Askeriyede görev ihmal

:( Daha önceden de bu konu ile ilgili sizlerden yardım istemiştim. Lütfen bilgisi olan benimle paylaşsın. Askerde iken zimmeti saymadan teslim aldım. Zimmet benim üzereimde 10 gün civarında durdu. Saymadan teslim aldığım için başka birine devrederken birçok eksik olduğu anlaşıldı. Bunun üzerine ben terhis olunca bana dava açıldı. Tabi ben eksik teslim ettiğime dair imza atmak zorundaydım.
Açılan davada bana ithaf edilen suç saymadan teslim aldığım için görev ihmal. bu yüzden yargılanıyordum. Ancak TCK değiştiği için benden ek savunma istendi. Şu anda yargılandığım madde 257/2. 3 milyar civarında hazine zararından bahsediliyor.
Profesyonel bir yardım almadım. Savunmamda orada işlerin işleyişini anlattım. Benim görev ihmalimden dolayı herhangi bir zararın oluşmadığından, kişiyi kollamadığımdan, zaten geçici olarak ben teslim almasam da o kişinin aynı eksikle benden sonraki kişiye teslim etmek zorunda olduğunu, benden başka teslim alacak bir kişinin bulunmadığını, bu olayla saymadan almam için bana telkinde bulunulduğunu yazdım. Ben bir öğretmenim. Bu olayın sonu nereye gider. Ayrıca ordu mal yönetmeliğini arıyorum bulamıyorum. Yardımcı olursanız size minnettar olurum. Bilgi ve düşüncelerinizi bekliyorum. Saygılarımla.

arkadaşlar bilgi ve düşüncelerinizi benimle paylaşırsanız oldukça sevineceğim. Hasasiyetiniz için teşekkür ederim.

Sayın muratkaragul,

Üzerinize atılı suçlama 765 sy. k. nun (eski t.c.k) 230. md. yani "Zarar doğuran memuriyet görevini ihmal". Ancak bilindiği gibi yeni yürürlüğe giren 5237 sayılı (yeni t.c.k) bu suça yeni düzenleme getirmiş. Karşılaştırıldığında suç tarihi itibariyle hangisi lehinize ise o kanun maddesi uygulanacaktır. Zaten kendiniz belirtmişsiniz; "eksik teslim ettiğime dair imza attım" diye. Yani suçu kaçamaklı ikrar ediyorsunuz. Önce maddeleri karşılaştıralım;

765 sy. tck

Madde 230 - (Değişik madde: 12/06/1979 - 2248/18 md.)
Hangi nedenle olursa olsun memuriyet görevini yapmakta savsama ve gecikme gösteren veya üstünün yasaya göre verdiği buyrukları geçerli bir neden olmadan yapmayan memur üç aydan bir yıla kadar hapis
ve bin liradan beşbin liraya kadar ağır para cezası ile cezalandırılır.

Bu savsama ve gecikmeden veya üstünün yasal buyruklarını yapmamış olmaktan Devletçe bir zarar meydana gelmişse, derecesine göre altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile birlikte süreli veya temelli olarak
memuriyetten yoksun kalma cezası da hükmolunur.
Her iki durumda memurun vazifesini geciktirmesinden veya verilen buyruğu yapmamasından, kişiler herhangi bir zarara uğramışsa bu zarar ayrıca ödettirilir.


5237 sy. tck

Görevi kötüye kullanma
MADDE 257. - (1) Kanunda ayrıca suç olarak tanımlanan hâller dışında, görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olan ya da kişilere haksız bir kazanç sağlayan kamu görevlisi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(2) Kanunda ayrıca suç olarak tanımlanan hâller dışında, görevinin gereklerini yapmakta ihmal veya gecikme göstererek, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olan ya da kişilere haksız bir kazanç sağlayan kamu görevlisi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(3) İrtikâp suçunu oluşturmadığı takdirde, görevinin gereklerine uygun davranması için veya bu nedenle kişilerden kendisine veya bir başkasına çıkar sağlayan kamu görevlisi, birinci fıkra hükmüne göre cezalandırılır.


Görüldüğü gibi cezanın üst sınırında bir değişiklik var. Bunun dışında sizin lehinize olan diğer hususlar uygulanır. Benim kanaatim, siz "el senedi ve eki" adı verilen devir teslim evrakına tam teslim aldığınıza dair imza atmışsınız. Evrak üzerinde de olsa tam aldım diye imzanız var. Gene evrak üzerinde eksik teslim ettim diye imzanız var.

Zarar bilirkişi mütalaası alındıktan sonra tespit edilir. Gerekli yıpranma düşürülür ve size ödettirilir. İlk suçunuz olması ve pişmanlığınız gibi diğer takdiri indirim sebepleriyle hapis cezası para cezasına çevrilir ve ertelenir. Bakınız, dikkatinizi çekmek istiyorum ertelenen zararın tazmini değil. Size verilen hapis cezasının paraya çevrilmiş hali. Bu ikisini karıştırmayın lütfen.

Umarım yardımcı olabilmişimdir. Saygılarımla...

Paylaşımınız için teşekkürler. Olayın tam olarak gerçekleşmesi şu şekilde. Benim teskere almama 2 hafta kala karakol astsubayının tayini çıktı. Bir arkadaşının düğünü olduğunu ve bir an evvel zimmeti teslim ederek memleketine gitmesi gerektiğini söyledi. Ben eksiğinin olup olmadığını sordum. Birkaç parça eksik olduğunu, bunu bölük astsubayının da bildiğini o malzemelerin bölükte olduğunu söyledi. Malzemeyi sayabilmemiz çok zordu. Çok fazlaydı ve tüm malzemeyi tanımıyorduk. Komisyon istesem zaten ben zimmeti almadan karakola atanan diğer astsubay gelecekti. Yani bizim astsubay beklemek zorunda kalacaktı. Bölük astsubayının yanına giderek durumu anlattık. O tamam birşey olmaz sen teslim al dedi. Bölük astsubayı karakollardaki malzemeyi karakol astsubaylarından daha iyi biliyordu. Bir çeşit onun garantisiyle zimmeti teslim aldım. Diğer astsubay geldiğinde bir de baktıkki dünya kadar eksik var. Bölük astsubayı bana aynen şu ifadeyi kullandı. "Ee asteğmenim bu işleri öğreneceksin."
Burada bu zamana kadar hiç kimse zimmeti sayarak teslim almamışki. Çünkü karakollara gelen astsubaylar genellikle ilk görev yerleri olduğu için kimseye birşey diyemiyorlar.
Uzatmayayım bu davada bana zimmeti teslim eden astsubay hakkında da dava açılmış. Zaten benim davam da zimmet 10 gün gibi kısa bir süre ben de durduğu için eksiğin aslında benim değil astsubayın olduğu belirtilmiş. Bana isnat edilen suç saymadan teslim aldığım için görev ihmal.
Ancak ben saymadan aldığım için ekstradan bir kamu zararı oluşmamıştır. Bu eksik zaten astsubayın eksiği, bu kabul edilmiş. Kamuya zararım yoksa hala ne görev ihmali.
Aslında eksik daha da fazla idi. Ancak üst makamları da ilgilendirdiği için o eksikleri diğer bölüklerden bularak tamamladılar. Geri kalanını bana yükleyiverdiler. Ayrıca askerliğimin son günlerinde ispatlayamayacağım için adını zikretmeyeceğim bir kişi 500-600 viski parası bırakırsam bu eksikleri tamamlayacağını söyledi. Ben de beni oyuna getirdikleri için(çünkü bu zimmet olayı da öyleydi) kesinlikle böyle bir şeye yanaşmadım.
Para umrumda değil. Beni resmen oyuna getirdikler. Şu anda haksız yere sanık kürsüsündeyim. Halbuki benim olduğum konumda başkaları olmalıydı. Bu kanunlar sadece asteğmenlere mi işliyor. Her türlü psikolojik baskı bir yana bir de benim sivil hayatımı karartmaya kimin, ne hakkı var.
Tüm olanları Allah ve o dönemde orada görev yapan er ve erbaş biliyor. İşlerin nasıl yürüdüğünü biliyor. Hiçbir iş yönetmeliğe uygun yapılmazdıki. Her zaman el senedi düzenlenmeden mal alışverişi yapılırdı. Ayrıca Ordu mal yönetmeliği ne karakolda ne bölükte ne günümüzde internette mevcut. Nereden bulayım ben bunu.
Ayrıca bana zimmeti teslim eden astsubay bana yalan söylemiş ve beni kandırmış ancak bu yaptığı mahkemece de kabul edilmiş. Olay 2003 Temmuzda oldu. Tazminat davası açabilir miyim?
Ayrıca başka neler yapabilirim. Yardımcı olursanız gerçekten çok sevinirim.
Doğru dürüst adam olmak, vatanı teslim ettiğimiz adamlara güvenmek de mi suç?
Biz kime güvenelim Allah aşkına???
Allah düşmanımın bile başına böyle şeyler vermesin. Saygılarımla.

Eğer yargılama sonucunda mahkumiyet şeklinde bir karar çıkarsa ilgili fiil askeri ceza kanununun 3. babının 9. faslında düzenlendiğinden tecili mümkün bir ceza olacaktır.



ASKERİ CEZA KANUNU
.
.
.
.

YEDİNCİ FASIL
Cezaların tecili
Cezaların tecili ve hürriyeti bağlayıcı cezalar yerine uygulanabilecek
ceza ve tedbirler (1)

Madde 47- (Değişik: 13/5/1940-3823/1 md.)
Türk Ceza Kanununun birinci kitabının müstakil faslında yazılı olan cezaların
tecili hakkındaki kaideler aşağıdaki hükümler nazara alınmak şartiyle askeri
şahıslar hakkında da tatbik olunur.
A) (Değişik: 22/3/2000-4551/12 md.) Askeri mahkemelerden Askeri Ceza Kanu-
nununun Üçüncü Babının Dördüncü Faslında yazılı suçlardan dolayı verilen ceza-
lar tecil edilemez ve para cezasına veya tedbirlerden birine de çevrilemez. Aynı
Kanunun Üçüncü Babının Üçüncü Fazlı ile 84 üncü maddesi hariç olmak üzere 5
inci ve 130 uncu maddesi hariç olmak üzere sekizinci fasıllarında yazılı suçlardan
dolayı verilen cezalar tecil edilemez.



Sİzin konumunuzda yanlış hatırlamıyorsam eski kanunun alt sınırı daha lehte bir hüküm içeriyor. Eğer ceza alırsanız alacağınız cezaya muhtemelen alt sınırdan hükmedilir ve bu ceza memuriyet durumunuzu etkilemez.

Öncelikle büyük geçmiş olsun ;
Maalesef okuduklarımdan üzülürken sizede kızdım. Asteğmen olarak görev yaparken ve teskerenize bu kadar az süre kalmışken ne halt yemeğe astınızın zimmetini alırsınız? Üst asta vekil olamaz onun zimmetini alamaz bırakın siz kendi aralarında çözselerdi sorunu mutlaka eşdeğer görev yapan bir astsubay mal saymanı ve veya bölük sorumlu astsubayı vardır.
Bu tip olaylara hiç istenmesede çok şahit oldum . Siz öncelikle iyiniyetinizin kurbanıda olmuşsunuz ancak teslim alınan mal mutlaka yerinde kontrol edilmeli sayılmalıydı. O kişinin tayin olması ayrılıp ayrılamaması sizi hiç ilgilendirmez hatır gönül işi olarak yapılan işler hukuki bir sarpa sardığında '"Ee asteğmenim bu işleri öğreneceksin." gibi bir karşılık alırsınız.
Bence profosyonel yardım almanızda yarar var. Çünkü TSK da sarfı süratli malzeme sarf malzemesi v.b malzemeler bazı mal saymanlıklarının işgüzarlığından demirbaş oluyor bilaharede birisine zimmet. Böyle malzemelerde bulunabilirki bunu çok iyi bilen birisi size yardım edebilir.
Avukat arkadaşların işlerine müdahale haddimiz değil ama okuduğumdan anladığım kadarı ile iyi bir savunma ve oluş biçimine göre çok az bir ceza ile kurtarabilirsiniz. Bu cezada görevi ihmal ettiğinizin açık olmasından ancak bunu iyi niyetli olarak yaptığınızdandır ki buda anlatımınızdan su götürmez bir gerçek.
Son yazdıklarınızın yanıtını buradan veremeyeceğim için üzgünüm o kunuda bende zaman zaman dertlenirim sadece bu...

Paylaşımlarınız için çok teşekkürler. Umarım benim olayım bir çok arkadaşıma örnek olur. Sanırım askerlik her olayıyla insana birşey öğretiyor. Ama keşke ben bunu böyle öğrenmeseydim. Umarım sizler de öğrenmezsiniz.Saygılarımla.

Merhabalar, yazdıklarınızı okuyunca üzüldüm. bende bir asteğmenim ve durumunuzu anlıyorum. mahkeme sonuçlandımı, süreci merak ettim..

Alıntı:

---

commodore1tr rumuzlu üyeden alıntı

Öncelikle büyük geçmiş olsun ;
Maalesef okuduklarımdan üzülürken sizede kızdım. Asteğmen olarak görev yaparken ve teskerenize bu kadar az süre kalmışken ne halt yemeğe astınızın zimmetini alırsınız? Üst asta vekil olamaz onun zimmetini alamaz bırakın siz kendi aralarında çözselerdi sorunu mutlaka eşdeğer görev yapan bir astsubay mal saymanı ve veya bölük sorumlu astsubayı vardır.
Bu tip olaylara hiç istenmesede çok şahit oldum . Siz öncelikle iyiniyetinizin kurbanıda olmuşsunuz ancak teslim alınan mal mutlaka yerinde kontrol edilmeli sayılmalıydı. O kişinin tayin olması ayrılıp ayrılamaması sizi hiç ilgilendirmez hatır gönül işi olarak yapılan işler hukuki bir sarpa sardığında '"Ee asteğmenim bu işleri öğreneceksin." gibi bir karşılık alırsınız.
Bence profosyonel yardım almanızda yarar var. Çünkü TSK da sarfı süratli malzeme sarf malzemesi v.b malzemeler bazı mal saymanlıklarının işgüzarlığından demirbaş oluyor bilaharede birisine zimmet. Böyle malzemelerde bulunabilirki bunu çok iyi bilen birisi size yardım edebilir.
Avukat arkadaşların işlerine müdahale haddimiz değil ama okuduğumdan anladığım kadarı ile iyi bir savunma ve oluş biçimine göre çok az bir ceza ile kurtarabilirsiniz. Bu cezada görevi ihmal ettiğinizin açık olmasından ancak bunu iyi niyetli olarak yaptığınızdandır ki buda anlatımınızdan su götürmez bir gerçek.
Son yazdıklarınızın yanıtını buradan veremeyeceğim için üzgünüm o kunuda bende zaman zaman dertlenirim sadece bu...

---

Müsadenizle bir yanlışı düzeltmek istedim:

Üst, Astının zimmetini alamaz diye bir kavram olamaz.. Burada makam önemlidir.
ßkz: L-101 Ordum Mal Yönetmeliği şu şekilde der;
Ordu malı,sorumlusuna/kullanıcısına el senedi ile teslim edilir..
Devamında da; ''Herhangi bir kimsenin kusurundan mütevellit olmaksızın, çalınan,kaybedilen,hasara uğrayan ................ umumi hükümler tatbik olunur'' der..
Yani Bölüğün bir takımını ele alırsak; ordu malını el senedi ile almaya yetkili asker kişi Ya Takım Astsubayıdır, yada Takım Komutanıdır.. Bu şahıslar ilk amirleri yada birlik komutanı tarafından günlük emir defteri ile haiz olurlar.. Yani sonuçta bu faaliyeti de bir emir ile yaparlar.. (Gerek yazılı,gerek sözlü)
Zaten normal olarak düşünüldüğünde, ordu malı bir nevii sahipsiz bırakılmaz.. Aksi halde Birlik Komutanı görevi ihmal suçunu işler..
Burada mağdurun şu şekilde bir talebi olabilirdi; '' Askerlik hizmeti müddetince , TSK envanterinde kayıtlı ordu mallarını yakınen tanıma ve kullanma fırsatı bulamadım. Ordu malları çeşitleri ve kullanım esasları hususunda yeterli bilgi beceriye sahip olmadığım kanısındayım. ........ tarihinde tarafımca yapılacak olan zimmet devir-teslim işlemlerinde sayım heyeti olarak bilirkişi personel görevlendirilmesini arz ederim. '' şeklinde bir dilekçe yazmak...
Ve sonuç olarak ordu malının yönergeler gereğince Sayım-tartı işlemine tabi tutarak teslim almak...(Duygusal yaklaşılmadan)
Ayrıca mal saymanı Astsubay'dan bahsedilmiş. Mal saymanı, TSK adına malın ilk sorumlusudur..Bir nevi malın sahibidir. Kullanıcısı değil. Bu hususa binayen illa bir mal saymanı her zimmeti kendisi olarak teslim almaz. Sadece Devlet ve kullanıcı (İkmal yetkilisi) arasında bir köprüdür.. Bu şekilde bir bağlam kurulamaz...

Zimmet sorunundan dolayı mahkemelik olan arkadaşın durumuna gelince; ki kişisel fikrimdir:
Bağlı olunan mal saymanlığından miat yılı da baz alınarak ödetme birim fiyatı istenecektir. Bu meblağlar hazineye irad kaydedilmek üzere tarafınızdan tahsil edilecektir..

Saygılarımla...

Bende okuyunca durumunuza üzüldüm.İyi niyetinizin kurbanı olmuşsunuz.Geçmiş olsun.