Hukuki Net Hukuki NET | Forum | Mevzuat Anasayfa | Kaynaklar | Yazarlar | Dizin | Arama | Uyarlama | Giriş | Üye Ol
6183’e Göre Taşınmaz Satışı Nilgün SERİM*
Ekleyen: Av.tayfun Eyilik | Tarih: 5-03-2013 | Kategori: Makale | Okunma : 8763 | Not:
Av.tayfun Eyilik

Hakkımdaki bilgilere http://www.tayfuneyilik.av.tr sitesinden ulaşabilirsiniz


Profil >
Uludağ Üniversitesi
İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi
Cilt XXIX, Sayı 1, 2010, s. 91-118
AMME ALACAKLARININ TAHSİL USULÜ HAKKINDA
KANUNDA GAYRIMENKUL İHALESİ VE İHALENİN
FESHİ SÜRECİNİN İRDELENMESİ
Nilgün SERİM*
Özet
Kamu alacağının tahsili amacıyla yürütülen cebri takip işlemleri
sonucunda haczedilen gayrimenkullerin satışı genel olarak iki aşamada
gerçekleştirilir. İkinci satış ilk satışta gayrimenkulün biçilen değerinin %75’ini
bulmaması durumunda başvurulan bir yöntemdir. İkinci satışta gayrimenkul en çok
arttırana ihale olunur. Ancak ihale bedelinin varsa rüçhanlı alacaklarla birlikte,
satış masraflarını da aşması şarttır, aşmazsa satış yapılmaz. İhale neticelenip
kesinleştikten sonra alıcı tarafından ödenecek unsurlar satış bedeli, damga vergisi,
tapu alım harcı, takip giderleridir. Satışı gerçekleştiren tahsil dairesi tarafından ise
satış bedeli üzerinden Katma Değer Vergisi, malı satılandan tahsil ederek de
tellâliye harcı ödenir. Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’da
ihalenin feshi satışa çıkarılmış hacizli taşınmaz malların satış işleminin iptalidir.
Satışın tebliğini izleyen 7 gün içinde ilgili kişilerin yanı sıra yapılan ihale
neticesinde zarar gördüğünü ileri sürenlerde ihalenin feshini isteyebilir. Yapılmış
olan gayrimenkul ihalesi icra mahkemesi yargıcının kararıyla fesh edilir. İhale
öncesinden kaynaklanan idari bir hata nedeniyle ihalenin feshi isteniyor ise bu
husus vergi mahkemesinin görev alanına girer.
Anahtar Sözcükler: Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun,
gayrimenkul ihalesi, ihalenin feshi.
Abstract
Sales of the properties which are confiscated as a result of extent-in-chief
for the purpose of collection of public claims are generally conducted in two stages.
The second stage is only carried out in the event that less than 75% of the value of
* Doç.Dr., Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Biga İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi
Maliye Bölümü.
U.Ü. İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi Cilt XXIX, Sayı 1
92
the real estate could be reached in the first stage auction. The real estate is sold to
the highest bidder in the second auction. However, the bid price must exceed the
total of sale costs and priority claims, if they exist, for the sale to be completed.
Otherwise it is cancelled. The buyer will pay the stamp duty, the brokerage
commission, title deed fees once the auction result is official. The tax collection
office which carried out the sale pays the Value Added Tax of the sale itself. It also
pays brokerage commission by collecting from the former owner of the real estate.
Cancellation of an auction is defined in The Procedure Law on Collection of Public
Claims as cancellation of the sale of confiscated immovable properties. Within 7
days of notification of sale, persons claiming to be damaged as a result of the sales
may request cancellation of the auction. Real estate auctions are cancelled with the
decision of the magistrate for summary court. If the reason for cancellation request
is an administrative error made before the auction, this matter is brought the tax
court.
Key Words: The Procedure Law on Collection of Public Claims, public
auctions of real estate, cancellation of public auctions.
1. GİRİŞ
İhale kavramı günlük hayatımızda en çok karşılaştığımız
kavramlardan biridir. Pek çok hukuki düzenlemeye konu olmuştur. İhale
hem bir işin sıfırdan başlayarak bitirilmesi hem de bir malın satılması
anlamında kullanılmaktadır. İhale, “artırma ve eksiltme yoluyla yapılan alım
satımlarda en çok arttıranın ya da eksiltenin önerisini kabul ederek işi ona
verme” (Hançerlioğlu, 1981:451) olarak tanımlanabilir. Amme Alacaklarının
Tahsil Usulü Hakkındaki Kanun’da amme borçlusu mükellefin cebri icra
aşamasında haczedilmiş menkul ya da gayrimenkulünü satarak devlete olan
borcunu tahsil ederken, alacaklı amme idaresi tahsil dairesi alıcıları
yarıştırarak satılacak malın değerini yükseltme ve devletin alacağının en
uygun koşullarda yüksek bedel ya da fiyattan tahsilini sağlamayı
amaçlamaktadır. Alıcıların yarıştırılması satılacak malın değerini yükseltme
amacını taşımaktadır. Haczedilmiş menkul ve gayrimenkullerin satışında
zorunlu bir yöntemdir.
İhalenin feshi ise kavramsal olarak bütün şartları yerine getirilmiş
olan ihalenin çeşitli sebeplerle hukuki manada ortadan kaldırılmasıdır. Söz
konusu kavrama hem icra ve iflas hukukunda 143.maddede hem de 6183
Sayılı Kanun’da yer verilmiştir. İhalenin feshine ilişkin hususlar Amme
Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkındaki Kanun’un, amme alacağının cebren
tahsiline ilişkin hükümleri içeren ikinci kısmının, gayrimenkul malların
haczi ve satışına ilişkin üçüncü bölümünde 99.maddesinde düzenlenmiştir.
Bir hükmü kaldırma ya da bozma anlamına gelen fesih amme
alacaklarının takip ve tahsili söz konusu olduğunda esas itibariyle
haczedilmiş gayrimenkul malların satış ihalesinin feshine (satış işleminin
Serim, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü
93
iptaline) ilişkin bir işlemdir. Burada amme alacağının cebri icra yoluyla
takibi sürecinde haczedilmiş olan malın satışına ilişkin hukuksal bir işlem
olan ihalenin iradeyle ortadan kaldırılması söz konusudur. Gayrimenkullerde
ihale icra mahkemesi yargıcının iradesiyle (kararıyla) feshedilebilir.
2. İHALENİN YAPILMASININ ŞARTLARI
6183 Sayılı Kanunda genel hatlarıyla ihale alacaklı amme idaresi
tarafından amme borcunu karşılamak için haczedilen gayrimenkullerin gerek
İcra ve İflas Kanunu’nun hem menkul hem de gayrimenkullerin haczinde
benimsemiş olduğu ve gerekse 6183 Sayılı Kanun’un menkul haczinde
benimsemiş olduğu sadece satış yoluyla elde edilen paradan alacağın
karşılanması düzenlemesinden biraz ayrılmaktadır. Hem gayrimenkulün
ihale yoluyla satışından elde edilecek paradan amme alacağının karşılanması
hem de söz konusu satış işleminin gerçekleşmemesi durumunda ise teferruğ
gibi bir düzenlemeye giderek alacağın sadece satış suretiyle karşılanması
uygulamasının dışına çıkılmaktadır.
Haczedilen gayrimenkullerin satışı, gayrimenkulün bulunduğu
mahaldeki vergi dairesi müdürlüğü tarafından yapılmaktadır. Amme borcuna
ilişkin olarak haczedilmiş ve açık arttırma ile ihale edilecek gayrimenkullere
6183 sayılı A.A.T.U.H.K’nun (6183 S.K., Resmi Gazete,28.07.1953 tarih ve
8469 sayılı) 91.maddesine göre; “bilirkişinin mütalaası alınmak suretiyle
satış komisyonu tarafından rayiç değer biçilir.” Alacaklı amme idaresi tahsil
dairesi, satılacak gayrimenkuller için “gayrimenkulün artırmaya esas olarak
biçilen rayiç değerini” de içeren bir satış şartnamesi düzenler. İhaleye
katılanlardan gayrimenkulün satış bedeli üzerinden %7,5 oranında teminat
alınır. Satışa katılabilmek için teminatın ihaleye başlanmadan önce satışın
yapılacağı vergi dairesi müdürlüğüne yatırılması ve makbuzun satış
komisyonuna ibraz edilmesi gerekmektedir. Nelerin teminat olarak kabul
edileceği 6183 sayılı A.A.T.U.H.K’nun (6183 SK, Resmi Gazete,28.07.1953
tarih ve 8469 sayılı, 5234SK, Resmi Gazete, 21.09.2004 tarih ve 25590
sayılı, 251SK, Resmi Gazete, 19.06.1963 tarih ve 11432 sayılı)
10.maddesinde sayılmıştır. Buna göre Türk parası veya döviz cinsinden
yabancı para, bankalar ve özel finans kurumları tarafından verilen süresiz
teminat mektupları, devlet iç borçlanma senetleri ve bu senetler yerine
düzenlenen belgeler, hükümetçe belli edilen milli esham ve tahvilat, ilgililer
veya ilgililer lehine üçüncü şahıslar tarafından gösterilen ve amme idaresince
haczedilen menkul ve gayrimenkul mallar teminat olarak kabul edilebilir.
Teminat olarak gösterilmek istenen devlet tahvilinin ihale memurluğunca,
vadesinin ileri bir tarih olması nedeniyle kabul edilmemesi dava konusu
edilmiş ve Yargıtay’ca, devlet esham ve tahvilatının cebri icra işlerinde
teminat olarak kabul edilmesinin gerektiği, tahvilatın yasa gereği belli bir
U.Ü. İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi Cilt XXIX, Sayı 1
94
oranda her zaman paraya çevrilmesinin mümkün olduğu, bu nedenle satış
memurluğunca devlet tahvilinin teminat olarak kabul edilmemesi nedeniyle
mükellefin ihaleye katılamamasıyla bu hakkının gereksiz yere elinden
alındığı ve bu durumun ihaleye rağbeti azaltarak gayrimenkulün tahmin
olunan kıymetinden çok düşük bir bedelle satılmasına neden olduğundan
ihalenin feshi isteğinin yerinde olduğuna hükmedilmiştir. (Yrg.12 HD.
11.06.1979; E.4992, K.5363, Ünlü, 1995:826)
Satış komisyonlarınca yapılan artırma sonunda gayrimenkul en çok
artırana ihale olunur. Arttırma bedelinin gayrimenkul için biçilen değerin
%75’ini bulması lazımdır. Birinci arttırmada gayrimenkul için biçilen
değerin %75’ine ulaşılamaması halinde aynı Kanunun 95.maddesi uyarınca
"…en çok artıranın taahhüdü baki kalmak şartıyla artırma 7 gün daha
uzatılır. 7’nci günü aynı saatte gayrimenkul en çok artırana ihale edilir.
Evvelce yapılan ilanda bu hususlar belirtilir. Şu kadar ki, rüçhanlı alacaklı
bulunduğu takdirde ihale bedelinin rüçhanlı alacakla birlikte masrafları da
aşması şarttır, aşmazsa satış yapılmaz. Prensip olarak ikinci ihalede ilk
ihalede pey süren ileri sürdüğü peyden daha düşük bir bedelle taşınmazı
satın alamaz. O takdirde ihaleye fesat karıştığı ileri sürülür. Fakat ihalede
pey süren başka bir şahıs açısından durum farklıdır. “…taşınmazın 2.kez
ihaleye çıkması sonucunda ilk ihalede 2.pey sürenin mahcuz 2. ihalede daha
düşük bedelle satın almasında… yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır.”
(Yrg.12 HD. 23.02.2004; E.26895, K.3653, Kaçak, 2006:173) İki ihale
arasındaki olumsuz fark %5 faizi ile birlikte ilk ihale üzerinde kalanın
yatırdığı teminattan tahsil edilir. Gecikme zammı ilk ihale bedelinin
ödenmesi için verilen sürenin sonundan, ödeme tarihine kadar hesaplanır.
İki ihalede de koşul karşılanamadığından veya hiç istekli
çıkmadığından dolayı ihalenin yapılamaması durumunda 6183 sayılı
Kanunun 96.maddesine göre gayrimenkul amme idaresince teferruğ
edilinceye kadar üzerindeki haciz devam eder. “Bu müddette tahsil dairesine
herhangi bir istekli müracaat ettiği takdirde, bu müracaat alacaklı amme
idaresince uygun görülmek şartıyla, satış için 7 günlük bir ilan yapılarak
gayrimenkul 95.madde hükümleri dairesince en çok artırana ihale olunur”.
İstekli çıkmadığı takdirde tahsil dairesi hacizli malı uygun gördüğü
zamanlarda satışa çıkarabilir. İhalenin yapılamaması durumunda izlenecek
yolu açıklayan 96.maddeden anlaşıldığı üzere üçüncü artırmanın
yapılabilmesi için, taşınmazın tekrar sanki ilk defa satışa çıkarılıyormuş gibi
ilan edilmesi gerekmektedir. Üçüncü arttırmada ilk artırmanın tabi olduğu
şartlar aynen uygulanacaktır. Hatta bu durumda üçüncü arttırmadan sonra
tekrar bir artırma yoluna dahi gidilebilecektir. Hacizli gayrimenkul idarece
uygun görülen zamanlarda tekrar ihaleye çıkarılmadan önce hem borçlunun
hem de alacaklı amme idaresinin menfaatlerinin korunması açısından
satıştan önce değerindeki değişmeyi tespit edebilmek için gayrimenkule
Serim, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü
95
yeniden değer tespitinin yapılması ve yeni değerinin satışa esas alınması
yoluna gidilmektedir. Tahsil zamanaşımı süresince gayrimenkulün satışı
gerçekleşmezse veya teferruğ edilmezse bu sürenin sonunda taşınmaz kamu
borçlusuna geri verilir.
3. İHALENİN TARAFLARI AÇISINDAN ÖNEM
ARZEDEN HUSUSLAR
6183 Sayılı Kanun’da gayrimenkul ihalesinde taraflardan biri bizzat
amme alacaklısı olan amme idaresi diğeri ise aşağıda etraflıca açıklanacağı
üzere medeni haklarını kullanma ehliyeti(fiil ehliyeti) olan herkesdir. Bu
şahıslara satışa katılma ve arttırma yapma imkânı tanınmıştır. Kuru’ya göre
“vekilin, müvekkili(temsil ettiği kişi) adına arttırmaya katılabilmesi ve pey
sürebilmesi için, vekâletnamesinde bu konuda özel yetkisinin bulunması
gerekir. Fakat Yargıtay, genel vekâletname ile vekil tayin edilmiş olan
(genel) vekilin, müvekkili adına arttırmaya katılabileceği ve pey
sürebileceği, genel vekâletnamede bu konuda özel yetki bulunmasına gerek
bulunmadığı görüşündedir.”(Kuru, 2006:569) Taşınmazların ihalesinde
mülkiyet alıcıya geçtiği anda maldaki hasarlarda alıcıya geçmiş olur.
İhaleden sonra fakat malın tesliminden önce malda meydana gelecek
hasarların neticesine de alıcı katlanmak durumundadır. (Örneğin: Satılan bir
dairenin üst katındaki dairenin su borularındaki ya da rezervuarındaki sızıntı
neticesinde mutfak veya banyo tavan ve duvarlarında ortaya çıkan hasarı
malı satan gelir idaresi tazmin etmek durumunda değildir.)
İhale neticelenip kesinleştikten sonra alıcı tarafından ödenecek satış
bedeline dâhil unsurlar damga vergisi, tapu alım harcıdır. Satışı
gerçekleştiren tahsil dairesi tarafından ise satış bedeli üzerinden katma değer
vergisi ödenir. Alacaklı olan amme idaresi tahsil dairesinin yanı sıra hacze
katılmış bir alacaklı aynı zamanda alıcı olursa, bu kişi malı aldığı için
ödeyeceği ihale bedelinden alacaklı olarak kendisine ödenecek olan rakamı
düşerek ihale bedelini öder.
Gayrimenkulün ayrılabilir nitelikteki kısımlarının satılması halinde
(örneğin hacizli bir fabrikanın içindeki makinelerin satılması halinde) satış
sonucu elde edilen tutar, kamu alacağını rüçhanlı alacakları ve alıcı
tarafından ödenmesi gereken satış bedeline dâhil unsurların toplamını
karşılıyorsa, gayrimenkulün tamamı ya da ayrılabilir nitelikteki diğer
kısımları, borçlunun isteği olmadıkça satılamaz. Tersi durum; ihalenin feshi
nedenidir. Satış kural olarak icra takibini yürüten vergi dairesi müdürlüğü
bünyesinde oluşturulan satış komisyonu başkanlığı tarafından yapılır,
ihalenin feshi konusunda yetkili icra mahkemesi de, gayrimenkulün
bulunduğu yer icra mahkemesidir. “Bilindiği gibi, satış bedelinin
ödenmemesi halinde de ihalenin feshi söz konusu olur, bu fesihte yetkili
U.Ü. İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi Cilt XXIX, Sayı 1
96
makam satış komisyonudur. Ancak, anılan 99.madde hükmündeki fesih;
hukuka, kanuna aykırı bir ihale olması halinde istenecek olan fesihtir ve
karar verecek makam icra tetkik merciidir. Bu iki fesih birbiriyle
karıştırılmamalıdır.”(Çelik,2002:221)Gayrimenkul satış bedelinin tahsiline
ilişkin hüküm gereğince 6183 Sayılı Kanun’da “97’nci maddede düzenlenen
bedelin ödenmemesi nedeniyle ihalenin feshi bu anlamda fesih olmayıp
artırmanın bozulması niteliğinde idari bir işlemdir. 99’uncu maddede
düzenlenen fesih ise taşınmaz üzerinde hak sahibi olanlar ya da olduğunu
iddia edenler tarafından yargıdan istenen fesihtir.”(Yılmaz,2006:985)
Eğer, ihaleye konu hacizli gayrimenkul başka bir ildeki borca
karşılık o ildeki vergi dairesi adına niyabeten satılıyorsa gayrimenkulün
bulunduğu yerdeki icra mahkemesi ihalenin feshinin istenebileceği
mahkemedir.
İcra ve iflas Kanunu’nun 134.maddesine göre ihalenin feshini isteme
süresi ihale gününden(ihale tarihinden) itibaren başlayan yedi gündür.
Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkındaki Kanun’un 99.maddesine göre
ise ihalenin ilgililere tebliğ tarihi şikâyet için belirlenmiş olan yedi günlük
süreye başlangıç sayılır. İcra ve İflas Kanunu’na göre ihalenin feshini isteme
süresi kendisine satış ilanı tebligatı yapılmamış olan ilgili için ihaleyi(satış
işlemini) öğrendiği tarihten itibaren işlemeye başlar. 6183 sayılı Kanun’a
göre ilgilinin satış işlemini öğrenmesi ihalenin feshini talep edebilmesine
ilişkin süreyi başlatmaz. Sürenin başlaması için ihaleye ilişkin tebligatın
ilgiliye yapılması şartı vardır. İcra ve İflas Kanunu itiraz süresini
genişleterek ihalenin feshine ilişkin itiraz süresinin kullanılması konusunda
daha esnek davranmış hata ve fesat hususlarını sonradan öğrenme
durumlarında yedi günlük ihalenin feshini isteme süresini ihale tarihinden
değil bunların öğrenilmesi tarihinden itibaren başlatmıştır. Bir seneyi
geçmeyeceği şeklinde de bu süreyi sınırlandırmıştır. “Satış ilanı tebliğ
edilmemiş veya satılan malın esaslı vasıflarındaki hataya veya ihalede
fesada bilahare vakıf olunmuşsa(sonradan öğrenilmişse) şikâyet müddeti
ıttıla (öğrenme) tarihinden başlar. Şu kadar ki, bu müddet ihaleden itibaren
bir seneyi geçemez.” (2004 S.K., İcra ve İflas Kanunu, Md.134/6, Resmi
Gazete,19.06.1932 tarih, 2128 sayılı) Yani bir yıl geçtikten sonra ihalenin
feshini artık istemek mümkün olmaz.
İhalenin feshi iddiası tanık dâhil her türlü delil ile ispat edilebilir. Bir
kişinin ihalenin feshini isteyebilmesi hukuki yararının bulunması şartına
bağlanmıştır. Bunu ileri sürebilmesi içinde ihaleye bağlı olarak menfaatini
ihlal eden ve ihalenin feshine konu edilebilecek somut bir yolsuzluğun
varlığı gereklidir.
Hukukî yararı bulunmak şartıyla alacaklı kamu idaresi ve diğer
alacaklılar (gayrimenkulün satışını istemiş olsun olmasın, tüm haciz ve
Serim, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü
97
ihtiyati haciz alacaklıları), alıcı, arttırmaya katılmış ve pey sürmüş olan
kişiler, tapu sicilindeki ilgililer, borçlu, borçlu adına vekili, borçlunun kefili,
müflis, gayrimenkulün hissedarları, irtifak hakkı sahipleri, ipotek
alacaklıları, tapu siciline şerh verilmiş olmak kaydıyla, ön alım ve geri alım
hakkı sahipleri, taşınmaz satış vaadi alıcısı, ihaleye katılanlar, ihaleye
katılması engellenenler, ihaleye katılmak istemekle beraber usule aykırı bir
işlem sebebiyle ihaleden haberdar olamayanlar vb. ihalenin feshini
isteyebilir.
İhalenin feshi davası açılması dolayısıyla ödenen satış bedelinin,
muteber bir banka teminatı karşılığında alıcıya iade edilmesi 6183 sayılı
yasa gereği mümkün değildir. Çünkü 6183 Sayılı Kanun’a göre yapılan
takipte alacaklının amme idaresi olması dolayısıyla ihalenin feshi halinde
gayrimenkul elinden alınacak olan alıcının ödediği satış bedelini geri
alabilmek için alacaklıları ayrı ayrı takip zorunluluğunun olmaması
nedeniyle kanun koyucu, alıcıya başkaca bir güvence verilmesine ihtiyaç
duymamış bu konuda İcra ve İflas Kanunu’nda yer alan düzenlemeye paralel
bir hükme A.A.T.U.H.Kanun’da yer vermemiştir. (İstanbul Vergi Dairesi
Başkanlığı Mükellef Hizmetleri Tahsilat Grup Müdürlüğü, 2006:440)
Gayrimenkule ilişkin kıymet takdirinin taşınmazın gerçek değerini
yansıtıp yansıtmadığı hususunu satışa çıkarmadan önce gözden geçirmek
gerekir. Şiddetli enflasyon dönemlerinde taktir edilen değer süratle aşınacağı
gibi, ekonomik kriz ve resesyon dönemlerinde yapılan kıymet taktirleri de
düşük olacaktır. Yeniden kıymet takdiri istenmesinde kamu yararı
vardır.6183 sayılı kanunda bu konuda bir düzenleme yer almamakta
uygulamada İcra ve İflas Kanunu’ndaki düzenlemeye riayet edilmektedir.
İcra ve İflas Kanunu’nun 128.maddesinde değişiklik öngören hüküm
gereğince “kesinleşen kıymet takdirinin yapıldığı tarihten itibaren iki yıl
geçmedikçe yeniden kıymet takdiri istenemez. Ancak, doğal afetler ve imar
durumundaki çok önemli değişiklikler meydana getiren benzer hallerde
yeniden kıymet takdiri istenebilir.”(5092 S.K., İcra ve İflas Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun, Md.2, Resmi Gazete, 21.02.2004 tarih,
25380 sayılı) Yeniden kıymet takdiri istenmeden taşınmaz satılırsa, taşınmaz
satış komisyonunca takdir edilen değerin üzerinde satılsa bile, ihalenin
feshini istemekte hukukî yarar vardır.
İhalenin ilgililere tebliğ tarihinden itibaren şikâyet için geçerli olan
sürede ihaleye taraf olanlarca ihalenin feshi istenmemişse ihale kesinleşir ve
gayrimenkulün alıcı adına tescil edilmesini sağlamak amacıyla tapu sicil
müdürlüğüne yazı yazılır. Bu hususa ilişkin olarak bir yüksek yargı organı
kararında
“6183 sayılı Yasanın 99. maddesindeki, <Tescil için tapu
dairesine yapılacak tebligat şikayet için muayyen müddetin
U.Ü. İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi Cilt XXIX, Sayı 1
98
geçmesinden ve eğer şikayet edilmişse şikayetin intacından sonra
yapılır.> İçerikli düzenleme karşısında, 6183 sayılı Yasa uyarınca
yürütülen takip sürecinde, hacizli taşınmazların satışına ilişkin
ihalenin, süresinde açılan dava nedeniyle ihalenin kesinleşmediğinin
01.03.2004 tarihi itibariyle Kurum tarafından bilindiği halde, aynı
tarihte tapu sicil müdürlüğüne ihale sonucuna göre tescil gereğini
belirtir yazı yazılması ve bu yazıya dayalı olarak 08.03.2004
tarihinde taşınmazın ihale olunan adına tesciline yol açılması
işleminin, ihale kesinleşmeden gerçekleştirildiği için usul ve yasaya
aykırı olduğu yönü gözetilmeksizin yazılı şekilde davanın reddine
karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
“denilmiştir. (Yrg. 10.HD.,01.03.2005 tarih, E:9086 K:1982)
Taşınmaz mülkiyetinin kazanılması tescille olmakla beraber, alıcı
kendisine gayrimenkul ihale edildiğinde mülkiyetin intikali de (ihaleye itiraz
olmayacağı varsayımı altında) kendiliğinden gerçekleşir.(6183 S.K., Resmi
Gazete,28.07.1953 tarih ve 8469 sayılı, Md.99) Bu düzenleme 4721 sayılı
Türk Medeni kanunu’nun 705inci maddesine paralellik göstermektedir.
Şöyle ki; “…Miras, mahkeme kararı, cebri icra, işgal, kamulaştırma halleri
ile kanunda öngörülen diğer hâllerde, mülkiyet tescilden önce kazanılır.
Ancak, bu hâllerde malikin tasarruf işlemleri yapabilmesi, mülkiyetin tapu
kütüğüne tescil edilmiş olmasına bağlıdır.” (4721 S.K., Türk Medeni
Kanunu, Resmi Gazete, 08.12.2001 tarih, 24607 sayılı, Md.705)
Taşınmaz adına tescil edilen alıcı, taşınmazı başka bir kişiye
devrederse ve devralan üçüncü kişi bu kazanımında iyi niyetli ise, ihalenin
feshini gerektiren yolsuzluk var olmasına rağmen devralan üçüncü kişi
tarafından bilinmiyorsa, kazanımı geçerlidir, icra mahkemesinde ihalenin
feshinin talep edilmesi, taşınmazı devralan iyi niyetli kişiyi etkilemez. (4721
S.K., Türk Medeni Kanunu, Resmi Gazete, 08.12.2001 tarih, 24607 sayılı,
Md.1023) “Ayni hak yolsuz olarak tescil edilmiş ise bunu bilen veya bilmesi
gereken üçüncü kişi bu tescile dayanamaz…Böyle bir tescil yüzünden ayni
hakkı zedelenen kimse, tescilin yolsuz olduğunu iyi niyetli olmayan üçüncü
kişilere karşı doğrudan doğruya ileri sürebilir.” (4721 S.K., Türk Medeni
Kanunu,Resmi Gazete, 08.12.2001 tarih, 24607 sayılı, Md.1024) Bu
durumda taşınmazı devralan iyi niyetli olmayan üçüncü kişiye karşı genel
mahkemelerde tapu iptali davası açılabilir. Tapu iptali davasına bakan genel
mahkeme, icra mahkemesindeki ihalenin feshi talebinin sonuçlanmasını
beklemelidir. İhalenin feshi talebi reddedilirse ve karar kesinleşirse, genel
mahkeme, başka bir hususu incelemeden, tapu iptali davasının reddine karar
verir. İhalenin feshine karar verilirse ve karar kesinleşirse, genel mahkeme,
davalının taşınmazı iyi niyetle iktisap edip etmediğini incelemeye
başlayacaktır. (Kuru, 2006:617)
Serim, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü
99
4. GAYRİMENKUL İHALELERİNDE VERGİYİ
DOĞURAN OLAY VE MATRAHIN TESPİTİ
Genel olarak bir taraftan makalemizin amacının amme alacağını
zamanında tam ve eksiksiz sağlayabilmek için ihale ve ihalenin feshi
müessesesindeki eksikliklerin nasıl giderilebileceğini ortaya koymak olduğu
göz önüne alındığında, diğer taraftan kendisine ihalenin verildiği şahıslarla
bağlantılı olarak vergiyi doğuran olayın ve matrahın tespiti de önem arz
etmektedir.
Gayrimenkulün cebri icra ile satışı neticesinde, gayrimenkul
kendisine ihale edilen alıcı açısından vergiyi doğuran olayın ne şekilde ve ne
zaman meydana geldiğini ve matrahın nasıl tespit edildiğini açıklamaya
çalışalım.
4.1. Katma Değer Vergisi Yönünden İhalenin Feshinin
İstenmemesi Halinde Vergiyi Doğuran Olayın Tespiti
Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un
97.maddesine göre satış bedelinin ödenmesi için alıcının derhal veya idarece
verilen mühlet içinde, satış bedelini ödememesi halinde, ihale kararı kaldırılır
(fesh edilir) kuralına yer verildiğinden, vergiyi doğuran olay, -satış bedelinin
yatırılmasıyla- ihalenin ortadan kaldırılması olasılığının kalktığı tarihte ortaya
çıkmaktadır. Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 23. maddesinde, “müzayede
salonlarında yapılan satışlarda kesin satış bedeli”nin verginin matrahını
oluşturacağı ifade edilmiştir.(3065 S.K., Katma Değer Vergisi Kanunu,
Resmi Gazete, 02.11.1984 tarih, 18563 sayılı) Vergiyi doğuran olay kesinlik
kazandığında verginin matrahı da kesinlik kazanır.
Fakat alıcı tarafından satış bedelinin, tebliğden itibaren 7 günlük
ihalenin feshini isteme süresi bitmeden önce yatırılması halinde, ihale işlemi,
bu 7 günlük fesih isteyebilme sürenin sonunda kesinleşecektir ve vergiyi
doğuran olay meydana gelecektir.
Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un
99.maddesinde ihalenin feshinin istenilebilmesi için 7 günlük süre tespit
edildiğinden, vergiyi doğuran olay bu sürenin itirazsız bitiminde meydana
gelir.
4.2. Katma Değer Vergisi Yönünden İhalenin Feshi Davalarında
Vergiyi Doğuran Olayın Tespiti
Eğer ihalenin feshi talep olunmuşsa bu talebi sonuçlandıran
mahkeme kararının kesinleştiği tarihte vergiyi doğuran olay meydana gelir.
Satış bedelinin, ihalenin kesinleşmesi tarihinden önce vergi dairesi veznesine
yatırılması halinde de verginin beyan ve ödenmesi zamanında bir değişiklik
U.Ü. İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi Cilt XXIX, Sayı 1
100
olmayacaktır. Ancak ihalenin feshinin talep edilmesi halinde vergiyi doğuran
olay, kesin satış bedeli yani vergiye esas olacak matrah mahkeme kararının
kesinleşme tarihinde kesinlik kazanacağından dolayı tahsil edilen verginin
mükellefçe talep edilmesi halinde iadesi gerekir. Uygulamada bu şekilde
tahsil edilip vergi dairesine ödenen verginin iadesi talebiyle, alıcılar
tarafından icra mahkemesinde değil, 2576 Sayılı Kanun’un (2577 S.K., İdari
Yargılama Usulü Kanunu, Resmi Gazete 20.01.1982 tarih, 17580 sayılı) 6.
maddesine göre, vergi mahkemelerinde dava açılması gerekir. (23 Seri No.lu
Katma Değer Vergisi Genel Tebliği (B) bölümü, Resmi Gazete, 18.07.1986
tarih, 19168 sayılı) gereksiz yere veya fazladan ödenen “…vergileri
yüklenen kişilerin katma değer vergisi mükellefi olması halinde bu vergileri
vergiye tabi faaliyetleri üzerinden hesaplanan katma değer vergilerinden
indirebilmeleri mümkün olduğundan, vergi dairesince bir iade işlemi
yapılmasına gerek bulunmamaktadır. ….Yersiz veya fazla uygulanan
vergilere muhatap olanların indirim hakkına sahip olmadıklarının tespiti
halindeyse, bu vergilerin Vergi Usul Kanunu hükümleri uyarınca hak
sahiplerine verilmek üzere mükellefe iade edileceği belirtilmiştir.” Bu
durumda ödenen KDV’nin alıcıya iadesi icap eder.“Cebri icra yoluyla
satışta, ihalenin iptali için dava açıldığında, satış kesinleşmemiş olduğu için,
taşınmaz ihale bedeline ilişkin katma değer vergisinin ödenmediği ileri
sürülerek ödeme emri düzenlenemez” (Dan.11.D.,28.03.1996 tarih, E.19004,
K.1266, Özbalcı, 2001:839- Muşul, 2004:255) İhale işlemi gerçekleştikten
sonra, ihalenin feshi davası açıldığında ve davanın neticesinde verilen
kararla ihalenin feshi talebinin reddi kesinleştiğinde vergiyi doğuran olayın
bu kararla tekemmül ettiğinin kabulü gerekir. Bu nedenle ihale yapıldıktan
sonra alıcı tarafından KDV ödenmediği için eğer ihalenin feshi davasına
ilişkin mahkeme kararının ihalenin feshi şeklinde kesinleştiği tarihten önceki
süre için hesaplanıp Katma Değer Vergisi’nin tahsili amacıyla düzenlenen
bir ödeme emri varsa iptali gerekir. (Dan. 11. D., 11.11.1998 tarih, E.4398,
K.3892)
Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 2/1.maddesine (3065 S.K., Katma
Değer Vergisi Kanunu, Resmi Gazete, 02.11.1984 tarih, 18563 sayılı) göre
teslim, bir mal üzerindeki tasarruf hakkının malik veya onun adına
hareket edenlerce, alıcıya veya adına hareket edenlere devredilmesidir.”
Aynı Kanun’un 10/a.maddesine (3065 S.K., Katma Değer Vergisi Kanunu,
Resmi Gazete, 02.11.1984 tarih, 18563 sayılı) göre ise vergiyi doğuran
olayın meydana gelmesi mal teslimi ve hizmet ifası hallerinde, malın teslimi
veya hizmetin yapılması ile gerçekleşir. Amme Alacaklarının Tahsil Usulü
Hakkındaki Kanun’un 99.maddesine göre “satış komisyonu tarafından
gayrimenkul kendisine ihale edilen alıcı o gayrimenkulün mülkiyetini iktisap
etmiş olur.” Yukarıda da belirtildiği gibi 4721 sayılı Türk Medeni
kanunu’nun 705inci maddesine göre cebri icra yoluyla satış gerçekleştiğinde
Serim, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü
101
mülkiyet tescilden önce kazanılır. Mülkiyeti satıştan sonra ve tescilden önce
kazanılan gayrimenkulün alıcıya teslimi ile alıcı için gayrimenkulün
üzerinde temliki tasarrufta bulunabilme hakkını elde etme imkânı hemen
gerçekleşmez.
Burada gayrimenkulün mülkiyeti yapılan satış sonucunda mal
kendisine ihale edilen alıcı tarafından kazanılmaktadır. Fakat ihale işlemine
ilişkin idari prosedüre aykırılık tespiti halinde satış komisyonu satışı iptal
edeceğinden veya icra tetkik merciinden şartların oluşması halinde ihalenin
feshi talep edilebileceğinden, bu durum ortadan kalkana kadar ihale
kesinleşmemektedir. Bu nedenle ihale hukuken kesinleşene kadar tapuya
alıcı adına gayrimenkulün tescil edilmesi de yasal olarak mümkün değildir.
KDV gayrimenkul alıcıya ihale edildiği anda doğmaz. KDV yi doğuran mal
tesliminden bahsedebilmemiz için gayrimenkulün alıcı adına tapuya tescil
edilebilir hale gelmesi gerekir. Yani ihale işleminin itirazsız kesinleşmesi
gerekir. Mal teslimi bu tarihte kesinleştiği için KDV de bu tarihte doğar. Bu
aşamadan sonra alıcı kendi adına gayrimenkulü tapuda tescil ettirmeyi
savsaklasa ve daha ileri bir tarihte tescil ettirse bile vergiyi doğuran olayın
tescil tarihinde değil, gayrimenkulün tapuya tescil edilebilir hale geldiği
tarihte doğduğu dikkate alınmalı mükellefin bir ölçüde vergi ödemekten
kaçınması önlenmelidir. İhale yoluyla yapılan satışlarda gayrimenkulün
kesin satış bedeli, verginin matrahını teşkil eder.
Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 8. maddesine, göre mal teslim
edenler ve hizmet ifa edenler Katma Değer Vergisinin mükellefidir. (3065
S.K., Katma Değer Vergisi Kanunu, Resmi Gazete, 02.11.1984 tarih, 18563
sayılı) İcra takibi neticesinde yapılan satışlarda verginin mükellefi, satışı
gerçekleştiren alacaklı amme idaresi tahsil dairesidir. Verginin beyanı ve
ödenmesi de bu dairelerce gerçekleştirilir. Kesin satış bedeli üzerinden
Katma Değer Vergisini verginin mükellefi olan satışı yapan vergi dairesi
öder.
4.3. Damga Vergisi Yönünden Vergiyi Doğuran Olay
Gayrimenkul malların cebri icra ile satışı ve devri sonucu damga
vergisi doğar. Damga vergisi ihale bedelinin içinde değerlendirilmez. İhale
bedeli üzerinden hesaplanmalıdır. “Mal ve hizmet alımları ile ilgili olarak
düzenlenecek ihale kararları, sözleşme ve diğer kağıtlarda, …. 1. Damga
vergisinin katma değer vergisi hariç olmak üzere sadece işin bedeli
üzerinden hesaplanması, 2. Katma değer vergisi dâhil edilerek düzenlenen
kâğıtlardan alınması icap eden damga vergisinin ise katma değer vergisi
tutarı düşüldükten sonra kalan meblağ üzerinden hesaplanması
gerekmektedir.” (30 Seri No.lu Damga Vergisi Genel Tebliği Resmi
Gazete,29.1.1997 tarih ve 22892 sayılı) Genel Tebliğden de anlaşılacağı
U.Ü. İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi Cilt XXIX, Sayı 1
102
üzere, ihale kararlarında damga vergisinin KDV hariç matrah üzerinden
hesaplanması icap etmektedir. Ayrıca Damga Vergisi Kanunu’nda Katma
Değer Vergisi’nin de matraha gireceği yolunda açık bir hüküm
bulunmamaktadır. Danıştay’ın bu konuda sürekli hale gelmiş çeşitli dava
dairelerinin verdikleri kararlarda da “damga vergisinin, sözleşmede yazılı
ihale bedeline, hesaplanan Katma Değer Vergisi’nin ilavesi suretiyle tarh
edilmesinin, vergiden vergi alınması sonucunu doğuracağı” ifade edilmiştir.
(Dan.7.D, 12.11.1992 tarih, E. 3626, K.5561) Uygulamada, 30 seri nolu
Damga Vergisi Genel Tebliğine ve Danıştay içtihatlarına uygun olarak
“gayrimenkul malların satışı ve devri sonucu düzenlenen satış tutanağından
binde 7.5 nispetinde Damga Vergisi tahsil edilir.”(Maliye Bakanlığı Gelir
İdaresi Başkanlığının 21.07.2008 tarih 72659 sayılı yazıları) Damga
Vergisinin borçlusu ihale üzerinde kalan kişidir. Danıştay’ın bir kararında
konuya şu şekilde açıklık getirilmiştir. “İhaleye ilişkin damga vergisinin
mükellefinin ihale kararında imzası olan ihale makamı, dolayısıyla Adalet
Bakanlığı olmasına karşın; yine aynı madde uyarınca ihale makamının resmi
daire olması nedeniyle, söz konusu ihale kararına ait damga vergisinin, ihale
üzerinde kalan kişiden istenilmesi gerektiği hususunun da göz önünde
bulundurulması zorunludur.” (Dan.,7.D., 28.11.2007tarih, E.1006,K.5030)
4.4. Matraha Dâhil Olmayan Bir Unsur: Tellâliye Harcı
Belediye Gelirleri Kanunu’nun (2464 S.K., Belediye Gelirleri
Kanunu, Resmi Gazete, 29.5.1981 tarih, 17354 sayılı) 67. maddesinde
“Belediye sınırları ve mücavir alanlar içinde belediyelere ait hal, balıkhane,
mezat yerleri ve ilgilisinin isteğine bağlı olarak belediye münadisi veya
tellâlı bulunduran sair yerlerde, gerçek veya tüzel kişiler tarafından her ne
surette olursa olsun her çeşit menkul ve gayrimenkul mal ve mahsullerin
satışı tellâllık harcına tabiidir.” Hükmüne yer verilmiştir.
Söz konusu Kanun’un anılan maddesinden de anlaşılacağı üzere
satış komisyonu aracılığıyla yapılan gayrimenkul satışları tellâliye harcının
kapsamına girebilmektedir. Yine aynı maddede belediyeye ait olmayan satış
yerlerinde ilgilisinin isteğine bağlı olarak belediye münadisi veya tellâlı
bulundurulacağı belirtildiğinden, gayrimenkulün satışını yapan vergi dairesi
satış komisyonunu belediyeden bu hizmeti alıp almama konusunda tercihte
bulunabilme imkânına sahiptir. Böyle bir hizmet talep edilmişse tellâllık
harcının aranılacağı yine aynı maddeden açıkça anlaşılmaktadır. Satış
komisyonu aracılığıyla yapılan satışlarda belediyeden tellâl ve münadi
bulundurulmasının istenmemesi halinde tellâliye harcı da doğmayacaktır.
Belediye Gelirleri Kanunu’nun 68.maddesinde tellâllık harcını, mal ve
mahsullerini satan gerçek veya tüzel kişilerin ödemekle mükellef oldukları
belirtilmektedir. Bu ifadeden gayrimenkulü satan vergi dairesinin telalık
Serim, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü
103
harcını ödeyeceği anlaşılmaktadır, fakat bu ödemeyi yaparken
gayrimenkulü satılan gerçek veya tüzel kişiden (gayrimenkulün gerçek
malikinden) tahsil ederek ödemesi gerekmektedir. Tellâliye harcının
gayrimenkulü ihale sonucunda satış komisyonundan alan gerçek veya tüzel
kişiden tahsil edilmesi ise yasa gereği mümkün değildir. Böyle bir tahsilât
yapılmışsa tahsil edilen meblağın iadesi gerekir. Anılan Kanunun 71.
maddesinde ise harcın belediyelerce görevlendirilecek yetkililer tarafından
makbuz karşılığı tahsili esası getirildiği ifade edilmiştir. “Satışı
gerçekleştiren amme idaresi tahsil dairesince yapılan satış masrafları,
belediyeye ödenen tellâliye harcı vb. giderler, vergi matrahının
belirlenmesinde dikkate alınmaz. Ayrıca tahsil edilir.” (Maliye Bakanlığı’nın
25.3.1994 tarih ve 2601001-562/40455 Sayılı Özelgesi)
5. İHALENİN FESHİ KAVRAMININ VERGİ TAHSİL
SİSTEMİMİZE DÂHİL OLMASINI GEREKTİREN
NEDENLER
İhalenin feshi konusunu incelemekteki amacımız bu müessesenin
alacaklı amme idaresi ve borçlu vergi mükellefi açısından ortaya çıkarttığı
sonuçları inceleyerek bu husustaki eksikliklerin giderilmesi için çözüm
önerisi (yeni bir bakış açısı) getirmektir. Çünkü bu müessesenin sağlıklı
işletilememesi alacaklı amme idaresinin alacağına geç ulaşmasına pek çok
hususi prosedürün boş yere tekrarlamasına zaman kaybına, usul ekonomisi
açısından maddi kayıplara neden olmaktadır. Borçlu açısından alacağın
tahsil anına kadar gecikme zammı ve/veya gecikme faizi, diğer amme
alacakları için ise tahsil anına kadar gecikme zammının işlemeye devam
etmesi sonucunu yaratır. Borçlu açısından sürecin uzaması psikolojik
maliyette yaratır. Sonuçta tahsil süresi ne kadar uzasa da tahsil ya da teferruğ
ile sonuçlanacaktır.
Hükümetin 1953 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisine teklif ettiği
Kamu Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun Tasarısında ihalenin
feshine ilişkin bir hükme yer verilmemiş tasarıda 168.madde olarak ihale
edilen gayrimenkulün tescil usulüne ilişkin bir hükme yer verilmiştir.(Kamu
Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun Tasarısı,1988:826). Türkiye
Büyük Millet Meclisi Geçici komisyon Raporunda tasarıdaki tescile
ilişkin168.maddenin tamamen kaldırıldığını ve yerine ihalenin neticesi ve
tescile ilişkin bir hükmün 99.maddede İcra ve İflas Kanunu’nun
134.maddesiyle benzeş (mütenazır) hükümler konularak yeniden
düzenlendiğini tespit ediyoruz. Buna neden gerek duyulduğu tasarının
maddeleri üzerinde yapılan hüküm ve ifade değişikliklerine ilişkin III.
kısımda ayrıntılı olarak ve o günün hukuk dilindeki kelimelerle
açıklanmıştır. Biz burada kanun maddesinde tescile ilişkin düzenlemenin
U.Ü. İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi Cilt XXIX, Sayı 1
104
fesih ve tescil şeklinde genişletilmesinin gerekçesini bugün kullanılan
kelimelerle sadeleştirerek aktaracak olursak. (T.B.M.M. Geçici Komisyon
Raporu,1988:801) aşağıdaki şekilde sıralayabiliriz:
- Danıştay İçtihatı Birleştirme Kurulunca verilen bir karara göre
Tahsili Emval Kanun’u gereğince yapılan satışlardaki yolsuzluk sebebiyle
fesih(bozma) iddialarını adalet mahkemeleri** (burada kastedilen icra tetkik
merci) incelemekle görevlidir. Bu suretle İcra ve İflas Kanunu gereğince
yapılan satışlarda yolsuzluk ve fesih sebep ve süresinden başka ve fazla fesih
imkânları ortaya çıkmaktadır.
- İcra ve İflas Kanunu’nun 134.maddesi gereğince ihale aleyhine
ihale günü başlangıç olmak üzere (7) gün içinde şikayet yolu ile İcra
mahkemesine fesih talebinde bulunmak ve verilen kararı (10) gün içinde
temyiz etmek mümkündür. Bu (17) günlük süre geçirilirse artık ihalenin
feshi hakkında hiçbir yere müracaat edilemez ve bu süre içinde veya süre
geçtikten sonra icradaki satış aleyhine mahkemelerde fesih davası açılamaz.
Tahsili Emval Kanununda böyle açıklık olmadığından içtihatı birleştirme
kararı gereğince tahsili emval satışlarından doğmuş yolsuzluk iddiası ile
fesih talebi genel zamanaşımı süresi olan (10) senelik süre içinde dava
konusu olagelmiş ve birçok ihaleleri beş altı senelik bir zaman geçtikten
sonra dahi mahkemeler feshederek kamu borçlularına iade etmiştir.
- Kanundaki boşluktan dolayı tahsili emval satışından gayrimenkul
satın alanların satın aldıkları mallar üzerindeki mülkiyet ve tasarruf hakları
uzun süre ne yapılacağı kestirilemeden kalmış ve ihaleleri feshedilip satın
aldıkları mallar ellerinden alınanlar aradan geçen süre zarfında meydana
gelen büyük fiyat farkları sebebiyle büyük zarara uğramışlar ve Hazine
aleyhine dava açmak zorunda kalmışlar ve cezai hükümlerde almışlardır.
- İcradan gayrimenkul alanlar için olan şikayet gayet kısa bir sürede
(17) gün sonuçlandırıldığı halde, tahsili emval satışından gayrimenkul
alanlar senelerce sürebilen bir dava ile (9) sene geçtikten sonra bile ihalenin
feshi tehdidine maruz bulunmaktadırlar. Bu yön hem hazine hem de müşteri
olan vatandaşın aleyhine olup mülkiyet istikrarına da engel olduğundan
tasarıda teklif edilen 168nci madde kaldırılmış ve yerine İcra ve İflas
Kanunu’nun 134.maddesi ile tamamen benzeş hükümler konulmuştur.
Böylece icradan gayrimenkul alanlarla, Tahsili Emval satışından mal alanlar
arasındaki eşitlik temin edilmiştir.
-İçtihatı birleştirme kararı tahsili emval satışını adli kazaya tâbi
tuttuğuna göre bu adli kazanın yalnız (icra tetkik mercileri) ve (temyiz icra
** Adalet mahkemeleri kapsamına adli yargı kapsamına giren mahkemeler girmektedir. Sivil
Yargıda bunlar; (genel mahkemeler: sulh hukuk, sulh ceza, asliye hukuk, asliye ceza, ağır
ceza), (özel mahkemeler: çocuk mahkemesi,aile mahkemesi,ticaret mahkemesi,iş
mahkemesi,basın mahkemeleri,icra tetkik mercii)dir.
Serim, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü
105
ve iflas dairesi) olduğu da açıkça söylenmek suretiyle bütün ihtilaf noktaları
ortadan kaldırılmıştır.
6. İHALENİN FESHİNİN NEDENLERİ
İhalenin feshine ilişkin taleplerin gerekçelerini kanunda sayılan
nedenler ve yargı ve doktrin tarafından genişletilmiş nedenler olarak iki
ana grupta toplayabiliriz
6.1. Kanunda Sayılan Nedenler
Gayrimenkul ihalelerinin fesih nedenlerine ilişkin olarak Amme
alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanun’da açık bir hükme yer
verilmemiştir. İhalenin feshi nedenlerine ilişkin düzenlemelere İcra ve İflas
Kanunun 134.maddesinde yer verilmiştir.(2004 S.K., İcra ve İflas Kanunu,
Resmi Gazete, 19.06.1932 tarih, 2128 sayılı, 3494 S.K., Resmi Gazete,
25.11.1988 tarih, 20000 sayılı) İhaleni feshi konusunda feshe ilişkin süreler
hariç tutulduğunda iki kanunun (A.A.T.U.H.K ve İ.İ.K) hükümleri birbiriyle
açıkça çelişkili olmadığından bir arada değerlendirilebilir. İhalenin bozulma
nedenleri konusunda İcra ve iflas Kanunu’nun 134.maddesi Borçlar
Kanununun 226. maddesinde (818 S.K., Borçlar Kanunu, Resmi Gazete,
29.04.1926 tarih, 359 sayılı) yazılı, nedenlere atıfta bulunmuştur.
-Satış İlanının Tebliğ Edilmemiş Olması
Satışın ilgililere (borçluya, tapu sicilinde kaydı bulunanlara ve pey
sürerek ihaleye iştirak etmek isteyenlere) tebliği anlamına gelen ilanının
yapılmamasıdır. Özellikle borçluya tebligat konusunda verilmiş bir yüksek
yargı organı kararında “Gayrimenkul satış ilanının bir örneğinin borçluya
tebliğ edilmemesi halinde, satış işleminin kanuna uygun olduğundan
bahsedilemez.” denilmiştir. (Dan. 4.D.,02.06.1998 tarih, E.7, K.2376 sayılı
kararı) Alacaklı zaten satışı gerçekleştiren amme idaresi olduğundan kendisi
aynı zamanda tebliği yapan durumundadır.
“satış ilanının bir örneğinin 6183 sayılı Yasanın 93/son
maddesi uyarınca borçluya tebliğ edilmemiş olması; ihalenin
yapıldığı saatin ve ihalenin gerçekleştiği koşulların ihale tutanağında
belirtilmemesi yanında, aynı Yasanın 94/son maddesi uyarınca ihale
kararının da tebliği gereğine uyulmaması ve tebligat yapılmamasına
karşın 6183 sayılı Yasanın 99. maddesi uyarınca süresinde ihalenin
feshi istendiği halde, tescil için tapuya yazı yazılmasının, yasanın
cebri icra yönünden öngördüğü emredici kurallarına açık aykırılık
oluştur.” (Yrg, 10.H D., 14.07.2005 tarih, E. 6455, K.8231 sayılı
kararı)
U.Ü. İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi Cilt XXIX, Sayı 1
106
-Satılan Malın Esaslı Niteliklerindeki Hata
Satış ilanında gayrimenkulün önemli özelliklerinin (ahşap ev,
bahçeli kâgir ev, kaloriferli daire, bodrum kat, zemin kat, çatı katı, arsa,
büro, atölye, fındık bahçesi vb.) ifade edilmemiş olması.
- İhaleye Fesat (hile, tehdit, ikrar ve hata) Karıştırılması
-Satışı yapılacak (ihaleye çıkarılacak) gayrimenkulle ilgili asılsız
söylentiler yaymak. (örneğin: istimlak edileceğini söylemek, içindeki bazı
tesisatların eksik veya bozuk olduğunu söylemek vs.)
-Bir veya birkaç alıcı tarafından diğer alıcıların teminat
yatırmalarının veya pey sürmelerinin engellenerek ihaleye iştirak etmelerinin
önlenmesi.
Haczedilen menkul ya da gayrimenkulün satış işlemini
gerçekleştiren alacaklı amme idaresi tahsil dairesinin ihale (satış) işleminin
farklı evrelerinde kanun, tüzük ve yönetmeliklere aykırı hareket etmesi
durumunda veya işleme gereken özenin gösterilmemesinin yarattığı sehven
hatalar nedeniyle satışın usulüne uygun yapılmaması neticesinde ihalenin
feshi talep edilebilecektir. Kanunda yer almayan fesih nedenleri dayanağını
yargı kararlarından ve doktrinden almaktadır.
6.2.Yargı ve Doktrin Tarafından Genişletilmiş Nedenler
İcra ve İflas Kanunu’nun uygulamasıyla ilgili olarak yargı ve doktrin
tarafından ileri sürülen fesih nedenleri 6183 Sayılı Kanun’a uygulandığında;
İhaleye Hazırlık Döneminde Yapılan Hatalı İşlemler
- Satışın (ihalenin) yapılacağı gün ve saatin satış ilanında
gösterilmemesi. (Yrg, 10.H D., 14.07.2005 tarih, E. 6455, K.8231 sayılı
kararı)
- Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkındaki Kanun’a göre,
gayrimenkul malların satışında birinci satışın (ihalenin) ilan tarihi ile, satışın
yapılacağı tarih arasında en az 15 gün süre olması gereğine uyulmaması.
-Birinci arttırmada alıcı çıkmazsa ikinci arttırma yapılacaktır. Birinci
satış(ihale) günü ile ikinci satış günü arasında en az 7 günlük sürenin
bırakılmamış olması.
- Satış ilanlarıyla aynı gün ve aynı saatte birden fazla ihale
yapılacağının ilan edilmesi
-Satış ilanında resmi tatile rastlayan bir günün satışın yapılacağı gün
olarak gösterilmesi
- Satış ilanında ve satış şartnamesinde satışa çıkarılan
gayrimenkulün durumu, hususi vasıfları, müştemilat ve eklentileri vb.
önemli niteliklerinin belirtilmemesi, eksik ya da yanlış bilgi verilmesi
Serim, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü
107
- Gayrimenkulün satışının satışın yapılacağı yerde çıkan günlük
gazetede aralıklarla iki defa ilan edilmesi şartına uyulmaması
- Gayrimenkulün satışının satışın yapılacağı yerde 15 günde bir
gazete çıkıyorsa, gazetede ilan edilmekle beraber, belediye yayın araçları ile
ve halkın görebileceği yerlere ve tahsil dairesinin kapısına asılarak
duyurulması koşuluna uyulmaması
- Menkullerde icra memuru, gayrimenkullerde bilirkişinin mütalaası
alınmak suretiyle satış komisyonu tarafından yapılması gereken satılan şeye
ilişkin kıymet takdirinin usulüne uygun olarak yapılmamış olması. Bu
hususa ilişkin olarak Danıştay’a intikal eden bir davada “Satışa esas bilirkişi
raporunda söz konusu gayrimenkullerin değer tespitinin uzman bilirkişi
kurulunca değil, sadece bir makine mühendisine yaptırıldığı … hususunun
araştırılmak suretiyle sonucuna göre davanın esası hakkında karar verilmesi
gerektiği belirtilmiştir.” (Dan.4.D.,24.04.1995tarih, E.5341,K. 1892)
İhale Yapılması Sırasında Ortaya Çıkan Hatalı İşlemler
- İhalenin (satışın) yapılacağı zaman konusunda ilanda bildirilen
saatlere uyulmaması ve ihalenin ilanda belirtilen saatten önce veya sonra
yapılması
- Satış ilanında ihalenin yapılacağı yer olarak ilan edilen yerden
başka bir yerde satışın gerçekleştirilmesi.
- İhaleye ilişkin olarak yetkilendirilmiş olanlar dışındakiler
tarafından ihalenin yapılması
Alıcının menkul ya da gayrimenkulün önemli özellikleri hakkında
hataya düşürülmüş olması
- Satış ilanı ve arttırma şartnamesine satılan menkul ya da
gayrimenkulün önemli niteliklerinin alıcıyı hataya düşürecek şekilde yanlış
yazılması.(örneğin: kaloriferli daire yerine sobalı daire nitelendirmesi,
benzinli otomobil yerine dizel otomobil nitelendirmesi vb.)
Satışının Yapılmaması Gereken Bir Malın Satılması
- Satılan gayrimenkule ilişkin satış talebi olmamasına (aslında
satışının yapılmaması gerekmesine) rağmen satış yapılması,
- Gayrimenkulün satış talebinin geri alınmış olmasına (aslında
satışının yapılmaması gerekmesine) rağmen satış yapılması,
- Vergi dairesinin haciz etmiş olduğu bir malın üzerindeki haciz
kararı kalkmış olduğu halde tahsil dairesince satış işlemine devam edilmesi,
- Tecile bağlanmış(6183 S.K.m.48) ve düzenli taksit ödemelerini
yerine getiren bir mükellefin borcuna karşılık göstermiş olduğu teminatın
satışa çıkarılması,
ihalenin feshi sebebidir.
U.Ü. İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi Cilt XXIX, Sayı 1
108
7. İHALENİN FESHİ İLE İLGİLİ DÜZENLEMENİN
ETKİLERİ VE YARATTIĞI SONUÇLAR
İhalenin feshi ile geriye etkili olarak ihalenin meydana getirdiği
sonuçlar hükümsüz kalmaktadır. İhalenin feshi sürecinde karşılaşılabilecek
durumlar aşağıda özetle verilmiştir.
- Gayrimenkul kendisine ihale olunan kimse derhal veya idarece
verilen süre içinde parayı (ihale bedeli ve diğer masraflar toplamının
tamamını) vermezse ihale kararı satış komisyonunca feshedilir.( 6183 S.K.,
Md.97) Danıştay’ın bu yönde verdiği bir kararda“6183 sayılı Kanunun
97'nci maddesinde yer alan hükme göre satılan gayrimenkulün bedelinin
derhal veya verilen mühlet içinde belirtilen yere ödenmesi zorunludur. …
ihale bedelinin verilen süreye rağmen nakit olarak yatırılmadığının
anlaşılması nedeniyle ihalenin feshi yolunda tesis edilen işlem hukuka aykırı
değildir …”(Dan.,3.D., 25.09.2002 tarih, E. 2078, K.2907) denilmiştir.
- “Hukuka aykırılığın tahsil dairesince düzenlenen şartnamede ya da
gerçekleştirilen ihalede olması da, yapacağı arttırmada bunları gözetmek
durumunda olan satış komisyonunun şikayete muhatap olması gereğini
değiştirmez.” (Candan, 2007:504) Bununla birlikte, şikayetin kime
yöneltilmesi gerektiği konusunda farklı bir görüşe göre de “şikayet
edilecekler, yani pasif husumet sahipleri, işlem ve eylemleri nedeniyle
ihaleyi yapan tahsil dairesi hukuksal yararına etki bakımından kendisine
gayrimenkul ihale edilen kimselerden ibarettir.”(Şimşek, 1996:837)
-İhale kararı fesh edildikten sonra gayrimenkul satış komisyonunca
hemen 7 gün müddetle artırmaya çıkarılır. Bu artırmada ilgililere her hangi
bir tebliğ yapılmaz. Yalnız ilanla yetinilir.
-İhale (satış) kararının borçluya ve diğer ilgililere tebliği
gerekmektedir. İhale kararının bir örneği borçluya veya vekil ya da
mümessiline ve gayrimenkulün tapu sicilinde hakkı kayıtlı bulunanlardan
adresi belli olanlara tebliğ edilecektir. (Tahsilat Genel tebliği: Seri: A, Sıra
No:1)
- İhalenin (satışın) tebliğini izleyen 7 gün içinde (İhale yapılıp
satış işlemi gerçekleştirildikten gayrimenkulün mülkiyeti kazanıldıktan
sonra) ilgili kişiler (borçlu, borçluyu temsil edenler, tapu sicilinde kaydı
bulunanlar ve pey sürerek ihaleye iştirak etmiş olanlar, borçlunun amme
idaresi dışında kalan diğer alacaklıları vb.) ihalenin feshi istemiyle icra tetkik
merciine başvurmak zorundadırlar.(6183 S.K.,Md.99)
- Yapılan ihale neticesinde zarar gördüğünü ileri sürenlerde ihalenin
feshini isteyebilir.
- Adli tatil içinde de süre işlemeye devam eder.
Serim, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü
109
-Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkındaki Kanun’un 8.
maddesine göre 99.maddede hilafına bir hüküm bulunmadığına göre ihalenin
ilgililere tebliğ tarihine bağlı olarak belirlenen şikayet süresinin hesabında
Vergi Usul Kanunu’ndaki tebliğ hükümleri uygulanacak buna göre de
şikayet süresi tebliğ tarihinin ertesi gününden başlayacaktır.(213 S.K.,Vergi
Usul Kanunu, Resmi Gazete 10.01.1961 tarih, 10703 sayılı, Md.18/1)
- İcra Mahkemesinin vereceği karar 10 gün içinde Yargıtay’da
temyiz olunabilir.
- İhale edilen malın değeri 50.000 Türk Lirasını aştığı taktirde
duruşma istenebilir.(6183 S.K.,Md.99)
- Gayrimenkul malların ihalesinin feshine ilişkin olarak idari kaza
mercilerine müracaat olunmaz. (6183 S.K.,Md.99)
-İhalenin feshi için yukarıda saydığımız kanunda sayılan nedenler ve
yargı ve doktrin tarafından genişletilmiş nedenler geçerlidir.
- İhalenin feshi kararının kesinleşmesi üzerine, “taşınmaz mal, ihale
öncesi eski haline döner. Bu durumda alıcıdan tahsil edilen taşınmaz bedeli,
takip giderleri vb. kendisine geri verilir.” (Gülseven,1999: 618)
- İhalenin feshinin istenmesi halinde borçlunun veya üçüncü kişinin
taşınmazdan alan kişi tarafından çıkarılabilmesi için ihalenin kesinleşmiş
olması gerekir.
- İhalenin feshi kararı kesinleştikten sonra ihalenin feshini isteyen ve
istemeyen tüm taraflar açısından davanın dayandığı fesih talebi yönünden
hüküm ifade eder. Fakat söz konusu ihalenin feshi talebinde taraf olan ve
olmayan kişiler icra mahkemesine aynı ihalenin feshi için başka bir fesih
sebebiyle başvurabilir.
- İhalenin feshi kararının kesinleşmesi ile alıcıya geçmiş olan
gayrimenkulün mülkiyet hakkı borçlu borcunu ödemediği sürece alacaklı
amme idaresine geri döner. Satış işlemleri tekrar başlar. Ayrıca alacaklı
amme idaresinin ihaleye konu hacizli gayrimenkule ilişkin teferruğ hakkı
vardır. Borçlunun borcunu ödemesi halinde gayrimenkul üzerindeki haciz
kaldırılır ve taşınmazın tekrar borçlu adına tescil edilmesi için tapu
müdürlüğüne yazı gönderilir.
8. İHALENİN FESHİ DAVALARINDA YARGILAMA
İdarenin özel hukuk hükümlerine göre yapmış olduğu bir
sözleşmede “sözleşme yapılışına kadar olan aşama, yönetsel niteliktedir. Bu
aşamada çıkacak uyuşmazlıklara, şikayet ile ilgili kurum tarafından verilen
nihai karara ilişkin davalar yönetsel (idari) yargıda açılır.” (Gözübüyük,
2004:275) Örneğin; “satış işlemi açık teklif usulüyle yapıldığından idari
U.Ü. İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi Cilt XXIX, Sayı 1
110
niteliktedir. Şikayetçinin, ihalenin feshi talebini içeren başvurusunu inceleme
görevi idari yargıya aittir” (Yrg.12HD., 07.02.2006 tarih, E.25346, K.1768)
İhale öncesinden kaynaklanan idari işlemlerdeki sakatlıklar ile ihale
işleminin feshinin istenmesi hukuki görev ve çözüm yeri açısından farklı
yargı organlarını ilgilendirir.“Kamu icra hukukunda yer alan emir ve
yasaklara aykırı davranılmasından kaynaklanan uyuşmazlıklar adli yargıda
çözümlenmektedir. …haciz sonucu satılan gayrimenkullerde ihalenin feshi
için açılan davalar …icra tetkik merciinin görevine girmektedir…İhalenin
feshinde mülkiyet uyuşmazlığı söz konusudur. …Bu noktada kamu icra
hukukunun medeni hukuk ve genel icra hukuku ile ilişkisi açıkça ortaya
çıkmaktadır.”(Karakoç, 2000:70)
İhalenin feshi davalarında yargılama iki başlık altında incelenecektir.
8.1. Gayrimenkul İhalelerinde İhalenin Feshinde Görevli ve
Yetkili Mahkeme
Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un
99.maddesinde görevli ve yetkili mahkeme konusu “… ihalenin feshi,
gayrimenkulün bulunduğu yerin icra tetkik merciinden şikayet yoluyla
istenebilir. İhalenin ilgililere tebliğ tarihi şikayet için muayyen olan 7 günlük
müddete başlangıç sayılır…., ihalenin feshi veya kaydın tashihi hakkında
başkaca mahkemeye veya idari kaza mercilerine müracaat olunmaz ….”
(6183 S.K., Resmi Gazete, 28.07.1953 tarih ve 8469 sayılı, Md.99) denilerek
açıklanmıştır. …Yukarıda açıklanan yasa maddesinde öngörülen hususun
dışında kalan uyuşmazlıkların idari yargı yerinde çözümlenmesi gerekir.”
(Yrg., 12.HD., 30.01.2007; E.23737, K.1471). Bir diğer Yargıtay kararında
ise özetle “Vergi dairesince yapılan taşınmaz ihalesinin feshine ilişkin
taleplerin incelenmesine İcra Mahkemeleri yetkili olduğundan mahkemece
işin esası incelenip istemin sonuçlandırılması gerekir.” ifadesine yer
verilmiştir. (Yrg.12.HD., 16.06.2005, E.8649, K.13011) ilave olarak
ihalelerin feshi ancak “…taşınmazın bulunduğu yerin İcra Tetkik Mercii
Hakimliğinden şikayet yolu ile istenebilir.” (Yrg.12.HD., 03.04.2003,
E.4453 K.7227, Yrg. 12.HD, 24.10.2003, E.16881, K.852, Yrg. 12.HD.,
13.05.2002, E. 8838, K.9977)
Taşınmaz ihalelerinde ihalenin feshi için şikâyet yoluyla itiraz
yapılan icra tetkik merciinin verdiği kararın temyiz mercii 10 gün içinde
Yargıtay’dır.
Serim, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü
111
8.2. İhale Öncesinden Kaynaklanan İdari Bir Hata Nedeniyle
İhalenin Feshinde Görevli ve Yetkili Mahkeme
İhale öncesinden kaynaklanan idari işlemler kavramıyla kastedilen
idare tarafından mükellefin borçlarına karşılık mallarının satışına ilişkin
karar alınmakla beraber henüz ihaleye hazırlık sürecine başlanmadan önceki
yönetsel işlemlerdir. İhaleye hazırlık sürecinin öncesinde borçlunun malının
haczedilmesine ilişkin olarak yapılan hatalı bir işlemin iptali için açılacak
dava görev ve çözüm yönünden vergi mahkemesinin yetki alanına girer.
Danıştay tarafından bu konuya ilişkin olarak çeşitli tarihlerde verilmiş olan
kararlarda özetle şu görüşlere yer verilmiştir. “…satış işleminin iptaline
ilişkin davaları adli yargının görev alanındadır, … satış öncesi işlemlerle
ilgili davaların ise Vergi Mahkemesinin görev alanındadır…” (Dan.
4.D.,21.03.2006 tarih, E.224, K.375), “İhalenin feshi istemiyle icra tetkik
merciine yapılacak başvuruda hacizli gayrimenkulün satışı ile ilgili satış
komisyonunun teşkili, rayiç değerin tespiti, satış şartnamesinin
düzenlenmesi, ilan ve bildirimler ile borçlunun hukukunu etkileyen diğer
idari işlemlerin tamamlanıp tamamlanmadığının incelenmesi olanağının
bulunması, her biri idarenin tek taraflı ve icra gücüyle tesis ettiği satış öncesi
değer biçme, ilan gibi borçlunun hukukunu doğrudan etkileyen işlemlerin
hukuka aykırılıkları nedeniyle vergi mahkemesinde dava edilmesine engel
değildir.” (Dan. 4.D., 17.10.1995 tarih, E.1974, K.4032). “Gerek Anayasanın
Kanunların başka mercilerine bırakmadığı idari karar ve işlemlerin idari
yargı yerince çözümleneceğine ilişkin hükmü, gerekse 6183 sayılı Kanunun
uygulanmasından doğan uyuşmazlıkları çözümlemekle Vergi Mahkemelerini
görevli kılan kanun hükmü uyarınca dava konusu uyuşmazlığı
çözümlemekle Vergi Mahkemesi görevlidir.” (Dan. Vergi Dava Daireleri
Kurulu, 03.03.1989 tarih, E.163, K.15). Vergi mahkemesinin vereceği
kararın temyiz yeri ise tek hâkimle verilen kararlar için Bölge İdare
Mahkemesi, vergi mahkemesinin kurul halinde vereceği kararlar için ise
Danıştay’dır. Örneğin: Bahçeli bir evin mütemmim cüzü (ayrılmaz parçası)
sayılan müştemilatın (bahçe içinde hizmetliler için inşa edilmiş ev vs.) ayrıca
satışa çıkarılmış olduğu için ayrı haczedilemeyeceği hususu ileri sürülerek
dava konusu edildiğinde şikâyetin idari kazaya intikal ettirilmesi gerekir.
Yine 6183 Sayılı Kanun’un 70.maddesinde haczedilemeyecek mallar
sayılmıştır. Bu maddeye aykırı olarak yapılan haciz işlemleri, haciz
varakalarının yanlış ya da eksik düzenlenmesinden kaynaklanan itirazlar vb.
hususlarda idari yargının görev alanına girer.
U.Ü. İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi Cilt XXIX, Sayı 1
112
9. SONUÇ
Mükellefin borcunu alacaklı amme idaresi tahsil dairesine süresinde
ödememesi neticesinde amme alacağının sürüncemede kalmasını önlemek ve
bir an evvel tahsil edilip hazineye intikal ettirilmesini sağlamak amacıyla
başlatılan cebri takip işlemleri sırasında haczedilen gayrimenkullerin satışı
gayrimenkulün bulunduğu yerdeki vergi dairesi müdürlüğü tarafından
bilirkişinin görüşü alınmak ve satış komisyonuna değer biçtirildikten sonra
ihale ile satışa çıkarılması suretiyle gerçekleştirilir.
İhaleye iştirak edeceklerin gayrimenkulün satış bedeli üzerinden
satışın yapılacağı vergi dairesine teminat yatırması ve bunu satış
komisyonuna belgelemesi zorunludur. Teminat olarak kabul edilebilecek
unsurlar Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un ilgili
maddesinde ayrıntılı olarak sıralanmıştır. Birinci arttırmada gayrimenkule
biçilen rayiç değerin en az %75’inin verilmesi durumunda gayrimenkul ihale
edilir. İhale bedeli eğer varsa rüçhanlı alacakları ve satış masraflarını
aşmıyorsa satış yapılmaz. İkinci ihalede gayrimenkul en çok arttırana ihale
olunur. Fakat ilk ihalede pey süren ikinci ihalede ilk ihalede ileri sürdüğü
peyden daha düşük bir bedelle taşınmazı satın alamaz. İki ihale sonucunda
da gayrimenkul satılmazsa üzerindeki haciz zamanaşımı süresince devam
eder. Bu süre içinde tahsil dairesi uygun gördüğü zamanlarda veya istekli bir
alıcı çıktığı taktirde gayrımenkulü tekrar satışa çıkarabilir. Zamanaşımı
süresi içinde amme idaresince teferruğ da edilebilir. Tahsil zamanaşımı
süresi sonuna kadar gayrimenkulün satışı ya da teferruğu gerçekleşmezse
taşınmaz kamu borçlusuna geri verilir. İhale yoluyla satış işlemi
gerçekleştirildikten sonra tebliğini takip eden 7 gün içinde ihalenin feshinde
hukuki yararı bulunanlar ihalenin feshini isteyebilir.İhalenin feshini talep
edenlerin kanunda sayılan nedenlere veya yargı ve doktrin tarafından
genişletilmiş nedenlere dayanarak hukuka aykırı bir ihale olduğu gerekçesi
ile gayrimenkulün bulunduğu yerdeki icra mahkemesine başvurmaları
gerekir. İhalenin feshi iddiasını ispat için her türlü delil ileri sürülebilir.
İhaleye hazırlık sürecinden kaynaklanan idarece yapılmış hatalı bir işlemin
iptali için hukuki yararı bulunanların vergi mahkemesine dava açması
gerekir.
Gayrimenkul kendisine ihale edilen alıcı mülkiyeti de kendiliğinden
kazanır. Gayrimenkulün alıcı adına tapuda tescil edilebilmesi ve alıcının
bunun üzerinde temliki tasarrufta bulunabilmesi için ise ihalenin
kesinleşmesini beklemek gerekir. İhaleye taraf olanlar şikayet süresi içinde
ihalenin feshini istememişse veya ihalenin feshi talebi reddedilip ihale
kesinleşmişse ancak gayrimenkulün tapuda alıcı adına tescil edilebilmesi
mümkündür. Eğer ihalenin feshi talebi neticesinde ihalenin feshi yönünde
karar verilirse karar kesinleştikten sonra gayrimenkul satış öncesi durumuna
Serim, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü
113
döner. Satış sonucunda alıcıdan tahsil edilen satış bedeli, masraflar, damga
vergisi kendisine iade edilir.
Gayrimenkullerin haczi ve satışı konusu 6183 Sayılı Kanun’da 2004
Sayılı Kanun’da olduğu kadar teferruatlı düzenlenmemiştir. Bu durum
uygulamada zaman zaman tereddütlere neden olmaktadır. Bunu gidermek ve
uygulamayı rahatlatmak amacıyla Amme Alacaklarının Tahsil Usulü
Hakkında Kanun ile İcra ve İflas Kanunu’nun hükümlerinde yasal
düzenlemeyle birbirine paralellik sağlanacak şekilde 6183 Sayılı Kanun’da
2004 Sayılı Kanun’a benzer düzenlemelere gidilebilir. Aşağıda bu hususlara
değinilmeye çalışılacaktır.
-İcra ve İflas Kanunu’nun 130. maddesi uyarınca icra memuru
alıcıya azami 10 gün (on günü geçmemek üzere) süre verilebilir, bu mühleti
idarenin takdirine bırakmaktan kaldırır. Ayrıca böyle bir süre verilmiş
olması vergiye doğuran olaya ilişkin gereksiz gecikmeyi önler.6183 Sayılı
Kanun’a göre gayrimenkul ihalesi yapıldıktan sonra satış komisyonu alıcıya
satış bedelini ödemesi için alıcının talep etmesi halinde bir süre verir. Bu
sürenin ne kadar olması gerektiği konusunda A.A.T.U.H.Kanun’da bir
açıklık yoktur.
- İcra ve İflas Kanunu’nun 134.maddesine göre İcra Tetkik Mercii
ihalenin feshine ilişkin şikayeti 20 gün içinde duruşmalı olarak karara bağlar.
Bu konuda 6183 Sayılı Kanun’da bir süre belirtilmemiştir.
6183 Sayılı Kanun’un “99. maddesinin, ihalenin feshi için,
öngördüğü sistem İİK’na uygundur. Ancak; sürelerde iki yasa hükmü
farklıdır. Özel yasa hükmü, genel yasa hükmünden önde olduğu için
sürelerde 99. maddeye uyulacaktır.” (Özmen, 1996:530) Sürenin yasayla
düzenlenmediği hususlarda uygulamada birliği sağlamaktan
uzaklaşılmaktadır.
Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’da süreler
hususunun yasayla düzenlenmesi uygulamada birlik sağlayacağı gibi,
bugünkü uygulamada var olan satış komisyonunun alıcının durumunu göz
önünde bulundurarak uygun süreyi bizzat tayin etmesi uygulamasına son
verilmesi bu konuda ortaya çıkabilecek kayırma ve istismarlarında önüne
geçecektir. Duruşmaları karara bağlamanın süreyle ilişkilendirilmesi de
uygulamaya açıklık kazandıracağı gibi yargı sürecini de hızlandıracaktır.
- İcra İflas Kanunu’nun 134.maddesine göre İcra tetkik mercii,
boşuna itiraz etmiş olan tarafa ihale bedelinin %10’u kadar para cezasına
hükmeder. Bu hususa ilişkin olarak aynı esaslara A.A.T.U.H.K’nun
99.maddesinde yer verilmesi, itirazlardan doğan emek ve zaman kayıplarını
da asgariye indirir.
Amme borçlusu ya da kiracısı ihale edilen gayrimenkulün satıştan
sonrada içinde oturmaya devam ederse, hukuken işgalci olarak
U.Ü. İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi Cilt XXIX, Sayı 1
114
değerlendirilir. Bu durumda alıcı gayrimenkulü boşaltmak istiyorsa sulh
mahkemesinde tahliye davası açar. Oysa İcra ve İflas Kanunu’na göre
yürütülen satışlarda benzer bir durumda, icra dairesi borçluya gayrimenkulü
on beş gün içinde tahliye etmesi için tahliye emri gönderir. Eğer
göndermezse alıcı bunun gönderilmesini talep edebilir. Tahliye verilen
sürede gerçekleşmezse, icra müdürü taşınmazı zorla tahliye edip alıcıya boş
olarak teslim eder. Böyle bir uygulamaya 6183 sayılı Kanun’a göre
yürütülen gayrimenkul satışlarında da geçilmesi, içinde işgalci olan
taşınmazları satın almak hususunda alıcıların cesaretini arttırır.
İcra ve İflas Kanunu’nda “İhalenin feshi talebi yetkisiz icra
mahkemesine yapılırsa,.... başvuru tarihinden itibaren en geç on gün
içinde, yetkisizlik kararı verir; karar kesindir. … Feshi istemiş olan,
kararın tebliğinden itibaren on gün içinde, yetkili icra mahkemesine
başvurursa, yetkisiz icra mahkemesine yedi gün içinde yapmış olduğu
talebi, (yetkili icra mahkemesine) süresinde yapılmış sayılır.” (Kuru,2006:
608-09)
Gerek Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’da ve
gerekse ilgili tebliğde yetkisiz icra mahkemesine başvurulması durumunda
yetkisizlik kararının verilmesine ilişkin bir süre kısıtı ve yetkisizlik kararı
üzerine izlenecek prosedür ve uyulacak süre konusunda hiçbir düzenlemeye
yer verilmemiştir. AATUHK’nun 99.maddesinin ihalenin feshi için
öngördüğü sistem İİK’na açık bir atıfta bulunmamaktadır ve bu durumda
99.maddede düzenlenmemiş her husus için genel yasa niteliğindeki İİK’dan
yararlanılabilecek midir? Amme alacaklarının feshi konusunda açık bırakılan
değinmeye çalıştığımız birçok hususun özel yasa niteliğindeki 6183 sayılı
yasa içerisinde düzenlemesi oluşabilecek karışıklıkları önleyecek
sürüncemede kalacak pek çok hususun süratle hallini sağlayacaktır.
Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’da da ihalenin
feshine itiraz süresinin başlangıcı için hata ve fesat hususlarını sonradan
öğrenme durumlarında itiraz hususunda esneklik sağlanabilir. Mevcut
uygulamada tebligatı aldıktan sonra yedi gün içinde itiraz etmezse ihalenin
feshinde hukuki yararı bulunanlar bir daha itiraz edememektedir. Hata ve
fesat unsurlarını daha sonra öğrenirlerse de durum değişmemektedir.
Gayrimenkulün tapu sicilindeki ilgililerine ihale kararının adreslerinin
değişmiş olması ve yeni adreslerinin bilinmemesi nedeniyle tebliğ
edilememesi durumunda kanun yollarına başvuru süresi ihaleden haberdar
oldukları yani kendilerine tebligat yapıldığı tarihten başlar. Burada da
ilgililer arasında tebligattaki gecikmeden dolayı diğerleri aleyhine bir
eşitsizlik ortaya çıkmaktadır. İcra ve İflas Kanunu’nda olduğu gibi 6183
sayılı Kanun’da da şikayetin; feshe neden olan olayın meydana gelmesini
takip eden bir yıl içinde olmak koşulu ile, haberdar olmadan (tebliğden)
itibaren 7 gün içinde yapılması gerektiği şeklinde bir düzenlemeyle bir
Serim, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü
115
ölçüde süre kısıtı getirilmesi, ayrıca ihalenin feshi davalarında murafaa
yapılabilmesi için konulmuş olan 50.000 Türk Liralık sınırın kaldırılması
hukuka ve hakkaniyete (hak arama hürriyetinin kullanılmasına) daha uygun
olacaktır. İcra ve İflas Kanunu’na göre açılan ihalenin feshi davalarında
olduğu gibi Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkındaki Kanun’a göre
açılan ihalenin feshi davalarının da duruşmalı olarak incelenmesi iddia ve
savunma makamlarının delillere dayanarak kendi açılarından davayı hakîmin
huzurunda değerlendirip tartışmalarına gerekirse tanık ve bilirkişi
bulundurabilmelerine imkân vermesi açısından fayda sağlar.
Amme alacağının tahsilinde çok önemli bir yere sahip olduğunu
düşündüğümüz ihale müessesesi yukarıda tespit ettiğimiz eksikliklerinin
giderilmesi ile hem alacaklı amme idaresinin alacağını sürüncemede
kalmadan tahsil etmesini hem de borçlunun mal varlığının gerçek değerinin
tespiti ile borcundan kurtulmasını sağlayacağından bu müessesenin
etkinliğinin arttırılması çok büyük önem arzetmektedir.
KAYNAKÇA
Candan Turgut, (2007) Açıklamalı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında
Kanun, Maliye ve Hukuk Yayınları, Ankara
Çelik Binnur, (2002) Kamu Alacaklarının Takip ve Tahsil Hukuku, Türkiye İş
Bankası Kültür Yayınları, İstanbul
Danıştay, 7.Daire, 12.11.1992 tarih, Esas No:1988/3626, Karar No:1992/5561
http://www.danistay.gov.tr/kerisim/container.jsp (12.09.2009)
Danıştay, 4.Daire, 24.04.1995tarih, Esas No: 1994/5341,Karar No: 1995/1892,
Sinerji Mevzuat, İçtihat ve İcra Programları, Sinerji Hukuk Yazılımları,
www.sinerjias.com.tr
Danıştay 4.Daire, 17.10.1995 tarih,Esas: 1995/1974, Karar: 1995/4032, Sinerji
Mevzuat, İçtihat ve İcra Programları, Sinerji Hukuk Yazılımları,
www.sinerjias.com.tr
Danıştay, 11.Daire, 11.11.1998 tarih Esas No: 1997/4398, Karar No:1998/3892
http://www.danistay.gov.tr/kerisim/container.jsp (12.09.2009)
Danıştay 4.Daire,02.06.1998 tarih, Esas No: 1998/7, Karar No: 1998/2376, Sinerji
Mevzuat, İçtihat ve İcra Programları, Sinerji Hukuk Yazılımları,
www.sinerjias.com.tr
Danıstay, 3.Daire, 25.09.2002tarih, Esas No: 2001/2078, Karar No: 2002/2907,
Sinerji Mevzuat, İçtihat ve İcra Programları, Sinerji Hukuk Yazılımları,
www.sinerjias.com.tr
Danıştay 4.Daire, 21.03.2006 tarih, Esas No: 2005/224, Karar No: 2006/375 Sinerji
Mevzuat, İçtihat ve İcra Programları, Sinerji Hukuk Yazılımları,
www.sinerjias.com.tr
U.Ü. İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi Cilt XXIX, Sayı 1
116
Danistay, 7.Daire, 28.11.2007tarih, Esas No: 2006/1006,Karar No: 2007/5030,
Sinerji Mevzuat, İçtihat ve İcra Programları, Sinerji Hukuk Yazılımları,
www.sinerjias.com.tr
Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu, 03.03.1989 tarih, Esas: 1988/163, Karar:
1989/15, Sinerji Mevzuat, İçtihat ve İcra Programları, Sinerji Hukuk
‘Geçici Komisyon Raporu, T.B.M.M. Geçici Komisyon, I.VII.1953 tarih ve Esas
No:1/464, Karar No:6’, (1988) Türk Vergi Kanunları Gerekçeleri, cilt
3,Maliye ve Gümrük Bakanlığı Gelirler Genel Müdürlüğü Yayını, Ankara
Gözübüyük A.Şeref, (2004) Yönetim Hukuku, Güncelleştirilmiş 21.Bası, Turhan
Kitabevi, Ankara.
Gülseven Mustafa, (1999) Açıklamalı-İçtihatlı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü
Hakkında Kanun, Seçkin Yayınevi, Ankara
Hançerlioğlu Orhan, (1981). Ekonomi Sözlüğü, Remzi Kitabevi, İstanbul
İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı Mükellef Hizmetleri Tahsilat Grup Müdürlüğü,
(2006) 6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında
Kanun(Yorum ve Açıklamalar, Tebliğler, Danıştay Kararları, Muktezalar),
İSMAV, İstanbul
Kaçak Nazif, (2006) Açıklamalı-İçtihatlı Son Değişikliklerle, İcra ve İflâs
Hukukunda İhale İşlemleri ve İhalenin Feshi Davaları, Seçkin Yayıncılık
San. Tic. A.Ş.,Ankara.
‘Kamu Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun Tasarısı’, (1988) Türk Vergi
Kanunları Gerekçeleri, cilt 3,Maliye ve Gümrük Bakanlığı Gelirler Genel
Müdürlüğü Yayını, Ankara
Karakoç Yusuf, (2000) Kamu Alacaklarının Tahsili Aşamasında Ortaya Çıkan ve
Vergi Yargısında Çözümlenen Uyuşmazlıklar, Yetkin Yayınları, Ankara
Kazım Yılmaz, (2006) Kamu(Amme)Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Yasa:
Açıklama, Yorum, Yargı Kararları ve Vergi Alacakları Nedeniyle Yurt
Dışına Çıkış Yasağı, Ce-Ka Yayınları, Ankara
Kuru Baki, (2006) İcra ve İflas Hukuku-El Kitabı-,2.Tıpkı Baskı, Türkmen Kitabevi,
İstanbul
Maliye Bakanlığı’nın 25.03.1994 tarih ve 2601001-562/40455 Sayılı Özelgesi
Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığının 21.07.2008 tarih 72659 sayılı yazıları
http://www.ivdb.gov.tr/ihale/26082008duyuru.htm (12.9.2009)
Muşul Timuçin, (2004) Notlu-İçtihatlı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında
Kanun, Legal Yayıncılık, İstanbul:
Özbalcı Yılmaz, (2001) Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun Yorum
ve Açıklamaları , Oluş Yayıncılık Ltd. Şti., Ankara
Özmen Selahattin, (1996).Amme Alacaklarının Tahsil Ödeme Kılavuzu,Beta Basım
Yayın Dağıtım A.Ş.,İstanbul
Resmi Gazete, 29.04.1926 tarih, 359 sayılı ( 818 sayılı Borçlar Kanunu)
Resmi Gazete 19.06.1932 tarih ve 2128 sayılı (2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu)
Serim, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü
117
Resmi Gazete,28.07.1953 tarih ve 8469 sayılı (6183 sayılı A.A.T.U.H.K)
Resmi Gazete 10.01.1961 tarih, 10703 sayılı.(213 sayılı Vergi Usul Kanunu)
Resmi Gazete, 29.5.1981 tarih, 17354 sayılı (2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanunu)
Resmi Gazete20.1.1982 tarih, 17580 sayılı( 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü
Kanunu)
Resmi Gazete, 02.11.1984 tarih, 18563 sayılı (3065 sayılı Katma Değer Vergisi
Kanunu)
Resmi Gazete, 18.07.1986 tarih, 19168 sayılı (23 Seri No.lu Katma Değer Vergisi
Genel Tebliği)
Resmi Gazete, 25.11.1988 tarih, 20000 sayılı (3494sayılı 2004 Sayılı İcra ve İflâs
Kanunu'nun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine Dair Kanun)
Resmi Gazete 29.1.1997 tarih ve 22892 sayılı ( 30 Seri No.lu Damga Vergisi Genel
Tebliği)
Resmi Gazete, 08.12.2001 tarih, 24607 sayılı (4721 sayılı Türk Medeni Kanunu)
Resmi Gazete 21.02.2004 tarih ve 25380 sayılı (5092sayılı İcra Ve İflas Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun)
Resmi Gazete 21 09 2004 tarih ve25590sayılı (5234sayılı Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Resmi Gazete 30. 06. 2007 tarih ve 26568 sayılı (Tahsilat Genel Tebliği: Seri: A,
Sıra No:1)
Resmi Gazete, 19.06.1963 tarih, 11432 sayılı (251sayılı, 6183 Sayılı Amme
Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkındaki Kanunun 10 uncu Maddesinin 5
inci Bendi İle 60 ıncı Maddesinin Değiştirilmesine Dair Kanun)
Şimşek Edip, (1996) Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Kanun Şerhi Uygulama Ve
İçtihatlar, Alfa Yayın Dağıtım, İstanbul
Ünlü M. Cengiz, (1995) Açıklamalı-İçtihatlı 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil
Usulü Hakkında Kanun, Seçkin Yayınevi, Ankara
Yargıtay 12.Hukuk Dairesi,13.05.2002 tarih, Esas No: 2002/8838, Karar No:
2002/9977 Sinerji Mevzuat, İçtihat ve İcra Programları, Sinerji Hukuk
Yargıtay 12.Hukuk Dairesi, 03.04.2003 tarih, Esas No: 2003/4453 Karar No:
2003/7227 Sinerji Mevzuat, İçtihat ve İcra Programları, Sinerji Hukuk
Yargıtay 12.Hukuk Dairesi, 24.10.2003, Esas No: 2003/16881, Karar No: 2003/852
Sinerji Mevzuat, İçtihat ve İcra Programları, Sinerji Hukuk Yazılımları,
www.sinerjias.com.tr
Yargıtay 10.Hukuk Dairesi,01.03.2005 tarih, Esas No: 2004/9086, Karar No:
2005/1982, Sinerji Mevzuat, İçtihat ve İcra Programları, Sinerji Hukuk
Yargıtay 12.Hukuk Dairesi, 16.06.2005 tarih, Esas No: 2005/8649, Karar No:
2005/13011, Sinerji Mevzuat, İçtihat ve İcra Programları, Sinerji Hukuk
U.Ü. İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi Cilt XXIX, Sayı 1
118
Yargıtay,10.Hukuk Dairesi, 14.07.2005 tarih, Esas.No: 2005/6455,Karar.No:
2005/8231, Sinerji Mevzuat, İçtihat ve İcra Programları, Sinerji Hukuk
Yargıtay 12.Hukuk Dairesi, 07.02.2006 tarih, Esas No: 2005/25346, Karar No:
2006/1768, Sinerji Mevzuat, İçtihat ve İcra Programları, Sinerji Hukuk
Yargıtay, 12.Hukuk Dairesi,30.01.2007tarih, Esas: 2006/23737, Karar: 2007/1471,
Sinerji Mevzuat, İçtihat ve İcra Programları, Sinerji Hukuk Yazılımları,
www.sinerjias.com.tr

Forum