Cevap: Aile içi şiddetle mücadele
Şu çok önemli konunun belini kırmışsınız maşallah. Avukata ağır bir uslub ile hakaret ediyor ve suç işliyorsunuz fakat onun kadın olduğuna dair vurgunun altında yatan psikolojik hal ne anlamda yorumlanmalı...
Bu konunun özü şiddet idi. İbretlik bir durum olmuş.
Cevap: Aile içi şiddetle mücadele
Ez cümle. Aile içinde şiddet konulu haberler genellikle şiddetin kadınlara gösterildiği izlenimi veriyor. Oysaki erkeğe de şiddet uygulanıyor. Bunların da üstünde durulsun. Ben bunların nasıl türden şiddet olduğunu yukarıdaki yazılarımda yazdım.
Emeğiniz ve böyle konuları başlattığınız için teşekkür ediyorum.
Cevap: Aile içi şiddetle mücadele
Merhaba
Benim bir sorum olacaktı.Babamla annem yaklaşık 1 yıl önce ayrıldı ve babam başka bir kadınla evlendi.Bu kadınla boşanmadan önce ilişkileri vardı.Annemde öğrenince hemen ayrıldı.Hiçbir talep istemeden anlaşarak boşandı.Bende 6 aydır annemle yaşıyorum.Eve çıktık ve ben işe girip geçimimizi sağladık.Daha sonra babam beni geri istediğni söyledi ve bayramdan 2 gün önce babamın yanına gidip orada kalmaya başladık.Kiraya yeni bi eve çıktık.Daha sonra babamın 2. eşiyle yalnız kaldığım bir an odama gelip beni sözlü taciz etti.Gitmesi için çok uyardım ama gelip üzerime saldırdı.Vurmamaya çalıştım fakat saçlarıma asılıp bırakmadı.Bende kendimi savunmak için vurdum.Saçımı bırakması için yere yatrdım ama hala saldırmaya çalışıyordu.Bende yüzüne defalarca tokat attım.Bu arada bana ağıza alınmayacak derecede küfürler etti.İftira attı.Sonra bıraktım odasına girip çantasını aldı ve kapısını kilitleyip evden çıktı.Seni attıracağım falan dedi.Şikayetçi olmuş ve dayak yediği belli. Bende pek bir şey yoktu.Ayağımda biraz morluk vardı o kadar.İfade verdim ve serbest bırakıldım ama polise yalan ifade vermiş.Benim onu daha önceden tehdit ettiğimi ve onun kimseye söylemediğini söylemiş. O gün de ben ona saldırmışım ve bilincinikaybetmiş falan.Bir sürü saçmalık.Bende ondan şikayetçi oldum ifademde ama bana 2 yıldan 7 yıla hapis verecekler falan diyorlar.Hiç şahit yok.Bunun sonucu ne olur merak ediyorum.Kadın adliyede savcının katibi.Tanıdığı yani.
Cevap: Aile içi şiddetle mücadele
benim eşimle olan davam aile içi şiddetiyle ilgili
eşim benim tarafımdan darp edildiğini belirtip, özel hastaneden darp edildiğine dair rapor alıyor. bu raporla gidip şikayette bulunuyor. Ona avukatı özel hastane raporlarının geçerli olmadığı söyleyince o da devlet hastanesinden rapor alıyor. mahkemeye şikayette bulunuyor. mahkemeye şahit olarakta babamı ve kendi kız kardeşini gösteriyor. ben ilk mahkemede kesinlikle hiç bir şekilde eşime şiddet uygulamadığımı hakime üstüne basa basa belirttim. eşimde hakime raporunun ve şahitlerinin olduğunu söyledi. ikinci mahkemenin tarihi ve saati benle babama tebliğat edilmişti. mahkeme günü geldiği gün ben ve babam mahkemeye gittiğimizde mahkemenin benim aleyhimde karar verdiğini öğrendim. bende hakimin yanına giderek , mahkemenin belirttiği saatte adliyede şahidimle beraber olmama rağmen nasıl karar alabilirsiniz diye sözlü itirazda bulundum. oda beni tersliyerek istiyorsan üst mahkemeye baş vur deyip odasından çıkardı.
bende eşime şiddet uygumadığımdan önceden avukat tutma ihtiyacı hissetmedim. avukatlara danışdığım zamanda bana rapor olduğundan dolayı boşuna itiraz etme dediler. bende maalesef itirazda bulunmadım.
aradan bir kaç geçince eşim bana nafaka davası açtı. bende zaten her halukarda benden 250 civarında nafaka alacaklar deyip yine avukat tutmadım.malesef 3 çocuğum bende olmasına rağmen artık sabıkalı bir koca olduğum için mahkeme eşime 600 lira nafaka bağlanmasına karar verildi.
bir kaç ay sonrada yeniden dava açmış. bende olduğunu iddaa ettiği altınları almak için bir dava daha açtı. altınları annesiyle birlikte alıp kaçırdığını belirtmek, savunma yapmak için karşı tarafın iddialarını öğrenmek için adliyeden dilekçeyle belgeleri aldım.
maalesef aldığım belgeler içinde özel hastane raporunda darp olduğu ama devlet hastanesi raporunda herhangi bir darp veya yaralama izine rastlanmadığı yazıldığını görünce şok oldum. bildiğim kadarıyla özel hastane raporları geçersizdi. tam anlamıyla avukatsızlığımı fırsat bilen eşim ve avukatı bana resmen oyun oynadılar.tabiki adliyede şef olan dayısıyla birlikte.
şimdi sizden ricam, aşağıdaki sorularıma ,yukarıdaki olaylar ışığında bana yardımcı olur musunuz?
1.mahkeme saati 11.30 du.bana haber verilmeden mahkeme saati 9.30 a alınıp karar alınıyor. mahkeme saati değiştirildiği zaman bana ve şahidime tebliğat yapılması gerekmezmiydi.(mahkeme saatinin üç gün önce değiştirildiğini tespit ettim.ispat edebilirim.)
2.aynı günde alınan iki rapor var. Özel hastane darp var diyor , devlet hastanesi ise darp ve yaralama izine raslanmamıştır diyor. Hakim neye dayanarak devlet hastanesi raporunu dikkate almayarak , özel hastane raporuna göre bana ceza veriyor.
3. karşı tarafın şahidi dinlendi.benim şahidiminde dinlenmesi gerekmezmiydi.
4.yargıtay yolunu bana kapatmıştı.buna hakimin hakkı var mı?
- - - Updated - - -
benim eşimle olan davam aile içi şiddetiyle ilgili
eşim benim tarafımdan darp edildiğini belirtip, özel hastaneden darp edildiğine dair rapor alıyor. bu raporla gidip şikayette bulunuyor. Ona avukatı özel hastane raporlarının geçerli olmadığı söyleyince o da devlet hastanesinden rapor alıyor. mahkemeye şikayette bulunuyor. mahkemeye şahit olarakta babamı ve kendi kız kardeşini gösteriyor. ben ilk mahkemede kesinlikle hiç bir şekilde eşime şiddet uygulamadığımı hakime üstüne basa basa belirttim. eşimde hakime raporunun ve şahitlerinin olduğunu söyledi. ikinci mahkemenin tarihi ve saati benle babama tebliğat edilmişti. mahkeme günü geldiği gün ben ve babam mahkemeye gittiğimizde mahkemenin benim aleyhimde karar verdiğini öğrendim. bende hakimin yanına giderek , mahkemenin belirttiği saatte adliyede şahidimle beraber olmama rağmen nasıl karar alabilirsiniz diye sözlü itirazda bulundum. oda beni tersliyerek istiyorsan üst mahkemeye baş vur deyip odasından çıkardı.
bende eşime şiddet uygumadığımdan önceden avukat tutma ihtiyacı hissetmedim. avukatlara danışdığım zamanda bana rapor olduğundan dolayı boşuna itiraz etme dediler. bende maalesef itirazda bulunmadım.
aradan bir kaç geçince eşim bana nafaka davası açtı. bende zaten her halukarda benden 250 civarında nafaka alacaklar deyip yine avukat tutmadım.malesef 3 çocuğum bende olmasına rağmen artık sabıkalı bir koca olduğum için mahkeme eşime 600 lira nafaka bağlanmasına karar verildi.
bir kaç ay sonrada yeniden dava açmış. bende olduğunu iddaa ettiği altınları almak için bir dava daha açtı. altınları annesiyle birlikte alıp kaçırdığını belirtmek, savunma yapmak için karşı tarafın iddialarını öğrenmek için adliyeden dilekçeyle belgeleri aldım.
maalesef aldığım belgeler içinde özel hastane raporunda darp olduğu ama devlet hastanesi raporunda herhangi bir darp veya yaralama izine rastlanmadığı yazıldığını görünce şok oldum. bildiğim kadarıyla özel hastane raporları geçersizdi. tam anlamıyla avukatsızlığımı fırsat bilen eşim ve avukatı bana resmen oyun oynadılar.tabiki adliyede şef olan dayısıyla birlikte.
şimdi sizden ricam, aşağıdaki sorularıma ,yukarıdaki olaylar ışığında bana yardımcı olur musunuz?
1.mahkeme saati 11.30 du.bana haber verilmeden mahkeme saati 9.30 a alınıp karar alınıyor. mahkeme saati değiştirildiği zaman bana ve şahidime tebliğat yapılması gerekmezmiydi.(mahkeme saatinin üç gün önce değiştirildiğini tespit ettim.ispat edebilirim.)
2.aynı günde alınan iki rapor var. Özel hastane darp var diyor , devlet hastanesi ise darp ve yaralama izine raslanmamıştır diyor. Hakim neye dayanarak devlet hastanesi raporunu dikkate almayarak , özel hastane raporuna göre bana ceza veriyor.
3. karşı tarafın şahidi dinlendi.benim şahidiminde dinlenmesi gerekmezmiydi.
4.yargıtay yolunu bana kapatmıştı.buna hakimin hakkı var mı?
Cevap: Aile içi şiddetle mücadele
Konu aile içi şiddet olunca, nedense tek gözü kapatarak olaya bakma alışkanlığımız var. Aile içi şiddet hiçbir zaman tek taraflı gerçekleşen bir olay değildir. Şimdi sizlere ne anlatmak istediğimi bir konuşmadan aldığım örnekle izaha çalışacağım:
Erkek: Şimdiye kadar hiçbir şeyine karışmadım. Her konuda seni özgür bıraktım. Sorun nerede bir türlü anlamıyorum.
Kadın: Ben otoriter bir ortamda yetiştim. Beni bu kadar özgür bırakmasaydın.
Sizce bu konuşmada bir şiddet öğesi var mı yok mu?
Verdiğim bu örnek, evliliğim boyunca karşılaştığım akıl ve mantık tutulmasına yol açan onlarca konuşmadan sadece biriydi. Adım kadar eminim ki pek çok erkek bu ve benzeri konuşmalara taraf olmuştur.
Aile içi şiddetten her bahsedildiğinde, sadece ve sadece kadının maruz kaldığı fiziksel ve psikolojik şiddetten bahsedilmesi, ortada duran ve gün geçtikçe büyüyen bir soruna yarım yamalak bakmaktan başka bir anlam ifade etmez.
Edindiğim tecrübe şudur ki, Türk erkeği kadar, Türk kadını da, iletişim yeteneği, sorunlara yaklaşım biçimi, sorun çözme becerisi açısından çok ciddi sorunlar yaşamaktadır.
Yukarıdaki konuşmayı yapan o iki kişiden biri benim ve ben o günden sonra yaptığım benzeri pek çok konuşmadan sonra tüm mantık, akıl ve düşünce sistemimin iflas ettiğini görmüş, o ana kadar ailenin kutsiyeti, güzelliği ve değeri hakkında öğrendiğim, bildiğim, inandığım her şeyin anlamsız olduğuna karar vermiş bir insanım.
Özellikle boşanma sürecinde olan kadınlar, elde ettikleri psikolojik üstünlüğü, toplumun peşinen onlara sunduğu primi, sonuna kadar, tepe tepe kullanıyorlar.
Evimden, ceketini alıp çıkmış, nafakasını düzenli olarak ödeyen, çocuklarına karşı tüm sorumluluklarını yerine getiren bir erkek olmama rağmen, eski eşim hala arkadaşlarımı arayıp, beni sürüm sürüm süründüreceğini, benim ne ahlaksız bir insan olduğumu, çocuklarımla ilgilenmediğimi, -çocuklarımı geri götürdüğüm günün ertesi günü- söyleyebilen bir insan. Kapısına bir meseleyi konuşmak için gidip iki kez ziline bastıktan sonra, polis çağırıp, ağzımı açmamama rağmen, hakaret ettiğimi, kendisini ölümle tehdit ettiğimi iddia ederek, "Ailenin Korunması ve Kadının Şiddete Karşı Korunması" yasası çerçevesinde hakkımda şikayette bulunmuş ve dava açmış bir insan... Allah'tan şahitlerim var... Allah'tan.
Sizce, arkadaşlarımın aranması, gecenin bir yarısı telefonuma mesaj atılması ve hemen yukarıda verdiğim örnek gibi burada saymaya utandığım pek çok şey şiddet midir değil midir?
Kadına uygulanan şiddete elbette karşıyım. Ama sizler meseleyi kadın ekseninde götürdükçe sorun çözülmeyecek, tahmin edemeyeceğiniz düzeyde büyüyecektir.
En azından Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'nın tasarrufunda gerçekleşen hemen hemen hiçbir çalışmanın, kadın ve erkeğin haklarını karşılıklı olarak koruyacak bir düzenlemeyi içermediğini ve yine neredeyse cinsiyet ayrımcılığına varacak düzeyde kadınların lehine bir düzenleme ve politika üretme mantığında olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim.
Yaşadıklarım, maruz kaldıklarım ve hukukla muhatap oluşlarımdan çıkardığım sonuç bu.
Bütün bunları yaşıyorum. Sizler yazarak, çizerek, hariçten konuşarak, ancak yazar, çizer ve konuşmuş olursunuz.
Sorunu çözemezsiniz.
Türk erkeği kadar Türk kadını da fazlasıyla eğitime muhtaçtır. Her açıdan...
Meseleyi-sorunu, sadece kadın ya da sadece erkek zaviyesinden bakarak çözmeye çalışmak, rüzgara karşı tükürmek gibidir. Ne kadar uğraşırsanız uğraşın, ne aile içi şiddeti ortadan kaldırabilir, ne azaltabilir, ne de önleyebilirsiniz.
Meseleye toplum olarak hangi pencereden baktığımızı göstermesi açısından son bir örnek.
Hakkımda açılan dava için ifademi alan polis memurunun şu sözleri hâlâ kulaklarımda çınlıyor:
"Her iki ifadeden anladığım kadarıyla bu olaydan bir şey çıkmaz ama dua edin ki, bu gece bir kadın savcı yoktu. Kesinlikle gözaltına alınırdınız."
Başka söz söylemeye gerek var mı?
Cevap: Aile içi şiddetle mücadele
Sayın İsmail Arslan;
işte gördüğünüz üzere, kadına uygulandığı kadar belki de daha fazlası erkeklerin üzerinde şiddet uygulanıyor. Aile bakanlığı nın tedbir olarak ortaya koyduğu düzenlemeler tedbir olamayıp, tam tersine kadınları ve erkekleri birbirine düşürmeye teşvikten öteye gidemiyor.
Demek ki çözüm öncelikle bakanlığın aile iç işlerine fazla karışmaması gerektiğine dayanıyor. Ortaya konulan kanunlar, yönetmelik ve mevzuatlar adı her ne ise, bu milletin bu toplumun geleneğinden ve yaşam biçiminden çok ama çok uzakta. Böyle saçma kanunları uygulamaya ısrar edilirse, ortada aile ya da gelecek diye bir şey de kalmayacak. Şimdi söyleyin bakalım sayın İsmail Arslan, cümlelerimin neresinde hakaret var. Siz benim psikolojimi yorumlamaya açarken unutmayın ki bu kadar haksızlığa uğramama rağmen hiç bir zaman kanunların dışına çıkıp da cinnet seviyesine gelmedim. Soğukkanlılığımı hep muhafaza ettim. Bu tür haksız durumlara mağruz kalan insanlara da soğukkanlı kalmaları gerektiğine dair hep telkinlerde bulundum. Bu şekilde yanlışlıkları daha iyi ortaya koyabildiğimi düşünüyorum. Fakat siz bir hukuk öğrencisi olarak ön yargılarınızla yargısız infazını çoktan yapmışsınız bile !
İnsaf edin. İnsaf. Haksız olsalar bile kadınları savunmayı bırakın. Kim olursa olsun haklının yanında yer alın. Yoksa bir gün gelir sizin başınıza da aynı türden hadiseler gelebilir. O zaman ben sizin psikilojinizi görür, değerlendiririm.
Cevap: Aile içi şiddetle mücadele
Alıntı:
bekirtas rumuzlu üyeden alıntı
Sayın İsmail Arslan;
sayın İsmail Arslan, cümlelerimin neresinde hakaret var.
Alıntı:
bekirtas rumuzlu üyeden alıntı
Daha sonraki bir kaç ay içinde bir kaç dönme dolap daha çevirdi karşı tarafın avukatı. Bu kez ibiğinden yakaladım ama. Kocası aynı adliyede hakim. İkisini de HSYK'ya giriştikleri bir olaydan ötürü şikayet ettim. Karımı bıraktım bu kahrolası kanun bilmez avukat olacak kadınla uğraşıyorum. Karımdan da 40 binliradan fazla para almış şimdiye kadar. Onu da öğrendim. Daha ne diyeyim. Kadın başına bana çorap örmeye çalışan karım çorabı öremediği gibi beni de çok zor durumlara soktu
Size esenlik dilerim.
Cevap: Aile içi şiddetle mücadele
Alıntı:
İsmail Arslan rumuzlu üyeden alıntı
Şu çok önemli konunun belini kırmışsınız maşallah. Avukata ağır bir uslub ile hakaret ediyor ve suç işliyorsunuz fakat onun kadın olduğuna dair vurgunun altında yatan psikolojik hal ne anlamda yorumlanmalı...
Bu konunun özü şiddet idi. İbretlik bir durum olmuş.
Bu yazınızda Sayın Av.Esin Kılıç'ı ima ediyorsunuz. Ben kesinlikle Esin Kılıç hanımefendiye ya da diğer kendini hukuka adamış, hakkı savunan hiç bir avukata hakaret etmedim etmem de. Diğer yazdıklarım mı.... O yazdıklarım karımın avukatı olacak suç ortağına hakaret değil, iltifattır sayın İsmail Arslan. Yazılarınızda da daha açıklayıcı olursanız kavram karmaşası yaşamayız değil mi?
Cevap: Aile içi şiddetle mücadele
Devam ediyorsunuz...
'Kahrolası kanun bilmez avukat olacak kadın' ifadenizde hakaret ettiğiniz avukat ile Esin KILIÇ arasındaki tek ortak nokta 'kadın' olma noktasıdır ve kadına bakışınızda problem var kanaatindeyim. 'Kadın başına' ne demek? Kadın, beceriksiz midir? Kadının aklı ermez mi? Kadının sırtından sopayı karnından sıpayı eksik etmemek mi gerekir? Kadın, şeytandan daha mı tehlikelidir? Kadının ne işi var? Uysun kocasına mıdır olayınız?
Avukatın kadın olması erkek olması tarzı bir alt ayrım hukukta söz konusu değildir. Avukatın cinsiyetinin sizin hak arama konunuzla bir ilgisi de yoktur. 'Savcı kadın olsa içeri alırmış, erkek olduğu için almamış', 'hakim kadın olduğu için böyle hüküm vermiş' vb. ifadeler cahilcedir.
Yazdıklarımı saptırmayınız. Konuyu uzatmak mı istiyorsunuz? Buyrun devam edin lütfen.
Cevap: Aile içi şiddetle mücadele
Sayın Arslan,
Hemşehricilik bilirsiniz. Kimi insanlar hmeşehrilerini diğer insanlardan üstün tutarlar. Diğer insanlarla eşit davranmaz.
Yahut bunu okullarda da görürsünüz. Kimileri A okulundan mezun olmuştur ve bu okuldan mezun olmuş olanları daha üstün tutar. Diğer meslektaşlarıyla eşit davranmaz.
Bunu ırkta, dinde, milliyette görebiliriz.
Sonuç olarak cinsiyette de görebiliyoruz. Kimi kişiler cinslerden birini diğerinden üstün tutabiliyorlar.
Sizin asla öyle olmadığınız aşikar, ancak hukukçular arasında da kendi cinsini kayıtsız şartsız diğerine göre kayırma eğilimiden olan kişiler ne yazık ki olabilir.
Erkeğin haklı olduğu durumda bile bu eğilimlerinden dolayı erkeğin haksız kadının haklı olduğuna hükmedebilir.
Bunun vurgulanmak istediğini görüyorum. Evet, sizin söyledikleriniz de doğru, Sayın üyede de vurguladığınız türde bir bakış açısı izlenebiliyor gerçekten. Fakat yine de ikisini birbirine karıştırmamak gerek diye düşünüyorum.
- - - Updated - - -
Sayın Arslan,
Hemşehricilik bilirsiniz. Kimi insanlar hmeşehrilerini diğer insanlardan üstün tutarlar. Diğer insanlarla eşit davranmaz.
Yahut bunu okullarda da görürsünüz. Kimileri A okulundan mezun olmuştur ve bu okuldan mezun olmuş olanları daha üstün tutar. Diğer meslektaşlarıyla eşit davranmaz.
Bunu ırkta, dinde, milliyette görebiliriz.
Sonuç olarak cinsiyette de görebiliyoruz. Kimi kişiler cinslerden birini diğerinden üstün tutabiliyorlar.
Sizin asla öyle olmadığınız aşikar, ancak hukukçular arasında da kendi cinsini kayıtsız şartsız diğerine göre kayırma eğilimiden olan kişiler ne yazık ki olabilir.
Erkeğin haklı olduğu durumda bile bu eğilimlerinden dolayı erkeğin haksız kadının haklı olduğuna hükmedebilir.
Bunun vurgulanmak istediğini görüyorum. Evet, sizin söyledikleriniz de doğru, Sayın üyede de vurguladığınız türde bir bakış açısı izlenebiliyor gerçekten. Fakat yine de ikisini birbirine karıştırmamak gerek diye düşünüyorum.