Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
8. Hukuk Dairesi
Esas No : 1997/2356
Karar No : 1997/8285
Tarih : 9.12.1997

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
DELİL İBRAZI
HAKİMİN TARAFLARA MÜDAHALESİ
GÖSTERİLEN DELİLLERİN TOPLANMASI
 
KARAR ÖZETİ: Herkes iddia ve savunmasını ispatlamakla yükümlü olup, bu çerçevede delillerini de bildirmek zorundadır. Tarafların bu yükümlülüğüne uymaları halinde hakim HUMK.nun 180. madde hükmü gereği davacı, 195. madde hükmü gereğince davalıya kesin süre vererek yargılamaya hız vermekle görevlidir.
 
Hakim tarafların dayanmadıkları delilleritoplayamaz ve o delillere dayanarak hüküm kuramaz.
 
(1086 s. HUMK. m. 179, 180, 195)
 
Mustafa ile Hazine aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair (Halfeti Asliye Hukuk Hakimliği)nden verilen 22.2.1988 gün ve 231-48 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi Hazine tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
 
Davacı, babasından taksimen intikal ve eklemeli zilyetliğe dayanarak dava konusu 834 parsel
numaralı taşınmaza ait tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir. Mahkemece taraflardan delilleri sorulup, toplanmadan ve delillerin ikame ve toplanmasıyla ilgili usulü işlemler yerine getirilmeden yıllarca süren keşif günü tayin ve tespiti ile geçirilen zamandan sonra yapılan keşifte kendiliğinden dinlediği bilirkişi beyanı ile yetinilerek karar verilmiştir Davanın hukuki mahiyeti ve taraflarca hazırlama ilkesi gereği çekişmeli hususların isbatı için taraflarca delil gösterilmesi zorunludur. HUMK.nun 3156 sayılı Kanunla eklenen 179/3. maddesine göre kural olarak davacı dava dilekçesine "delillerinin nelerden ibaret olduğunu" yazma ve 195/1. madde hükmüne göre de davalı süresi içerisinde cevap layihasında varsa karşı delillerini bildirmek zorundadır. Taraflar HUMK.nun 180/1. madde uyarınca da yazılı delillerin örneklerini karşı taraf adedinden bir fazlası ile dilekçe ve cevap layihasına eklemelidir. Başka yerlerden getirtilecek belge ve dosyalar içinde gerekli açıklamaları yaparak posta giderlerini de pul olarak vermelidir.
 
Yargılama başladıktan ve taraf vekilleri dinlenip gerekli açıklamalar yapıldıktan sonra taraflar arasındaki çekişmeli hususların isbat için delillerin toplanmasıyla ilgili aşağıda açıklanan usulü işlemlerde yerine getirilmelidir.
 
Tarafların öncelikle iddia ve savunmalarını hangi delillerle isbat edeceklerini bildirmeleri, HUMK.nun 77. maddesinde açıklanan, çabukluk, basitlik ve ucuzluk ilkeleri sonucu gereği olarak ta delillerini göstermeleri ve hasretmeleri ve ayrıca HUMK.nun 241/2. maddesine görede tanıklarını hangi husus (olay) hakkında dinleteceklerini mahkemeye bildirmeleri gerekir. Bu işlemler tamamlandıktan sonra mahkemece HUMK.nun 217/2. maddesi uyarınca karşılıklı tebliğ için taraflara uygun bir süre verilerek oturum başka bir güne ertelenmelidir. Deliller hasredilmedikçe yargılamanın her safhasında delil göstermek mümkündür. Buda yargılamanın çabuk,, basit ve ucuz olması ilkesine ters düşer. Bu ilkenin zedelenmemesi için mahkemece deliller taraflara hasrettirilmeli ve işin uzaması önlenmelidir.
 
Yazılı delillerin dava dilekçesi ve cevap layihasına eklenmemiş veya gönderilmemiş olması halinde; ilk oturumda istenen hususların 10 günlük kesin sürede yerine getirilmesi veya eksikliğin tamamlanması hususu HUMK.nun 1 80/2.maddesi hükmü uyarınca taraflara bildirilmelidir. Verilen bu süre içerisinde ellerinde bulunan yazılı delil ve belgelerini mahkemeye vermeleri veya eksik vermeleri halinde bu belgeleri davada delil olarak göstermek hakkını kaybedecekleri düşünülmelidir. Taraf delillerinin ikame ve toplanması için açıklandığı şekilde usulü işlemleri yerine getirilmeden ve yeterli delil toplanmadan karar verilmesi usul ve yasaya aykırı ve isabetsizdir.
 
Mahkemece yapılan keşifte kendiliğinden dinlediği bilirkişi beyanı ile yetinilerek karar verilmiş olması da usulü ve Yasaya aykırıdır. Dava zilyetliğe dayanan tapu iptali ve tescil talebine ilişkin bulunmaktadır. Bu tür davalarda iktisabı sağlayan zilyetliğin isbatı gereklidir. Zilyetlik olayları maddi olaylardandır. Maddi olaylar ancak tanık ve benzeri delillerle ispat edilebilirler. Mahkemece zilyetlik araştırmasında bilirkişinin verdiği bilgi ile yetinerek hüküm vermiştir. HUMK.nun 275. maddesinde hangi amaçla bilirkişinin bilgisine başvurulacağı açıklanmıştır. Bunun dışında tanık sözleri ile tespiti gereken bir yön için tanık dinlenmeden bilirkişinin bilgisi ile yetinilemez. Benimsenen usul ve kanuna uygun olan uygulamaya göre zilyetliğin ilk önce tanık sözleri ile tespiti şarttır. Bu yapılmadıkça bilirkişi sözleri yalnız başına bir delil olamaz. Taşınmaz malın yer, sınır ve dava tarihindeki değeri konusunda özel bilgisini veren yerli bilirkişinin zilyetlik konusundaki sözleri ancak, zilyetliğin tespiti maksadı ile dinlenen tanıkların sözlerinin doğruluğunu gösteren tamamlayıcı bir bilgi olarak göz önünde tutulabilir. O halde zilyetliğe dayanan tescil-tapu iptali ve tescil davalarında tanık dinlenmeden yerel bilir-kişinin sözleri ile tescil veya iptal kararı verilemez (HGK., 30.3.1994 T., 1993/8-938 E., 1994/176 K).
 
Bu itibarla yukarıda açıklandığı gibi zilyetlik olaylarının tanık sözleri ile ispat edileceğinin göz önünde tutulması, taraflardan tanık ve benzeri delillerin istenmesi taraflar delillerini bildiren tanık listelerini ibraz ettiklerine göre bunların HUMK.nun 259. maddesi uyarınca taşınmaz başında dinlenmeleri ve tüm deliller toplanıp birlikte değerlendirildikten sonra uyuşmazlık hakkında bir karar verilmesi gerekirken bunlar yerine getirilmeden eksik inceleme ile sadece bilirkişi sözleri ile yetinilerek hüküm verilmesi isabetsizdir.
 
Mahkeme davacının dayandığı 207 tahrir numaralı vergi kaydının herhangi bir parsele revizyon görüp görmediğini de araştırmamıştır. Bu hususun kadastro Müdürlüğünden sorularak araştırılması gerekir. Yukarıda açıklandığı gibi taraf delilleri ve tanıkları sorulup tespit edilmeden bilirkişi beyanı ile yetinilmesi usul ve yasaya aykırı olduğu gibi bilirkişi aracılığıyla yapılan zilyetlik araştırması da yeterli değildir. Bir taşınmaza kimin zilyet olduğu ve zilyetlik şartlarının mevcut olup olmadığı yönü araştırılırken tanıklardan:
 
Taşınmazın niteliği ve öncesinin kime ait olduğu ilk zilyetliğin ne zaman başladığı yani malik sıfatıyla zilyetliğin tesis tarihi, ne şekilde sürdürüldüğü sorulmalıdır. Taşınmaz el değiştirmiş ise, zilyetliğin, kimden kime devrolunduğu, satış, bağış gibi bir temlik söz konusu ise, satıcı veya bağışlayanın satış ve bağışa yetkilerinin bulunup bulunmadığı, satış ve bağ ışın yasal olup olmadığı, kimin ne zamandan beri taşınmaza zilyet olduğu araştırılmalıdır.
 
Olayda eklemeli zilyetliğin mevcut olup olmadığı, yeni ve eski zilyetler arasında muris ile varis, bağışlayan ile bağışlanan, satıcı ile alıcı gibi kimseler arasındaki kanuni veya akdi ilişkilerden doğan hukuki bir bağın ve bitişikliğin bulunup bulunmadığı, zilyetliğin taşınmazın ekonomik amacına uygun biçimde, nizasız, fasılasız ve malik sıfatıyla sürdürülüp sürdürülmediği sorularak bu yönler üzerinde durulmalı ve sonucuna göre bir karar verilmelidir.
 
Eksik ve yetersiz inceleme ve taraf delilleri sorulup toplanmadan araştırılması ile hüküm verilmesi isabetsiz ve temyiz itirazları bu sebeple yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle (BOZULMASINA), 9.12.1997 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
 
 
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler



YARGITAY KARARLARI :
İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

Diğer Bölümlerimiz +
Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini