Münevver cinayeti davasında son durum
Münevver cinayeti Meclis'te
Gündemden düşmeyen Münevver Karabulut cinayeti Meclis'e uzandı. Acılı baba Süreyya Karabulut, telefonla görüştüğü CHP Meclis İnsan Hakları Komisyonu Üyesi Sivas Milletvekili Malik Ecder Özdemir'e kuşku ve kaygılarını anlattı. Karabulut, Adli Tıp Kurumu'nu hedef saptırmakla suçladı. Talihsiz kızın babası Süreyya Karabulut'a telefon aracılığıyla ulaşan CHP Milletvekili Malik Ecder Özdemir, "Meclis adına neler yapabiliriz?" dedi. Özdemir'e "Korkarım bu işin üstü kapanacak" diyen Süreyya Karabulut, umutsuzluğunun sebebini ve kaygılarını şöyle sıraladı:
İNANILMAZ İDDİALAR
http://www.sabah.com.tr/c/i/bullet.jpgAdli Tıp'ta sperm bulaştırma olayı, planlı bir hedef saptırmadır. Bugüne kadar böyle bir olay oldu mu? Kamuoyunun dikkatini başka bir yöne çekmek için yaptılar.
http://www.sabah.com.tr/c/i/bullet.jpg Adli Tıp Kurumu'nun raporunda kızımın bakire olduğu belirlendi. Şimdi ise, "Senin kızın o yolun ...." denilmek isteniyor.
http://www.sabah.com.tr/c/i/bullet.jpg Devlet katillerin yerini biliyor ama saklıyor.
http://www.sabah.com.tr/c/i/bullet.jpg Cinayet günü, Cem Garipoğlu yakalandı ve serbest bırakıldı.
http://www.sabah.com.tr/c/i/bullet.jpg Eski Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin konuya sahip çıktı. Celalettin Cerrah'a "Özel olarak ilgilen" dedi. Ama, Cerrah ilgilenseydi durum başka olurdu.
'ÜZERİNE GİDECEĞİZ'
Önceki gün görüştüğü Süreyya Karabulut'un çaresizlik ve evlat acısı içinde olduğunu söyleyen CHP'li Özdemir, iddiaları İnsan Hakları Komisyonu gündemine taşıyacağını söyledi. Özdemir şöyle konuştu: "Çok etkilendim. Bir alt komisyon kurularak iddialar araştırılabilir. Kopukluk nerede? Neden bu kadar süreçte katiller yakalanmıyor. Bunlar bulunabilir. Bir genç kızın burada iffeti söz konusu ve onunla oynanmak isteniyor. Devletin görevi, iffet, namusla uğraşmak değil katili bulmaktır. Bu konuda ne yapılması gerekiyorsa, biz CHP olarak üzerine gideceğiz.
http://www.sabah.com.tr/Gundem/2009/...ayeti_mecliste
Cevap: Münevver cinayeti davasında son durum
Münevver cinayetinde yeni iddianame: Polisler evde çok para buldu, kayıtlar silindi
Münevver cinayetinde 6 polis için "Parayı bulup tutanak tutmamak, ve kamera kayıtlarını silmek" iddiasıyla görevi kötüye kullanma suçundan 3 yıl hapis istendi
Münevver Karabulut'un öldürüldüğü villada arama yaparken 700 bin dolar buldukları ancak bunu tutanağa geçirmedikleri öne sürülen 6 polis hakkında "görevi kötüye kullanma" suçundan 3 yıl hapis istemiyle dava açıldı.
Sabah Gazetesi'nden Gül Kireklo'nun haberine göre; iddianamede; polislerin, evdeki güvenlik kamerası kayıtlarını "yeterli düzeyde" incelemediği de vurgulandı. Bu kayıtları silen 3 site görevlisinin de "delilleri yok etme, gizleme ve değiştirme" suçundan 5 yıla kadar hapsi istendi.
Garipoğlu ailesinin evindeki parayı, ilk kez Münevver'in babası Süreyya Karabulut gündeme getirmiş ve "Olay gecesi pazarlık yaşandı. Deliller karartıldı" suçlamasında bulunmuştu. Dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah'ın Osmaniye'ye vali olarak atanmasında da bu olayın etkili olduğu öne sürülmüştü.
4 DAKİKA FARKLA...
Münevver Karabulut, 3 Mart 2009'da, sevgilisi Cem Garipoğlu'nun Bahçeşehir'deki villasında başı testereyle kesilerek öldürüldü. Cesedi Etiler'de çöp konteynırına atıldı. Cinayetin 1 numaralı şüphelisi Cem Garipoğlu, o gece polislerin elinden 4 dakikalık bir farkla, "kılpayı" kurtuldu. Münevver'in babası Süreyya Karabulut da, "O gece birtakım kirli ilişkiler döndü. Cem'in evinde 700 bin dolar bulundu.
Bu para polisin raporlarına geçmedi. Cem Garipoğlu serbest bırakıldı" iddiasında bulundu. Dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah ise, baba Süreyya Karabulut'un "iftira attığını" savundu ve suç duyurusunda bulundu. Fakat Karabulut, sözlerinin arkasında durdu ve 700 bin doların "sırrı" çözülsün diye savcılığa başvurdu.
MESLEKTEN MEN
Küçükçekmece Cumhuriyet Savcılığı, bu suç duyurusu üzerine başlattığı soruşturmayı tamamladı ve Garipoğlu ailesinin villasında arama yapan polisler ile site görevlileri hakkında dava açtı. Vahşet evinde arama yapan polisler Gökmen Karadağ, Sami Avcı, Tayfun Kayın, Murat Dönmez, Hasan Körpınar ve Ahmet Burak Demirbaş hakkında "görevi kötüye kullanmak" suçundan 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası istendi. Polislerin yargılama sonunda suçlu bulunması halinde mesleklerinden men edilmesi de talep edildi.
Site yöneticisi Ufuk Yemişçi, site görevlileri Yusuf Pala ve Refik İmamoğlu için de "suç delillerini yok etme, gizleme ve değiştirme" suçundan 6 aydan 5 yıla kadar hapis istendi. İddianame, 26 Nisan 2010'da Küçükçekmece 5'nci Asliye Ceza Mahkemesi'ne gönderildi. İlk duruşma tarihi de 18 Ekim 2010 olarak belirlendi.
TUTANAĞA GEÇMEDİ
İddianamede "Paranın bulunması ve kamera kayıtlarının silinmesi" ise şöyle anlatıldı: "Polis memurları Tayfun Kayın, İhsan Körpınar, Murat Dönmez, Sami Avcı, Gökmen Karadağ ve Ahmet Burak Demirbaş olay gecesi önce Münevvet Karabulut'un ailesinin Şişli'deki evine gitti. Görüşme sonucunda maktul ile Cem Garipoğlu'nun irtibatı tespit edildi. Bunun üzerine Garipoğlu'nun Bahçeşehir Şelale Villaları sitesindeki 73 nolu evine hareket edildi. Evin etrafı sarıldı. Polise, Cem Garipoğlu'nun annesi ve yakınları kapıyı açtı. Kan izleri görülünce cinayet mahallinin burası olabileceği düşünüldü. Evde arama yapıldı. Arama sırasında miktarı net olarak tespit olunamayan ancak makul bir rakamın üzerinde olduğu şüphelilerce de kabul edilen yabancı ülke parası bulundu. Ancak polisler bunu tutanağa geçirmedi."
4 GÜN SONRA SİLİNDİ
İddianamade,bilirkişi raporunda da belirtildiği gibi villa 73'e ait güvenlik kameralarının olay tarihinde yani 3 Mart'ta kayıt yaptığı ancak kayıtların 7 Mart'ta silindiği ve görüntülerin CD ya da DVD'ye aktarılmaya çalışıldığı, bir kısmının geri dönüşüm kutusuna atıldığı belirtilerek, şu ifadelere yer verildi:
YALAN TUTANAK
"Şüpheli polis memurlarının villaya ait güvenlik kamera kayıtlarını yeterli düzeyde incelemediği; polisler Sami Avcı ve Gökmen Karadağ'ın 4 Mart'ta kameraların bozuk olduğu; 5 Mart'ta da güzergah üzerindeki kameralarda görüntü bulunmadığı yönünde tutanak düzenlediği anlaşılmıştır. Villaların yöneticiliğini yapan Ufuk Yemişçi ile site görevlileri Yusuf Pala ve Refik İmamoğlu'nun kameradaki kayıtları silerek delilleri yok ettiği belirlenmiştir."
BABA: İHMAL VAR
Bu dava üzerine konuşan baba Süreyya Karabulut, "İstanbul eski Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah beni 'Sana dava açarım. İftira atıyorsun' diye uyarmıştı. Bakın gerçekler ortaya çıkıyor. O zaman da söylemiştim, hiçbir şey iftira değil. Kızımın öldürüldüğü evde 700 bin dolarlık para pazarlığı döndü. İhmal var" dedi.
Karabulut Ailesi'nin isteği kabul edilmedi
Münevver Karabulut’un ailesinin, cinayet davasına bakan Bakırköy 4. Ağır Ceza Mahkemesi heyetinin reddine ilişkin talebi, bir üst mahkeme tarafından reddedildi.
Karabulut ailesinin avukatı Rezan Epözdemir’in "tarafsızlığına dair şüphe uyandırdığı" iddiasıyla Bakırköy 4. Ağır Ceza Mahkemesi heyetinin reddine ilişkin talebini, bir üst mahkeme olan Bakırköy 5. Ağır Ceza Mahkemesi değerlendirdi.
Bu mahkeme heyeti de "Hakimin davaya bakamayacağı hallerin mevcut olmaması, reddi istenen heyetin dosyaya yansıyan tarafsızlıkların şüpheye düşürecek herhangi bir sebebin olmaması, mahkeme heyetince yapılan işlemlerin yasal ve usule uygun olduğu, dosyanın geldiği aşamada heyetin reddi için herhangi bir somut nedenin bulunmadığının anlaşıldığı" gerekçesiyle talebi geri çevirdi.
Avukat Epözdemir, "Reddi hakim" talebinin reddedilmesine ilişkin bu karara da üst mahkeme olan Bakırköy 6. Ağır Ceza Mahkemesi nezdinde itiraz etti.
http://www.milliyet.com.tr
Cevap: Münevver cinayeti davasında son durum
Münevver Karabulut davasında reddi hakim talebi kabul edildi ve davaya bakan hakim davadan çekildi.
Münevver Karabulut'un öldürülmesine ilişkin Cem Garipoğlu, babası Mehmet Nida Garipoğlu ve annesi Tülay Makbule Garipoğlu'nun da aralarında bulunduğu 7 sanığın yargılandığı Bakırköy 4. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti başkanı Mevlüt Bayraktaroğlu'nun davadan çekilme talebinin, üst mahkemece kabul edildiği öğrenildi.
Karabulut ailesinin avukatı Rezzan Epözdemir tarafından celse arası verilen “reddi hakim” talepli dilekçede, davaya bakan Bakırköy 4. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Mevlüt Bayraktaroğlu'nun, 16 yıl önce sanıklardan Hayyam Garipoğlu'nun “hileli iflas” nedeniyle yargılanmış olduğu kamu davasında beraatine karar veren mahkemenin başkanı olduğu ve bu olayın bir gazetede haber olarak yayımlandığı ifade edildi.
Dilekçede, ortaya çıkan yeni durumun, yapılan haberlerin ve belgelerin de dikkate alınarak Bakırköy 4. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Bayraktaroğlu'nun reddi taleplerinin kabulüne karar verilmesi istendi.
Söz konusu talep üzerine 4. Ağır Ceza Mahkeme Başkanı Bayraktaroğlu'nun, davadan çekilme kararı alıp dosyayı karar için üst mahkeme olan Bakırköy 5. Ağır Ceza Mahkemesine gönderdiği öğrenildi.
Talebi değerlendiren üst mahkemenin de Başkan Bayraktaroğlu'nun CMK'nın 30/2 maddesi gereğince davadan çekilmesini uygun gördüğü ve bu durum üzerine davaya bakması için Bakırköy 6. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanını görevlendirdiği belirtildi.
http://www.hurriyet.com.tr/gundem/17564563.asp?top=1