Binbir Gece Masallarından
Güneşe yazı yazılmaz
--------------------------------------------------------------------------------
Çok zaman önce refah içinde yaşayan bir ülke varmış. Ülkenin huzurlu ve müreffeh yaşamasının bir nedeni de adil, iyi yürekli, dürüst kralı imiş.
Kral zaman zaman tebdili kıyafet eder, ülkeyi dolaşır, halkının dertlerini dinler, sorunlara çözüm bulurmuş. Gene böyle bir günde kral dolaşırken, yolu dağ başında bir göl kenarına düşmüş. Gölün kenarındaki ağacın dibine çökmüş aksakallı bir dede, bir elinde bir kese, diğerinde bir kese. Birinden bir taş alıp, diğerinden aldığı taşa bağlayıp göle atıyormuş. Bu işe epey bir süre devam etmiş ve nihayet bittiğinde, dede yoluna gitmek üzere ayağa kalkmış ve kralla göz göze gelmiş.
Kral dedeye sormuş:
- "Dede bütün bir gün seni izledim, sen ne iş yaparsın anlayamadım!" demiş.
- Dede kralın sorusunu şöyle cevaplamış:
- "Oğlum ben insanların kaderlerini birbirine bağlarım."
- "Peki en son kimin kaderini birbirine bağladın?" diye sormuş Kral
- "Kralın güzel kızı ile uşağı Ahmet' in kaderini bağladım." Demiş aksakallı dede.
Kral bu cevabı alınca dünyası kararmış. Bir yanda güzeller güzeli ak pak biricik kızı, ülkenin prensesi, diğer yanda olmamış oğlu kadar sevdiği zenci uşağı Ahmet. Ne yaparım? Nasıl eder de Ahmet' e bir zarar vermeden bu kaderi bozarım diye düşünerek, sarayın yolunu tutmuş.
Saraya gidince hemen sevgili uşağı Ahmet' i huzuruna çağırmış:
- "Oğlum Ahmet sana bir mektup vereceğim, bu mektubu alacak ve Güneş' e götüreceksin!" demiş.
- Krala sorgu sual edilmez. Biçare Ahmet mektubu ve yolluğunu alarak düşmüş bilinmez yollara, düşmüş ki ne düşmek. Babası kadar sevdiği Kral'ı ona bir görev vermiş ve o bu görevi yerine getirmeli, ama nasıl?
Günlerce dere tepe demeden yol gitmiş. Nihayet yorgunluktan bitkin halde iken gördüğü bir ulu ağacın gölgesinde dinlenmeye karar vermiş ve uykuya dalmış. Uyandığında bir de ne görsün! Ağacın az ötesinde bir göl, o göl ki üzerine güneşin aksi vurmuş!
- "Kralımın dediği Güneş bu olsa gerek" diyerek, üzerinde sadece külotu kalıncaya kadar soyunarak atmış kendini göle. Dibe doğru yüzmüş, yüzmüş... Taa dipte, güneşin aksinin tükendiği yerde bir de ne görsün! Şahane bir hazine sandığı! Almış sandığı çıkmış, çıkmış ama, Ahmet artık zenci değil bembeyaz bir Ahmet... Sadece külotunun olduğu bölge eski rengini taşıyor.
- "Var bu işte bir hikmet!" demiş ve açmış sandığı. Sandık gerçek bir hazine sandığı, içinde binbir türlü mücevherat ile birlikte üzerinde 'Güneş'ten Kral'a' yazan bir de zarf.
Ahmet ne yapacağını bilemez hale gelmiş bir anda, yeni rengi ve yaşadıkları ile ülkesine dönünce kimsenin kendisine inanmayacağını düşünerek, ismini de değiştirip, ülkesine zengin bir tüccar kimliği ile dönme kararı almış.
Dönünce ülkesine, düşleri bir bir gerçekleşmiş.
Ülkesinin bu yeni dürüst ve yakışıklı tüccarı ile güzeller güzeli kızını evlendirmeye karar verince Kral, dünyalar Ahmet'in olmuş. Kral vermiş vermesine kızını zengin tüccara ama aklı da bir yandan oğlu gibi sevdiği ve hiçbir haber alamadığı uşağı Ahmet'te imiş. Gel zaman git zaman damadı ile birlikte bir ziyafet yemeğinde iken yere düşen bir çatalı almak için eğilince Ahmet, şalvarının kenarından kaba eti görünmüş!
Koyu renkli tenini gören Kral gözlerine inanamamış. Yemek bitip odasına çekilecekken herkes, koridorun sonuna doğru yürüyen damadının arkasından seslenivermiş Kral:
- "Ahmet!"
Ahmet seneler sonra duyunca gerçek adını, gayrıihtiyarî kendisine seslenen Krala dönüvermiş... Ve,
- "Neler oldu Ahmet, evladım anlat başından geçenleri bana!" diyen kralına bütün olanları bir bir anlatmış. Bunun üzerine Kral:
- "Peki Güneş'in bana gönderdiği mektup nerede?" diye sorunca da hemen odasına koşarak, sandıktan çıkan mektubu alıp Kral'a vermiş. Mektupta şu satırlar yer alıyormuş:
Güneşe yazı yazılmaz.
Yazılan yazı ise bozulmaz...
Binbir Gece Masalları'ndan
Re: Binbir Gece Masalları'ndan
Ben masalları bu yaşımda bile çok severim:)) Burda böyle bir başlık görünce devam ettireyim dedim. Önce 1001 gece masalları nerden çıkmış kısa bir açıklama.. Sonra da başlığa okudukça masallar eklenebilir.. Sevdim bu fikri:)
1001 Gece Masalları...
Karısı tarafından aldatılan ve bu yüzden kadınların sadakatsizliğine inanan Hükümdar Şehriyar, daha sonra evlendiği tüm kadınları öldürtmeye başlar: Kendince bir intikam yolu bulmuştur. Vezirin güzel ve akıllı kızı Şehrazat, bu duruma son verecek bir çare bulur ve hem kendisini hem de ülkesindeki genç kızları kurtarmak için Şehriyar'la evlenir. Ve macera böylece başlar... Öyle bir mizansen oluşturur ki Şehrazat, tan yeri ağarırken masalın en heyecanlı yerine gelinmiş olur ve masalın sonunu merak eden Şehriyar, ertesi geceyi beklemeye mecbur olur. Bir süre sonra masal masal içine geçer, heyecan, merak dozu arttıkça artar ve Hükümdar Şehriyar bir türlü karısını öldürtemez...
Tarihçesi çeşitli rivayetlere dayanan Binbir Gece Masalları, Doğu'nun şifahi kültürünün Şehrazat'ta vücut bulduğu, gelmiş geçmiş en iyi kaynaktır. Zengin içeriği, kurgusundaki ustalık, fantastik öğelerin bolluğu, küçükleri olduğu kadar büyükleri de kendine çekmeye devam etmektedir. Masallardan bahis açmışken, Binbir Gece Masalları hakkındaki söylentiyi de okuyucuyla paylaşalım istedik. Denilir ki, bu masalları henüz hiç kimse baştan sona okumamıştır ve baştan sona okuyan kişi ölür... Masalların büyülü dünyasına da böylesi bir rivayet yakışırdı değil mi? (kitabın ön sözü)..
Re: Binbir Gece Masalları'ndan
Sehrazad koskoca adami cocuk masallariyla uyutamayacagini bilecek kadar akil fikir sahibidir. Masallarin erotik icerigi bundan kaynaklaniyor. Bu icerik krali uyutmanin yanisira Sehrazad’in uc oglan cocuk sahibi olmasina da yariyor.
http://img371.imageshack.us/img371/6564/1001dg4.png
Iste kitaptaki resimlerden biri. Birbirine asik bir cift. Kadin adama askla sarilmis. Adamsa uyumakla mesgul. Cunku kadin adama sarilabilmek icin once kocasini uyutmak zorunda kalmis, bu arada kurunun yaninda yas da yandigindan adam da uyumus. Adam boyle birkac gece uyuyup her defasinda yanaklarinda sivrisinek isirigi zannettigi kizarikliklarla uyandiktan sonra nihayet birgun ilacli kahveyi icmemeyi akil ediyor da adam gibi sevisiyorlar.
Cift birbirine asik oldugundan kadin kocasindan bosanacaktir ve ikisi evlenecektir. Gel gelelim kadin kocasindan bosanmayi beceremez. Yine de sevgilisiyle birlikte kacar. Adamin memleketine gelirler. Adam babasina olani biteni anlatir, sonra da ornek bir evlat olarak “Sen nasil istersen oyle yaparim babacim” der. Oysa ki vaktiyle bu kadinin aski yuzunden evden kacmis olan yine kendisidir. Baba kadini bir odaya hapseder.
Bu arada kadinin kocasi gelmistir. Kadinin kafasini kesiverir. Bunu pencereden izleyen baba “Aferin, sen oldurmeseydin ben seni oldurecektim” der ve adamin bu namuslu davranisini odullendirmek icin kizini onunla evlendirir. Ayni gece oglan da baska bir guzel kizla evlendirilir. Gokten uc elma duser. Ne var ki elmalar kurtludur.
:)))))
http://www.aycayesim.com/yazilar/binbirgece.html
Re: Binbir Gece Masalları'ndan
Aaaaaaaaa bakın 1001 gece masallarının ingilizce çevirilerini buldum. Hem ingilizce metin okuyup hem de masal okumuşum olayım diyenlere buraya link veriyorum.
http://www.bartleby.com/16/
Hala masal seçmeye çalışıyorum ben bu arada:)))