Hukuki Net Hukuki NET | Forum | Mevzuat Anasayfa | Kaynaklar | Yazarlar | Dizin | Arama | Uyarlama | Giriş | Üye Ol
Güzel Sanat Eserleri Üzerindeki Fikri Mülkiyet Hakları Senem Saraç1
Ekleyen: Av.tayfun Eyilik | Tarih: 10-01-2011 | Kategori: Makale | Okunma : 3406 | Not:
Av.tayfun Eyilik

Hakkımdaki bilgilere http://www.tayfuneyilik.av.tr sitesinden ulaşabilirsiniz


Profil >
 
Güzel Sanat Eserleri Üzerindeki Fikri Mülkiyet Hakları Senem Saraç1
 
Estetik, hem bireyin hem de toplumun uyumlu gelişimi için önemlidir.
Friedrich Schiller
 
Sanat, günlük hayatın tozunu ruhtan silip atar.
Pablo Picasso
 
Kalıcı olan tek devlet, tüm insanların hukuk önünde eflit olduğu devlettir.
Aristotle
 
Güzel Sanat, insanın aklını, elini ve kalbini birleştirir.
John Ruskin
 
GİRİŞ
Estetik, sanat ve hukuk ilk çağlardan bu yana birlikte var olmuş, fakat
estetik ile sanat günümüzde sağlanan korumadan uzunca bir süre mahrum
kalmıştır. Günümüzde ise estetik ve sanat, gelişen teknolojinin ve yenilenen
kanunların etkisi ile hukukun himayesindedir. Estetik ve sanat hiç
flüphesiz hukukun korumasına muhtaçtır. Birleşmiş Milletler Genel
Kurulu’nun 10 Aralık 1948 tarihinde ve 217 (A) III sayılı kararı ile ilan ettiği
ve Türkiye’de Bakanlar Kurulu’nun 27 Mayıs 1949 tarihli kararıyla, 7217
sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan insan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin
27/1 hükmüne göre; herkes toplumun kültürel yaşamına serbestçe
katılma, güzel sanatlardan yararlanma, bilimsel gelişmeye katılma ve
bundan yararlanma hakkına sahiptir ve 27/2 hükmüne göre; herkesin
yaratıcısı olduğu bilim, edebiyat ve sanat ürünlerinden doğan maddi ve
manevi çıkarlarının korunmasına hakkı vardır.
(1) Stajyer Avukat, istanbul Barosu; istanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Özel Hukuk
Anabilim Dalı Yüksek Lisans Öğrencisi.
1. SANAT, ESTETiK ve HUKUK KAVRAMLARI
Sanatın nasıl tanımlanacağı üzerine görüş birliği bulunmamaktadır.
Varlığı insan tarihi kadar eski olan sanatın tanımı defalarca yapılmıştır.
fiişman, sanatı “Sanat, estetik endişeler taşıyan biçim oluşturmaktır.”
şeklinde tanımlamaktadır.2 Ziss, sanatı “Sanat, imgeler aracılığla
gerçekliğin yeniden üretilmesidir.” şeklinde tanımlamaktadır.3
Sanatın, hukuku ilgilendiren kısmı, befleri yönüdür. Zira sanat, insan
aklının ürünüdür. Sanat, doğal değil yapaydır. Gerek ingilizce'deki 'art’
('artİŞcial' = yapay), gerek Almanca'daki 'Kunst' ('künstlich' = yapay) gerekse
Türkçe’deki Arapça kökenli 'sanat' ('suni' = yapay) sözcükleri içlerinde
yapaylığa dair bir anlam barındırır.4 insan aklının bu yapay ürününün
hukuk nezdinde korunmaya değer olduğu flüphesizdir.
Estetik kavramının nasıl tanımlanacağı felsefe biliminin konusudur ve
estetik ile sanat birbirleri ile bağlantılı kavramlardır. Estetik sözcüğü,
Grekçe aisthesis ya da aisthanesthai sözünden gelir. Aisthesis sözcüğü;
duyum, duygu, algılamak, duyular anlamına gelir. Baumgarten, estetiği
“güzel üzerine düşünme” şeklinde tanımlamıştır. Estetik kavramının
yapılan en yaygın tanımı “Estetik güzelin bilimidir.” şeklindeki tanımdır.
Ziss, bu tanımı estetiğin güzelliğin bilimi olmadığı ve fakat gerçekliğin
sanatsal özümsemesinin bilimi, sanatın yasalarının bilimi ve sanatsal yaratı
kuramı olduğunu öne sürerek eleştirmektedir.5 Estetik kavramının tanımı
üzerinde görüş birliğine varılamamış olsa da estetiğin güzelle ilgili olduğuna
dair flüphe duymamak gerekir.
Hukuk ilminde en tartışmalı konulardan biri de hukukun tanımıdır.
Hukuk, hukukçular tarafından defalarca tanımlanmıştır. Bu tanımların
hepsi doğrudur. Ancak yapılmış olan tanımların hangisinin daha tatmin
edici ve kapsamlı olduğu hususunda elbette tartışılabilir. Bu tartışmalara
girmeden şu tanımı vermekle yetiniyorum: “Hiç kimse onu bulandırmadığı
ve ihlal etmediği sürece hukuk, teneffüs ettiğimiz hava gibi görünmez ve
tutulmaz bir şekilde etrafımızı kaplar. O, ancak kaybettiğimizi
gözlemlediğimiz zaman değerinin farkına vardığımız sağlık gibi sezilmez bir
fleydir.6”
3128 iSTANBUL BAROSU DERGiSi • Cilt: 84 • Sayı: 5 • Yıl: 2010
(2) Ahmet fiişman, Sanata ve Sanat Kavramlarına Giriş, Yaz Yayınları, istanbul, 2006, s. 9.
(3) Avner Ziss (Çeviren; Yakup fiahan), Estetik-Gerçekliği Sanatsal Özümsemenin Bilimi, Hayalbaz,
istanbul, 2009 s. 61.
(5) Ziss, a.g.e., s. 154.
(6) Calamenderi Piero, Eloge des Juges, 1939 Paris. (Mesut Önen, Hukuka Giriş, istanbul, Arıkan, 2005,
s. 3’den naklen.)
2. ESTETiK, SANAT VE HUKUKUN BULUfiTUĞU NOKTA: GÜZEL
SANAT ESERLERi
Estetik, sanat ve hukukun buluştuğu ortak nokta, güzel sanat
eserleridir. Zira “güzel sanatlar” disiplininde, “ güzel” ibaresi sanatı
betimlememekte, bu sanat dallarının estetik ile kopmaz bağlarını ifade
etmektedir; estetik güzel üzerine düşünmedir. Güzel sanat eserlerinde
sanat ve estetik biraradadır. Sanatta güzel kavramı tanımlaması oldukça
güç bir kavramdır. Hegel, “Estetik” adlı eserinde, sanattaki güzelin doğanın
üstünde olduğunu ifade etmıştir. Kant ise güzel sanat kavramının güzel
nesneler meydana getirmekle ilgili olduğunu ifade etmıştir.7
3. ÜST KAVRAM OLARAK FiKRi MÜLKiYET
Fikri mülkiyet hakları, fikir ve sanat eserleri ile sınai mülkiyet
haklarından ibarettir. Fikir ve sanat eserleri; ilim ve edebiyat eserleri,
musiki eserleri, güzel sanat eserleri, sinema eserleri, işleme ve derleme
eserler, veri tabanları olarak sıralanabilir. Fikir ve sanat eserleri ile
bağlantılı haklar da vardır. Bağlantılı hak, FSEK m.1/B, (j)’ye göre; eser
sahibinin manevi ve mali haklarına zarar vermemek kaydıyla komşu hak
sahipleri ile filmlerin ilk tespitini gerçekleştiren film yapımcılarının sahip
oldukları haklardır. Bu haklar ise; icracı sanatçıların hakları, fonogram
yapımcılarının hakları, Radyo-TV kuruluşlarının hakları ve film
yapımcılarının haklarıdır. Sinai mülkiyet hakları; patentler, faydalı
modeller, tasarımlar, markalar, coğrafi işaretler, entegre devre(çip)
tasarımları, yeni bitki çeşitleri, biyoteknolojik buluşlar olarak sıralanabilir.
Fikri mülkiyet, maddi mülkiyetten farklıdır. Zira maddi mülkiyette
koruma esastır, fikri mülkiyette ise koruma hukukun kabul ettiği ölçüdedir
ve esas olan serbestliktir.8 Bir kişinin eflya üzerindeki maddi hakkı ile aynı
kişinin yapmış olduğu resim, çekmiş olduğu fotoğraf, çizmış olduğu mimari
proje, yapmış olduğu heykel, yazmış olduğu kitap üzerindeki fikri hakkı
farklılık arz eder. Bu kişinin maliki olduğu eflya üzerinde mutlak bir hakka
sahip olduğu, bu eflyayı kullanabileceği, bu eflyadan yararlanabileceği ve
hatta bu eflyayı tüketebileceği tüm hukuk sistemlerinde esastır. Ancak fikri
hakkın var olabilmesi ve korunması için hukuk tarafından tanınması
gerekir. Buradan anlaşılan şudur ki, fikri haklarda hukukun tanımadığı bir
yetki kullanılamaz. Bu nedenle eflya (fleyler) üzerindeki haklar ile eflya
hukuku ilgilenirken, fikri haklar üzerindeki haklar ile fikri mülkiyet
hukuku ilgilenir. Fikri mülkiyet hukuku yaratıcılığa, yeniliğe inhisari
haklar tanıyan bir hukuk dalıdır.9
Güzel Sanat Eserleri Üzerindeki Fikri Mülkiyet Hakları • Senem Saraç 3129
(7) Taylan Altuğ, Kant Estetiği, Genişletilmış 2. Basım, istanbul, 2007, s. 175.
(8) Cahit Suluk, Yeni Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu Telif Hakları ve Korsanlıkla Mücadele, Hayat,
istanbul, 2004, s. 31.
(9) Seda Ulafl Kısa, Avrupa Topluluğu Rekabet Hukukunda Hakim Durumun Rekabet Karşıtı Eylem ve
işlemlerle Kötüye Kullanılması, Banka ve Ticaret Hukuku Araştırma Enstitüsü, 2004, istanbul, s. 90.
Fikri haklar ile maddi haklar arasındaki temel farklar şunlardır;10
1. Fikri ürünler soyuttur. Korunmaları için cisimleşmeleri gerekir.
Cisimleşmeyen fikirler, mülkiyete konu olamaz. Fikir, cisimleştiğinde
toplum tarafından algılanabilir hale gelir ve hukukun korumasına dahil
olabilir. Eflyalar ise daha özünde maddi varlığa sahiptir.
2. Fikri haklarda ülkesellik ilkesi vardır. Ancak bazı durumlarda bu ilke
genişletilmektedir.11
3. Fikri haklarda koruma süreye tabidir. Süreler dolduğunda bu haklar
kamuya mal olur ve haksız rekabet hükümleri saklı kalmak şartıyla bu
haklardan yararlanmak serbest hale gelir.
4. Fikri haklar cisimleştiği eflyadan farklı bir varlıktır. Örneğin ressamın
yapmış olduğu tablo, salt bir “tablo” olarak düşündüğümüzde yani, resmin
üzerinde cisimleştiği tabloyu ele aldığımızda eflya hukukunun konusuna
dahildir. Fakat bu tablo üzerinde hayat bulmuş olan resim, fikri hakların
konusudur. Bir kişi tablo satın aldığında tablo üzerinde maddi mülkiyete
sahiptir. Ancak bu tablo üzerindeki resmin fikri hakkı resmi yapmış olan
eser sahibinde kalır. Bu bağlamda FSEK m.17 düzenlemesi çarpıcı bir
dayanaktır. Buna göre;
“Çoğaltma veya işleme hakkının sahibi bu hakların kullanılması için
gerekli olan nispette eserden faydalanmayı, aslın zilyedinden talep edebilir.
fiu kadar ki, hak sahibi eserin kendisine tevdiini istiyemez. Aslın maliki,
eser sahibi ile yapmış olduğu sözleşme şartlarına göre eser üzerinde
tasarruf edebilir. Ancak eseri bozamaz ve yok edemez ve eser sahibinin
haklarına zarar veremez. Eserin tek ve özgün olması durumunda eser
sahibi, kendisine ait tüm dönemleri kapsayan çalışma ve sergilerde
kullanmak amacıyla, koruma şartlarını yerine getirerek iade edilmek üzere
eseri isteyebilir.”
Bu hüküm, çoğaltma veya işleme hakkı sahibine, eserin malikinden
haklarını kullanması için gerekli olacak ölçüde faydalanmayı tablonun
malikinden isteme yetkisi vermektedir. Eserin tek ve özgün olması
durumunda ise örneğin eser bir tablo ise, ressam eserlerini sergilemek
üzere bir sergi düzenliyor ise tablonun malikinden sergilemek için
isteyebilir ancak ressam tabloyu sergi bittikten sonra iade etmek
zorundadır.
Bu çalışma fikir ve sanat eserleri kapsamındadır. Yukarıda da
belirtildiği üzere fikir ve sanat eserleri; ilim ve edebiyat eserleri, musiki
eserleri, güzel sanat eserleri, sinema eserleri, işleme ve derleme eserler, veri
tabanlarından ibarettir.
3130 iSTANBUL BAROSU DERGiSi • Cilt: 84 • Sayı: 5 • Yıl: 2010
(10) Suluk, a.g.e., s. 23 vd.
(11) Bkz. FSEK m. 82 ve ek m. 2.
Edebiyat, insanları ve yaflantılarını ilgilendiren çeşitli konuları etkili bir
biçimde, metinler ile ifade edebilme sanatıdır.12
Müzik, Yunan mitolojisinde bilim ve sanat tanrıçası “Müz” isminden
kaynaklanan, duygu ve düşüncenin en yoğun ve yetkin kullanıldığı ses
düzenlerinden oluşan bir sanattır.13
Güzel sanat, estetik sanatın bir koludur. Zira estetik sanat hoş sanat
ve güzel sanat olarak ikiye ayrılır. Hoş sanatın amacı salt duyumlar olarak
tasarımlara efllik eden bir hoşlanma vermekken, güzel sanatın amacı bilgi
tarzı olarak tasarımlara eşkil eden bir hoşlanma vermektir.14
Sinema, sinematograf sözcüğünden kısaltılarak oluşrulmuş bir ifade
olup karanlık sessiz bir ortamda, beyaz perde üzerinde izleyiciye sunulan
eserle biçimlenen, görsel ve işitsel sanat dallarını birleştiren, karma
sanatların en iyi ama buna rağmen tam olarak açıklanamayan örneğidir.15
işleme eser, FSEK m.1/B, (c)’ye göre; Diğer bir eserden istifade suretiyle
vücuda getirilip de bu esere nispetle müstakil olmayan ve işleyenin
hususiyetini taşıyan fikir ve sanat mahsulleridir. Derleme eser, FSEK
m.1/B, (d)’ye göre Özgün eser üzerindeki haklar saklı kalmak kaydıyla,
ansiklopediler ve antolojiler gibi muhtevası seçme ve düzenlemelerden
oluşan ve bir düşünce yaratıcılığı sonucu olan eserdir.
Veri tabanı (database), sistematik bir şekilde organize edilmış,
elektronik veya diğer yollarla bağımsız biçimde erişilebilir veri veya diğer
materyallerden oluşan derlemedir.16
4. ESER
4.1. Eser Kavramının Tanımı
Günlük dilde eser kavramı, zihinsel çabaların yanısıra bedensel ve
fiziksel çabalar sonucunda tezahür eden ürünleri ifade etmek için
kullanılırken, hukukta eser, sadece fikri çaba sonucunda ortaya çıkan ve
hukuki değeri olan ürünlerdir.17
05.12.1951 tarihinde kabul edilen, 13.12.1951 tarih ve 7931 sayılı
Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5846 sayılı Fikir ve Sanat
Eserleri Kanunu’nun 1. maddesinde eser, “Sahibinin hususiyetini taşıyan
ve aşağıdaki hükümler uyarınca ilim ve edebiyatı, musiki, güzel sanatlar
Güzel Sanat Eserleri Üzerindeki Fikri Mülkiyet Hakları • Senem Saraç 3131
(12) fiişman a.g.e., s. 30.
(13) fiişman, a.g.e., s. 29.
(14) Altuğ, a.g.e., s. 178.
(15) fiişman, a.g.e., s. 34-35.
(16) Suluk, a.g.e., s. 37.
(17) Mustafa Atefl, Fikir ve Sanat Eserleri Üzerindeki Hakların Kapsamı ve Sınırlandırılması, Seçkin,
Ankara, 2003, s. 55-56.
veya sinema eserleri sayılan her nevi fikir ve sanat mahsulüdür.” şeklinde
tanımlanmıştır.
4.2. FSEK Anlamında Eserin Unsurları
FSEK’in 1. maddesinden yola çıkarak eser kavramının unsurlarını
tespit etmek mümkündür. Buna göre eser, sahibinin hususiyetini
taşımalıdır ve FSEK’de sayılan dört gruptan birine dahil olmalıdır. Eserin
unsurlarının varlığı mahkemeler tarafından re’sen araştırılır.18
4.2.1. Hususiyet Unsuru
Doktrinde FSEK anlamında eser kavramının sahibinin hususiyetini
taşıması19 unsurunun nasıl anlaşılması gerektiği üzerine pek çok görüş
ifade edilmıştir. Eser sahibinin hususiyetini taşıma unsuru subjektif unsur
olarak değerlendirilmektedir.
Erel’e göre, eser ancak bağımsız bir çalişmanın ürünü ise, sahibinin
yaratcı gücünü yansıtabiliyor ise sahibinin hususiyetini taşıyordur.20
Tekinalp, hususiyetin kendisini üslüpta göstereceğini ifade etmektedir.21
Ramazan, sahibinin hususiyetini birkaç yönü ile taşıyan eserin FSEK
anlamında eser kabul edileceğini ve bu değerlendirme yapılırken de
yaratılmış fikri çabanın mutlak olarak aranmasının FSEK’in amacını
aflacağını, hususiyet için aranması gereken kriterin “belirli bir düzey içeren,
yeni, sahibini tanıtma yeteneğine sahip ayırt edici nitelikli fikri çaba” olması
gerektiğini ifade etmektedir.22 Suluk, hususiyet unsurunu mimari eserle
ilgili bir tanımlama ile açıklamaktadır; “Mimari eser, dört duvar ve
başımızın üzerinde bir damdan daha fazla olan fleydir.23” Burada üzerinde
durulması gereken ibare “daha fazla fley” ibaresidir. Binayi mimari eser
kategorisine sokan daha fazla fley eser sahibinin hususiyetidir.
Bu unsur ile asıl ifade edilmek istenen, salt fikirlere koruma
sağlanamayacağıdır. Bu husus TRIPS’in m.9/2 hükmünde ifadesini
bulmuştur. Buna göre: “Copyright protection shall extend to expressions
and not to ideas, procedures, methods of operation or mathematical
concepts as such.” (Fikri mülkiyet hukuku koruması salt fikirlere, usullere,
işleyiş yöntemlerine ve matematiksel kavramlara değil, ifade biçimlerine
uygulanır.24)
3132 iSTANBUL BAROSU DERGiSi • Cilt: 84 • Sayı: 5 • Yıl: 2010
(18) Bkz. 11. HD E. 2004/1463, K. 2004/10641, T. 1.11.1994 “izinsiz yayımlanan fotograflar nedeniyle
hak ihlali varlığının belirlenmesi ve tazminata hükmedilebilmesi için fotoğrafların eser niteliğindeolup
olmadığının araştırılması gerekir.”, iBD, Fikri ve Sinai Haklar Özel Sayısı, Temmuz 2007.
(19) Ramazan Uslu, Türk Fikir Hukukunda “Eser” Kavramı, Seçkin, Ankara, 2003, s. 34.
(20) fiafak N. Erel, Türk Fikir ve Sanat Hukuku, 3. Bası, Yetkin Yayınları, Ankara, 2009, s. 48.
(21) Ünal Tekinalp, Fikri Mülkiyet Hukuku, Güncelleştirilmış, Gözden Geçirilmış ve Genişletilmış
Dördüncü Bası, Arıkan, istanbul, 2005, s. 122.
(22) Uslu, a.g.e., s. 46-50.
(23) Suluk, a.g.e., s. 49.
(24) Yalçın Tosun, Sinema Eserleri ve Eser Sahibinin Hakları, XII Levha, istanbul, 2009, s. 34.
Eser meydana getirilirken, daha önce meydana getirilmış eserlerden
faydalanmak mümkündür. Bu durum eserin hususiyet unsuruna halel
getirmez meğerki bu eylem başkasının eserini kendisine mal etme anlamına
gelen intihal boyutuna varmış olsun.25 Zira eserin daha önce yapılanlara
benzememesı şart aranmamaktadır.26
Eserin, sıradan olmaması ile sahibinin hususiyetini taşıması kriterinin
sağlanacağı kanaatindeyim. Zira eserin sıradan olmaması belirli bir düzey
içerdiğini, yeni olduğunu, sahibini tanıtma yeteneğini haiz olduğunu, ayırt
edici nitelikte olduğunu, sahibinin yaratıcı gücünü yansıtabilen üslubu
olduğunu ve bağımsız bir çalışmanın ürünü olduğunu göstermektedir.
Mimari eserin tanımında geçen “daha fazla fley” ibaresi de aslında
sıradanlığı dişlayan fazlalıktır.
Bern sözleşmesinin m.2/1 hükmüne baktuığımızda ise hususiyet
unsurunun yer almadığını görmekteyiz. Bu hükme göre, “the expression
literary and artistic works shall include every production in the literary,
scientİŞc and artistic domain, whatever may be the mode or form of its
expression...” Doktrinde de hususiyetin değişmekte olan bir kavram olduğu
ifade edilmektedir.27
4.2.2. Şekil Unsuru
Eserin FSEK anlamında eser sayılabilmesi için gerekli olan ikinci unsur
eserin FSEK’de ifadesini bulmuş olan eser türlerindeen biri olması
gereğidir. FSEK’de yer alan eser türleri; ilim ve edebiyat eserleri, musiki
eserleri, güzel sanat eserleri ve sinema eserlerinden ibarettir. Bu husus
doktrinde şekle ilişkin unsur olarak ifade edilmektedir. Eseri, FSEK’te yer
alan kategorilerden birine sokmak mümkün değil ise, o eser korumadan
faydalanamaz.28
Tosun, şekle ilişkin şartı fikrin sabitleşmesi gereği olarak ifade
etmektedir.29 Yazara göre, duyuların bazılarınca algılanmaya yetecek kadar
hitap eden fikir açıklamaları somutlaflmış sayılır.30 Diş aleme yansımamış
olan düşünceler, FSEK koruması kapsamında değildir.31 Zira FSEK ile
korunması amaçlanan kişilerin fikirleri olmayıp bu fikirlere dayanarak
ürettikleridir. Sadece toplumun kültürünü zenginleştiren fikri ürünler
korunmalıdır.32 Gerçekten FSEK ile koruma sağlanmasında kamunun
menfaati vardır. Zira bu korumalardan faydalanan eserler topluma tarihi,
Güzel Sanat Eserleri Üzerindeki Fikri Mülkiyet Hakları • Senem Saraç 3133
(25) Erel, a.g.e., s. 52.
(26) Sengel, a.g.e., s. 21.
(27) Tosun, a.g.e., s. 41.
(28) Erel, a.g.e., s. 55; Uslu, a.g.e., s. 50.
(29) Tosun, a.g.e., s. 27.
(30) Tosun, a.g.e., s. 30.
(31) Suluk, a.g.e., s. 48.
(32) Erel, a.g.e., s. 51.
kültürel ve sanatlar pek çok katkı sağlar. Fikir ve sanat eserlerinin
korunmasını sadece eser sahibininin menfaatine indirgeyemeyiz. Eser
kamuya sunulur ve faydalı olur ise FSEK anlamında korunur. Bu bağlamda
şekle ilişkin unsur bağlamında ancak topluma katkısı olan eserlerin
korunacağının öngörülmesi isabetlidir.
Yargıtay kararlarında ise sahibinin özelliğini taşıyan fikri çabanın
bulunması ve tasarrufa elverişli maddi bir varlık olmasının eser olmanın
unsurları olarak alındığını görmekteyiz.
Bu genel unsurların yanısıra güzel sanat eserleri için ek bir unsur
öngörülmektedir. Buna göre bir eserin güzel sanat eseri sayılabilmesi için
estetik unsur taşıması gereklidir.
4.3. Eser Üzerindeki Hakların Kazanımı
FSEK’te fikir ve sanat eserleri üzerinde hakların kazanılması için tescil
şartı aranmamaktadır. Buna göre eser üzerinde haklar eserin meydana
getirilmesi ile doğar, tescil gerekmez. Sinai haklar bağlamında ise kanunun
tescil aradığını görüyoruz. Bu bağlmada eserin tescili korsanla mücadele
bağlamında önem arzetmektedir.33
5. ESER SAHiBi
FSEK’in m.8/1 hükmüne göre, “Bir eserin sahibi onu meydana
getirendir.” Bazen bu kuraldan mali haklar bağlamında sapılmaktadır.
ilk istisnayı FSEK’in m.18/2 hükmü teşkil etmektedir. Buna göre,
“Aralarındaki özel sözleşmeden veya işin mahiyetinden aksi anlaşılmadıkça;
memur, hizmetli ve işçilerin işlerini görürken meydana getirdikleri eserler
üzerindeki haklar bunları çalıştıran veya tayin edenlerce kullanılır. Tüzel
kişilerin uzuvları hakkında da bu kural uygulanır.” Burada bahsi geçen
haklar eser üzerindeki mali haklardır. Zira hükmün birinci fıkrasında genel
kural olarak mali haklar kullanma yetkisinin münhasıran eser sahibine ait
olduğu ifade edilmektedir. O halde mali hakların eser sahibi tarafından
kullanılması kuralının ilk istisnası olarak memur, hizmetli ve işçilerin
işlerini görürken eser meydana getirmeleri durumunda, bu eser üzerindeki
mali hakları kullanma yetkisinin işverende olduğudur. Borçlar Kanunu’nun
385. maddesine göre, “Bir veya müteaddit müellif, naflirin tayin eylediği
plan dairesinde bir eser telif eylemeği taahhüt ederlerse, ancak mukavele
edilen bedele müstahak olurlar. Bu takdirde telif hakkı naflire ait olur.” Bu
hükme göre eser üzerindeki telif hakları işverene ait olmaktadır ancak
bunun için eserin işverenin belirlemiş olduğu bir plan dairesinde meydana
gelmış olması gerekir. Bu maddenin uygulanıp işverenin telif haklarına
sahip olduğunu söyleyebilmemiz için, planın tam ve esaslı olması gerekir.34
3134 iSTANBUL BAROSU DERGiSi • Cilt: 84 • Sayı: 5 • Yıl: 2010
(33) Suluk, a.g.e., s. 48.
(34) F. C.oğlu Sengel, Fikir ve Sanat Eserleri Hukukunda intihal ve Esinlenme, Seçkin, ist. 2008, s. 41.
Fikir tamamen işverene ait olmalıdır ve işveren işçileri sadece bu fikrin
inflasında kullanıyor olmalıdır.
ikinci istisnayi FSEK’in m.10/4 hükmü teşkil etmektedir. Buna göre,
“Birden fazla kimsenin iştiraki ile vücuda getirilen eser, ayrılmaz bir bütün
teşkil ediyorsa bir sözleşmede veya hizmet şartlarında veya eser meydana
getirildiğinde yürürlükte olan herhangi bir yasada aksi öngörülmediği
takdirde birlikte eser üzerindeki haklar eser sahiplerini bir araya getiren
gerçek veya tüzel kişi tarafından kullanılır. Sinema eseri ile ilgili haklar
saklıdır.” FSEK’in m.10/1 hükmüne göre, “Birden fazla kimsenin iştirakiyle
vücuda getirilen eser ayrılmaz bir bütün teşkil ediyorsa, eserin sahibi, onu
vücuda getirenlerin birliğidir.” Eseri meydana getirenlerin birliği eser sahibi
sıfatını haiz olur ve bunları bir araya getiren flahıs eser üzerindeki mali
hakları kullanabilir. Eserin birden fazla flahıs tarafından yapılması
durumunda, eser sahibi sayılabilmek için eserin meydana getirilmesine
yardım etmiş olmak yetmemekte ve fakat Yargıtay eserin hazırlanmasında
yaratıcı çaba ve katkı aramaktadır.35
Eser kısımlara ayrılabiliyor ise, eseri meydana getirenlerden her biri
FSEK’in m.9/1 hükmü gereğince meydana getirdiği kısmın sahibi olur.
Ka nunbazı eser sahipliği karineleri tespit etmıştir. FSEK’in m.11/1
hükmüne göre, “Yayımlanmış eser nüshalarında veya güzel sanat eserinin
aslında, o eserin sahibi olarak adını veya bunun yerine tanınmış müstear
adını kullanan kimse, aksi sabit oluncaya kadar o eserin sahibi sayılır.”
Aynı maddenin ikinci fıkrasına göre, “Umumi yerlerde veya radyotelevizyon
aracılığı ile verilen konferans ve temsillerde, mutad şekilde eser sahibi
olarak tanıtılan kimse o eserin sahibi sayılır, meğer ki, birinci fıkradaki
karine yoluyla diğer bir kimse eser sahibi sayılsın.” FSEK’in m.12/1
hükmüne göre, “Yayımlanmış olan bir eserin sahibi 11. maddeye göre belli
olmadıkça, yayımlıyan ve o da belli değilse çoğaltan, eser sahibine ait hak
ve salahiyetleri kendi namına kullanabilir.” Aynı maddenin ikinci fıkrasına
göre, “Bu salahiyetler, 11. maddenin 2. fıkrasındaki karine ile eser sahibinin
belli olmadığı hallerde konferansı verene veya temsili icra ettirene
aittir.” Ka nunkoyucu böylelikle eser sahibinin tespiti hususunun hassas
bir konu olduğunu göstermektedir. FSEK’in 11. maddesinde “sahibinin adı
belirtilen eserler” açısndan, 12. maddesinde ise “sahibinin adının belirtilmediğ
i eserler” bakımından farazi eser sahipliği belirlenmış olduğunu
görüyoruz. Tartışmalara ve karıflıklılara yol açmaması için bazı durumlarda
kimin eser sahibi sayılacağı ka nuntarafından tespit edilmiş olması
isabetlidir.
Güzel Sanat Eserleri Üzerindeki Fikri Mülkiyet Hakları • Senem Saraç 3135
(35) 4. HD. 22.10.1992 tarihli, 1991/5141 E., 1992/11254 K., bkz. Sengel, a.g.e., s. 42, 7 no’lu dipnot.
6. ESER SAHiBiNiN HAKLARI
FSEK tarafından korunan doğrudan ne eserdir ne de eser sahibidir;
eser sahibinin manevi ve mali menfaatleridir.36 FSEK’in m.13/1 hükmüne
göre, “Fikir ve sanat eserleri üzerinde sahiplerinin mali ve manevi
menfaatleri bu ka nundairesinde himaye görür.” Ka nunkoyucu eser
sahibinin haklarını mali haklar ve manevi haklar olarak ikiye ayırmıştır.
Erel, bu ayrımı isabetsiz bulmakta ve mali ve manevi hakların birbirlerini
tamamlayan haklar olduğunu öne sürmektedir.37 Ka nunkoyucunun
yapmış olduğu bu ayrımn faydaları olduğu flüphesizdir. Zira tezahür eden
hak ihlalinin sınflandırılabilmesi açısından böyle bir ayrıma gidilmış olması
isabetlidir.
Eser sahibinin manevi hakları, kişiliğine bağlı olan haklardır ve eser
sahibi yafladığı sürece bu hakları kullanabilir.38 Eser sahibinin manevi
hakları şunlardır:
1. Eseri umuma arz yetkisi
2. Adın belirtilmesi yetkisi
3. Eserde değişiklik yapılmasını önleme yetkisi
4. Eserin aslına varma yetkisi
Eser sahibinin mali hakları, eser sahibine eserden ekonomik olarak
yararlanma hakkı bahfleden mutlak haklardır.39 Eser sahibinin mali hakları
şunlardır:
1. işleme hakkı
2. Çoğaltma hakkı
3. Yayma hakkı
4. Temsil hakkı
5. Yayın ve umuma iletim hakkı
6. Pay alma hakkı
Eser sahibinin hakları güzel sanat eserleri çerçevesinde ele
alnacağından burada başlıkları vermekle yetiniyoruz.
3136 iSTANBUL BAROSU DERGiSi • Cilt: 84 • Sayı: 5 • Yıl: 2010
(36) Tekinalp, a.g.e., s. 145.
(37) Erel, a.g.e., s. 76.
(38) Sengel, a.g.e., s. 44.
(39) Sengel, a.g.e., s. 45.
7. GÜZEL SANAT ESERLERi
7.1. Genel Olarak
FSEK, güzel sanat eserlerinin çeşitleri olarak; ilim ve edebiyat eseleri,
musiki eserleri, güzel sanat eserleri ve sinema eserlerini saymıştır. Bu
sayım sınırlayıcıdır. Yukarıda da ifade edildiği gibi FSEK’de yer alan bu dört
kategoriden birine girmeyen eserler, FSEK’in sağladığı korumadan
faydalanamaz.
FSEK, güzel sanat eserlerine 4. maddesinde yer vermektedir. Buna
göre; “Güzel sanat eserleri, estetik değere sahip olan;
1. Yağlı ve suluboya tablolar; her türlü resimler, desenler, pasteller,
gravürler, güzel yazılar ve tezhipler, kazıma, oyma, kakma veya benzeri
usullerle maden, tafl, ağaç veya diğer maddelerle çizilen veya tespit edilen
eserler, kaligrafi, serigrafi,
2. Heykeller, kabartmalar ve oymalar,
3. Mimarlık eserleri,
4. El işleri ve küçük sanat eserleri, minyatürler ve süsleme sanatı
ürünleri ile tekstil, moda tasarımları,
5. Fotoğrafik eserler ve slaytlar,
6. Grafik eserler,
7. Karikatür eserleri,
8. Her türlü tiplemelerdir.
Krokiler, resimler, maketler, tasarımlar ve benzeri eserlerin endüstriyel
model ve resim olarak kullanılması, düşünce ve sanat eserleri olmak
sıfatlarını etkilemez.”
Bir eserin FSEK anlamında korumadan yararlanabilmesi için objektif
ve sübjektif olmak üzere iki unsur taşıması gerekmektedir. Objektif unsura
göre bir eser ancak sahibinin hususiyetini taşıyor ise FSEK anlamında
korunur. Sahibinin hususiyeti konusu tartışmaya açıktır. Ancak güzel
sanat eserlerinde bu hususiyetin biçimde belirlendiği söylenebilir.40 Zira
güzel sanat eserlerinin FSEK anlamnda korumadan faydalanabilmesi için
objektif ve sübjektif unsurun yanısıra estetik değer taşıması gerekmektedir
ve estetik olma unsuru biçimde ifadesini bulur.
Estetik niteliği bulunmayan her türlü teknik ve ilmi mahiyette fotoğraf
eserleriyle, her nevi haritalar, planlar, projeler, krokiler, resimler, coğrafya
ve topoğrafyaya ait maket ve benzerleri, he rçeşit mimarlık ve şehircilik
tasarım ve projeleri, mimari maketler, endüstri, çevre ve sahne tasarım ve
projeleri de FSEK anlamında ilim ve sanat eseri mahiyetindedir ve
Güzel Sanat Eserleri Üzerindeki Fikri Mülkiyet Hakları • Senem Saraç 3137
(40) Duygun Yarsuvat, Türk Hukukunda Eser Sahibi ve Hakları, 2. Basım, istanbul Üniversitesi
Yayınları, istanbul, 1984, s.53.
korumadan faydalanır. Bu eserlerin estetik nitelik taşıması halinde ise
güzel sanat eseri olarak korunmaları söz konusu olur.
FSEK’in m.6/3 hükmüne göre, “Musiki, güzel sanatlar, ilim ve edebiyat
eserlerinin film haline sokulması veya filme alınmaya ve radyo ve televizyon
ile yayıma müsait bir şekle sokulması” işlenme teşkil eder. Yani bir güzel
sanat eserinin başka bir türe sokulması bu madde gereğince işlenmedir.
Mesela Alain Resnais’in 1948 tarihli Van Gogh adlı yapımı, sanatçının
eserlerini filme almaktadır.41
Son olarak slaytlara değinmek gerekirse; slaytların sinema eseri
sayılmaktan çkarılması isabetli olmuştur. Zira slaytların görüntüyü statik
olarak yansıtmaktan başka hiçbir özelliği yoktur. Slaytların estetik değer
taşımaları halinde güzel sanat eserleri kapsamında FSEK korumasından
faydalanmaları söz konusu olacaktır.42
7.2. Güzel Sanat Eserinin Kamuya Sunulması
Eseri kamuya sunma hakkı, eser sahibinin manevi haklarındandır.
Eser sahibinin kamuya sunma hakkı, eserini üçüncü kişilerin bilgisine
sunmasıdır.43 Çeşitli yollarla aleniyete kavuşan eser, kamuya sunulmuş
olur.44 Kamuya sunmanın özel bir şekli yoktur ve yayımlanmak,
sahnelenmek, sergilenmek, konferansta söylemek veya internete koymak
gibi herhangi bir şekilde yapılabilir.45 Eserin kamuya sunulması için eser
sahibinin rızası gerekmez ancak eser sahibinin rızası olmadan eserin
kamuya intikal ettirilmesi durumunda, eser sahibinin eseri kamu sunma
hakkına halel gelmış olacaktır (FSEK m.7/1).
FSEK’in “Umuma Arz Salayiheti” başlıklı m.14/1 hükmüne göre, “Bir
eserin umuma arzedilip edilmemesini, yayımlanma zamanını ve tarzını
munhasıran eser sahibi tayin eder.” Buna göre eserin kamuya sunulup
sunulmayacağına, sunulacak ise ne zaman sunulacağına ve nasıl
sunulacağına eser sahibi karar verir. Bu üç yetki de münhasıran eser
sahibine aittir ve bunun istisnası yoktur.46 FSEK’in m.19/1 hükmüne göre;
“Eser sahibi 14 ve 15. maddelerin birinci fıkralarıyla kendisine tanınan
salahiyetlerin kullanılış tarzlarını tesbit etmemişse yahut bu hususu her
hangi bir kimseye bırakmamışsa bu salahiyetlerin ölümünden sonra
kullanılması, vasiyeti tenfiz memuruna; bu tayin edilmemişse sırasiyle sağ
kalan efli ile çocuklarına ve mansup mirasçılarına, ana-babası na,
kardefllerine aittir.” Erel, bu hükmün eser sahibi dişındaki flahısların eseri
kamuya sunabilmesi için eser sahibinin bu yönde açık ya da en azından
3138 iSTANBUL BAROSU DERGiSi • Cilt: 84 • Sayı: 5 • Yıl: 2010
(41) Tekinalp, a.g.e., s. 128.
(42) Atefl, a.g.e., s. 70.
(43) Tekinalp, a.g.e., s. 154.
(44) Erel, a.g.e., s 137.
(45) Suluk, a.g.e., s. 181.
(46) Tekinalp, a.g.e., s. 156.
zımni bir iradesinin olması gerektiği esasını değiştirmeyeceğini
öngörmektedir.47 Eser sahibinin, eserini kamuya sunma yetkisini
başkasına devretmesi mümkündür. FSEK’in m.14/3 hükmüne göre,
“Eserin umuma arz edilmesi veya yayımlanma tarzı, sahibinin fleref ve
itibarını zedeleyecek mahiyette ise eser sahibi, başkasına yazılı izin vermış
olsa bile eserin gerek aslının gerek işlenmış şeklinin umuma tanıtılması
veya yayımlanmasını menedebilir. Menetme yetkisinden sözleşme ile
vazgeçmek hükümsüzdür. Diğer tarafın tazminat hakkı saklıdır.”
Güzel sanat eserlerinin kamuya sunulması bakmından FSEK’in
m.40/2 hükmüne göre; “Üzerlerine, sahibi tarafından sarahaten menedici
bir kayıt konulmuş olmadıkça güzel sanat eserleri, malikleri veya bunların
muvafakatiyle başkaları tarafından umumi mahallerde teflhir edilebilir.”
Ka nunkoyucu, güzel sanat eserlerinin kamuya sunulması bağlamında bir
karine kabul etmış ve güzel sanat eserlerinin kamuya arz edilemeyeceğine
ilişkin açık bir kayıt üzerlerine eser sahibinde konulmadığı sürece, teflhir
edilebilir.
Güzel sanat eserleri açısından, bir tablo, heykel yahut fotoğraf,
sergilenerek kamuya arz edilebilir. Güzel sanat eseri, sahibi tarafından bir
şahsa satılır ise, bu satıfl ile satiş hakkı tükenir ve satın alan flahıs eseri
sergileyebilir ve hatta bir başkasına satabilir; bu durumda eserin satişı
kamuya sunum anlamını taşımaktadır.48
Burada kısaca temsil hakkından da bahsetmek gerektiğini
düşünüyorum zira temsil hakkının bir özelliği de kamuya sunulmadır.49
FSEK’in m.24/1 hükmüne göre; “Bir eserden, doğrudan doğruya yahut
işaret, ses veya resim nakline yarıyan aletlerle umumi mahallerde okumak,
çalmak, oynamak ve göstermek gibi temsil suretiyle faydalanma hakkı
munhasıran eser sahibine aittir.” Hükümde yalnızca okumak, çalmak,
oynamak ve göstermek eylemlerinden bahsetse de, duyularla algılanabilen
her eylem temsil kapsamna dahildir; mesela bir güzel sanat eserinin teflhiri
temsil teşkil eder.50 Temsilin özelliği olan kamuya sunulmak ile anlatılmak
istenen, halkın eseri algılama imkanının olduğu mekanlarda eserin
temsilidir.51 Hükümde geçen “göstermek” ibaresi işlerliğini yalnızca güzel
sanat eserleri üzerinde gösterir (Right of Exhibition). Yani sadece güzel
sanat eserleri gösterilmek sureti ile temsil edilir. Güzel sanat eserlerinin
gösterilmesi, eserin doğrudan doğruya görme duyusuna hitap edecek
şekilde sunulmasıdır.52 Mesela güzel sanat eseri mahiyetindeki heykellerin
Güzel Sanat Eserleri Üzerindeki Fikri Mülkiyet Hakları • Senem Saraç 3139
(47) Erel, a.g.e., s. 139.
(48) Tekinap, a.g.e., s. 134.
(49) Atefl, a.g.e., s. 178.
(50) Atefl, a.g.e., s. 178.
(51) Erel, a.g.e., s. 177.
(52) Atefl, a.g.e., s. 182.
müzede sergilenmesi FSEK’in m.24/1 hükmü anlamında temsilidir. Buna
doğrudan temsil denir. Bu heykellerin fotoğrafları çekilir de kataloglara
basılır ise bu temsil FSEK’in 24/1 hükmü anlamında doğrudan temsil
olmayıp, m.24/2 anlamında dolaylı temsil teşkil eder.53 FSEK’in 24/2
hükmüne göre; “Temsilin umuma arzedilmek üzere vukubulduğu
mahalden başka bir yere her hangi bir teknik vasıta ile nakli de eser
sahibine aittir.” Örneklerimizi uyarlarsak; heykellerin temsilinin kamuya
sunulmak üzere gerçekleştiği müzeden başka bir yere, fotoğraflanıp
kataloğa basılmak sureti ile nakli eser sahibine aittir.
FSEK’te yer bir doğrudan temsil örneği de m.35/4 hükmüdür. Buna
göre; “Alenileflmiş güzel sanat eserlerinin ilmi konferans veya derslerde,
konuyu aydınlatmak için projeksiyon ve buna benzer vasıtalarla
gösterilmesi, serbesttir.” Burada temsil hakkına getirilen sınırlama temsilin
ilmi konferans veya derslerde yapılması gerekliliğidir. Ayrıca temsilin ilmi
konferans veya derslerde yapılması yeterli olmamakta, bu temsilin konuyu
aydınlatmak amacı ile yapılması gerekmektedir. Bu sınırlamalardan
bahsetmek için kamuya sunum gerekmektedir. Zira kamuya sunulmayan
eser temsil kapsamında değildir.54
Son olarak güzel sanat eserleri bağlamında FSEK’in m.40/1 ve m.40/2
hükümleri önemlidir. Buna göre;
(1) Umumi yollar, caddeler ve meydanlara, temelli kalmak üzere
konulan güzel sanat eserlerini; resim, grafik, fotoğraf ve saire ile çoğaltma,
yayma, umumi mahallerde projeksiyonla gösterme, radyo ve benzeri
vasıtalarla yayımlama caizdir. Bu salahiyet mimarlık eserlerinde yalnız diş
şekle munhasırdır.
(2) Üzerlerine, sahibi tarafından sarahaten menedici bir kayıt konulmuş
olmadıkça güzel sanat eserleri, malikleri veya bunların muvafakatiyle
başkaları tarafından umumi mahallerde teflhir edilebilir.
7.3. Güzel Sanat Eseri Sahipliğinin Tanınması (Paternity Right)
FSEK’in “Adın Belirtilmesi Salahiyeti” başlıklı m.15/1 hükmüne göre,
“Eseri, sahibinin adı veya müstear adı ile yahut adsız olarak, umuma
arzetme veya yayımlama hususunda karar vermek salahiyeti munhasıran
eser sahibine aittir.” Eser kim tarafından kamuya sunulursa sunulsun,
eser sahibinin isminin belirtilmesi hususunda münhasır bir hakkı vardır.
Eser sahibi eseri üzerindeki mali hakları devretmış dahi olsa eser
sahipliğinin tanınmasını istemeye yetkilidir.55 Bu husus 1886 tarihli Bern
Sözleşmesi’nin “To claim authorship” başlıklı 6. maddesinde de ifade
edilmektedir.
3140 iSTANBUL BAROSU DERGiSi • Cilt: 84 • Sayı: 5 • Yıl: 2010
53) Atefl, a.g.e., s. 182.
(54) Erel, a.g.e., s. 179.
(55) Atefl, a.g.e., s. 142.
7.4. Güzel Sanat Eserinin Bütünlüğünün Korunması
7.4.1. Genel Olarak
Bütün fikir ve sanat eserleri bir bütün teşkil eder.56 Esere eser olam
özelliğini veren de zaten bu bütünlüktür.57 Eserin bütünlüğü çok önemlidir.
Eserdeki herhangi bir değişiklik bu bütünlüğü bozabilir. Eserin
değiştirilmesi, o eser ile eserin sahibi arasındaki kişisel bağları dahi
koparabilir.58 Yargıtay HGK bir kararında güzel sanat eserinin hususiyet ve
bütünlüğünün bozan her türlü değiştirici davranış nedeniyle manevi
tazminat istenebileceğine hükmetmıştir.59 Bu nedenle eserde yapılacak her
değişiklik için eser sahibinden izin alınmalıdır.60
Eserde değişiklik pek çok şekilde yaplabilir. Mesela bir tablonun
renklerinde değişiklik yapılması yanut eklemeler yapılması bu anlamda
değişikliktir.61 Bu durumun eserin sahibi için ne kadar mağdur edici
olduğunu anlamak zor değildir.
FSEK’in “Eserde Değişiklik Yapılmasını Menetmek” başlıklı 16.
maddesine göre;
(1) Eser sahibinin izni olmadıkça eserde veyahut eser sahibinin adında
kısaltmalar, ekleme ve başka değiştirmeler yapılamaz.
(2) Kanunun veya eser sahibinin müsaadesiyle bir eseri işliyen, umuma
arzeden, çoğaltan, yayımlıyan, temsil eden veya başka bir suretle yayan
kimse; işleme, çoğaltma, temsil veya yayım tekniği icabı zaruri görülen
değiştirmeleri eser sahibinin hususi bir izni olmaksızın da yapabilir.
(3) Eser sahibi, kayıtsız ve şartsız olarak yazılı izin vermış olsa bile fleref
ve itibarını zedeleyen veya eserin mahiyet ve hususiyetlerini bozan her türlü
değiştirilmeleri menedebilir. Menetme yetkisinden bu hususta sözleşme
yapılmış olsa bile vazgeçmek hükümsüzdür.
Buna göre kural, eser üzerinde eser sahibi izin vermedikçe değişiklik
yapılamayacağıdır. Ancak ikinci fıkrada bazı hallerde eser sahibinin izninin
gerekmediğini öngörülmektedir. Eser sahibinin sadece zorunlu olanlar
dişındaki değişiklikler için izin verme yetkisi vardır ve bu yetki yalnızca eser
sahibinin kendisi tarafından kullanılabilir.62 Üçüncü fıkra ise özel bir
duruma işaret etmektedir. Buna göre eser sahibi, eser üzerinde değişiklik
yapılmasına yazılı izin dahi vermış olsa, değişiklik eser sahibinin fleref ve
haysiyetine halel getirici mahiyette ise, değişikliğe engel olabilir. Yani bu
Güzel Sanat Eserleri Üzerindeki Fikri Mülkiyet Hakları • Senem Saraç 3141
56) Erel, a.g.e., s. 145.
(57) Atefl, a.g.e., s. 145.
(58) Atefl, a.g.e., s. 146.
(59) Suluk, a.g.e., s. 88, 26 no’lu dipnottan naklen.
(60) Suluk, a.g.e., s. 86.
(61) Atefl, a.g.e., s. 146.
(62) Erel, a.g.e., s. 146.
hak öylesine mutlaktır ki, eser sahibi bu hakkından yazılı bir sözleşme ile
dahi feragat edemez.63 Yargıtay eseri bozar şekilde yorumlamayı dahi
hakkın ihlali saymıştır.64
FSEK’in m.17/2 hükmüne göre; “Aslın maliki, eser sahibi ile yapmış
olduğu sözleşme şartlarına göre eser üzerinde tasarruf edebilir. Ancak eseri
bozamaz ve yok edemez ve eser sahibinin haklarına zarar veremez.”
Türk Medeni Kanunu’nun m.683/1 hükmüne göre; “Bir fleye malik olan
kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o fley üzerinde dilediği gibi
kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir.”
Türk Medeni Kanunu’nun m.683/1 hükmü ile bir fleyin malikine
tanınan yetkiler, FSEK’in m.17/2 hükmü ile eser aslının maliki için hukuk
düzeninin sınırları içinde daralmaktadır. FSEK’in m.17/2 hükmünde geçen
“tasarruf edebilir” ibaresi geçmektedir. Teorik olarak tasarruf etmek tahrip
etme ve yok etmeyi de içerir. Ancak ikinci cümlede eserin bozulamayacağı
ve yok edilemeyeceği hükme bağlanmıştır. Yani fikir ve sanat eserlerinin,
dolayısıyla güzel sanat eserlerinin bozulması ve yok edilmesi mümkün
değildir.
7.4.2. Mimari Eserler ve Fonksiyonellik
Kanun, bazı eser kategorileri için farklı kurallar öngörebilmektedir.[65]
Eserde değişiklik yapılması ilişkin ilkeler mimari yapılar bakımından farklı
yorumlanmaktadır.66 Yukarıda bahsi geçen FSEK’in m.17/2 hükmünün
güzel sanat eserlerinden olan mimari eserler bağlamında farklı yorumlanması
gerekir. Türk hukukunda, eser sahibinin, eserin bütünlüğünün
korunması ve eser üzerinde değişiklik yapılmasını menetme hakları, güzel
sanat eserleri kategorisine dahil olan mimari yapılar bağlamında
yumuşatılmıştır.67 Zira bazı durumlarda mimari yapının değiştirilmesi ve
hatta yıkılması zorunlu olabilmektedir. Bunun altında yatan neden mimari
eserlerin fonksiyonelliğidir. Mimari eserleri, estetik amaçtan ziyade,
ihtiyacın karşılanması için meydana getirilirler.68 Mimari eserler estetik olsa
da, ihtiyacın karfllanması amacı her zaman ağır basmaktadır. Bu nedenle
çevremize baktığımızda aslında mimari yapıların büyük çoğunluğunun
hiçbir estetik kaygı duymaksızın ve fakat yalnızca yaşam alanı olarak
yapılandırıldığını görmekteyiz. Bu tarz yapıların yanında, estetik değer
taşıyıp güzel sanatlar kategorisine dahil olan mimari eserlerin sayısı azdır.
Bu da ihtiyaç ve fonksiyonellik kriterlerinin öne çıktığını ve mimari eserlerin
3142 iSTANBUL BAROSU DERGiSi • Cilt: 84 • Sayı: 5 • Yıl: 2010
(63) Atefl, a.g.e., s. 147.
(64) Suluk, a.g.e., s. 88.
(65)A. Dietz, The Moral Right of The Author: Moral Rights and The Civil Law Countries, ALAI Congress:
Antwerp 1993 (Colombia - VLA Journal of Law and The Arts (1995) 19, 204), Atefl, a.g.e., s. 146’dan naklen.
(66) Suluk, a.g.e., s. 88.
(67) Atefl, a.g.e., s. 150.
(68) Atefl, a.g.e., s. 150.
estetik değer taşısa dahi diğer güzel sanat eserlerinden farklı olduğunu
ispatlamaktadır. Zira mimari eser estetik değer taşısa dahi, o yapının
fonksiyonelliği ağır basar. işte bu fonksiyonellik ihtiyacı nedeni ile estetik
değeri ne kadar büyük olursa olsun, mimari yapının bazen değiştirilmesi
zorunlu olmaktadır.69 Ancak eserde değişiklik yapılabilmesi için eserin
değiştirilmesi ile eserin malikinin elde edeceği menfaatin, mimari eserın
sahibinin, eserin değiştirilmemesindeki menfaatine ağır basması gerekmektedir.
70 FSEK’in m.16/3 hükmü burada da caridir. Mimar, diğer güzel sanat
eserlerinde olduğu gibi eserdeki değişikliğe karfl çıkamaz ama eserin maliki,
eseri mimarın fleref ve haysiyetine halel getirecek şekilde değiştiremez.71
Yargtay’ın konuya ilişkin 1998 tarihli bir kararında şu ifadeleri kullanmı
fltır; “...Villalar yerinde incelenip onanmış projeler ile mevcut binaların
karşılaştırılması yapıldığında, binada birtakım değişiklikler ve ilaveler
yapıldığının tespit edildiği, binaya yapılan ilavelerin binaların sağlamlığını
ve emniyetini sağlamak amacı ile değil, doğrudan doğruya binayı büyütmek
ve kullanım amacını genişletmek amacıyla yapıldığını, bu değişiklik ve
eklentilerin binanın görünüflünü ve planın önemli ölçüde değiştirdiğini, üç
katlı bina haline dönüfltürdüğünü, binanın özgün mimarisini ortadan
kaldırdığını...72” Yapılan değişikliklerin binanın özgün mimarisini ortadan
kaldırması durumunda hak ihlali gerçekleflir. Zira esere özgünlüğünü eser
sahibi verir ve bu özgünlüğün ortadan kaldırılması ise eser sahibi ile eseri
arasındaki kişisel bağ kopabilir. Bu da eserin değiştirilmesini önleme
hakkına dayanarak önlenebilir.
7.5. Güzel Sanat Eserlerinin Çoğaltılması
Eserin sabit bir madde üzerine tespit edilerek sonraki kullanımlar için
elverişli hale getirilmesi işlemi, çoğaltmadır.73
Günlük olarak kullanıldığından çoğaltma ifadesi, çoğaltılan eserden
geniş bir kitlenin yararlanmasını sağlayacak kadar çok nüsha
çıkarılmasıdır.74 FSEK anlamında çoğaltma ise kendisine hukuki sonuçlar
bağlanmış fiili bir durumdur.75
FSEK’in 22. maddesine göre;
(1) Bir eserin aslını veya kopyalarını, herhangi bir şekil veya yöntemle,
tamamen veya kısmen, doğrudan veya dolaylı, geçici veya sürekli olarak
çoğaltma hakkı münhasıran eser sahibine aittir.
Güzel Sanat Eserleri Üzerindeki Fikri Mülkiyet Hakları • Senem Saraç 3143
(69) Atefl, a.g.e., s. 150.
(70) Atefl, a.g.e., s. 150. Bu teori Alman hukukunda “menfaatlerin dengelenmesi” şeklinde anılır.
(71) Suluk, a.g.e., s. 89.
(72) Suluk, a.g.e., s. 89-90, 31 no’lu dipnottan naklen.
(73) Atefl, a.g.e., s. 164.
(74) Erel, a.g.e., s. 163.
(75) Erel, a.g.e., s. 165.
(2) Eserlerin aslından ikinci bir kopyasının çıkarılması ya da eserin
işaret, ses ve görüntü nakil ve tekrarına yarayan, bilinen ya da ileride
geliştirilecek olan her türlü araca kayıt edilmesi, her türlü ses ve müzik
kayıtları ile mimarlık eserlerine ait plan, proje ve krokilerin uygulanması da
çoğaltma sayılır. Aynı kural, kabartma ve delikli kalıplar hakkında da
geçerlidir.
( 3) Çoğaltma hakkı, bilgisayar programının geçici çoğaltılmasını
gerektirdiği ölçüde, programın yüklenmesi, görüntülenmesi, çaliştırılması,
iletilmesi ve depolanması fiillerini de kapsar.
Çoğaltma hakkını eser sahibi bizzat kullanabilir ya da başkasına
devredebilir.76 Bu hak eser sahibinin münhasır haklarından biridir zira
eserden iktisaden yararlanmanın şartlarınn başında eserin çoğaltılması
gelmektedir.77
Güzel sanat eserleri bağlamında çoğaltma hakkının devredilmış
sayılmasına ilişkin bir karine FSEK’de yer almaktadır. FSEK’in m.57/2
hükmüne göre; “Bir güzel sanat eseri üzerinde çoğaltma hakkını haiz olan
bir kimseden kalıp ve sair çoğaltma aletlerinin zilyedliğini iktisap eden
kimse, aksi kararlaştırılmamışsa, çoğaltma hakkını da iktisap etmış
sayılır.” Erel, bu maddede geçen “kalıp ve sair çoğaltma aletleri” ibaresinin
geniş yorumlanmaması gerektiği, sadece eseri kopya veya taklit etmeye
yarayan bu tarz araçların bu madde kapsamında çoğaltma hakkına imkan
vereceği yoksa güzel sanat eserine ait planın yayımlanmasının bu madde
kapsamında değerlendirilemeyeceği görüşündedir.78 Gerçekten maddenin
ifadesine baktığımızda çoğaltma aletlerinin zilyetliğinden bahsetmektedir.
Esere ait planın yahut projenin yayımlanması ile çoğaltmaya elverişli
aletlerin zilyetliğinin elde edilmesi farklı durumlardır. Bu nedenle esere ait
planın ya da projenin yayımlandığından bahisle, bu eserin çoğaltma
hakkının FSEK m.57/2 hükmü kapsamında elde edildiği iddiası hukuken
himaye görmeyecektir.
FSEK’in m.22/2 hükmüne göre eserin çoğaltılmış sayılması için günlük
anlamda çoğaltma ibaresinden anlaşılanan aksine yalnızca ikinci
kopyasının çıkarılmış olması yeterlidir.
Mimari eserlerin, plan, proje ve krokilerinin uygulanarak çoğaltılması,
FSEK m.22/2 anlamında çoğaltmadır. Bu plan, proje ve krokilerin kopya
edilmesi ise mimari eserin çoğaltılması değildir. Mimari eserin planı, projesi
ve krokisi mimari eser olmayıp, estetik değer taşıması durumunda güzel
sanat eseri, aksi halde ilim ve sanat eseri mahiyetindedir.79
3144 iSTANBUL BAROSU DERGiSi • Cilt: 84 • Sayı: 5 • Yıl: 2010
(76) Erel, a.g.e., s. 162.
(77) Atefl, a.g.e., s. 165.
(78) Erel, a.g.e., s. 272.
(79) Atefl, a.g.e., 166.
FSEK, 4110 Sayılı Ka nunile değiştirilmeden önce mimari eser
sahiplerini korumaya yönelik m.38/3 hükmü mevcuttu.80 Buna göre güzel
sanat eserlerine ait plani proje ve kroki yayımlanmış dahi olsa, bunlar eser
sahibinin izni olmadan tatbik edilemezdi. Bu hükmün neden kaldırıldığı
doktrinde anlaşılamamaktadır.81 Erel, bu değişikliği isabetsiz bulmakta ve
fakat aynı sonuca farklı maddelerin yorumu ile ulaşılabileceğini öne
sürmektedir.82
Güzel sanat eserlerinin el ile yahut mekanik yöntemler ile
kopyalanması, çoğaltma anlamına gelmez zira güzel sanat eserleri tektir.
Atefl, bunların taklit yahut işlenme olarak değerlendirilmesi gerektiğini
ifade etmektedir. Erel, bir eserinin mekanik araçların yardımı olmaksızın
benzerinin yapılması durumunda ne taklit, ne kopya ne de çoğaltma
olduğunu ve fakat ya ayrı bir güzel sanat eserinin ya da işlenme eserin
meydana geleceğini öne sürmektedir.83 Ancak isviçre Federal Mahkeme bir
kararında, heykelin fotoğraflarının takvim yaprağına basılmasını çoğaltma
hakkının ihlali olarak nitelendirmıştir.84 mekanik bir araç olan fotoğraf
makinesi ile çoğaltma söz konusudur. Ayrıca maddede elle çoğaltmadan da
bahsedilmektedir. Erel, resim öğrencisinin ünlü bir ressamın tablosunu
model alarak yaptığı resmin ne taklit ne de çoğaltma teşkil ettiğini ifade
etmektedir.85 FSEK’in m.40/1 hükmüne göre; “Umumi yollar, caddeler ve
meydanlara, temelli kalmak üzere konulan güzel sanat eserlerini; resim,
grafik, fotoğraf ve saire ile çoğaltma, yayma, umumi mahallerde
projeksiyonla gösterme, radyo ve benzeri vasıtalarla yayımlama caizdir. Bu
salahiyet mimarlık eserlerinde yalnız diş şekle munhasırdır.” Bu hükümde
güzel sanat eserlerinin çeşitfli şekillerde çoğaltılmasından söz edilmektedir.
Hüküm hem mekanik yollarla hem de elle çoğaltmayı içermektedir. Erel,
burada çoğaltmadan ziyade işlenmenin mevcut olduğu kanaatindedir.86
Mimari eserler ve çoğaltma bağlamında FSEK’te özel bir düzenleme
mevcuttur. FSEK’in m.40/1 hükmüne göre; “Umumi yollar, caddeler ve
meydanlara, temelli kalmak üzere konulan güzel sanat eserlerini; resim,
grafik, fotoğraf ve saire ile çoğaltma, yayma, umumi mahallerde
projeksiyonla gösterme, radyo ve benzeri vasıtalarla yayımlama caizdir. Bu
salahiyet mimarlık eserlerinde yalnız diş şekle munhasırdır.” Burada güzel
sanat eserlerinin cisim olarak değil, yüzey olarak çoğaltılmasından söz
edilmektedir. Zira güzel sanat eserlerinin resim, grafik, fotoğraf ve saire ile
Güzel Sanat Eserleri Üzerindeki Fikri Mülkiyet Hakları • Senem Saraç 3145
(80) Erel, a.g.e., s. 164.
(81) Erel, a.g.e., 164; Atefl, a.g.e., s. 166.
(82) Erel, a.g.e., s. 271.
(83) Erel, a.g.e., s. 271.
(84) Atefl, a.g.e., s. 166, 166 no’lu dipnottan naklen.
(85) Erel, a.g.e., s. 164.
(86) Erel, a.g.e., s. 165.
çoğaltılması cisim olarak değil, yüzey olarak çoğaltmadır. Bu nedenle bir
heykelin farklı boyutta bir heykel meydana getirilerek kopya edilmesi bu
hüküm dahilinde çoğaltma sayılarak korunmayacaktır.87 Hüküm, güzel
sanat eserlerinin çoğaltılması, yayılması, gösterilmesi ve yayımlanması
hususunda getirdiği serbestliği, mimari eserler bağlamında “dıfl şekil” ile
snırlamıştır. Bu sınırlama sadece gerçekten eser olan mimari yapılar
bağlamında geçerlidir zira mimari eserlerde yukarıda da belirtildiği üzere
estetik olmaktan çok fonksiyonel olmak ön plandadır.88
FSEK’in 87. maddesine göre;
(1) Aksi kararlaştırılmamış ise, bir kimsenin sipariş üzerine yapılan
resim veya portresinden, sipariş veren veya tasvir edilen ve yahut bunların
mirasçıları fotoğraf aldırtabilir.
(2) Bu hüküm baskı usulü ile yapılan portre ve resimler hakkında cari
değildir. fiu kadar ki, bu suretle vücuda getirilen resim ve portrelerin birinci
fıkrada sayılanlar için tedariki mümkün olmaz veya nispeten büyük
güçlüğu mucip olursa bunların da fotoğrafları aldırılabilir. Yani, bir
kimsenin sipariş üzerine yapılan resminin yahut portresinin çoğaltlmasının
tek yolu fotoğraf aldırtmaktır.
7.6. Güzel Sanat Eserlerinde iktibas
Bir eserin parçalarının başka bir eser içinde kullanılmasına iktibas
denir. Yargıtay’ın bir kararında iktibasın şartları flöylece belirtilmektedir;
“Bir eserden aktarma ve yararlanma (iktibas) için;
1) Aktarma ve yararlanma amacının haklı kılacağı bir oran göstermesi,
2) Yararlanmanın, yararlanılan eser sahibinin manevi haklarını ihlal
etmemesi,
3) Yararlanmann belli bir yollama ile yapılması,
4) Yararlanılan eserin ve sahibinin adının belirtilmesi,
5) FSEK’deki diğer kuralların söz önünde tutulması gerekir.89
Güzel sanat eserlerinden iktibaslar hususu FSEK’in m.35/1/b.3 ve
m.35/1/b.4 hükümlerinde düzenlenmektedir. Buna göre, alenileflmiş güzel
sanat eserlerinin ve yayımlanmış diğer eserlerin, maksadın haklı
göstereceği bir nispet dahilinde ve münderacatını aydınlatmak maksadiyle
bir ilim eserine konulması ve alenileflmiş güzel sanat eserlerinin ilmi
konferans veya derslerde, konuyu aydınlatmak için projeksiyon ve buna
benzer vasıtalarla gösterilmesi hallerinde iktibas yapılması caizdir.
3146 iSTANBUL BAROSU DERGiSi • Cilt: 84 • Sayı: 5 • Yıl: 2010
(87) Erel, a.g.e., s. 271.
(88) Erel, a.g.e., s. 271.
(89) 4. H.D. 10/5/1977, E. 76/8886, K. 77/5628, Y.K.D. Temmuz 1978, s. 1110-1112, Erel, a.g.e., s.,
246 29 no’lu dipnotan naklen.
FSEK düzenlemesine göre, iktibas serbestisi güzel sanat eserlerinin
bilimsel amaçlar ile kullanılması sahası için tanınmıştır. Hükümden
anlaşıldığı üzere bilimsel amaçlar ile kullanılacak güzel sanat eserlerinin
alenileflmış olması zorunludur. Ancak yayımlanmış olmaları şart değildir.90
Güzel sanat eserleri sadece ilmi eser, konferans ve derslerde kullanılabilir.
ilmi eser, bir konuyu bilimsel teknikler ile sistematik olarak inceleyip
araştırmayı amaçlayan eserdir.91 Güzel sanat eserleri bu tanıma uyan
eserlerde yani ilmi eserlerde kullanlabilir ve fakat bunların haricinde başka
eserlerde kullanılamaz. Mesela bir güzel sanat eserinin, musiki eserine
iktibası söz konusu olamaz.92 Güzel sanat eserinin kullanılacağı ders yahut
konferans da bilimsel mahiyette olmalıdır. Bilimsel mahiyette olmayan
derslerde yahut konferanslarda güzel sanat eserlerinin kullanılması hukuk
tarafından himaye görmez.93 Hükümde, güzel sanat eserinin bir ilim eserine
konulmasındani projeksiyon veya buna benzer vasıtalar ile gösterilmesinden
bahsedilmektedir. Doktrinde bu durumun geniş yorumlanması
gerektiği ve eserin aslının kullanılması durumunun da hüküm kapsamında
değerlendirilmesi gerekmektiği belirtilmektedir.94 Ayrıca güzel sanat eserinin
ilmi bir eserde, bilimsel mahiyette derste yahut konferansta kullanılmış
olması yeterli olmayıp konunun içeriğinin aydınlatılması amacı ile
kullanılmalıdır.95 Amaç haklı gösterir ise güzel sanat eserinin tamamı dahi
ilmi eserde, derste yahut konferansta kullanılabilileceği için güzel sanat
eserlerindeki iktibas serbestisinin nispeten diğer eserlere nazaran daha
geniştir.96
FSEK’in m.35/son hükmüne göre; “iktibasın belli olacak şekilde
yapılması lazımdır. ilim eserlerinde, iktibas hususunda kullanılan eserin ve
eser sahibinin adından başka bu kısmın alındığı yer belirtilir.” Güzel sanat
eserlerinde iktibas yapılması durumunda kaynak gösterilmesi zorunluluğu
öngörülmektedir. Bir güzel sanat eserinin bir ressamın tüm eserlerini içeren
bir katalogtan alınmış olması örneğinde, kataloğun adı ve sayfa numaraları
da gösterilmelidir.
7.7. Güzel Sanat Eserlerinde Pay ve Takip Hakkı
Güzel sanat eserlerinde pay ve takip hakkı, FSEK’in “Güzel Sanat
Eserlerinin Satiş Bedellerinden Pay Verilmesi” başlıklı 45. maddesinde
düzenlenmektedir. Bu maddeye göre, “Mimarî eserler hariç olmak üzere, bu
Kanunun 4. maddesinde sayılan güzel sanat eserlerinin asılları ile eser
sahibinin kendisinin sınırlı sayıda meydana getirdiği veya eser sahibinin
Güzel Sanat Eserleri Üzerindeki Fikri Mülkiyet Hakları • Senem Saraç 3147
(90) Atefl, a.g.e., s. 314.
(91) Atefl, a.g.e., s. 315.
(92) Atefl, a.g.e., s, 316.
(93) Atefl, a.g.e., s. 316.
(94) Erel, a.g.e., s 258; Atefl, a.g.e., s. 316.
(95) Atefl, a.g.e., s. 316.
(96) Atefl, a.g.e., s. 316.
kontrolünde ve izniyle meydana getirilmış ve eser sahibi tarafından
imzalanmış veya başka bir şekilde işaretlenmış olmaları nedeniyle özgün
eser olduğu kabul edilen kopyaları, 2. maddenin (1) numaralı bendinde ve
3. maddede sayılıp da yazarlarla bestecilerin el yazısıyla yazılmış eserlerinin
asıllarından biri, eser sahibi veya mirasçıları tarafından bir defa satıldıktan
sonra, koruma süresi içinde, bir sergide veya açık artırmada yahut bu gibi
eflyayı satan bir mağazada veya başka şekillerde satiş konusu olarak el
değiştirdikçe, bu satiş bedeli ile bir önceki satıfl bedeli arasında açık bir
nispetsizlik bulunması halinde, her satişta, satişı gerçekleştiren gerçek veya
tüzel kişi, bedel farkından münasip bir payı eser sahibine, o ölmüşse miras
hükümlerine göre ikinci dereceye kadar (ve bu derece dahil) yasal
mirasçılarına ve efline, bunlar da yoksa ilgili alan meslek birliğine Bakanlar
Kurulunca çıkarılacak bir kararname ile belirlenecek usul ve esaslar
çerçevesinde ödemekle yükümlüdür.”
Pay ve takip hakkı, eser sahibini ilk satiştan sonra koruyan, mali bir
haktır.97 Pay ve takip hakkı FSEK’de mali haklar arasında sayılmamış dahi
olsa, bu hakkın mali hak olduğu hususunda bir tartışma yoktur.98 Pay ve
takip hakkı eser sahibini korur zira bu hak olmasa idi eser sahibi sadece
eserinin ilk satişından kazanç elde edebilirdi. Güzel sanat eserleri eflfliz
mahiyette olduklarından güzel sanat eseri sahibinin böylesi bir korumaya
ihtiyacı vardır.99 Bu koruma hakkaniyet gereğidir. Güzel sanat eserinin,
sahibi tarafından satıldıktan sonra çok daha yüksek meblağlara tekrar
satılması ve maliklerin bundan haksız kazanç elde etmesi söz konusu
olabilmektedir.100
Pay ve takip hakkından yararlanmanın şartları FSEK’in m.45/1
hükmüne göre şunlardır;
1.Eser, sahibi yahut mirasçıları tarafından satıldıktan sonra tekrar
satılmalıdır.
2.Söz konusu satişların, koruma süresi içinde gerçekleşmesi gerekir.
3.Söz konusu satıflların, bir sergide veya açık artırmada yahut bu gibi
eflyayı satan bir mağazada yapılmış olması gerekir.
4.Söz konusu satıfltan elde edilen satıfl bedeli ile bir önceki satıfl bedeli
arasında açık bir nispetsizlik bulunması gerekir.
fiartlar bağlamında, hakkın sadece satiş durumunda doğması
eleştirilmektedir zira lafzen yorumlandığında bağiş yapılması durumunda
pay hakkı doğmayacaktır.101
3148 iSTANBUL BAROSU DERGiSi • Cilt: 84 • Sayı: 5 • Yıl: 2010
(97) Suluk, a.g.e., s. 106.
(98) Erel, a.g.e., s. 187.
(99) Atefl, a.g.e., s. 195.
(100) Erel, a.g.e., s. 187.
(101) Erel, a.g.e., s. 189.
Bu şartların gerçekleflmiş olması güzel sanat eseri sahibine pay ve takip
hakkını kullanma yetkisi vermeye yetmemektedir zira hükümde bu hakkın
kullanılması hükümet tarafından çıkarılacak bir kararnameye bağlanmı
fltır.
7.8. Güzel Sanat Eserlerinin icrası
FSEK’in “Eser Sahibinin Hakları ile Bağlantılı Haklar” başlıklı m.80/1
hükmüne göre; Eser sahibinin manevi ve mali haklarına zarar vermemek
kaydıyla ve eser sahibinin izniyle bir eseri özgün bir biçimde yorumlayan,
tanıtan, anlatan, söyleyen, çalan ve çeşitli biçimlerde icra eden
sanatçıların...” Burada icracı sanatçının tanımının yapıldığını görüyoruz.
icracı sanatçı, kendisine ait olmayan bir eseri icra eder ve ona anlam
kazandırır.102 icracı sanatç eseri eser sahibinin izni ile icra eder ve bunu
yaparken eser sahibinin haklarına halel getiremez. icracı sanatçının
haklarının korunabilmesi için icracı sanatçının icra edişinde özgünlük
olmalıdır. Mesela bir fliiri her okuyan icracı sanatçı değildir. icranın orjinal
bir fıkri emek sonucu meydana gelmesi gerekir.103
Güzel sanat eserlerinde ise icracı sanatçıdan bahsedemeyiz. Zira güzel
sanat eserlerinin mahiyetleri, özgün biçimde yorumlanmaya, tanıtılmaya,
anlatılmaya, söylenmeye elverişli değildir. Atefl de güzel sanat eserlerinin
FSEK’in m.80/1 hükmü anlamında icra edilebilir eserler olmadığını ifade
etmektedir.104 Roma andlaflması’nda ise icracı snaatçı tanımının çok geniş
tutulduğunu, eseri temsil yolu ile kamuya sunabilen herkesin icracı sanatçı
olarak korunacağını görüyoruz.105
8. SONUÇ
Türk hukukunda şuan için güzel sanat eserleri FSEK ile koruma altına
alınmıştır. Güzel sanat eserleri, FSEK’de yer alan diğer eserlere nazaran
farklı özellikler göstermektedir. Öncelikle güzel sanat eserinin FSEK
anlamında eser olarak kabulu ve korunması için diğer eserlerde aranan
objektif ve subjektif unsur yeterli olmayıp estetik olma unsuru aranmaktadı
r. Eser sahibinin hakları konusunda da hemen her düzenlemede güzel
sanat eserlerine ilişkin istisnai bir durum vardır. Bu özelliklere dikkat
edilmesi gerekir ve hatta güzel sanat eserlerine ilişkin mevzuatımızda ayrıca
ve kapsamlı düzenlemelere gidilmesi olumlu olacaktır.
Güzel Sanat Eserleri Üzerindeki Fikri Mülkiyet Hakları • Senem Saraç 3149
(102) Erel, a.g.e., s. 208.
(103) Erel, a.g.e., s. 209.
(104) Atefl, a.g.e., s. 215.
(105) Erel, a.g.e., s. 210.
KAYNAKÇA
1. Altuğ, Taylan, Kant Estetiği, Genişletilmış 2. Basım, istanbul, 2007.
2. Atefl, Mustafa, Fikir ve Sanat Eserleri Üzerindeki Hakların Kapsamı ve Sınırlandırılması,
Seçkin, Ankara, 2003
3. Ceritoğlu Sengel, Filiz, Fikir ve Sanat Eserleri Hukukunda intihal ve Esinlenme,
Seçkin, istanbul, 2008.
4. N. Erel, fiafak, Türk Fikir ve Sanat Hukuku, 3. Bası, Yetkin Yayınları, Ankara, 2009.
5. Önen, Mesut, Hukuka Giriş, istanbul, Arıkan, 2005.
6. Suluk, Cahit, Yeni Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu Telif Hakları ve Korsanlıkla
Mücadele, Hayat, istanbul, 2004.
7. fiişman, Ahmet, Sanata ve Sanat Kavramlarına Giriş, Yaz Yayınları, istanbul, 2006.
8. Tekinalp, Ünal, Fikri Mülkiyet Hukuku, Güncelleştirilmış, Gözden Geçirilmış ve
Genişletilmış Dördüncü Bası, Arıkan, istanbul, 2005.
9. Tosun, Yalçın, Sinema Eserleri ve Eser Sahibinin Hakları, XII Levha, istanbul, 2009.
10. Ulafl Kısa, Seda, Avrupa Topluluğu Rekabet Hukukunda Hakim Durumun Rekabet
Karşıtı Eylem ve işlemlerle Kötüye Kullanılması, Banka ve Ticaret Hukuku Araştırma
Enstitüsü, 2004, istanbul.
11. Uslu, Ramazan, Türk Fikir Hukukunda “Eser” Kavramı, Seçkin, Ankara, 2003.
12. Yarsuvat, Duygun, Türk Hukukunda Eser Sahibi ve Hakları, 2. Basım, istanbul
Üniversitesi Yayınları, istanbul, 1984.
13. Ziss, Avner, (Çeviren; Yakup fiahan), Estetik-Gerçekliği Sanatsal Özümsemenin
Bilimi, Hayalbaz, istanbul, 2009.
3150 iSTANBUL BAROSU DERGiSi • Cilt: 84 • Sayı: 5 • Yıl: 2010

Forum