RSS ile takip et

Av.Orhan AKA

İkinci El Araç Satışında Satıcının Ayıptan Sorumluluğu

Rating: 1 votes, 4,00 average.
İkinci el araç satışları, beraberinde, alıcı ve satıcıya bir takım yükümlülükler getirmektedir.

Bunların en başında satıcının ayıptan sorumluluğu gelmektedir.

Öncelikle ayıbın tanımına bakalım:

"Satıcı, alıcıya karşı herhangi bir surette bildirdiği niteliklerin satılanda bulunmaması sebebiyle sorumlu olduğu gibi, nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan,*kullanım amacı bakımından değerini ve alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, hukuki ya da ekonomik ayıpların bulunmasından da sorumlu olur."*(TBK. m. 219)

Satıcı, ister bir şirket olsun, isterse bir şahıs; ticari veya mesleki amaçlarla tüketiciye mal sunan (otomobil bayi, galerici) kişilerden değilse, ayıptan sorumluluk, Borçlar Hukuku hükümleri çerçevesinde incelenmesi gereken bir husustur. Türk Borçlar Kanununa buradan ulaşabilirsiniz.

Örneğin, internette veya sokakta dolaşırken görüp beğendiğiniz ve araç sahibinin, ticari veya mesleki amaçlarla tüketiciye mal sunan bir kişi (yetkili satıcı, otomobil bayi, galerici vs.) olmadığı durumlarda satıcının ayıptan sorumluluğu Borçlar Hukuku'nun konusunu oluşturur. Eğer satıcı, ticari veya mesleki amaçlarla araç satım işini meslek haline getirmiş birisi ise (yetkili satıcı, otomobil bayi, galerici vs.) araç satışından doğan uyuşmazlıklara Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun Hükümleri uygulanacaktır. Nitekim bu durumda alıcı, "tüketici" sıfatına haiz olur.

Biz, bu makalemizde, satıcının, ticari veya mesleki amaçlarla tüketiciye mal sunan (yetkili satıcı, otomobil bayi, galerici vs.) kişilerden olmadığı durumlarda, satın alınan araçtaki ayıplardan ve bu ayıplar dolayısıyla alıcıların başvurabilecekleri hukuki yollar hakkında açıklama yapacağız.

Bazı durumlarda araç, alım-satım işini meslek haline getirmemiş bir kişi (sıradan vatandaş) tarafından satılmak istenip de, satışı devredilmeden galeriye teslim edilmiş ve galerici tarafından ilana çıkarılmış olabilir. Eğer siz de bu şekilde bir araç satın aldıysanız makaleyi incelemeye devam edebilirsiniz. Eğer*yetkili satıcı, otomobil bayi, galerici vs. kişilerin üzerine kayıtlı bir araç satın aldıysanız*aradığınız soruların cevabını bu makalemizde bulamayabilirsiniz.

AYIP NEDİR?

Şimdi, ilk olarak “ayıp” kavramı üzerinde duralım:

Araçlarda görülebilecek ayıplara örnek olarak; aracın sigorta kayıtlarında pert veya hasar kaydının bulunması, bazı parçalarının boyalı/değişmiş olması, şasesinde doğrultma olması, sunroofun çalışmıyor olması, kapılarının kilitlenmiyor olması, kilometre sayacı ile oynanmış olması, şanzımanında arıza olması vs. durumlarda araçta ayıp mevcut demektir. Elbette ayıp burada sayamayacağımız başkaca örneklerde de söz konusu olabilir. Ayıp deyiminden anlaşılması gereken arıza, kusurdur. Alıcı tarafından bilinseydi, aracın daha düşük bedelle satın alınması gerektiği söylenebilen her durumda ayıp mevcut demektir.

İkinci el araç satın alan bir çok kişi, araçta karşılaştığı arızalardan dolayı satıcının sorumlu olmadığını düşünür. Bu konuda verilmiş onlarca mahkeme kararı olmasına rağmen, satıcının sorumluluğu konusunda ikna olmak istemezler. Araç satın aldıktan sonra bir sorunla karşılaşan alıcılar, durumu satıcıya izah ettiklerinde, satıcının "imzayı attın, bitti!" veya "ben sana satarken sorun yoktu" gibi ifadeleri karşısında kendilerini çaresiz hissederler. Oysa ki, satıcı, ayıba karşı sorumludur.

Fakat her ayıp dolayısıyla satıcının sorumluluğu bulunduğu söylenemez. Bir takım ayıplar (örneğin, satım anında alıcı tarafından bilinen ayıplar) ya satıcının sorumluluğunu gündeme getirmez ya da bu ayıpların uygun şekilde ileri sürülmemesi halinde satıcının sorumluluğuna başvurmak mümkün olmaz.

ALICI TARAFINDAN BİLİNEN AYIPLAR:

Satıcı, satış sözleşmesinin kurulduğu sırada alıcı tarafından bilinen ayıplardan sorumlu değildir. Örneğin satıcı, alıcıya, araçta 3 parçanın boyalı olduğunu bildirmiş olabilir, bildirdiği bu ayıplardan dolayı sorumluluğu bulunmamaktadır. Fakat araçtaki ayıpların alıcıya bildirildiğinin ispat yükü satıcıdadır. Örneğin, aracın internette yer alan ilanında, 3 parçasının boyalı olduğu belirtilmiş, alıcı da satıcı ile bu ilan vasıtasıyla buluşup bir araya gelerek aracı satın almış ise, artık, bu boyalı parçalardan haberinin olmadığını ileri süremez ne var ki 3 parçasının boyalı olduğu belirtilmesine rağmen 4 veya daha fazla parçada boya var ise alıcı elbette, kanunun, kendisine tanıdığı ve aşağıda ele alacağımız haklarını kullanabilecektir.

NOTER SATIŞ SÖZLEŞMESİNDEKİ KAYITLAR:

Birçok kişi, noter satış sözleşmesindeki, satışa konu aracın "mevcut haliyle görerek ve beğenerek alındığına" dair kayıtlar karşısında satıcıya dava açamayacaklarını düşünür. Bu kayıtlar, ancak, gözle görülebilir (açık) ayıplar açısından bağlayıcıdır. Örneğin satış anında aracın camında çatlak varsa veya bir lastiği yıpranmışsa bu (duyu organlarıyla yapılan basit kontrolle anlaşılabilen)*ayıplar dolayısıyla satıcıya dava açmak mümkün olmaz. Fakat araçtaki boya, kaporta veya motor ile ilgili tüm (gizli) ayıplar noterde düzenlenen araç satış sözleşmesindeki kayıtlardan etkilenmeksizin dava konusu yapılabilir. Çünkü bu tür ayıplar gözle görülmezler.

ARACIN GEÇMİŞ DÖNEM SERVİS KAYITLARI:

ARAÇ SATIN ALAN KİŞİLER, ARACIN SERVİS KAYITLARINI İNCELEMEMEKTE, BU KAYITLAR DOLAYISIYLA SATICIYA KARŞI DAVA AÇAMAYACAKLARINI DÜŞÜNMEKTEDİRLER. Başka bir ifade ile, satın almış olduğunuz araç, siz satın almadan önce, size satan kişi veya ondan önceki sahibi tarafından, ayıplar(arızalar, sorunlar) dolayısıyla servise götürülmüş olabilir. Eğer ki bu servis kayıtlarına yansıyan ayıplar,* aracın daha düşük bedelle satılmasını gerektirir nitelikte ise, alıcı, bu ekonomik değer düşüklüğüne sebep olan ayıpların kendisine bildirilmediğinden bahisle aracı satan kişiye karşı dava açabilir. Elbette bu ayıpların da aracın daha düşük bedelle satılmasını gerektirir nitelikte olması gerekmektedir. Örneğin, aracın eski maliki, aracı size satmadan önce, araçta mevcut bir şanzıman veya motor arızası sebebiyle yetkili servise başvurmuş ve aracın şanzımanını veya aracın motoru gibi esaslı parçalarını değiştirmiş veya tamiratını sağlamış ise (yani bu sorun servis tarafından giderilmiş dahi olsa), araçta bir değer kaybı meydana gelmiş olur. Eğer satıcı, böyle bir şeyden bahsetmeyip aracı size satmış ise, alıcı olarak sizler, satıcıya karşı bu değer kaybını talep edebilirsiniz. Hemen belirtmek gerekir ki, aracın eski maliki (size satan kişi) de eğer şartları mevcutsa, bu değer kaybını, aracın önceki sahibinden (ve hatta sıfır kilometre satışını yapan yerden) talep edebilir.

EKSPERTİZ İNCELEMESİ ZORUNLU MUDUR?

Bizlere ulaşan bir diğer soru, araç alım satımı esnasında ekspertiz incelemesi yaptırmanın zorunlu olup olmadığıdır. ARAÇ SATIN ALACAK KİŞİLERİN, EKSPERTİZ İNCELEMESİ YAPTIRMA ZORUNLULUĞU YOKTUR. Önemli olan, satıcının, ayıpları bildirmesidir. Eğer satıcı araçtaki ayıpları alıcıya bildirmemiş ise, alıcının ekspertiz incelemesi yaptırıp yaptırmaması hiçbir önem arz etmez. Ekspertiz incelemesi yaptırılsa idi ortaya çıkacak olan ayıplarda satıcının sorumluluğu devam eder. Ekspertiz incelemesi yaptırılmasına rağmen o anda ortaya çıkmamış ve daha sonra anlaşılan ayıplarda da ekspertiz firması ile satıcının ayrı ayrı sorumlulukları bulunur.

Bununla birlikte, genelde olduğu gibi, alıcı, aracı satın almadan önce ekspertiz incelemesi yaptırmış ise, bu ekspertiz raporunda belirtilen ayıpların (arızaların veya kaporta sorunlarının) bilinmediğini ileri süremez. Ekspertiz raporunda belirtilmeyen ayıplar açısından dava hakkı devam eder.

AÇIK AYIPLAR AÇISINDAN GÖZDEN GEÇİRME VE SATICIYA BİLDİRME:

“Alıcı, gözden geçirmek ve satılanda satıcının sorumluluğunu gerektiren bir ayıp görürse, bunu uygun bir süre içinde ona bildirmek zorundadır. Alıcı gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması halinde, bu hüküm uygulanmaz. Bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen satıcıya bildirilmelidir; bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılır.”

Görüleceği üzere kanun metninde "gözden geçirmek” ve, “uygun bir süre” deyimlerinden ne anlaşılması gerektiği, “bildirim”in ne şekilde yapılacağı hususları net bir şekilde düzenlenmemiş olup, bu muğlak ifadeler uygulamada bazı sorunlara yol açmaktadır.

Öncelikle, gözden geçirme hususunun ve bildirim külfetinin ne şekilde yerine getirileceği, ayıpların açık veya gizli olup olmadıklarına göre değişmektedir.

Her ne kadar ülkemizde, 2. el araç satışlarında, ekspertiz incelemesi sıkça başvurulan bir yöntem ise de, yukarıda ifade edildiği üzere, aracın ayıplarını öğrenmek maksadıyla ekspere götürülmesi bir şart değildir. Alıcı, satın alacağı aracı uzman bir kişiye kontrol ettirmek yükümlülüğü altında bulunmamaktadır, aksine satıcı, aracın kusurlarını anlatmak zorundadır. Aslına bakılırsa alıcının hiçbir kaydı inceleme yükümlülüğü de yoktur. Alıcının, araç satın almadan önce, aracın,*Trafik kayıtlarını,* Sigorta*kayıtlarını,*TRAMER*kayıtlarını inceleme ve bir takım kurumlara (Sigorta Bilgi Gözetim Merkezi gibi) SMS göndererek*bilgi edinme yükümlülüğünün olmadığı bilinmelidir.

Bununla birlikte, "gözden geçirmek" deyiminden, makul düzeyde herhangi bir kişinin, araç üzerinde duyu organlarıyla yaptığı kontrol anlaşılmalıdır.*Alıcının gözden geçirme külfeti sadece açık ayıplarda söz konusudur. (örneğin aracın camında çatlak varsa)

Kanun da zaten, açık ayıplar açısından gözden geçirme hususunu düzenlemiştir. Alıcının, gizli ayıpları gözden geçirme mecburiyeti hiçbir zaman bulunmamaktadır. Gizli ayıplar, genelde, ekspertiz incelemesi ile ortaya çıkar ve duyu organları ile yapılan kontrolde anlaşılmazlar.*Örneğin aracın bazı parçalarının boyalı veya değişmiş olduğu ancak eksper veya kaporta konusunda uzman bir ustanın incelemesi ile anlaşılabilir. Ancak böylesi bir inceleme ile anlaşılabilen ayıplar gizli ayıptır.*

Alıcı yapacağı olağan bir kontrol ile araçta bir ayıp görmüş ise (camının çatlak olması gibi) bunu “uygun sürede” satıcıya bildirmelidir. Önemli olan, -sonradan dahi öğrenilmiş olsa- ayıbın, vakit geçirmeksizin satıcıya bildirilmesidir.

Sonradan görülen bu ayıbın bildirilmemesi halinde, araç, ayıpları ile birlikte kabul edilmiş sayılır ve aşağıda anlatmaya çalışacağımız seçimlik hakların kullanılması mümkün olmaz.

Kanun metni incelendiğinde, “bildirim”in ne şekilde yapılacağı konusunda da net bir ifade yer almadığı görülmektedir. Bildirimin noter aracılığı ile ihtarname göndererek veya iadeli taahhütlü mektup ile yapılması ispat kolaylığı açısından yararlıdır fakat ayıp bildirimi her şekilde (mail, faks, telgraf, telefon) yapılabilir. Unutulmamalıdır ki ayıpların satıcıya ihbar edildiğini ispat etmek (bunu kanıtlamak) alıcının yükümlülüğündedir.

SATICI, AYIPLARIN VARLIĞINI BİLMESE DAHİ SORUMLUDUR:

Tarafımıza en çok yöneltilen soru, aracı satan kişinin bu ayıplardan haberi olmadığını söylediğinde ne yapılacağı sorusudur. Birçok alıcı, beğenerek yahut da satıcıya kanarak veya güvenerek satın aldığı araçta daha sonradan ortaya çıkan ayıpları öğrendiğinde, aracı kendisine satan kişiye karşı hukuki yollara başvurmakta çekinmekte, satıcının, böyle bir ayıbı kendisinin de bilmediği savunması karşısında sonuç alamayacağını düşünmektedir.**Bu düşünce tamamen hatalıdır, nitekim SATICI, AYIPLARIN VARLIĞINI BİLMESE DAHİ ALICIYA KARŞI SORUMLUDUR. Onun (satıcının) da, aracın kendisinden önceki sahibine müracaat hakkı elbette bulunmaktadır. Samimi bir satıcının yapması gereken de zaten; alıcı tarafından kendisine dava açıldığında bu ayıpları bilmediğini iddia ediyorsa o davayı, aracı kendisine satan önceki satıcıya ihbar etmek, koşulları var ise bu zararını önceki sahibinden karşılamaktır. Aksi halde her satıcının “Ben de bilmiyordum” savunması karşısında yapılacak bir şey kalmaz, mağdur olan kişilerin yasa ile kendilerine tanınmış bu haklarını kullanmaları engellenmiş olurdu. Araçtaki ayıpların alıcıya bildirildiği konusunda ispat yükü satıcının üzerindedir.*

Örneğin; emsal bir dosya ile ilgili olarak, mahkemece tartışılan olayda, araç, "A" isimli kişi tarafından kullanıldığı 2010 yılında meydana gelen bir kaza ile hurda haline gelmiş, "B" tarafından 2012 yılında satın alınmış ve aynı araç 2015 yılında "C" ye satılmıştır. C, B'ye karşı dava açtığında, B, bu olaydan haberi olmadığını ve kendisinden önceki sahibi zamanında gerçekleştiğini savunmuştur. Fakat yüksek Mahkeme tarafından, B'nin ayıplı araç satışından sorumlu olduğu kabul edilmiştir. Çünkü satıcı ayıpların varlığını bilmese dahi sorumludur.*

SATICININ SEBEP OLMADIĞI AYIPLAR:

Ayıplı araç satın almış alıcılardaki bir başka düşünce, araçtaki ayıplara satıcının sebep olup olmamasına göre haklarının değişebileceği veya haklarını kullanamayabilecekleri düşüncesidir. Bu düşünce de hatalıdır. Başka bir ifade ile, satıcı, araçtaki ayıplara kendisi sebebiyet vermemiş olsa bile alıcıya karşı sorumludur.

Bu konuda olmak üzere, bir Yüksek Mahkeme kararında, satıcının kendisinin sebep olmadığı ayıplardan dahi alıcıya karşı sorumlu olduğu ifade edilmiştir.

AĞIR VEYA TAM HASARLI VEYA PERT KAYITLI ARAÇLARIN DURUMU:

Satın alınan araçta, daha önceki bir döneme ait pert (pert-total) kaydının bulunuyor olması da aracı ayıplı hale getirir. Böyle bir araç satın alan alıcı da diğer ayıp durumlarında olduğu gibi aşağıda ele aldığımız seçimlik haklardan dilediğini kullanabilir.

KİLOMETRE SAYACINA MÜDAHALE EDİLMİŞ ARAÇLARIN DURUMU:

Uygulamada en çok karşılaşılan ayıplardan biri de satın alınan aracın önceki maliklerince kilometre sayacında işlem yapılarak, gerçekte çok daha* fazla mesafe kat etmiş bir aracın daha az mesafe kat etmiş gibi gösterilerek satılmasıdır.* Bu konudaki detaylı bilgilere*Kilometre Sayacı Düşürülmüş Araç Satın Alan Kişilerin Hakları başlıklı makalemizden ulaşabilirsiniz.

BÖYLE BİR DURUM İLE KARŞILAŞAN ALICILARDA BELİREN İLK DÜŞÜNCE, ARACI KENDİSİNE SATAN KİŞİNİN DEĞİL DE ONDAN ÖNCEKİLER TARAFINDAN BÖYLE BİR İŞLEM YAPILMIŞ İSE AÇILACAK DAVANIN KAZANILAMAYACAĞI DÜŞÜNCESİDİR. BU DÜŞÜNCE TAMAMEN HATALIDIR. ARACIN, HANGİ MALİK ELİNDE OLURSA OLSUN, KİLOMETRE SAYACI İLE OYNANMIŞ İSE, SON ALICI, SON SATICIYA KARŞI AÇACAĞI DAVAYI KAZANACAKTIR. Bu husus zaten kanunda düzenlenmiş olup, az yukarıda detayları ile anlatılmıştır.*

Örneğin, aracın ilk sahibi "A" ikinci sahibi "B" üçüncü sahibi "C" olsun. A, aracı sıfır kilometre olarak satın almış ve 100 bin kilometreye gelince aracın kilometre sayacını 40 bine düşürmüş ve aracı B'ye satmıştır. B, aracın kilometre sayacına müdahale etmeden 120 bin kilometreye kadar kullandıktan sonra aracı C'ye sattığında, C, bir süre sonra, aracın, muayene/servis kayıtları gibi kayıtlarını incelediğinde, kendisinden önceki A veya B tarafından, aracın kilometresinin düşürülmüş olduğunu anlarsa, aracı kendisine satan B'ye karşı dava açabilir. İşte bu durumda, B, aracın kilometre sayacına kendisinin müdahale etmediğini veya böyle bir durumdan haberi olmadığını savunamaz. Çünkü B, ayıpların varlığını bilmese dahi sorumludur.* B de arzu ederse A'ya karşı dava açabilir.

Bu durum, Yüksek Mahkemenin bir kararında şu şekilde belirtilmiştir:

“Davacı, davalılardan ...'den noterde yapılan satış sözleşmesi ile 16.05.2012 tarihinde 2. el bir araç satın aldığını, aracın kendisine 135.339 km olarak satıldığını ancak satın aldıktan bir süre sonra aracın 2010 yılında 204.227 km de iken işlem gördüğünün ortaya çıktığını ...*karar verilmesini istemiştir. Davalılar, davanın reddini dilemişlerdir.

... davalı kendisinin de ayıptan haberi olmadığını savunmaktadır. Açıklanan ilkeler doğrultusunda ayıba karşı tekeffül hükümleri gereğince davacı uğradığı zararları davalı ...' den isteyebilir…”

Görüleceği üzere, olayda, satıcı, mahkemeye, tam da alıcıların dava açmaktan çekindikleri şekilde bir savunma sunmuş, BÖYLE BİR İŞLEMDEN KENDİSİNİN DE HABERİ OLMADIĞINI ifade etmiştir. Fakat yüksek Mahkeme, bu savunmanın değerli olmadığına karar vermiştir. Böyle bir durumla karşılaşan alıcıların, satıcıya dava açmaktan çekinmemeleri gerekmektedir.

Yine, satıcının, ayıptan kendisinin de haberi olmadığını savunduğu bir dava sonunda, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu şu şekilde karar vermiştir:

"Somut olaya gelince; davaya konu aracın 23.12.2007 tarihinde meydana gelen kaza neticesinde hurda haline geldiği ve sonrasında onarıldığı,*Ahmet'in*aracı 06.11.2008 tarihli araç satım sözleşmesiyle Ceyhun'dan satın aldığı ve 24.05.2010 tarihli araç satım sözleşmesiyle Mehmet'e sattığı uyuşmazlık konusu değildir. İspat yükü üzerinde olan Ahmet, satış öncesi aracın ayıplı olduğu konusunda Mehmet'i bilgilendirdiğini veya Mehmet'in bu hususu bildiğini ispatlayamamıştır. Kaldı ki lüzumlu vasıflarda eksiklik şeklinde ortaya çıkan ayıptan bunun varlığını bilmese dahi satıcı sorumlu olur."

Bu olayda hurda haline gelen bir araç, Ceyhun tarafından Aralık 2007 tarihinde onarılmış ve Kasım 2008 tarihinde Ahmet'e satılmış, Ahmet de bu aracı Mayıs 2010 tarihinde Mehmet'e satmıştır. Mehmet, aracı satın aldıktan sonra yaptığı araştırmada aracın 2007 yılında hurda haline geldiğini öğrenmiş ve aracı kendisine satan Ahmet'e karşı dava açmıştır. Yargıtay da bu davada Mehmet'i haklı bulmuştur. Dikkat edilmesi gereken husus şudur; Ahmet'in bu hasarın kendisinden önce oluştuğunu ispat etmesi dahi yetmez. Önemli olan tüm ayıpların alıcı Mehmet'e bildirilip bildirilmediğidir. Böyle bir dava ile karşılaşan Ahmet, kendisinden önceki ayıpları gerçekten bilmiyorsa o da Ceyhun'a karşı talepte bulunabilir.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun bu kararı, ikinci el satın aldıkları araçlarda ayıpla karşılaşan kişilerin hiçbir çekinceleri olmadan aracı kendilerine satan kişilere karşı açacakları davada haklı bulunacaklarını göstermektedir!

ARACIN PİYASA DEĞERİNDEN DÜŞÜK BİR BEDELLE SATIN ALINMIŞ OLMASI, ARAÇTAKİ AYIPLARIN BİLİNDİĞİ ŞEKLİNDE YORUMLANAMAZ:

Yukarıda da ifade ettiğimiz gibi, satıcı ayıpların varlığını alıcıya bildirdiğini veya alıcının bu ayıpların varlığını bildiğini iddia ediyor ise bu iddiasını ispat ile mükelleftir. Uygulamada, alıcının ayıpları bildiğinin*ARACIN PİYASA DEĞERİNDEN DÜŞÜK SATILDIĞI SAVUNMASI ile ispatlanmaya çalışıldığı görülmektedir. Yüksek Mahkeme ise, bir kararında, aracın piyasa değerinden düşük satın alınmasının, ayıpların alıcı tarafından bilindiği konusunda bir karine teşkil etmeyeceğini bir başka anlatımla araçtaki ayıpların -salt piyasa değerinden daha düşük bir bedel ile satın alındı diye- alıcı tarafından bilindiğinin kabul edilemeyeceğini belirtmiş, bu ayıpların alıcı tarafından bilindiğinin satıcı tarafından açık ve net bir biçimde ispat edilmesi gerekliliğine vurgu yapmıştır.

Bu konuda belirtmemiz gereken bir diğer husus da şudur; sözleşmeden dönmek isteyen alıcı, araç için ödediği bedeli iade alacağından aracın piyasa değerinin önemi bulunmamakta ise de, diğer seçimlik hakkı olan “ayıp nedeniyle bedelde indirim” talep ettiği durumlarda aracın "ayıpsız" halinin piyasa değeri önem arz edecektir.*Fakat ne olursa olsun, alıcının, bu ayıplı aracı piyasa değerinden düşük satın almış olması ayıpları bildiği ve bu sebeple düşük fiyata satın aldığı şeklinde yorumlanamaz.*

ARACIN SATILMIŞ OLMASI DEĞER KAYBINI TALEP HAKKINI ENGELLEMEZ:

Uygulamada karşımıza çıkan bir diğer mesele, ayıplı bir araç satın almış kişilerin, bu aracı sattıktan sonra, aracı kendisine satan (eski) satıcıdan bir hak talep edip edemeyecekleri konusundadır. Başka bir anlatımla, ayıplı araç A tarafından B'ye, B tarafından da C'ye satıldıktan sonra, B, A'ya karşı talepte bulunabilir. Hatta ve hatta, söz konusu araç, A'dan 50.000-TL bedelle satın alınmış ve C'ye 55.000-TL bedelle satılmış olsa dahi, B tarafından A'ya karşı dava açılabilir.

SATICI, ARACINI, GALERİCİYE TESLİM ETMİŞ İSE:

Yukarıda, araç alım satım işini meslek haline getirmemiş sıradan bir vatandaştan satın alınan araçlar için, uyuşmazlığın, Borçlar Hukuku'nun konusunu oluşturduğunu ifade etmiştik. Bazen de, satılık araç, daha hızlı sürede veya daha kolay satmak gibi amaçlarla galericiye teslim edilmiş olabilir. Bu gibi durumlarda galerici, bu aracın satışına aracılık etmekte olup, genelde satış fiyatından pay/komisyon alır.

Eğer alıcı, aracını, satıcı üzerine kayıtlı olup da galericilik faaliyeti yapmakta olan bir kişinin ilanı üzerine satın almışsa, burada galerici ile satıcının sorumluluklarını ayrı ayrı incelemek gerekir. HEMEN BELİRTMEK GEREKİR Kİ, BÖYLE BİR DURUMDA ALICI, TÜKETİCİ SIFATINA HAİZ OLUR VE HAKLARI DAHA GENİŞTİR.

Galericinin sorumluluğu:* Galerici, ticari veya mesleki amaçlarla tüketiciye mal sunan ya da mal
sunanın adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişi olduğundan, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun hükümleri gereği "satıcı" konumundadır.

Ayıplı mal satışında, galericinin sorumluluğu 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un 8 vd. maddelerinde düzenlenmiştir.

Yukarıda bahsettiğimiz tüm durumlarda araçta ayıp mevcut demek olup, satıcı adına hareket eden galericinin "Teslim tarihinden itibaren altı ay içinde ortaya çıkan ayıpların, teslim tarihinde var olduğu kabul edileceği" cihetiyle öncelikle bir sorumluluğu söz konusu olur.

Galerici karşısında tüketici konumunda bulunan alıcının seçimlik hakları şu şekildedir:
TKHK. MADDE 11- (1) Malın ayıplı olduğunun anlaşılması durumunda tüketici (alıcı);
a) Satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme,
b) Satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinden indirim isteme,
c) Aşırı bir masraf gerektirmediği takdirde, bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını
isteme,
ç) İmkân varsa, satılanın ayıpsız bir misli ile değiştirilmesini isteme,
seçimlik haklarından birini kullanabilir. Satıcı, tüketicinin tercih ettiği bu talebi yerine getirmekle yükümlüdür.
(3) Ücretsiz onarım veya malın ayıpsız misli ile değiştirilmesinin satıcı için orantısız güçlükleri beraberinde getirecek
olması hâlinde tüketici, sözleşmeden dönme veya ayıp oranında bedelden indirim haklarından birini kullanabilir.
Orantısızlığın tayininde malın ayıpsız değeri, ayıbın önemi ve diğer seçimlik haklara başvurmanın tüketici açısından sorun teşkil edip etmeyeceği gibi hususlar dikkate alınır.
(5) Tüketicinin sözleşmeden dönme veya ayıp oranında bedelden indirim hakkını seçtiği durumlarda, ödemiş olduğu*bedelin tümü veya bedelden yapılan indirim tutarı derhâl tüketiciye iade edilir.
(6) Seçimlik hakların kullanılması nedeniyle ortaya çıkan tüm masraflar, tüketicinin seçtiği hakkı yerine getiren
tarafça karşılanır. Tüketici bu seçimlik haklarından biri ile birlikte 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu*hükümleri uyarınca tazminat da talep edebilir.

Zamanaşımı
MADDE 12- (1) Kanunlarda veya taraflar arasındaki sözleşmede daha uzun bir süre belirlenmediği takdirde, ayıplı
maldan sorumluluk, ayıp daha sonra ortaya çıkmış olsa bile, malın tüketiciye teslim tarihinden itibaren iki yıllık*zamanaşımına tabidir. Bu süre konut veya tatil amaçlı taşınmaz mallarda taşınmazın teslim tarihinden itibaren beş yıldır.
(2) Bu Kanunun 10 uncu maddesinin üçüncü fıkrası saklı olmak üzere ikinci el satışlarda satıcının ayıplı maldan*sorumluluğu bir yıldan*az olamaz.
(3) Ayıp, ağır kusur ya da hile ile gizlenmişse zamanaşımı hükümleri uygulanmaz.

Örneğin, ayıp, galerici tarafından bilindiği halde, araç bu ayıplı haliyle satılmışsa, galerici zamanaşımı hükümlerinden yararlanamaz.

Satıcının sorumluluğu: Aracın kayıt sahibi satıcı ise,* Borçlar Kanunu'nun ilgili hükümleri gereğince sorumludur.

Özet olarak, satılık aracın, galericiye teslim edildiği bu gibi durumlarda, hem satıcının hem de galericinin sorumluluğuna başvurmak mümkün olup, davanın özel görevli mahkeme olan Tüketici Mahkemesinde açılması gerekir.

ALICININ SEÇİMLİK HAKLARI:

Araçta ayıp bulunduğu ve bu ayıplar dolayısıyla satıcının sorumlu olduğu durumlarda alıcı, şu seçimlik haklardan birini kullanabilir:

1.Satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme.

2.Satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinde indirim isteme.

3.Aşırı bir masrafı gerektirmediği takdirde, bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını isteme.

4.İmkân varsa, satılanın ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesini isteme

Sözleşmeden dönme hakkının kullanılması halinde, satıcının satım bedelini iade etmesi borcu ve alıcının ise aracı, satıcıya teslim etmesi borcu doğmaktadır. Fakat alıcının, bedeli iade almadan aracı teslim etmesi söz konusu olmayacak, bedeli iade almadan aracı teslim etmek ister ise bu teslim tarihinden itibaren faize hak kazanması gündeme gelecektir. Aracın, anlatılan şekilde bedeli iade alınana kadar alıcı tarafından kullanılmasında mahzur yoktur.

Ayıp oranında satış bedelinde indirim*hakkının kullanılması, satım tarihinde aracın ayıpsız hali ile ayıplı halinin piyasa değerlerinin karşılaştırılması, bu oranın satım bedeline uyarlanması, neticesinde elde edilecek değer ile satım değeri arasındaki farkın alıcıya ödenmesini gerektirir. Örneğin ayıpsız piyasa değeri 50.000-TL, ayıplı piyasa değeri 40.000-TL olan bir araç, 48.000-TL ye satın alınmış olsun. 48.000/50.000x40.000=38.400-TL. Ayıp oranında bedelde indirim yapılması gereken tutar: 48.000-38.400=9.600-TL. Yani satıcının, ayıplı araç satışı ile ilgili alıcıya ödemesi gereken tutar 9.600-TL’dir. Bu hesaplama bilirkişi tarafından yapılacaktır.

Satılanın ücretsiz onarılmasını isteme ve satılanın ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesini isteme hakları konusunda, uygulamada birden çok sorunun doğumuna yol açtığından, burada açıklama yapmayacağız.

FAİZ KONUSUNDA AÇIKLAMALAR:

Sözleşmeden dönme hakkı kullanılarak araç bedelinin tahsilinin talep edildiği durumlarda faiz, aracın satıcıya teslim edildiği tarihten itibaren işler. Yani 01.01.2016 tarihinde satın alınan bir araç hakkında açılan dava 01.01.2017 tarihinde sona erdiyse, araç bedelinin satıcıya ödendiği 01.01.2016 tarihinden itibaren değil, ancak dava sonunda aracın satıcıya teslim edildiği tarihten itibaren faiz işler. Çünkü alıcı, araç için ödediği bedeli geri alana kadar aracı teslim etmek zorunda olmadığından aracı kullanmaya devam etmiş olabilir ve bu durumda faiz talep edemez.

Bununla birlikte bazı durumlarda, satın alınan araçta ortaya çıkan ayıp, aracı kullanılmaz hale getirmiş olabilir. İşte araç kullanılmaz bir haldeyse ancak o zaman faiz dava veya aracın kullanılamaz hale geldiği tarihinden işlemeye başlar.

Satıcı, alım satım işini meslek haline getirmiş bir kişi değilse işleyecek faiz türü yasal faizdir. Yasal faiz oranı bugün itibariyle yıllık yüzde 9'dur.

DAVA SIRASINDA ARAÇ SATILABİLİR Mİ?

Tarafımıza yöneltilen sorulardan biri de, dava açtıktan sonra, aracın satılıp satılamayacağıdır. Satış bedelinde indirim hakkının talep edildiği durumlarda, aracın üçüncü kişiye satılması mümkündür. Önemli olan, davanın tarihinde aracın maliki olmaktır. Dava sırasında aracın satılması davanın görülmesine engel olmaz.

NEDEN DAVA AÇMALISINIZ?

Yukarıda, satıcının, ayıpları kendisi gerçekleştirmemiş veya ayıpların varlığını bilmese dahi sorumlu olacağını anlatmıştık. İşte, satın aldığınız araçta bir ayıpla karşılaştıysanız, aracı size satan kişiye durumu anlatmanıza rağmen sonuç alamıyorsanız yapmanız gereken şey satıcıya karşı dava açmaktır. Eğer siz ayıplar dolayısıyla satıcıya dava açmazsanız, aracı daha sonra satmaya karar verdiğinizde öğrendiğiniz ayıpları yeni alıcıya bildirmek zorundasınız. Eğer bu ayıpları yeni alıcıya bildirmeden aracı satacak olursanız, bu yeni alıcı da sizlere karşı yukarıda bahsettiğimiz tüm haklarını kullanabilir. Böyle bir davada satıcı konumunda olacak sizler de ayıpların varlığından haberdar olmadığınızı veya ayıpların sizin tarafınızdan gerçekleştirilmediğini ileri süremezsiniz.*

*** Eğer sizler de, bu veya benzeri problemler yaşamaktaysanız, İzmir merkezli bir hukuk bürosu olmamıza rağmen, hemen her ilde bulunan çalışma arkadaşlarımız ile sizlere yardımcı olabiliriz. Bunun için web sitemiz üzerinden bize ulaşabilirsiniz bölümünü kullanabilirsiniz.

Bu makalenin tüm hakları saklıdır. Alıntı yaptığınıza ilişkin link vermek suretiyle makalemizi paylaşabilirsiniz. Kaynak belirtmeksizin makalelerimizden alıntı yapılması durumunda yasal işlem başlatılmaktadır.

Updated 02-12-2018 at 09:24:47 by Av.Orhan AKA

Kategoriler
Genel

Yorumlar

Trackbacks

Total Trackbacks 0
Trackback URL:


2022 tarihli Hukuk Blog |  Arabulucu |  Hukuk Kitapları |  Alman Hukuku |  Özel Güvenlik AŞ. |  İş İlanları |  Ankahukuk |  Psikolog |  Site Ekleme |  Sihirli Kadın |  Sağlık |  Satılık Düşecek Domainler |  Bayefendi |  Afternic Alanadı satış (Domain alımı) | 

™ Marka tescili, Patent ve Fikri mülkiyet hakları nasıl korunuyor?
Hukuki.Net’in Telif Hakları ve 2014-2022 yılları arası Marka Tescil Koruması Levent Patent tarafından sağlanmaktadır.
♾️ Makine donanım yapı ve yazılım özellikleri nedir?
Hukuki.Net olarak dedicated hosting serveri bilfiil yoğun trafiği yönetebilen CubeCDN, vmware esx server, hyperv, virtual server (sanal sunucu), Sql express ve cloud hosting teknolojisi kullanmaktadır. Web yazılımı yönünden ise content management (içerik yönetimi) büyük kısmı itibari ile vb olup, wordress ve benzeri çeşitli kodlarla oluşturulan bölümleri de vardır.
Hangi Diller kullanılıyor?
Anadil: 🇹🇷 Türkçe. 🌐 Yabancı dil tercüme: Masaüstü sürümünde geçerli olmak üzere; İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Hintçe, Rusça ve Arapça. (Bu yabancı dil çeviri seçenekleri ileride artırılacak olup, bazı internet çeviri yazılımları ile otomatik olarak temin edilmektedir.
Sitenin Webmaster, Hostmaster, Güvenlik Uzmanı, PHP devoloper ve SEO uzmanı kimdir?
👨‍💻 Feyz Pazarbaşı & Istemihan Mehmet Pazarbasi[İstanbul] vd.
® Reklam Alanları ve reklam kodu yerleşimi nasıl yapılıyor?
Yayınlanan lansman ve reklamlar genel olarak Google Adsense gibi internet reklamcılığı konusunda en iyi, en güvenilir kaynaklar ve ajanslar tarafından otomatik olarak (Re'sen) yerleştirilmektedir. Bunların kaynağı Türkiye, Amerika, Ingiltere, Almanya ve çeşitli Avrupa Birliği kökenli kaynak kod ürünleridir. Bunlar içerik olarak günlük döviz ve borsa, forex para kazanma, exim kredileri, internet bankacılığı, banka ve kredi kartı tanıtımları gibi yatırım araçları ve internetten para kazanma teknikleri, hazır ofis kiralama, Sigorta, yabancı dil okulları gibi eğitim tanıtımları, satılık veya kiralık taşınmaz eşyalar ve araç kiralama, ikinci el taşınır mallar, ücretli veya ücretsiz eleman ilanları ile ilgili bilimum bedelli veya bedava reklamlar, rejim, diyet ve özel sağlık sigortası gibi insan sağlığı, tatil ve otel reklamları gibi öğeler içerebilir. Reklam yayıncıları: ads.txt dosyası.
‼️ İtirazi kayıt (çekince) hususları nelerdir?
Bahse konu reklamlar üzerinde hiçbir kontrolümüz bulunmamaktadır. Bu sebep ile özellikle avukat reklamları gibi Avukatlık kanunu vs. mesleki mevzuat tarafından kısıtlanmış, belirli kurallara tabi tutulmuş veya yasaklanmış tanıtımlardan yasal olarak sorumlu değiliz.
📧 İletişim ve reklam başvuru sayfası nerede, muhatap kimdir?
☏ Sitenin 2022 yılı yatırım danışmanı ile irtibat ve reklam pazarlaması için iletişim kurmanız rica olunur.
Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution 4.0 International License.