Hukuki Net Hukuki NET | Forum | Mevzuat Anasayfa | Kaynaklar | Yazarlar | Dizin | Arama | Uyarlama | Giriş | Üye Ol
Orman içi açıklıkların özel mülke dönüşmesi ve zilyetlik yolu ile kazanılması mümkün değildir
Ekleyen: Av.feyz Pazarbaşı | Tarih: 17-11-2008 | Kategori: İçtihat | Okunma : 3918 | Not:
Av.feyz Pazarbaşı

Hakkımdaki açıklamalara www.pazarbasi.av.tr adresinden ulaşabilirsiniz.


Profil >

Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2008/693 E., 2008/4391 K. sayılı içtihatı:

İçtihat Özeti: Hangi nedenle olursa olsun orman bütünlüğünün korunması amacı ile orman içi açıklıkların özel mülke dönüşmesi ve yine zilyetlik yolu ile kazanılması mümkün değildir.


İçtihat Metni:

Taraflar arasındaki orman kadastrosu ve 2/B davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davalılar Orman Yönetimi ve Bakanlık tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

Davacı Mustafa, B… Köyü İ… Deresi mevkiinde, zilyetliklerinde bulunan taşınmazların, orman sayılan yerlerden olmadığı halde, yörede yapılan ve 31.05.2005 tarihinde ilan edilen orman kadastro çalışmalarında orman sınırları içine alındığını belirterek, orman sınırları dışına çıkarılması istemi ile 6 aylık askı ilan süresi içinde orman kadastrosuna itiraz davası açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne, (B)=4614.82 m21ik bölüm yönünden orman kadastrosunun iptaline, bu bölümün orman sınırlan dışına çıkarılmasına, (A) ile işaretli taşınmaza yönelik davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı ile davalılar Orman Genel Müdürlüğü ve Orman Bakanlığı tarafından temyiz edilmiştir.

Dava, 6 aylık askı ilanı içinde açılan orman kadastro ve 2/B madde uygulamasına itiraza ilişkindir.

1) Davalı Çevre ve Orman Bakanlığı’nın temyiz itirazları yönünden;

02.12.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4999 sayılı Yasa ile değiştirilen 6831 sayılı Yasa’nın 11/2. maddesi hükmüne göre “Hak sahibi gerçek veya tüzel kişiler tarafından açılacak sınırlamaya itiraz davalarında hasım, Orman Genel Müdürlüğü; 2. madde uygulamasıyla orman sınırlan dışına çıkarma işlemlerine karşı açılacak itiraz davalarında ise hasım, Çevre ve Orman Bakanlığı ile Orman Genel Müdürlüğü’dür”. Somut olayda; davaya konu taşınmazlarda orman rejimi dışına çıkarma işlemi yapılmadığından Çevre ve Orman Bakanlığı hakkındaki davanın husumet yönünden reddine karar verilmesi gerekirken esas yönünden ret edilmesi isabetsiz olduğundan, davalı Bakanlığın temyiz itirazlarının kabulü gerekmiştir.

2)Davacı gerçek kişinin (A) işaretli bölüm yönündeki temyiz itirazlarının incelenmesinde;

Mahkemece hükme esas alınan uzman orman bilirkişi kurulu tarafından düzenlenen raporda, “Çekişmeli taşınmazlardan (A) ile işaretli 2588.71 m2 lik bölümün 1963 tarihli memleket haritasında, yeşil renge boyalı geniş yapraklı orman ağaçlarının bulunduğu alanda, yine 1957 tarihli hava fotoğraflarında ormanlık alanda kaldığı, %45 eğimli olduğu, içinde meşe ve harnup ağaçlarının bulunduğu ve orman sayılan yerlerden olduğu, (B) ile işaretli 4614.82 m2lik bölümün ise 1963 tarihli memleket haritasında beyaz renkli tarım alanında, 1957 tarihli hava fotoğraflarında açık alanda kaldığı ve %15 eğimde olduğu, teraslama ile eğimin %5′e indirildiği, tarım toprağı olduğu, üzerinde yaşlı zeytin, badem ve narenciye ağaçlarının bulunduğu ve orman sayılmayan yerlerden olduğu” açıklanarak taşınmazın bu belgelerdeki ve orman kadastro haritasındaki konumunu göstermişlerdir. Bilirkişi raporunda saptanan bulgulara göre (A) ile işaretli bölümün gerek eski tarihli hava fotoğrafı ve memleket haritasında orman sayılan yerlerden olduğu gibi, keşif gününde dahi eylemli orman olduğu anlaşıldığından, davacı gerçek kişinin bu bölümle ilgili temyiz itirazlarının reddi gerekir.

3)Davalı Orman Yönetimi’nin (B) işaretli bölüm yönündeki temyiz itirazlarına gelince;

Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamından, çekişmeli (A) ve (B) ile işaretli taşınmazların birbirine bitişik olduğu, üzerinde meşe ve harnup ağaçlarının bulunduğu, uzman bilirkişilerce dava konusu taşınmazların memleket haritasında gösterilen yerin yeşil boyalı orman alanı içinde ve etrafında yapraklı ve ibreli ağaç rumuzunun bulunduğu, eğimi %15 İken teraslanma sonucu düşürüldüğü ve etrafının Kara Tepe Devlet Ormanı olarak sınırlandırıldığı, bu haliyle davacı kişi adına tescile karar verilen bölümün 6831 sayılı Yasa’nın 17/2. maddesi hükmü gereğince orman içi açıklık olarak değerlendirilmesi gerektiği anlaşılmaktadır.

6831 sayılı Yasa’nın 17. maddesi, orman içi açıklıklarda tarım ve inşaat yapılmasına, hayvancılık amacı ile ağıl yapılmasına, bu kesimlerin özel mülke dönüşmesine izin vermez.

6831 sayılı Yasa’nın 17/1-2. maddesi hükmü,

Devlet ormanları içinde bu ormanların korunması, istihsal ve imarı ile alakalı olarak yapılacak her nevi bina ve tesisler müstesna olmak üzere; her çeşit bina ve ağıl inşası ve hayvanların barınmasına mahsus yerler yapılması ve tarla açılması, işlemesi, ekilmesi ve orman içinde yerleşilmesi yasaktır.

Devlet ormanlarının herhangi bir suretle yanmasından veya açlıklarından faydalanılarak işgal, açma veya herhangi şekilde olursa olsun kesme, sökme, budama veya boğma yollarıyla elde edilecek yerlerle buralarda yapılacak her türlü yapı ve tesisler, şahıslar adına tapuya tescil olunamaz. Buralara doğrudan doğruya Orman idaresince el konulur. Yanan orman alanlarındaki her türlü emval Orman Genel Müdürlüğü’nce değerlendirilir (03.07.2004 gün ve 5112 sayılı Yasa ile değişik hali) şeklindedir.

Yasa metninden açıkça anlaşıldığı gibi, hangi nedenle olursa olsun orman içi açıklıklarda tarım, inşaat ve hayvancılık yapmak amacı İle ağıl yapılamaz. Bu tür yerler özel mülk olamaz. Yönetim derhal el koyma hakkına sahiptir. Orman içi açıklıklardan yararlanabilmek için zorunlu olarak orman kullanılacaktır. Bu kullanım nedeniyle yeni açma, genişletme, yangın oluşması önlenemeyecek ve orman bütünlüğü bozulacaktır.

Ayrıca, bu tür taşınmazların öncesinin orman olma zorunluluğu yoktur. Zira, öncesi orman olan ve ormandan açılan taşınmazlar, 6831 sayılı Yasa’nın 1. maddesi ve Yargıtay uygulamaları gereği oluşan kesin içtihatlara göre zaten orman sayılmaktadır. 17. maddede tanımı yapılan olgu, öncesi orman iken açılan yerlerle beraber ayrıca “Hangi nedenle olursa olsun orman içi açıklıkların kazanılamayacağı ilkesini içermektedir” ve amacı orman bütünlüğünü korumaktır.

Yasa koyucu ayrı bir kavram oluşturmuş ve hangi nedenle olursa olsun orman içi açıklıklarda tarım ve inşaat ile özel mülke dönüşme yolunu kapamıştır. Bu itibarla, dava konusu taşınmazın memleket haritasında açık alanda gözükmesi bu olguyu değiştirmez. Etrafı ormanla çevrili olan taşınmazlar özel mülke dönüşüp, tarım ve inşaata açıldığında orman bütünlüğünün bozulacağı tartışmasızdır. Dairemizin bu yoldaki kararlan Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nca benimsenmiş ve yerleşik kararlar halini almıştır [YHGK'nın 10.12.1997 gün ve 1997/20-830/1034, 10.12.1997 gün ve 1997/20-808/1039, 22.10.2003 gün ve 2003/20-665/614 sayılı ve yine orman kadastrosunun kesinleştiği tarihten sonra 20 yıldan fazla süre geçse dahi orman içi açıklık konumunda olan taşınmazların zilyetlik yoluyla kazanılmayacağı konusundaki 11.10.2004 gün ve 2004/7-531-582 sayılı kararları].

Tapu ve zilyetlik yoluyla kişi ve kurumların ormandan toprak kazanmasını sağlayan 3402 sayılı Yasa’nın 45. maddesinin ilgili fıkraları da Anayasa Mahkemesi’nin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Yasa’nın 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmıştır.

Ayrıca; bu tür yerler yasa gereği orman sayıldığı için, orman içi açıklık ve boşlukların zilyetlik yolu ile kazanılmasına yasal olanak yoktur. Dolayısıyla bu yollarla ormandan toprak kazanımından söz edilemez.

2 Eylül 1986 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan Orman Kadastro Yönetmeliği’nin 23/A ve 15.07.2004 günlü Resmi Gazete’de yayınlanan Orman Kadastro Yönetmeliği’nin 26/a maddesi “6831 sayılı Yasa’nın 17. maddesinde yer alan orman içinde bulunan doğal olarak ağaç ve ağaççık içermeyen genel olarak otsu bitki veya bazı durumlarda yer yer odunsu bitkiler içeren açıklıkların” da Devlet Ormanı olarak sınırlandırılacağı öngörülmüştür. O halde, açıklanan olgular gözönünde bulundurularak davacı gerçek kişinin davasının tamamen reddi gerekirken, taşınmazın özel mülke dönüşmesini sağlayacak biçimde davanın kısmen kabulü yolunda hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.

Sonuç: 1) Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenler ile davalı Bakanlığın temyiz itirazlarının kabulü ile Bakanlık aleyhindeki davanın husumet yönünden reddine karar verilmek üzere hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde yatırana iadesine,

2)2. bentte açıklanan nedenlerle; davacı gerçek kişinin temyiz itirazlarının reddi ile (A) ile işaretli taşınmaz yönünden hükmün ONANMASINA, onama harcının gerçek kişiye yükletilmesine,

3)3. bentte açıklanan nedenlerle davalı Orman Yönetimi’nin temyiz itirazlannın kabulü ile (B) ile işaretli bölüm yönünden hükmün BOZULMASINA, peşin alman harcın istek halinde Orman Yönetimi’ne iadesine 20.03.2008 gününde oybirliği ile karar verildi.

Forum