
Kişinin, resmi görevliler tarafından vaki haksız işlemler sonucu uğradığı zarar da, kanuna göre, Devletçe tazmin edilir. Devletin sorumlu olan ilgili görevliye rücu hakkı saklıdır.”
Adil yargılanma hakkının en temel unsurlarından biri olan mahkemeye erişim hakkı, bir uyuşmazlığı mahkeme önüne taşıyabilmek ve uyuşmazlığın etkili bir şekilde karara bağlanmasını isteyebilmek anlamına gelmektedir (Özkan Şen, B. No: 2012/791, 7/11/2013, § 52). Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), mahkemeye etkili erişim hakkını “hukukun üstünlüğü” ilkesinin temel unsurlarından biri olarak kabul etmekte ve mahkemeye etkili erişim hakkının, mahkemeye başvuru konusunda tutarlı bir sistemin var olmasını ve dava açmak isteyen kişilerin mahkemeye ulaşmada açık, pratik ve etkili fırsatlara sahip olmasını gerektirdiğini ifade etmektedir. Bu sebeple hukuki belirsizliklerin ya da uygulamadaki belirsizliklerin tarafların mahkemeye erişimine zarar verdiği durumlarda bu hakkın ihlal edildiğine karar verilmektedir (Geffre/Fransa, B. No: 51307/99, 23/1/2003, § 34).
Hukuki güvenlik ile belirlilik ilkeleri, hukuk devletinin ön koşullarındandır. Kişilerin hukuki güvenliğini sağlamayı amaçlayan hukuki güvenlik ilkesi, hukuk normlarının öngörülebilir olmasını, bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini, devletin de yasal düzenlemelerinde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar. Belirlilik ilkesi ise yasal düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık, net, anlaşılır ve uygulanabilir olmasını, ayrıca kamu otoritelerinin keyfî uygulamalarına karşı koruyucu önlem içermesini ifade etmektedir (AYM, E.2013/64, K.2013/142, 28/11/2013).
Mahkemeye erişim hakkı, kural olarak mutlak bir hak olmayıp, sınırlandırılabilen bir haktır. Bununla birlikte getirilecek sınırlandırmaların, hakkın özünü zedeleyecek şekilde kısıtlamaması, meşru bir amaç izlemesi, açık ve ölçülü olması ve başvurucu üzerinde ağır bir yük oluşturmaması gerekir (Serkan Acar, B. No: 2013/1613, 2/10/2013, § 38). Devletler bir davanın açılabilirliğine ilişkin olarak takdir hakları gereği bazı sınırlamalar getirebilir ve bu davalar niteliği gereği düzenleyici işlemlere konu olabilir. Bununla birlikte bu sınırlamalar dava açmak isteyen bir kişinin mahkemeye erişim hakkının özüne zarar verecek seviyeye ulaşmamalıdır (Benzer yöndeki AİHM kararı için bkz. Edificaciones March Gallego S.A./İspanya, B. No: 28028/95, 19/2/1998, § 34 ve Rodríguez Valín/İspanya, B. No: 47792/99, 11/10/2001, § 22).
Mahkemeye ulaşmayı aşırı derecede zorlaştıran ya da imkânsız hâle getiren uygulamalar mahkemeye erişim hakkını ihlal edebilir. Bununla birlikte dava açma ya da kanun yollarına başvuru için belli sürelerin öngörülmesi -bu süreler dava açmayı imkânsız kılacak ölçüde kısa olmadıkça- hukuki belirlilik ilkesinin bir gereğidir ve mahkemeye erişim hakkına aykırılık oluşturmaz. Ne var ki öngörülen süre koşullarının açıkça hukuka aykırı olarak yanlış uygulanması ya da yanlış hesaplanması nedeniyle kişiler dava açma ya da kanun yollarına başvuru hakkını kullanamamışsa mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğini kabul etmek gerekir (Benzer yöndeki AİHM kararı için bkz. Osu/İtalya, B. No: 36534/97, 11/7/2002, §§ 36-40).
Belli bir hakkın mahkemede ileri sürülebilmesi ya da hak arama hürriyeti kapsamında bir davanın açılabilmesi için öngörülecek süreler hukuk güvenliği ilkesi gereği olup, adil yargılanma hakkının ihlali olarak değerlendirilemez. Anılan süreler, mahkemelerin zamanın geçmesi nedeniyle güvenilirliği kalmayan, eksik ya da ulaşılması zor kanıtlara dayanarak uzak geçmişte meydana gelmiş olaylar hakkında karar vermelerini istemekle oluşabilecek adaletsizliklerin önüne geçmek ve hukuk güvenliğini sağlamak gibi önemli ve meşru amaçlara hizmet ederler. Süre sınırlaması getiren bu müdahaleler, devletin takdir yetkisi içinde olup ulaşılmak istenen meşru amaçla orantılı oldukça ve hakkın özünü zedelemedikçe Anayasa'da yer alan hak arama hürriyetini engellemiş sayılmazlar (Benzer yöndeki AİHM kararı için bkz. Stubbings ve diğerleri/Birleşik Krallık, B. No: 22083/93, 22095/93; 22/10/1996, § 51).
Cevap: İdare Mahkemesi Zaman Aşımı
İnşallah siz haklı çıkarsınız. Ancak dava açarken veya AYM başvurunuzda İYUK 13'e dayanacaksanız hakkınızı ihlal eden İDARİ EYLEM'in ne olduğunu ortaya koymanız lazım. Bir mağduriyetiniz var, ancak ben bu mağduriyete neden olan bir İDARİ EYLEM göremiyorum. Bu İDARİ EYLEMİ netleştirmeden sonuç alamazsınız.
Verdiğiniz AİHM kararlarından (Osu/İtalya) ve (Stubbings ve diğerleri/Birleşik Krallık) aslında dava açma hakkının belli sürelere bağlanmasının adli yargılama hakkının ihlali olmadığını söylüyor. Gelişmeler hakkında bilgi verirseniz yeni bir şeyler öğrenmiş oluruz.