karavelioglu rumuzlu üyeden alıntı
Sayın Kırcalı,
Güzel yazmışsınız da şimdi burada hukuk, eğitim, psikoloji nosyonlarına sahip birisi olarak bu kişiyle ben neyi tartışacağım, neyin kavgasını yapacağım?
Karşımızdaki kişinin üslubuna, Türkçe'yi kullanma yeteneğine, yazım kurallarına ne derece uyduğuna bakarak zaten eğitim düzeyi hakkında kabaca bir fikir sahibi olabiliyoruz.
Bunun yanında kendisinin sorununu çözmek adına üşenmeyip daha önceki iletilerini hassasiyetle gözden geçirerek eşinden ayrıldığı bilgisine ulaşıp, parçalanmış ailelerden gelen çocukların daha sorunlu olduğu, çocuğunu bir psikoloğa götürmesi gerektiği bilgisini vermemizi de kendisine yapılmış bir "hakaret" olarak algılıyor! Teşekkür edeceği yerde..
İşte size daha önceki iletilerinden noktasına dokunulmamış bir alıntı;
Eşim yurtdışında başka bir bayanla gayrı resmi evlilik yaptı.şuan boşanma davası açmış bulunuyor.Daha önce manevi tazminat ve çocuklara aylık döviz bazında nafaka istediğim için dava açmaktan vazgeçmişti.3-4 aydır herhangi bir maddi yardımda bulunmuyor.Çocuklar talep etmesi üzere,sadece biraz manevi ilgi (bugüne kadar ben ve çocuklar önem taşımadı) gösterme çabasındaydı,ama yüzeysel ve israr etmeden ve gelirim olmamasına rağmen benden istemelerini söyledi.Birlikte olmak istemelerine rağmen,gelip çocuklarla ilgilenmedi.Görüşmelerini yasakladım,çocuklar etkilendiği için ilgisizliğinden.Uzatmanın faydası olmadığından talepte bulunmayacağımı bildirince tekrar dava açma kararı almış ve açtı.bu arada çocukların yanında hiçbir maddi yardımda bulunmayacağını ve üzerine herhangi bir şey kayıtlı olmayacağından,nafaka bile talep edemeyeceğimi söyledi.
18 yıldır evliyim,çalışmıyorum ve sosyal güvencem yok.
Ailenin çeşitli nedenlerle dağılması, boşanma, hastalık ve ölüm gibi, çocukları suça iten, onları arkadaşlarına, öğretmenlerine saldırgan bir tutum içerisine sokan etmenler arasındadır. Bu parçalanma belki de çocuğun ileriki yaşlarda suça itilmesinde etken olur.
Çocuklar boşanma sürecindeki, gerilimlerden zarar görmektedir. Boşanma olayları sonucunda düzensiz aile ortaya çıkmakta ve bazı çocuklar suça yönelmektedir. Suç işlemeyenler ise topluma küskünlük içinde ve hüzünlü bir yaşam sürdürmektedir. Eşlerin boşanması çocukların sorunları artmaktadır. Boşanmadan sonra çocukların ana babaları ile ilişkileri iyi gitmemektedir. Anne ile yaşayan çocukların pek azı babaları ile düzenli ilişki kurmaktadır. Bazı babalar, eşlerinden ayrıldıktan sonra çocuklarla ilişkilerini yeterince sürdürememektedirler. Hatta çocukların nafaka parasını da ödemek istememektedirler.
Baba sevgisi de anne sevgisi kadar çocuğun ruhsal gelişiminde önemli bir yer tutmaktadır. Babadan ilgi ve sevgi görmeyen çocuklarda güvensizlik, saldırganlık, özsaygısını yitirme, terkedilmişlik duyguları gelişmektedir. Annenin baba rolünü almasıyla, çocuklarla ilişki sağlıklı olamamaktadır. Yapılan araştırmalar, boşanmış aile çocuklarında ruhsal uyumsuzluk oranının yüksek olduğunu göstermektedir. Bu uyumsuzlukların en önemlileri saldırganlık, ruhsal çökkünlük, okul başarısızlığı, suçluluk ve çeşitli davranış bozukluklarıdır.
Şimdi yapılan bu araştırma ve bilimsel veriler ışığı altında kendisine yapılan, çocuğunu bir psikoloğa göstermesi önerimiz önyargılı, paranoyak, yargısız infaz, hakaret edici boyutta olarak nitelendirilebilir mi? Ben ne kendisini ne de öğrencilere hakaret ettiği iddia edilen öğretmeni tanırım. Eğitimin günlük olağan akışı içerisinde bir öğretmenin öğrencilerini dövmesi ya da onlara hakaret etmesi düşünülemez. Eğer bunlar doğruysa, ya o öğretmende ya da öğrencilerde bir sorun var demektir. Ben bu düşünceden hareketle olayı sosyolojik boyutuyla ele alarak yazdığım şekildeki yargıya ulaştım.
Boşanma, her iki eş için de en büyük psikolojik travma nedenidir. Bu durumdan çocuk da fazlasıyla nasibini almaktadır. Bunu sadece ben değil uzman psikologlar da belirtmektedirler. Bu bağlamda yukarıda altı çizili bölümdeki ifadesini de göz önüne alarak sadece çocuğun değil kendisinin de uzman bir psikiyatristten yardım alması gerektiğini düşünüyorum. Şüphesiz bunları yazarken kendisine hakaret etme gibi bir amacım yoktur. Ancak üzülerek belirteyim ki, yazısında kendisi bunu bana farklı bir amaçla söylüyor, işin içerisine benim ailemi ve çocuklarımı karıştırıyor. Çok merak ediyorsa açıklayayım; ben hiç evlenmedim ve doğal olarak da çocuğum yoktur. Bizde nedense "bir dahiliyeciye görünün" sözü sıradan kabul edilirken nedendir bilinmez "bir psikiyatra görünün" sözü aşağılama, hakaret olarak alınır.
Bir sorunu nedeniyle hukuk sitesine ileti yazan, bunu bilimsel bir şekilde irdeleyip kendi yaşantısı yoluyla edindiği bilgilerin de ışığı altında iyi niyetle yanıtlamaya çalışan kişiye karşı böylesine bir tavır takınan kişi artık benim muhatabım değildir. Bu nedenle bu konu üzerinde artık bir tek satır dahi yazmak istemiyorum. Karşı tarafın bu yazıma da aynı üslup ve tavır içerisinde cevap vereceği olasıdır. Konuyu, ilgilenen üyelerimizin takdirlerine bırakıyorum. Saygılarımla,
Devrim Sinan KARAVELİOĞLU